Prof. Dr. Sinsi
|
Havasın Özü
Havas ilmi genel kanıdaki düşüncelere rağmen sadece harflerin ve sayıların, esmaların veya ayetlerin
sırlarından, hikmetlerinden faydalanılarak çeşitli etkiler elde etmek için esmanın veya ayetin kendisi
ya da vefki ve bunlara bağlı harf ve sayılar ile tılsımlar kullanılarak ve bu sistem üzerine kurulmuş basit
bir ilim veya ilmin metodu değildir Bu ilimlerin kendisine has özellikleri ve konuları vardır, bu ilmin
kendisi ve lisanı evrenseldir Bu ilimler ruh ve madde ile canlı ve cansız ile harfler ve rakamlar ile
yıldız ve burçlar ile nebulalar ve galaksiler ile ses ve renk dalgaları ile kısaca
kainatta daha genişi evrende her şeyle bağlantılıdır
Bu ilim asırlardır gelmiş geçmiş alimlerin ve ulemanın bir sır gibi gizlediği ve açıkça öğretmediği ve
öğretmekten de çekindiği vebal altında kalmaktan korktuğu ilimlerdendir Bu ilimler de başarılı
olmanın ve zarar görmeden ilerlemenin bazı şart ve usulleri vardır Havas ilmini bilmek ve öğrenmek
için önceden bilinmesi gereken kurallar ve önemli noktaları sırası gelince özet olarak anlatmağa çalışacağız,
ama bundan önce bilinmesi gereken bu ilim yıldızlar ilminden bilinen veya bilinmeyen sırlarla alemi semalardan
gelmiştir Bu ilim insanlardan önce yani arz oluşmazdan evvel ruhani alemlerde mele küt ve cinler
aleminde bilinen ve kullanılan birçok gizlilikleri, esrarı ve acayipliği içinde gizlemiştir
Yaşamış olduğumuz bu maddi alemin yasaları ve fiziksel oluşumları manevi alemlerin etki ve yasalarıyla
meydana gelmektedir Bu ilmin kullanılışı melekler ve cinlerden sonra çok eski kavimler ve uygarlıkla
r tarafından kullanılmıştır bu manevi yasaları öğrenip etkilerine göre gerektiği şekilde uygulamışlardır
İnsanlar bu bilgileri çok çeşitli yollardan elde etmişlerdir Hatta kimilerine göre mana aleminden gelen
varlık veya varlıklar bazı insanlara bu ilmi ve kullanma metodunu öğretmişlerdir Bu anlattığıma örnek;
Bakara süresi 102 ayetinde olan Harut ve Marut isimli iki meleği örnek olarak verebiliriz
Gerek ruhani varlıklar veya cinlerin bildiği kelamlar, bizzat insanlar için indirilmiş kutsal kelamları veya esmaları
gizlemek ya da rumuzlamak amacıyla çeşitli şekiller, çizgiler veya tılsımlardan oluşan birtakım sayılarla sembolleşen
vefkler ve tılsımlar oluşturulmuştur Bazen de sırf sayılar kullanılarak bu ilim de çok çeşitliliklerle beraber çelişkiler
de görülmektedir Zıtlık veya yanlışlıklar ise bu ilimler kaynağından öğrenilmeyip kolaycılık (Kopyacılık) yolu seçilmiştir
Günümüzdeki kitaplar da görülen veya kullanılan tılsımlar yanlış zaman veya yanlış mekanlar da şart ve kaidelerine riayet
edilmeden yazılıp hazırlandığından yapılan bir işin çoğu zaman neticeye ulaşmadığını görürüz Bir de işi karıştıran esas
mesele bu tılsım, sembol veya yazıların ilahi isimler ve semboller olmayıp cinler, periler veya ruhani varlık isimlerinden
