|
Prof. Dr. Sinsi
|
Eğitim Tarihi
Eğitim tarihi bir dalı olarak , eğitimin dünyada zaman içinde izlediği yolu inceleyen bir bilim dalıdır eğitim bilimlerinineğitim fakültelerinde araştırılmaktadır Ancak tüm bilim dalları da kendi akademik geçmişlerini belgelemektedir Sonuçta her bilim dalının katkıda bulunduğu bir paradigma olarak varlığını sürdürmektedir
Eğitimin tarihini ortaya koyarken hem eğitim bilimlerinin tarihi hem de bir sosyal fenomen olarak eğitimin tarihi kastedilebilir Dolayısıyla alan çok farklı görüşlerin birlikte varolmasına sahne olmuştur Öğrenmeyi koşullanma olarak tanımlayan pozitivist eğitim bilimciler hayvanları da öğrenen olarak tanımladıkları için milyonlarca yıllık bir tarih çıkarırken eğitimi sosyal ve kültürel bir fenomen olarak tanımlayan oluşturmacı eğitim bilimciler ilk insanla başlatmayı yeğlemişlerdir Öte yandan idealist ekol de uygarlık tarihi paralelinde bir tarih çıkarmıştır Dolayısıyla bağlama ve literatüre göre farklı eğitim tarih paradigmaları ortaya çıkmıştır
Çok paradigmalı bir bilim dalı olan eğitim tarihinin bu niteliğini pekiştiren diğer bir unsur da değişik ulusların değişik zamanlarda eğitim kurumları tesis etmiş olmaları ve kendi kültürel eğitim sistemlerini farklı şekillerde geliştirmeleridir Dolayısıyla eğitim tarihini bir bütün olarak görmekle birlikte ulusların veya bölgelerin eğitim tarihlerini gözönünde bulundurmak elzemdir
Eğitim tarihinin önemli bir özelliği ise tüm uygarlıklarda eğitimin din ile birlikte başlayıp gelişmesidir Öncelikle ve özellikle dini eğitim için geliştirilen eğitim sistemleri daha sonra diğer bilim dallarında da eğitim vermeye başlamıştır Bugün dünyada bulunan en eski üniversiteler dini eğitim kurumlarıdır
Eğitimin tarihini ortaya koyarken hem eğitim bilimlerinin tarihi hem de bir sosyal fenomen olarak eğitimin tarihi kastedilebilir Dolayısıyla alan çok farklı görüşlerin birlikte varolmasına sahne olmuştur Öğrenmeyi koşullanma olarak tanımlayan pozitivist eğitim bilimciler hayvanları da öğrenen olarak tanımladıkları için milyonlarca yıllık bir tarih çıkarırken eğitimi sosyal ve kültürel bir fenomen olarak tanımlayan oluşturmacı eğitim bilimciler ilk insanla başlatmayı yeğlemişlerdir Öte yandan idealist ekol de uygarlık tarihi paralelinde bir tarih çıkarmıştır Dolayısıyla bağlama ve literatüre göre farklı eğitim tarih paradigmaları ortaya çıkmıştır
Mezopotamya uygarlığında eğitim alanında etkin olan rahipler bilgili ve aydın kişilerdi Çocuklara ilk aşaması okuma, yazma ve din bilgisi olan, daha ileri yaşlarda ise hukuk, tıp ve astrolojinin öğretildiği bir eğitim verilirdi Okullara toplumun alt sınıflarından kişilerin çocukları gidemezdi Okula gidebilen çocuklar yazıcı, kütüphaneci ve öğretmen olmak üzere yetiştirilirdi Ayrıca rahip yetiştirmek için tapınak sayısı kadar çok sayıda okul bulunuyordu
Eski Mısır'da ise devlet görevlilerinin ve rahiplerin denetiminde iki tür okul vardı Beş yaşında okula alınan erkek çocuklar önce okuma yazma öğrenir; 13-14 yaşına gelince ileride çalışacakları yerlerde pratik eğitim görür; rahipliğe ayrılanlar ise 17 yaşından sonra özel okullara giderlerdi Bu okullarda ezbere dayalı bir eğitim, sıkı bir disiplin ve dayak vardı Arkeologların Mısır'da bulduğu kil bir tablette "Beni dövdün, bilgi kafama girdi" yazılmıştı Okullarda tıp, matematik ve geometri gibi bilim dallarında eğitim verilirdi Mimarlık, mühendislik ve heykeltıraşlık ise okul dışında, ustalardan öğrenilirdi
