Prof. Dr. Sinsi
|
Periyodik Tufanlar
Periyodik Tufanlar
Eldeki bilgilere göre, yeryüzü İnsanı olarak tanımlanan bizler, içinde bulunduğumuz siklusda
Yeryüzünde 4 tufan atlatarak hayatta kalmayı başaran neslin devamıyız Gerek bilimsel çalışmaların
gerekse kehanetlerin aktardığı bilgiler, güneşin hayat veren ve bir anlamda da hayat alan özelliğini
ortaya koymaktadır Büyük ve küçük periyodik döngüler yaşamda, yeryüzünün devamlılığında dikkat
çekmektedir
Dünyanın manyetik alanının(manyetik kutuplar) yön değiştirmesi de periyodik yaşanan bir olgudur
Gökyüzünde, güneşte ortaya çıkan patlamalar vb olaylar sonucu saçılan partiküller, ışınlar vb dünyayı
etkilemektedir Bu göksel oluşumlara bağlı olarak yeryüzü çeşitli fiziksel afetler yaşamakta, ve
manyetik alan değişimleri, güneşin ortaya çıkıp çıkmaması vb durumlara bağlı olarak, hayatta kalan
insan neslinin de fiziksel özelliklerini mutasyona uğratmaktadır Örneğin hormon salgısı değişmekte,
kadınlarda kısırlık ortaya çıkmaktadır… Manyetik etkiler DNA yapısını etkileyecek derecede güçlü
olmaktadır
………Güneşin manyetik alanı yön değiştirdiğinde , Dünya yı ekseninden koparmaya yeltenir Sapan
dünya, depremlere,sellere,volkanik patlamalara ve yangınlara maruz kalır Her kozmik döngüde,
Güneşin manyetik alanı 5 kez yer değişitrir 21 yyda beklenen, 5 tufandır…2012 YILININ SON AYINA
GELMEDEN, İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ ÇAĞ SONA ERECEKTİR Tufan ile insanlık tamamen yok
olmayacak ama dünyamız ağır felaketlerle yüz yüze gelecektir Söylenenlere göre, bu oluşum dünya
nüfusunun 7 milyara yaklaştığı bir zamanda gerçekleşecek ve dünya nüfusunun 1/4ü bu tufanda yok
olacaktır Tufan öncesinde yaşanacak süreçte de insanoğlu, kitlesel ölümü tadacaktır
İnsanoğlu, geçirdiği tufanlar neticesinde algılama ve beceri yönünden, daha önce sahip olduğu
kapasiteyi maalesef daha az kullanır hale gelmiştir Manyetik alanların DNA ve fizik beden, belki de
beyin üzerindeki etkileri onu bugünkü beş duyusu ile sınırlanmış hale dönüştürmüştür…Gezegenlerin
doğal seyri bile cenin üzerinde manyetik mühür vuracak güce sahipse, dünyanın manyetik alanının
yönünü değiştirecek gücün, insanın kapasitesinin manyetik olarak mühürlemesini de makul
görmekteyim  İnsan, kullanma potansiyelini taşımakta olduğu güçleri, maalesef günümüz şartlarında
kullanamamaktadır İşte bu güçler, özünde ruhsal nitelikli olup, insanların içe dönerek, kendisi
üzerinde yapacağı çalışmalarla yeniden kullanılır hale geçirilebilecek güçlerdir Bugün DDA dediğimiz
özellikler, eski insanın, atalarımızın normal algılama yollarıydı…Bizler de bazı çalışmalarla yeniden bu
algılama ve iletişim yollarımızı elde edebiliriz Unutmayalım, beynimizin kapasitesini bile şu anda 1/10
düzeyinde dahi kullanamıyoruz
İnsan kozmik bir varlıktır Sadece dünya üzerinde yaşamaya mahkum değildir Yerin ve göğün evliliği
veya yılan ile kartalın buluşması vb ifadelerle kastedilen , insanın bir ayağının yeryüzünde diğer
ayağının gökyüzünde olduğudur…İnsan kozmozla irtibat kurabilecek, oralara seyahatler yapabilecek,
yeryüzünde de başka becerileri ortaya çıkararak yararlanabilecek nitelikjli ölümlü bir varlıktır…Bu
dünyada yapacağı çalışmalar ile ölüm sonrasında bilinçli olarak hareket edebilmeyi başaracak, fizik
bedenden, ruhsal yapıya” bilinçli” “farkındalıklı” geçiş yapabilecek kapasitededir
İnsanın her türlü iletişimi , özünde düşünce üzerine kuruludur Düşünce, bilinen en hızlı enerji
türüdür Işık hızından da hızlıdır Böyle olunca yerle göğün köprüsü, düşünce enerjisini bilinçli olarak