olduğu ibarettir Veya çok daha iyisi melek üt aleminden bir melek ismi olduğudur Dikkat edilmesi gereken hususlardan
biri de şudur: Tılsım yazarken
eskilerin kullandıkları diller ve yazılar çok eski kavimlerin dillerine göre yazıldığı için günümüze gelene kadar bir çoğu
unutulmuş bir çokları da tahribatlara uğratılmıştır Bu uygarlıklara ve dillere örnek olarak Mu uygarlığı Atlantis
kavimleri ve eski kipti ırkı ile eski İbranice,eski Süryanice ve eski Arapça nın bazı lehçeleri ve eski Mısır
yazıları, lehçeleri ve alfabeleri ki; bugün bunların bir çoğu unutulmuştur Ve daha sonra esma ve ayetlerin
manevi etkisini kullanma halidir ki; bu da bazı şartlara bağlıdır  Bunlar da özet olarak esma ve ayetlerin
anlam ve etkilerinin kudretini bilmektir Bu halde kendi içinde guruplamaktır Bunları da şöyle özetleyelim;
esma veya ayetin bilinen anlamının yanında bir de batını (gizli) anlamları vardır Bunlar etki olarak farklı
sonuçlar verirler ve sen bilmelisin ki; Kur’an –ı Kerim’in anlamının anahtarını yüce Allah (c c ) peygamberleri
ve onun evliya kullarına ve rahmani olan meleklere lütfetmiştir
Şimdi bunu sana biraz daha açayım şöyle ki; sözleri ruhsuz bedenler olarak düşün yani cansız cesetlerin
hali olarak işte bu cesetlere ruh vermek sözlerin insan dilinden kelam olarak çıkmasıdır Ama bu çıkışın
mertebeleri ve kudretleri farklı farklıdır Buna da kelam ilmi derler Eğer sen hakkıyla dilden çıkan sözlere
ruh yüklersen bu durum mecazi anlamdadır Bu yükleyişle onu kudretlendirebilirsen o kelamla amaçladığın
etkiyi hemen elde edersin Çünkü kudretlenmiş ruhlar yani yüklenmiş sözler etki sahibidirler ve etkileyici
olmasının yanında etkileyicileri de harekete geçirendirler
Bu sırları sana biraz daha açayım bilmiş ol ki; bunların şekli ise iç içe girmiş daireler gibidirler Yani dairelerden
maksat sırların sırlarla örtülü olduğunu anlatmak istedim Bir sır kapısını geçmekle mana alemine geçtiğini
zannetme araladığın her sır kapısının ardından yeni bir sır kapısı karşına çıkacaktır Bu sırlar aleminden geçiş
süresince karşına çıkacak olan bir sürü engeller olacaktır Bunları aşmanın yolu başta ihlas olmakla beraber
kuvvetli bir iman yapısı irade ve teslimiyet gerektirmektedir Bu geçeceğin sır kapılarını her araladığın da
başka bir zaman ve boyuta geçeceksin Tabi ki; sırları çözmekle bitiremezsin Bu böylece devam eder gider
Bilmen gereken bilgi sorumluluk yükler ve gizli sırlar insana her zaman mutluluk vermez Bu hal vefk ilminde görülür
Şöyle ki; nasıl harf üzere tertip olan vefkler nesneye ve cesede, sayı ile tertip olan vefkler ise ruha ve
ervaha, karma olanlar ise her ikisine de etki ederse bu daireler de iç içe her hali kapsar ve halden hale geçirtir
Hal diliyle sana sırları tabir eyler her ilimden birer nebze tattırır Bilmiş ol ki; rakamların, vefklerin ve çizgilerin ya da
tılsımların ki; bunlar da harf ve rakamdır Bunların da kendilerine özgü incelikleri ve hassaları vardır Bunların
