Prof. Dr. Sinsi
|
Tek Başına Hicret Eden Sahâbî: Ebû Seleme
Allahü teâlânın emriyle sevgili Peygamberimiz, Müslümanlara Medîne'ye hicret için izin verdiler Bunun üzerine birçok sahâbî hicret hazırlıklarına başladılar
Hazret-i Ebû Seleme de devesini getirip, hanımını bindirdi Oğlunu, kucağına oturttu Hayvanın yularını çekip, kaldırmaya çalışıyordu O sırada ba'zı öfkeli adamlar gelerek, elindeki yuları aldılar
Hazret-i Ebû Seleme, ne olduğunu anlıyamadı Adamlar, hanımına bağırıyorlardı:
- İn deveden aşağı! Çabuk ol!
Kabîlemizin kızıdır
Bunlar, Mugîreoğulları olup hanımının akrabaları idiler Bir yandan zorla kadıncağızı çekiyorlar, öbür yandan da kocasına:
- Sen kendin, bizi dinlemedin! Putlarımızı bırakıp, Müslüman oldun Şimdi de kabîlemizin kızını, kaçırmaya çalışıyorsun! Onu daha nerelere götüreceksin? Buna aslâ müsaade edemeyiz, diye çıkışıyorlardı
Tabii oğlu da, annesiyle birlikte deveden indirildi Zâten O'nun elini sıkı sıkı tutuyordu Mugîreoğulları, kalabalık idiler O zorbalarla başa çıkmak mümkün değildi Buna rağmen münâkaşa çok uzadı Olayı işiten, Esedoğulları da oraya koştular Bunlar da, Hazret-i Ebû Seleme'nin kabîlesinden idiler Ne olduğunu sordular Onların da çoğu, Müslüman değildi Fakat buna rağmen direttiler:
- Mâdem ki sizler, bizim akrabamızın hanımını bırakmıyorsunuz; biz de onun oğlunu size bırakmayız!
Anasının elinden kopmak istemiyen yavrucağızı, çekiştiriyorlardı İtişme, kakışma arasında küçük çocuk ağlamaya başladı Çünkü, kolu çıkmıştı Bu kadar zorbalık sonunda; çocuğu Esedoğulları, Anasını da Mugîreoğulları alıp, uzaklaştılar Hazret-i Ebû Seleme oracıkta, sâdece devesiyle kalakaldı
İlk Müslümanlar buna benzer eziyet, işkence ve felâketlere artık alışmışlardı Olaylar karşısında, sabır ve metânet göstermeye çalışıyorlardı Çünkü sevgili Peygamberimizin emirleri öyle idi
Ebû Seleme hazretleri de işte bu yüzden, Hicrete tek başına devam etmeye katlandı Allah rızâsını kazanmak ümidiyle, yollara düştü Gözyaşları arasında nihâyet Medîne'ye vardı Mekke'de kalan hanımı ise her sabah, şehir dışındaki Ebtah mevkiine çıkıyordu Orada, Medîne'den gelen yolcuları bekliyor ve kocasından haber almaya çalışıyordu
Hiç insanlık yok mu?
Yanında kimse olmadığı zamanlar, uzun uzun ağlıyordu Zorla ayırdıkları oğlu ve eşi için gözyaşı döküyordu Amcaoğullarından birisi, O'nu o vaziyette gördü Perişân hâline acıdı Doğruca, kendi kabîlesinin zorbalarına giderek bağırmaya başladı:
- Bu zavallıya, daha ne kadar zulmedeceksiniz? Onu hem kocasından, hem oğlundan kopardınız Sizde hiç insanlık yok mudur? Üstelik kendi akrabanıza işkence ediyorsunuz
Bu sözler üzerine, Zorbalar insâfa geldiler Sonra da kederli kadıncağıza:
- İstersen, gidip kocana kavuşabilirsin, dediler
O'nun Medîne'ye yollanacağını öğrenen, Esedoğulları da dayanamadılar Getirip, oğlunu teslim ettiler
Allah ve Resûlullah yolunun yolcuları, ışıklı günlere doğru yürüyorlardı Hazret-i Seleme'nin ana-babasının, duâları kabûl olmuştu Uzun ayrılık ve hasretten sonra nihâyet, Kubâ'da hepsi birbirlerine kavuştular
Hicretten sonra mübârek Medîne'de, İslâmın ve Ebû Seleme ailesinin, güzel günleri başladı Bütün Mü'minler İslâmiyeti yaymak için, canla-başla çalışıyorlardı Bedir'de Mekkelilere karşı ilk zafer kazanıldı Bu zaferi kazanan mücâhidlerden biri de, Hazret-i Ebû Seleme idi
Hazret-i Ebû Seleme sevgili Peygamberimizin yakın akrabası idi Hazret-i Ebû Seleme'nin annesi, Peygamber efendimizin halaları idi Ebû Seleme hazretleri, cihâd ve gazâ olmadığı zamanlar, daha çok ibâdet etmeye çalışıyordu
Sevindirici söz
Bir gün Mescîd-i Nebevîden, sevinçle evine geldi Kendisini karşılayan hanımına dedi ki:
- Şimdi, Allahü teâlânın Resûlünden çok sevindirici bir söz duydum
Hanımı merakla sordu:
- Hayırdır inşâallah! Ne duydunuz?
- Peygamber efendimiz "Müslümanlar, herhangi bir belâya uğrar da; İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn dedikten sonra; yâ Râbbi! Bu uğradığım musîbetin ecrini ihsân eyle Beni, ondan daha hayırlısına eriştir diye duâ ederse; cenâb-ı Hak, onun duâsını kabûl eder" buyurdular
Epeyce daha konuştular Bir ara hanımı dedi ki:
- Yâ Ebâ Seleme! Gel, seninle bir sözleşme yapalım
Kocası hayretle sordu:
- Hayrola! Nasıl bir sözleşme istiyorsun?