kullanabilmeyle kurulmaktadır Demek ki düşünce gücü üzerine çalışmamız gerekmektedir Tek
başına düşünce gücü yetkinliği yeterli değildir, çünkü insan fizik bir beden taşımaktadır ve bu bedenin
yoğunluğu insana yavaşlık vermektedir…İnsanın görünen bedeni dışında sahip olduğu süptil
bedenleri de buna eklediğimizde, insanın iletişim kurarken bu beden sınırlarından da sıyrılabilmesi
gerekmektedir; çünkü, iletişim, dıştan içe ve içten dışa işleyen çift yönlü, etki-tepki mekanizmasıyla
çalışır
İnsanın iletişiminin pürüzsüz olabilmesi çakraların tam çalışması,negatif enerjilerden aurasının arınık
olmasıyla mümkündür İnsanın beden titreşim frekansı n e kadr hızlı olursa ulaşabileceği kozmik
bağlantılar da o kadar yüksek düzeyli olacaktır…
Dünyanın fiziksel bedenini saran *******, bir anlamda bizim auramız gibi , dünyayı sarmalayan ve alt,
orta, üst katmanları olan bir yapıya sahiptir…Ancak *******un dışına çıkıldığında kozmozun diğer
katmanlarına uzanılabilmektedir… Her bölüm farklı frekansta titreşmektedir çünkü her bölüm farklı
bilinç düzeyine karşılık gelmektedir
İnsanın arınmalar ve sadeleşmeler yolu ile bedenlerinde biriken negatifleri temizleme çalışmaları,
O’nun beden frekansını yükselterek , bu dünyadayken düzeyine uygun olacak şekilde, kozmozla
bağlantı kurmasını ve ölüm sonrasında da frekansına ve arınmışlığına uygun bir ******* bölgesine
ulaşmasını olanaklı kılmaktadır… Düşünce üzerine yapacağı çalışmalar ise , önce bu dünyada
yaşarken kendisine, (bedenine, düşüncelerine, duygularına, hareketlerine, sözlerine vb…) hakim
olmasını , çeşitli becerilerini yeniden algılama alanına katmasını(DDA) sağlayacak, sonra da
*******a geçince şaşkınlığa kapılmadan bilinçli, bilge bir şekilde hareket edebilmesini
sağlayacaktır… ******* dediğimiz bölge dünyanın astral bedeni kabul edildiği için insanın da astral
bedeninin arınmışlığı buraya uyum için gereklidir… İnsan ilk önce astralin en üst yerine uygun çıkış
yapabilmelidir Bireyin yaşam boyu elde ettiği bilinç genişlemesi, ölüm sonrası ruhunun gideceği
astral katını(bilinç katmanını) belirler Enkarnasyonları sonunda, insan bedeniyle enkarne olma
bağından kurtulan insan ruhu, Dünya *******undan çıkış izni alarak varoluşun değişik katmanlarında,
değişik formlarında varoluşunu sürdürebilecektir
O halde bilinçli yaşamak isteyen insan, her türlü öğretinin, dinlerin , mistiklerin vb gösterdiği şekilde ,
sebep sonuç yasasını bilerek,karma üretmeden , iyilik ve güzellikle, hizmet yolunda yaşamını
sürdürürken, diğer yandan da düşünce gücünü geliştirmek, düşüncelerini ve zihnini kontrol altına
alabilmek, yönlendirebilmek, bedenine hakim olabilmek için çeşitli çalışmalarda bulunmak
durumundadır  Unutmayalım, insanın yaşarken ulaştığı bilinç düzeyi , ölüm sonrası yaşayacağı astral
düzlemin bilinç katmanını belirler… ve tabiiiki yeniden doğumdaki bilinç düzeyini de…(İnsan nasıl
öldüyse o hal üzerine haşrolunur)
Bugün DDA diye adlandırılan telepati, durugörü, duruişiti, telekinezi, levitasyon vb… beceriler herkes
tarafından varoluş kapasitesi ölçüsünde( nasibi), elde edilebilir ve kullanılabilir olacaktır Amaç pozitif
kaldığı müddetçe insan, disiplinli çalışmalarla (oruç, zikir, düşünce konsantrasyonu , düşünce
hakimiyeti vb çalışmaları ile parapsişik yeteneklerini (DDA)kapasitesi ölçüsünde açığa çıkaracaktır )
kozmik bağlantıya geçebilecek ve sonunda kendini bilerek, içindeki Tanrısal özü harekete geçirerek,
kendisini o tanrısal öze teslim edebilecektir
Ruhsal Güçleri Geliştirme Teknikleri
|