da cümlesinin sırları sırlarla gizlidir Yani özün özünden gelir Bunların ve cümlesinin şifa, sevgi, nefret, hikmet
ve kahriye v s ile ilgisi bu türden etkilerledir İşte sana anlatılan bu havas ilminin özü dediğimiz halin de
hali dediğimiz sırlarla örtülü sırlar dediğimiz hikmet ve ilim ve marifet ile ervahın ve büyük zatların öğrenilen
ve öğretilen esma ve ayetlerle harflerin, sayıların, burçların, yıldızların, maddelerin, bitkilerin, hayvanların, canlı
ve cansız nesneler üzerinde etkileriyle insanlar üzerinde dahi nebat ve hayvanata karşı şifa ve sevgi, nefret ile
hassalarını inceler ve ayrıca öz olan ilim de; mevsimlerin belli mekanların, kara parçalarının, denizlerin ve ruhani
alemlerdeki varlıkların, cinlerin, perilerin ve meleklerin etkili güçlerini ve ilahi bazı güç ve kudretlerin rica yada
minnet edilerek şifa, sevgi ve nefret etkisi ile ve bunun dışında kalan halleri elde etmek için öğrenilen hallerdir
Bu ilimler de bir de ebced ile başlayıp cifir ile devam eden ve ismi harf ilmi olarak bilinen ledün ilmi ve hal
ilmi ile birleşen ve bunların tamamının özünü kapsayan özün özü dediğimiz sözün sırrı gelir Ehli isen
dinle marifetten hikmet eyle velâkin bu anlatacaklarım öyle kişiler içindir ki; onlar anlatacaklarımızı anlar
ve de hakkıyla uygular Bu yazdıklarımızı kavramaya çalış basit bir ilimmiş gibi yırtıp atma anlatacağım
şeyleri anlatmam tabi ki olanaksız Çünkü boynumuzda vebal olur,anlayan olur anlamayan olur, nasihate
uyan olur uymayan olur, ehli olana kapalı kapı yoktur, kalbi sâim olana rumuza gerek yoktur Bu
anlatacağımız olayların gerçekleşmesi ile değil olayların olacağı zamanların yaklaşmasıyla anlayacaksınız
Biz bu imajları ve manaları sisle kaplı bir vadiye dağıttık ama bu gerçekleri ruhsal saflığa ve hikmete ve
marifete ulaşmış mütevâzı insanlardan saklamadık hatta açıkça anlattık Hele nur yüzlü insanlardan hiç
saklamadık Yüzünde nur olanın kalbinde hikmet pınarları vardır Kalbe akan ilhamlar beyinde inkişaf eder,
ruhunda ilim deryasına dönüşür Sen o derya da bir gemi aklın ve vicdanın da kaptanın olur ve bunlar ruhun
da ve ruhun da Ruh’u Sultan’da son bulur Kendine kaptan yaparsan nefsini
yolculuğun ve seyrin Şeytan ile birlikte yok olur
HAVAS İLMİ NEDİR
Havas ebced ile başlayıp cifir ile devam eden ve ismi harf ilmi olarak bilinen ledün ilmi
ve hal ilmi ile birleşen ve bunların tamamının özünü kapsayan özün özü dediğimiz sözün sırrı ilmidir
1- Harflerin Ebced ve kabala sayısal değerlerini ve anlamlarını
2- Harflerin Burçlar hanesindeki karşılığını
3- Allah'ın sıfatlarının sırlarını ve Dua ve esmaların mucizelerini
4- Melek'lerle nasıl kontakt kurulacağını
5- Cinler ve benzeri varlıkları etkileme ve emre alma yollarını
6- Bizim kainat ve alt üst alemlere gidiş sırlarını
7- Etkileme ve büyü ilmini
8- Ebced İlmini
9- Cifr İlmini
10- Yıldızname-i İlmini