- İkimizden hangimiz önce ölürsek, geriye kalanımız; bir daha evlenmesin! Buna, söz verebilir misin?
Ebû Seleme biraz düşündü ve sordu:
- Ey hanımcığım! Sen, beni dinler ve itâat eder misin?
- Evet! Dinlerim ve itâat ederim
- Sen, sözümü dinle ve ben ölürsem, evlen!
Hazret-i Ebû Seleme böyle söyledikten sonra ellerini kaldırıp, o büyük îmânlı hanımına ve bütün Müslümanlara duâlar etti
Bedir'deki yenilginin ateşiyle yanan Kureyş müşrikleri, bütün hınçlarıyla Uhud'da saldırdılar Medîne civârındaki Yahûdileri de kışkırtıyorlardı O gazânın gerçek kahramanlarından birisi, yine Hazret-i Ebû Seleme idi Olanca îmânı ve olanca gücüyle savaşıyordu Asıl gâyesi şehîd olmaktı Fakat sâdece kolundan, pâzusundan yaralandı Yarası küçük olmasına rağmen, kan kaybediyordu
Müşrikleri dağıttılar
Gazâdan sonra bile, uzun zaman evinde yattı Hanımı onu, güzelce tedâvi ediyordu Bir ay sonra iyileşti, ayağa kalktı
İslâmın hudutları genişledikçe, düşmanları da çoğalıyordu Kutn bölgesindeki ba'zı kabîle reisleri, hâlâ kibir ve azamet peşindeydiler Orada başlıyan kışkırtma olayları üzerine Peygamber Efendimiz, bir ihtar hareketini uygun gördüler Hazret-i Ebû Seleme ile ba'zı arkadaşlarını, bu iş için vazîfelendirdiler
Onlar da kısa zamanda, Kutn civârındaki âsî ve müşrikleri dağıttılar Pek çok ganîmet alarak, Medîne'ye döndüler Dönüşte, Hazret-i Ebû Seleme fenâlaştı Çünkü Uhud'da aldığı yara yeniden açılmıştı Bütün gayretlere rağmen, fazla kan kaybından vefât etti
Ümmü Seleme hatun, kocası Ebû Seleme'nin şehîd olması üzerine, "İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciun" dedikten sonra, duâ etti
Sonda doğruca sevgili Peygamberimizin huzûrlarına giderek dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Ebû Seleme vefât eyledi
Peygamber efendimiz kalktılar ve halalarının oğlunu görmeye gittiler Mübârek elleriyle hâlâ açık bulunan gözlerini kapattılar ve buyurdular ki:
- Hakikaten, rûh kabzolunurken göz; rûhun peşinden baka kalır!
Melekler âmin demektedir
Resûlullah efendimiz o sırada ağlaşıp, sızlanan kadınlara ve diğer ev halkına da:
- Sizler şimdi kendinize, hayırdan başka duâda bulunmayınız Çünkü Melekler şu anda, duâlarınıza âmin demektedirler, îkazında bulundular
Daha sonra da şöyle duâda bulundular:
- Ey Allahım! Ebû Seleme'yi rahmetine kavuştur! Doğru yola ermiş kulların arasında, derecesini yücelt! Geride kalanlardan O'na, iyi bir halef ihsân eyle! Bize ve O'na mağfiret kıl O'nu kabirinde, ferahlandır ve nûrlandır
Hazret-i Ebû Seleme Medîne'de Bâki' Kabristanına defnolundu Muhterem hanımı, her zaman olduğu gibi sabretti, duâlar etti Onun yetîm kalan yavrularıyla, geçim derdini halletmeye çalıştı
4-5 ay kadar sonra Peygamberimiz, bir arkadaşlarını ona yolladılar Gelen zât dedi ki:
- Müjdeler olsun, ey Ümmü Seleme! Resûlullah efendimiz, Allahın emriyle seni nikâhlamak istiyorlar
Bu büyük müjdeye rağmen Hazret-i Ümmü Seleme, düşünceli görünüyordu Az sonra, cevap olarak dedi ki:
- Ey Resûlullahın elçisi! Hoş geldin, sefâlar getirdin! Yalnız şu husûsları, Efendimize arz etmelisin ki:
1) Ben yaşlı ve kıskanç bir kadınım Olabilir ki, aksi bir davranışta bulunurum da; o yüzden, Allahın gazâbına uğramaktan korkarım
2) Yetîm çocuklarım mevcuttur Bir de onların bakımı, kendilerine yük olmaz mı?
3) Nikâhımı yapacak velîlerim, yanımda değildirler
Elçi bunları, aynen sevgili Peygamberimize arz etti
Biz de yaşlıyız
Birkaç gün sonra iki cihânın Sultânı bizzat, teşrîf buyurdular Çok heyecanlanan Hazret-i Ümmü Seleme'ye, tekliflerini Kendileri tekrarladılar Ve buyurdular ki:
- Biliyorsun ki, biz de yaşlıyız Sonra senin, o kıskançlık hâlini gidermesi için, Allaha duâ ederiz Çocuklarına gelince onlar, Bizim de çocuklarımızdır Velîlerin arasında, bizim evlenmemizi istemiyen kimse çıkmaz
Ve Allahın emriyle, nikâhları kıyıldı Böylece, Hazret-i Ebû Seleme'nin muhterem hanımına ettiği vasiyeti de, yerine getirilmiş oldu
Ebû Seleme'nin asıl adı, Abdullah; babası, Abdülesed; annesi, Abdülmuttalib'in kızı Berre idi Gâyet iyi okuma-yazma bilir ve her isteyene öğretirdi 
alıntı
|