07-17-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Başkomutanlık Meydan Muharebesi
a
Başkumandan Meydan Muharebesi, Kütahya'ya bağlı Dumlupınar Köyü (şimdi ilçe olan) yakınında 30 Ağustos 1922'de Türk ve Yunan orduları arasında meydana gelen savaş Diğer adı Dumlupınar Meydan Muharebesi'dir Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından şahsen yönetildiği için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak anılır Kurtuluş Savaşı'nın kesin bir Türk zaferiyle sonuçlanmasını sağlayan bu çarpışmanın yıldönümü Türkiye'de ulusal bayram olarak kutlanmaktadır
Kurtuluş Savaşı'nın son evresi 26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz ile açılmış ve 9 Eylül 1922'de İzmir'in Yunan işgalinden kurtarılmasıyla sonuçlanmıştır
1922 Yazında Durum
Sakarya Meydan Muharebesi sonucunda Sevr Antlaşması'nı Türk tarafına askeri güçle kabul ettirme girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı
Anadolu'daki Yunan askeri pozisyonunun savunulamaz durumda olduğunun bilincinde olan Yunan başbakanı Dimitros Gounaris, Şubat ve Mart 1922'de Londra'ya uzun bir ziyarette bulunarak ülkesine yapılan askeri yardımın arttırılmasını istedi Ancak bu istek Lloyd George hükümetince reddedildi Gounaris bunun üzerine Yunan ordusunu Anadolu'dan çekme tehdidinde bulundu ise de bunu kendi hükümetine kabul ettiremeyerek istifaya zorlandı
Sakarya'da kazanılan savaşın en önemli sonucu 20 Ekim 1921'de Ankara Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan anlaşma oldu Bu anlaşma ile Fransa Türkiye'ye karşı katı bir politika izleyen İngiltere'den yolunu ayırarak Türkiye ile işbirliği yoluna girmişti Bu arada İtalyanların da Temmuz 1921'de Antalya bölgesinden çekilerek Yunanistan'a karşı Türk tarafını destekleyen bir tavır almasıyla müttefikler arasındaki anlaşmazlıklar iyice su yüzüne çıktı
TBMM Hükümeti Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey'in (Tengirşenk) Şubat 1922'deki Londra ve Paris ziyaretlerinden sonra, İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri Mart 1922'de Paris'te toplanarak ateşkes de dâhil olmak üzere Sevr Antlaşması'nda bazı değişiklikler yapmayı öngören önerilerde bulundular Fakat Ankara Hükümeti öncelikle Yunan ordusunun Anadolu'yu tahliye etmesinde ısrar edince anlaşma sağlanamadı
Atatürk bu işler sonucunda üç ay süreyle başkomutanlığa g
Temmuz ayında İçişleri Bakanı Fethi Bey (Okyar) Paris ve Londra'yı ziyaret etti Bu görüşmelerden bir sonuç alınamaması üzerine Türk hükümeti barış yolunun kapalı olduğuna hükmederek taarruz kararı aldı Fethi Bey Ankara'ya 14 Ağustos'ta yolladığı raporda "Milli gayenin sağlanması, ancak askeri faaliyetlerle kabil olabilecektir " görüşünü bildirdi
Başkumandan Meydan Muharebesi'nde Türk güçlerinin ileri atılımı
Mustafa Kemal Paşa, ordunun taarruz hazırlıklarını büyük bir gizlilik içinde sürdürmüştür Taarruzu gizlemek için Temmuz ayı sonunda ordu birlikleri arasında bir futbol turnuvası düzenleyerek komutanlarla topluca görüşme imkânı sağlamıştır
Büyük taarruz öncesinde Yunan Cephe Ordusu 3 Kolordu düzeninde Eskişehir Kuzeyinden Afyon güneyine kadar yayılmış, en kuzeyde İnegöl'de 11 Piyade Tümeni Uşak'ta ise 2 Piyade Tümeni ve bazı bağımsız alaylarla yanlarını kapatmakta idi Yunan ordusunun toplam mevcudu 200 000 kadar olup, bunun 150 000'i Anadolu'da bulunmaktaydı
3’üncü Yunan Kolordusu (General Sumilas) Eskişehir önlerinde 3, 10 ve 15’inci Piyade Tümenleri ile Bursa istikametini kapatırken aynı zamanda Kütahya önlerinde mevzilenmiş 2’nci Yunan Kolordusu (General Digenis) 7, 9 ve 13’üncü Piyade Tümenleri ile hem cephenin orta kısmını kapatmakta hem de Eskişehir veya Afyon'a yönelebilecek bir Türk taarruzuna karşı 3’üncü veya 1’inci Kolorduya ihtiyat vazifesi görmekte idi 1’inci Yunan Kolordusu (General Trikupis) ise karargâhı Afyon'da olmak üzere cephenin güneyini savunmakta idi 1’inci Kolordu tümü cephe hattında olmak üzere 1, 4, 5 ve 12’nci Piyade tümenlerine komuta etmekte idi
General Hacianesti Yunan Küçük Asya Ordusunun başına getirildiğinde Büyük Taarruz kaderine etkileyecek iki karar aldı
Bunlardan ilki 1’inci Kolordu komutanı Trikupis'in ihtiyattaki 2’nci Kolordu'ya savaş durumunda emir verme yetkisini kaldırması, diğeri ise 1’inci Kolordu'nun normal düzeninde kendi ihtiyatında olan tümenleri de cephe hattına yayarak Trikupis'i tamamen ihtiyatsız bırakması idi Böylece, Afyon'a yönelecek bir Türk taarruzunda eğer cephe zorlanırsa, Trikupis ya İzmir'deki üstü Hacianesti'yi 2’nci Kolorduyu veya en azından birliklerinden bir kısmını kendi emrine almak için ikna etmek zorunda kalacaktı Savaş durumunda iletişim yetersizliği ve zamanın kritikliği dikkate alındığında feci derecede yanlış bir karar olduğu daha sonra açığa çıkacaktı
|
|
|