11- Tıbbın Bulamadığı çaresiz hastalıkların tedavisini
Bu ilim asırlardır gelmiş geçmiş alimlerin ve ulemanın bir sır gibi gizlediği ve açıkça
öğretmediği ve öğretmekten de çekindiği vebal altında kalmaktan korktuğu ilimlerdendir
Bu ilimler de başarılı olmanın ve zarar görmeden ilerlemenin bazı şart ve usulleri vardır
Bu ilim insanlardan önce yani arz oluşmazdan evvel ruhani alemlerde meleküt ve cinler
aleminde bilinen ve kullanılan birçok gizlilikleri, esrarı ve acayipliği içinde gizlemiştir
İmam Gazelinin Dünya'ca nam salmış hatemi (tılsımı)
24 Levhası

Bu harflerin Ebced sayısal değerleri Yukardan aşağı, soldan sağa, sağdan sola,
köşeden köşeye 15 verir
İlm-i cifr
İlm-i cifr, ansiklopedilerde, "gelecekte vuku bulacak olayları değişik metotlarla
öğrettiğine inanılan ilmin adı" olarak tanımlanır Dinlerde Kutsal Kitaplarda Şifre
kullanmak Yahudilik ve Hıristiyanlık Dinlerinde uygulanan bir usuldür İslam' da
Kur' an da şifre ve gizli bir Kehanet bilgisi saklanmıştır Kur'an-ı Kerim sıradan
insanlara Allah'hı daha iyi tanımalarına ve alim olanlarada gizli bilgiye sevk etmek
için gönderilmiş bir kitaptır Onda şifre, rumûz gibi gizli şeyler aramak gelecekten
haberler çıkarmak Kur'an-ın ana gayesine ters düşmemektedir Yahudilik ve
Hıristiyanlık' ta kullanılan ve Kabalistik hareketin öncülüğünde Tevrat' ın bir yorumu
olan Zohar' da Harflerin sırlarına dayanan bir ilimden söz edilmekte ve bu Kabalistlerin
en önemli kitaplarından biri olan Sepher Yetzirad' da izah edilmiştir
Musa' nın yakınlarına öğrettiği "ilmi esrar" ve Hıristiyan Din Kültüründe Augustinius gibi
dini önderlerin yazılarında "Cifr" ilmi ne dair bir çok örnek gösterilmiştir İslam da ilk defa
Şii çevrelerde ortaya atılmış ve Hz Ali' nin Kur'an-ın batınî manalarını Hz Muhammet' den
öğrenmiş ve insanların ihtiyacı olan bütün bilgileri kuzu veya oğlak derisine yazarak El - Cefr
ve El - Câmia adlı iki eser ortaya çıkarmıştır ve yine bu kitaplarda yazılı bilgilerle Bütün eski
peygamberlere verilen gizli bilgiler ile kıyamete kadar olan sürede meydana gelecek hadiseler
burada belirtilmekte ve bunlara karşı alınacak çözümlerde yazılmıştır Ancak bu bilgileri Ehli -
beyt dediğimiz alim ve ileri gelen imamlar çözebilecek Rumûz ve şifrelerle doludur
İlm-i Ebced
Ebced" kelimesi, Arap alfabesindeki harflerin kolay ezberlenebilmesi için, harflerin
birleştirilmesiyle meydana gelen 8 anlamsız kelimenin ilkidir Ebced, ilk kelimenin
adı olduğu gibi, aynı zamanda diğer kelimelerin tümünün de adıdır Yani ebced, eski
alfabeye verilen addır "Abcad, ebicad, ebiced ve abucad" da denmesine rağmen
tutunmuş şekli ebcedir 8 anlamsız kelime soldan sağa doğru şöyle sıralanır: Ebced,
Hevvez, Hutti, Kelemen, Sa'fas, Karaşet, Sehaz ve Zazağ Son kelime "Zazığlen" veya
"Zazağlen" şeklinde de okunmuştur Ebcedin menşei hakkında çok şeyler söylenmiştir
Bunların pek çoğu rivayetlerden oluşmaktadır Alfabeyi oluşturan 8 kelimenin ilk 6'sının
Medyen ülkesinin krallarının adları olduğu; 6 şeytanın adı olduğu; haftanın günlerinin her
birinin adı olduğu; ilâhî isimlerin baş harfleri olduğu; Hz Adem 'in cennetten kovuluşunun
evreleri olduğu; İlâhî emirleri ve yasakları verdiği; Pers hükümdarı Sâbûr'un çocuklarının
adları olduğu vs gibi birbirinden farklı rivayet ve yorumlara konuyla ilgili kaynaklarda sıkça
rastlanmaktadır Bunun yanı sıra ebcedi dinî motiflerle açıklayan kaynaklar da vardır
Üç Ayrı Ebced Tabloları
Evrensel en Büyük Ebced Hesabi

Evrensel Büyük Ebced Hesabi

Evrensel En Küçük Ebced Hesabi

Ebcedin en büyük özelliği "Ebced hesabı" adı verilen bir işlemde kullanılmasıdır
Buna göre, ebced ifadesindeki her harfin bir sayı değeri vardır ve bu değerlerden
istifadeyle bir çok konuda pek çok işlemler yapılmıştır İşte bunların her birine bu
hesabın adı verilir Ebced alfabe düzeninin harfleri 1'den 9'a, 10'dan 90'a, 100'den
1000'e doğru numaralandırılır
Ayrıca bu alfabede gözükmeyen "pe" harfi "be " gibi, "çe" harfi de "cim" gibi kabul
edilerek onların sayı değerlerini alır Eskilerin "hisâb el-cümel" dedikleri, ebced
hesabının 4 çeşidi vardır: "Büyük", "en büyük", "küçük" ve "en küçük" ebced hesabı
Yukarıdaki tablo, eskiden büyük ebced (cümel-i kebîr) olarak ele alınmış, ama bugün
küçük ebced (cümelsağir) olarak değerlendirilmektedir
Kullanıldığı Yerler Ebced alfabe düzeninde her bir harfin bir rakama tekâbül etmesi keyfiyeti,
Türk-İslâm kültüründe, hemen hemen her sahaya yayılan bir kullanımı ortaya koymuştur
Rakamla ifâde edilecek şeyler yazıyla, yazıyla ifâde edilecek şeyler de rakamla sembolize
edilir olmuştur Kullanıldığı yerler kısaca şöyle sıralanabilir:
Günlük ihtiyaçlarda :
Özel notlar ve ticarî ilişkilerde kullanılmıştır Meselâ: 100 akçe alacağı olan birisi alacaklı
olduğu kişiye bir kağıt üzerinde bir kaf harfi yazıp gönderince hem alacağını istemiş,
hem de konuyu aracıdan saklamış oluyordu
İsim sembolü olarak :
İki veya daha fazla kelimenin sayı değerlerinin aynı olmasından istifadeyle birini söylemekle
diğeri kastedilmiş kabul edilerek halk arasında kullanıla gelmiştir Meselâ: "Muhammed" kelimesi
92'dir "Aman' kelimesi de 92'dir "Mevlevî" kelimesi de 92' ettiğinden bu kavramlar arasında
bir alaka kurulmuştur
En meşhurlarından biri şudur :
Aman lafzı senin ism-i şerîfinle müsavidir Anınçin aşıkın zikri amandır ya Resulullah Keza bu
konuda ilim = amel = say kelimelerinin sayı değeri 140'dır Hem sayı değeri itibariyle hem
de
anlamca aralarında bir irtibat vardır Hilâl, lâle ve Allah lafzı da sayı değeri bakımından 66
etmektedir Bu husustan dolayı kültürümüzde hilâl ve lâleye daha özel bir yer verilmiştir
Çocuğa isim verilirken :
Doğum tarihinin bir kelime veya bir, iki isimle belirlenmesidir Hangi isimler çocuğun doğduğu
seneyi ebced hesabıyla verirse, o isimlerden biri çocuğa verilmiştir Meselâ: H 1311'de doğan
çocuğa "Mahmud Bahtiyar", "Süleyman Hurşid", "Yusuf Mazhari', "Ömer Rıza" ve "Recep Servet"
gibi isimlerden biri verilebilir Çünkü bunların her biri 1311 etmektedir
Kitap ve Makalelerde :
Eskiden kitapların önsöz, giriş, takdim sayfaları ile numara almayan sayfalar hep ebced alfabesine
göre numaralandırılmıştır Kitapların ay ve sene kayıtları, yazı bölümleri ve madde başlıkları hep
ebced düzenine göre tanzim edilmiştir
Resmi devlet kayıtlarında :
Devlet arşivlerinde yer alan birçok resmî belgeler, tutanaklar, fezleke ve mazbatalar, tarihler başta
olmak üzere vak'anüvis kayıtları, vakıf kayıtları ile sayım ve envanter hesapları hep bu hesaba göre
tanzim edilmiştir
İlimlerde :
Fizik, matematik, geometri ve astronomide sıkça kullanılmıştır "Sa'fas" kelimesinin harfleri kullanılmıştır
Astronomide büyük rakamlar "ğayn" harfinin birkaç tekrarı ile de sağlanabilmiştir Ebced hesabı, musikide
de kullanılmıştır Buna göre sesler ve perdeleri ebced alfabe düzeninden istifade edilerek oluşturulan bir
"ebced notası" ile belirlenmiştir Bu hesabın en çok kullanıldığı yerlerden biri hiç şüphesiz mimarlık tır
Özellikle Mimar Sinan, eserlerinde, boyutların modüler düzeninde çok sık kullanılmıştır Temeli İslâmi
kavramlardan oluşan bu hususa birkaç misal verelim: Süleymaniye’de zeminden kubbe üzengi seviyesi
45, kubbe alemi 66 arşın yüksekliktedir Ebced'e göre "Âdem' 45, "Allah" lafzı da 66 etmektedir
Yine Selimiye'de de kubbeyi taşıyan 8 ayağın merkezlerinden geçen dairenin çapı 45 arşındır Kubbe
kenarı zeminden 45, minare alemi buradan itibaren 66 arşındır Süleymaniye ve Selimiye'nin görünen
silüetleri 92 arşındır ki, bu da "Muhammed" kelimesinin karşılığıdır
Cifr ve Vefk ilimlerinde :
Ebced hesabı ayrıca cifr, vefk gibi ilimlerde, astrolojide, define aramada da kullanılmıştır
Tasavvuf ve Din ilimlerinde :
Ebced hesabının tasavvuf ve din ilimlerinde kullanıldığına şahit olmaktayız Özellikle
"Kelime-i Tevhid" veya "Esmâ-i Hüsn"a"dan bir ismin kaç aded zikr edileceği ebced
tablosuna göre tayin edilir Kur'an tefsirlerinde ve hatta Kadir gecesinin tayininde de
ebcedin kullanıldığını bilmekteyiz
Tarih düşürmede :
Ebced hesabının en fazla en fazla kullanıldığı yer hiç şüphesiz tarih düşürmedir Bunun için o
olayın tarihini verecek ustalıklı bir kelime veya mısra söylenir ki, hesaplandığında o olayın
tarihi ortaya çıkar İşte "tarih düşürme sanatı" adı verilen bu
sanat divan edebiyatı boyunca kullanılmış ve bütün kültür varlıklarımızın kitabelerinde yer almıştır
Eski ve gelecek olayların tarihlerini bulmada :
Özellikle Kuran-ı Kerim ve hadislerden yapılan çalışmalarla geçmiş ve gelecek olaylara ait
tahminler yapılmıştır İstanbulun Fethinin "beldetun tayyibetun  " cümlesinden çıkartılması
gibi Bediüzzaman said-i Nursi'nin Sikke-i Tasdik-i Ğaybi adlı eserinde bununla ilgili çok sayıda
örnek bulunmaktadır
alıntı
|