Bugün Çin'de geçerli harflerin çoğu bundan 3 000 yıl önce bulunmuştu Daha önce söz edilen uygarlıklardan farklı olarak Çin'de ahlaksal duyarlık aşılayan, kişinin başkalarına ve devlete karşı görevlerini öğreten bir eğitim anlayışı vardı Uygarlığın başlangıcında bile uyumlu insan ilişkilerine, müziğe ve dinsel törenlere verilen önem eğitimde de kendini gösteriyordu
Amerika'da Kolomb öncesi uygarlıklara ilişkin arkeolojik bulgular pek ipucu vermiyorsa da Mayalar'ın ve İnkalar'ın çok gelişkin takvimler kullanmış olmaları astronomi ve matematikte çok ileri gittiklerini gösterir Aztekler'in yapmış oldukları görkemli tapınaklar ve Mayalar'ın karmaşık yapı sistemi de iyi bir eğitimin kanıtlarıdır Bu uygarlıklarda eğitimin amacı meslek bilgisi vermek ve kişiliğin gelişmesine yardımcı olmaktı
En eski uygarlıklardan birinin beşiği olan Hindistan'da birbirinden katı kurallarla ayrılan sınıflar vardı (bak Kast) Bu sınıflardan din adamı Brahmanlar toplumda saygın bir konuma sahipti; çünkü din ahlakı, felsefeyi, hukuku ve yönetimi kapsayıcı bir nitelikteydi Eğitim de bu nedenle dinden kaynaklanıyordu Çocuklar yedi yaşına kadar evde, yediden 16'ya kadar okulda, 16'dan sonra da, ünlü düşünürlerin ve öğretmenlerin ders verdiği kurumlarda okurlardı Öğretim kızlara yasaklanmamıştı, ama kız çocuklar genellikle evde eğitilirdi Çocukların eğitileceği konular içinde bulundukları kasta göre değişirdi Ne var ki, hangi kasttan olursa olsun öğrencinin sade bir yaşam sürmesi, sert bir yatakta yatması, süsten kaçınması beklenirdi Hindistan'da Budacıhk'la birlikte eğitimde sınıflar arası ayrım kalktı Manastırlar başlıca eğitim merkezlen durumuna geldi
Yahudiler'de eğitim aile içinde, annenin çocuklara temel bilgileri öğretmesiyle başlardı Baba ise oğullarını toplumun törelerine uygun biçimde eğitir, onlara din eğitimi verir ve el becerileri öğretirdi Amacı din bilgisi vermek olan okullarda Tevrat öğretilir, okuma, yazma ve matematik dersleri verilirdi Eğitimin dine dayalı olması İS 7()'te Kudüs' teki tapınak yıkıldıktan ve Yahudiler dağıldıktan sonra da ulusal birliğin korunmasına yardımcı oldu
Eiski Yunanda eğitim jimnastik ve müzik yoluyla insanın çok yönlü gelişimini amaç edinmişti Sparta'da çocuklar yedi yaşına kadar ailenin yanında kalır, yedi yaşından sonra da devlete ait eğitim kurumlarına gönderilirlerdi Bu kurumlarda 30 yaşına kadar okuma, yazma ve matematiğin yanı sıra, savaş ve devlet yönetimi üzerine de eğitim görürlerdi Atina'da eğitim, Sparta'nın tersine bir devlet işi olarak değil, özel kişilerin işi olarak özgür bırakılmıştı Bu kişilerin açtığı okullarda müzik, jimnastik dersleriyle birlikte edebiyat, dilbilgisi, matematik ve felsefe gibi dersler de okutuluyordu Bir okullar kenti olan Atina'da eğitim iki yıllık askerlik dönemi ile sona ererdi Yunanlı filozof Platon Cumhuriyet adlı kitabında devletin görevlerinden biri olmasını öngördüğü eğitimde erdem ve bilgeliğin öneminden söz eder Platon ile birlikte öbür Yunan filozoflarının düşünceleri birçok batı ülkesinin eğitimi üzerinde etkili olmuştur
Eskiçağın ikinci önemli merkezi olan Ro-ma'da eğitim Eski Yunan'daki gibi kuramsal olmayıp yaşamın gereklerine yanıt verecek biçimde düzenlenmişti Roma'da eğitimin amacı iyi yurttaş yetiştirmekti Bu görevi aile kurumu yüklenmişti Kız çocuklar evde annelerinin yanında ev işlerini öğrenir, erkek çocuklar önce babalarıyla birlikte çalışır, daha sonra da bir ustanın yanında meslek öğre nirlerdi
Öğrencileri sınıflara ayırma yöntemi ilk kez Roma'da uygulanmış, daha sonra da tüm im paratorluğa yayılmıştı Bu okullarda okuma, yazma, edebiyat, konuşma sanatı ve Latince öğretilmekteydi Bizans İmparatorluğumda yalnızca varlıklı kesimlerin çocuklarının okula gitme olanağı vardı Okullarda Homeros'un yapıtları okutulur, matematik, dilbilgisi ve din dersleri verilirdi Manastırlar ise başlı başına dinsel eğitime ağırlık veriyordu Konstantinopolis (bugün İstanbul), İskenderiye ve Antakya'da üniversiteler vardı Bu üniversitelerde beşeri bilimler Yunan klasikleri, konuşma sanatı, dilbilgisi, felsefe, geometri, astronomi, mantık ve şiir yazma dersleri verilirdi
İslam dünyasında Abbasi yönetimi sırasında bilim ve eğitimin en parlak dönemi yaşandı Platon, Aristo, Hipokrat gibi bilim adamı ve düşünürlerin yapıtları Arapça'ya çevrildi Dinsel eğitimin yanı sıra, teknik gelişmelerin hızlanmasına yol açan eğitim sürecinde sulamanın, mimarlığın, dokumacılığın, kâğıt üretiminin ve bakırcılığın geliştirilmesine önem verildi Ortaçağda Bağdat, Kurtuba, Sevilla üniversiteleri ünlü araştırma merkezleri konumundaydı Bu öğrenim kurumlarında cebir, trigonometri, kimya, fizik, astronomi, tıp, mantık, coğrafya, siyaset, hukuk ve din gibi konularda eğitim yapılıyordu Ne var ki, yaklaşık 350 yıllık bu yaratıcı dönem 11 yüzyılda sona erdi
Ortaçağda 768-814 arasında Avrupa'nın büyük bir bölümüne egemen olan İmparator Şarlman tarih, felsefe, fen gibi konularda eğitimin yaygınlaştırılmasına çalıştıysa da bu çağda eğitimin temel öğesi din adamı yetiştiren manastırlardı Bu manastırlarda okuma, yazma ve aritmetik gibi temel bilgilerle birlikte Latince dualar, dinsel metinler ve ilahiler öğretilirdi Böylece Eski Yunan'dan başlayarak insanı çok yönlü olarak yetiştirmeyi amaç edinmiş eğitimin yerini, insanı tek boyutlu yetiştirmeyi amaç edinen dinsel bir eğitim aldı
12 ve 13 yüzyıllara gelindiğinde bazı kentlerde ilk üniversitelerin çekirdeği olan ve bilimsel tartışmaya ağırlık veren kuruluşlar ortaya çıktı Bunlar arasında İtalya'da Bolog-na, Fransa'da Paris, İngiltere'de Oxford veCambridge sayılabilir O dönemde bu üniversiteler kadınlara kapalıydı
Avrupa'da 14 yüzyılın ikinci yarısında başlayan Rönesans (bak RÖNESANS) insanı temel alan görüşün yeniden önem kazanmaya başladığı bir dönemdir Eğitimin amacı her yönüyle gelişmiş insanın yetiştirilmesiydi Bu dönemdeki Hümanizm Akımı da eğitimin merkezine, Tanrı ya da kilise öğretileri yerine, insanı koymuştur (bak HÜMANİZM) Ortaçağın geleneksel, baskıcı eğitim yapısı Rönesans'la birlikte yerini giderek liberal bir eğitime bıraktı Okullarda Yunan klasikleri yeniden okutulmaya başlandı Yeni keşiflerle bilim dünyası zenginleşti Ama gene de kurumsal eğitimin içeriği ortaçağ eğitimine benziyordu Dilbilgisi, konuşma sanatı, mantık, geometri, aritmetik, müzik ve astronomi derslerine ek olarak tarih, beden eğitimi dersleri verilmeye başlandı Yoksul kesimler bu dönemde de eğitimden yararlanamıyordu
|