Yalnız Mesajı Göster

Osmanlı Ve Türk Felsefe Geleneği

Eski 07-22-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Ve Türk Felsefe Geleneği



1BÖLÜM

KLASİK DÖNEM

Yunan tarzında felsefe veya saf felsefe gelenegi


Bugün dilimizde kullanılan felsefe ve filozof sözcükleri, Yunanca philo-sophia ve philo-sophos sözcüklerinden gelmektedir: Felsefe, philo-sophia sözcügünün arapçalaşmış şeklidir Filozof sözcügünün eski dilimizdeki karşılıgı ise philosophos’un arapçalaşmış şekli olan feylesof idi Sonuç olarak bu iki sözcük Batı dünyasında oldugu gibiİslam dünyasında da felsefenin temelde antik Yunan kaynaklı bir etkinlik olduguna işaret etmektedir

Burada "klasik dönem"le kastettigimiz,İslam kültürünün veya uygarlıgının klasik dönemidir İslam kültüründe, klasik dönem diye adlandırılmayı hak eden dönem, MS VIII- IX yüzyıllarda başlayıp XI-XIII yüzyıllarda zirvesine erişen ve XIV-XV yüzyıllardan sonra ise yerini duraklamaya ve gerilemeye bırakan büyük kültür ve uygarlık dönemidir

Bu dönemde İslam dünyasında askeri ve ekonomik alanda, şehircilik, mimari alanında kaydedilen büyük gelişmeler yanında dar anlamda entelektüel alanda, yani bilim, sanat, edebiyat vb alanında da önemli başarılar elde edilmiştir Bu çerçevede olmak üzere bu dönemin başlarında daha eski ve büyük diger uygarlıklardan (Hint,İran, Yunan)İslam uygarlıgına kazandırılmış şeylerin içinde bilim ve felsefeyle ilgili eserler de vardır

MS özellikle IX yüzyılda çeviriler yoluylaİslam dünyasına kazandırılmış olan antik Yunan bilim ve felsefe mirasının arkasından,İslam uygarlıgında da büyük bir bilim ve felsefe hareketi ortaya çıkmış, adları bugün de düşünce bilim, felsefe ve düşünce tarihinde belli bir önem taşıyan bazı bilim adamları (Biruni, ibnü Nefis,İbni Heysem,İdrisi, Harezmi, Ömer Hayyam vb) ve filozoflar (Farabi,İbni Sina,İbni Rüşt,İbni Tufeyl,İbni Haldun vb) yetişmiştir

1İslam’ın klasik döneminde belli başlı felsefe etkinlikleri

Sözünü ettigimiz bu klasik dönemdeİslam dünyasında yaptıkları işe, yazdıkları eserlere, bu eserlerde ortaya koydukları düşünce ve sistemlere bakarsak esas olarak üç tür faaliyeti, bu faaliyetlerle meşgul olan üç tür insanı, bu faaliyetleri içine alan üç farklı gelenegi felsefe adı altında toplayabiliriz Bunlar:

a) Farabi,İbni Sina,İbni Rüşt gibi kelimenin asıl anlamında filozofları ve bunların eserlerini, düşüncelerini içine alan Yunan tarzında felsefe gelenegi veya saf felsefe gelenegi,

b) Nazzam, Cahiz, Gazali gibi felsefe kelimesinin biraz daha geniş anlamında tanrıbilimci düşünürleri -İslam kültürü içindeki özel adlarıyla Kelamcıları- ve bunların eserlerini, sistemlerini içine alan tanrıbilimsel düşünce gelenegi- yineİslam kültüründeki özel adıyla Kelam’ı-,

c) Hallac Mansur, Muhyiddin-i Arabi, Mevlâna Celâleddin-i Rûmî gibi kişilerin ve bunların eserleri ve düşüncelerinin temsil ettigi mistik veya gizemli düşünce gelenegidir (Bu sonuncu gelenek içinde yer alan düşünürlere İslam kültüründe mutasavvıf veya tasavvufçu, onların yaptıkları işe veya içinde yer aldıkları düşünce ve yaşama hareketine geniş olarak tasavvuf hareketi denir)

Bu üç gelenege bir ölçüde her üçünden de ayrı bazı özellikler taşıyan siyasal bilgelik gelenegi veya hükümdarlara ögütler gelenegi diyebilecegimiz bir dördüncü gelenegi ve bu gelenek içinde yer alan Nizamülmülk, Turtuşi gibi yazarları ekleyebiliriz

Bu bölümde bu gelenekler içinde özel olarak birincisini, yani Yunan tarzında felsefe veya saf felsefe gelenegini, saf filozoflar hareketini ele alacagız Ancak daha önce bu farklı gelenekleri "felsefi" gelenekler olarak adlandırmamıza imkan veren şeyin ne oldugunu, öte yandan bu gelenekler içinde yer alan düşünürlerin birbirlerinden hangi ana veya tipik özellikleriyle ayrıldıklarını ortaya koymak üzere giriş mahiyetinde birtakım temel bilgiler vermeyi gerekli görmekteyiz



Alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla