Prof. Dr. Sinsi
|
Otomobil Terimleri Sözlüğü
OTOMOBİL TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
Otomotiv sektörünün son teknolojiyi kullanmasıyla ortaya çıkan birbirinden donanımlı araçlar, daha fazla konfor ve güvenlik sunmanın yanı sıra sürücülerin bilmek zorunda oldugu bazı elektronik kısaltmaları da beraberinde getiriyor
Türkiye'de bundan 10 yıl önce genellikle sade donanımlı otomobiller kullanan sürücülere, özellikle son 5 yıldır adeta teknoloji harikasına dönen araçlar daha büyük sürüs keyfi yasatırken, bir yandan da otomobillerin elektronik donanımlarını en iyi sekilde ögrenmenin zorunlulugunu getiriyor Sürüs güvenligini en üst seviyeye çıkaran ve daha önceleri genellikle üst sınıf otomobillerde görülmesine alısık olunan elektronik donanımların, alt sınıftaki modellerde de yaygınlasmaya baslaması sonucu, bir süre öncesine kadar ''AC (Air Condition)'', ''ABS (Antiblock Brake System), ''EBD (Electronic Brake Distributor)'' gibi terimlere asina olan sürücüler, artık ''ESP'', ''BAS'', ''MSR'', ''ASC+T'' gibi kısaltmalarla da sıklıkla karsılasıyor
Otomobil modellerinde kullanılan ve sürücülerin ögrenmek için neredeyse sözlük yardımına ihtiyaç duyacagı bazı elektronik donanımların kısaltmalarının anlamları şöyle:
A-SÜTUNU: Otomobilin orta gövdesinin önünde yükselen, tavanı taşıyan sağ ve sol köşede bulunan ve içinde pasif güvenlik unsuru destekleri olan sütun
ABAT-VENT: Speedster otomobillerde kullanılan alçak ön cam veya rüzgar kesici çıkıntı
ABAXIAL: Dingil harici yapı
ABC (Active Body Control): Otomobilin yanlara, öne ve geriye doğru kasılmasını engelleyen Mercedes patentli hidro-elektronik sistem
ABS (Anti Block System): Sert frenajda veya kaygan zemin üzerinde tekerleklerin kilitlendiğini sensörler yardımı ile algılayan, milisaniyeler içinde fren disklerinin tekerleklerin tutunma işlemi başlayıncaya kadar sıkılıp boşaltılmalarını ve bu sayede sürücünün en zorlu şartlarda bile direksiyon hakimiyetini korumasını sağlayan elektronik sistem Ani frenajlarda cisimden kurtulmaya olanak sağlayan ABS birçok otomobil markası tarafından standart ve isteğe bağlı olarak kullanılıyor
AC (Air Conditioner): Klima sisteminin kısaltmasıdır
ADB (Automatische Differantial Bremse): Standart kilitli diferansiyellerin elektronik devreli bir versiyonu
ADEZYON: Sıvıların veya madenlerin birbirlerine yapışmasını sağlayan kuvvete adezyon denir
AERODİNAMİK: Hareketli bir cismin hava akımı içindeki davranışının incelenmesine aerodinamik denir İlk olarak uçakları incelemek için geliştirilmiştir Modern otomobillerin şekilleri yuvarlaklaştırılarak hava otomobilin çevresinden kolayca geçebilmektedir Bu da havadan kaynaklanan sürtünmeyi azaltır Bu sayede otomobilin dengeli yol alması ve yakıt tüketiminin azalması sağlanır
AFS (Active Fahrwerks Stabilierung): Temel olarak ABC ile aynı işlevi görür Sistem Citroen Xantia Activa'da kullanılmaktadır
AKICILIK DERECESİ (Vizkozite): Bir sıvının dar bir boğazdan akabilmesine o sıvının akıcılık derecesi denir Bu, belli bir hacimdeki sıvının belli bir çaptaki delikten akma zamanıdır
AKS: Otomobil eksenine dik, tekerleri taşıyan bir veya birden fazla tekerleği barındıran bir mildir
AKSELERASYON: Otomobilin hızlanması
AKTARMA ORGANLARI: Motor gücünü tekerleklere aktaran organlardır Pek çok parçadan oluşur ve motor gücünü tekerleklere şanzıman üzerinden aktarır
AKTİF GÜVENLİK: Otomobilin kaza pozisyonuna girmesini engellemeye çalışan ve güvenliği arttıran elemanların tümü ABS ve BAS sistemlerine sahip frenler, yol tutuşu maksimize eden ESP, gelişmiş süspansiyon sistemi, iyi durumdaki lastikler gibi faktörler
AKÜMÜLATÖR: Akümülatörler elektrik enerjisini kimyasal enerji halinde depo eder, devrelerine elektrikli alıcılar bağlandığı zaman bu kimyasal enerjiyi tekrar elektrik enerjisine dönüştüren araçlardır Motorun hareketinden elektrik üreten parça olan alternatör, motor çalışmazken elektrik üretemez Bu nedenle akümülatöre ihtiyaç duyulur Motor çalışmadığı zamanlar kullanılmak üzere elektrik enerjisi depolar
ALB (Anti Lock Brakes): ABS'nin ilk ve basit şekli Kızaklayan tekerlekleri hızlı ritimde bırakıp tekrar tutan fren sistemi
ALTERNATÖR: Alternatif akım üreten ve düşük motor hızlarında bir dinamodan daha yüksek enerji üreten jeneratör Şarj dinamolarının aksine dalgalı (alternatif) akım meydana getir Bisiklet dinamolarına benzer bir biçimde çalışarak elektrik üretir
ALT ÖLÜ NOKTA (A Ö N): Pistonun silindir içinde inebildiği en alt noktada, yön değiştirmek için bir an durakladığı yerdir Kısaca A Ö N olarak belirtilir
AMPERMETRE: Aküye girip çıkan akım miktarını ölçen ve gösterge tablosunda bulunan bir ölçü aleti
AMORTİSÖR: Otomobilde yayları frenleyerek ani yaylanmaları önleyen ve sarsıntıları azaltan düzenek
ANA YATAKLAR: Ana yataklar, motorda krank milini taşıyan yataklardır
ANTİFRİZ: 0 derece ve altında radyatör suyuna katılarak suyun donmasını önleyen kimyasal madde Antifriz ayrıca radyatörü ve soğutma sistemini pas ve korozyondan korumak amacıyla da kullanılır
AQUAPLANING: Su birikintilerinden geçerken lastiklerin profilinden suyun kenara çıkamamasından kaynaklanan aracın lastiklerinin yerle ile temasının kalmaması sonucunda suya girdiği yönde veya tam olarak savrularak hareket etmesi
ASC+T (Automatische Stabilitäts Control+Traktion): BMW'de kullanılan elektronik çekiş kontrol sistemi olup, sürekli arka tekerleklerin durumunu gözlemleyerek bir kayma olup olmadığını denetler Arka tekerleklerde bir kayma olursa ASC+T devreye girip frenleri ve motoru kontrol ederek otomobilin yolda kalmasını sağlar
ASR (Anti Schlupf Regelung): Kaygan yol koşullarında özellikle kalkış anında otomobilin patinaj yapmasını engelleyen sistem
ATALET: Bir cismin herhangi bir hareket yönüne veya hız değişikliğine karşı gösterdiği dirençtir
ATEŞLEME AVANSI: Silindirde sıkıştırılan yakıt-hava karışımının ateşlendikten sonra tamamen tutuşabilmesi için gereken süredir
ATEŞLEME BOBİNİ: Ateşleme sisteminde transformatör gibi görev yaparak batarya voltajını binlerce voltaja yükseltir Bu yüksek voltaj bujinin tırnakları arasında kıvılcım meydana getirir
ATEŞLEME NOKTASI: Motorinin sıkıştırılma sonucunda silindir kafasındaki sıcak gazların içine püskürtüldüğü anda kendiliğinden ve hemen ateş alma sıcaklık noktasına ateşleme noktası denir
ATEŞLEME SIÇRAMASI: Yanlış bujinin karışımı tutuşturmasına ateşleme sıçraması denir Ateşleme sıçraması genellikle buji veya distribütör kapağının ya da tevzi makarasının hatalı oluşundan meydana gelir
ATEŞLEME SIRASI: Motor silindirlerinin ateşlenme sırası veya silindirlerde güç zamanının meydana geliş sırasıdır
ATEŞLEME SİSTEMİ: Silindirlerde sıkışan hava-yakıt karışımının yakılabilmesi için bujilere yüksek voltajlı kıvılcım sağlayan sistem Batarya, ateşleme bobini, distribütör, kontak anahtarı, kablolar ve bujiler bu sistemin parçalarıdır
ATMOSFERİK BASINÇ: Dış hava ağırlığının aşağıya doğru basma kuvvetine atmosferik basınç denir
AWD (All Wheel Drive): 4 tekerlekten çekiş sistemi Bu tip otomobillerde motor gücü dört tekerleğe birden aktarılır
AWS (All Wheel Steering): Direksiyonun dört tekerleği birden yönlendirebildiği sistem
AUTODIMMING: Dikiz aynalarında kullanılan duyarlı aynanın ışığı daha yoğun kırarak, kararması
AYARLAMA: Motorun en iyi şekilde çalışabilmesi için yapılan motor ayarları
BAKIR KURŞUN YATAKLAR: Genellikle dizel motorlarında yaygın bir şekilde kullanılan yatak çeşididir
BALANST REZİSTÖR DEĞERLERİ: Elektronik ateşleme sistemi iki rezistör ile korunur Bunlar, 0,55 ohm olan normal devre direnci ile 5 ohm olan yardımcı devre direncidir
BALATA (FREN PABUÇLARI): Yarım daire şeklinde kavis verilmiş metal bir parça Üzerine ısıya karşı oldukça dayanıklı olan balata perçinlenmiştir Frene basıldığı zaman bu balata kampanaya sürterek frenleme etkisi gösterir
BAS (Brake Assist System): Panik frenlemede fren hidroliği içindeki basıncı arttıran ve her tekerde eşit fren gücünün oluşmasını sağlayan sistem
BASINÇLI KAPAK: Suyun kaynamasını ve kaybını önleyen, soğutma sistemini basınç altında çalıştıran supaplı bir kapaktır
BASKI YATAĞI: Debriyaj pedalına basıldığında, baskı parmaklarını bastırarak motor ile güç aktarma organlarını birbirinden ayıran mekanizmadır
BATARYA: Elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depo eden ve akım kaynağı olarak kullanan düzenek
BENZİN: Ham petrolden elde edilen ve otomobillerde yakıt olarak kullanılan bir hidrokarbondur
BENZİN MOTORLARI: Buji ile ateşlenen, benzin veya benzin türevi yakıt kullanan motorlara benzin motorları denir
BENZİN YANMASI: Benzin-hava karışımı silindir içinde sıkıştırma zamanı sonunda, bujinin meydana getirdiği kıvılcım neticesinde düzenli olarak yanmaya başlar Hiçbir zaman patlamaz Normal yanma bujide başlar ve sonra bir alev dalgası halinde ateşleme odasını kat eder
BERABER ÇALIŞMA: Çok silindirli motorlarda genellikle silindirlerin ikişer ikişer beraber çalışmasıdır Örnek olarak dört silindirli bir motorda, birinci silindir ile dördüncü silindir pistonları ikisi beraber ve üçüncü silindir ile ikinci silindir de beraber çalışır
BEYGİRGÜCÜ: Motor tarafından üretilen gücün birimi 0, 7457 kw'a eş değerdir
BİLEŞİK YAĞLAR: Bu tip yağlar genellikle ince yağlar olup, SAE numarası yüksek yağların özelliklerini karşılamak için içlerine bazı kalınlaştırıcı katıklar katılmış yağlardır
BI-XENON: Bi-Xenon farlar, günümüzün en gelişmiş ve en güçlü far teknolojilerinden biridir B-xenon ismi, uzun ve kısa farlar için iki ayrı xenon ampul kullanılmasından gelmektedir Xenon farın dalgaboyu ve dolayısıyla maviye yakın olan rengi güneş ışığına çok yakın olduğu için, gece sürüşünde karşıdan gelen sürücünün gözünü almaz ve yansımayı en aza indirir enon gazının içinden geçen ışık, 70 mm çapındaki hareketli lensten yansı¤¤¤¤¤ geniş ve uzun mesafeli "uzun far" etkisini yaratır Bu farlar günümüzde bir çok otomobilde standart ve isteğe bağlı olarak sunulur
BİYEL CIVATALARI: Biyel cıvataları, biyel kepini biyel başına bağlayan cıvatalardır
BİYEL KEPİ: Biyel ile biyel muylusu arasındaki bağlantıyı sağlayan parçadır
BİYEL MUYLUSU: Biyelin krankta bağlandığı yüzeydir
BİYEL YATAĞI: Biyel başında bulunan, içinde krank mili biyel muylusunun döndüğü yataktır
BİYELLER: Piston ile krank mili biyel muylularını birleştiren parçalardır
BOĞAZLI KARTEL: Yanlardan üst kartele, önden ve arkadan kavis biçiminde, ön ve arka ana yatak kepine oturan kartellere boğazlı kartel denir
BOXER MOTOR: Silindirlerin aynı, genellikle tam yatay, düzlemde (180 derece) karşılıklı olarak çalıştığı, otomobile ekstra denge sağlayan motor
BUHAR TAMPONU: Karbüratöre doğru olan benzin akışının, yakıt sistemindeki benzinin buharlaşması nedeniyle gecikmesi veya durmasıdır
BUJİ: İki elektrod ve porselenden oluşan parça Silindir içindeki sıkışmış hava-yakıt karışımı, bujinin elektrotları arasında oluşan yüksek voltajla ateşlenir
BUJİ ARIZALARI: Buji arızaları genellikle motora göre uygun sıcaklıkta buji kullanmamaktan, bujinin yanlış yerleştirilmesinden veya motordaki ateşleme sistemi ya da yakıt sistemi arızasından meydana gelir Genellikle görülen buji arızaları, üst porselenin çatlamış veya kırılmış olması ve burun porseleninin çatlak veya kırık olmasıdır
BUJİ SICAKLIĞI: Silindir içine emilen benzin-hava karışımının yanma zamanında meydana getirdiği ısı enerjisi yaklaşık olarak 2000 - 2500 derece arasındadır
BUJİ TIRNAK ARALIĞI: Bataryalı ateşleme sisteminde buji tırnak aralığı genellikle 0,6 - 0,8 mm arasındadır
BURÇ: Yatak görevi gören silindir bir parçadır
BURÇ AÇICI ZIMBA: Burçları bulundukları yerde sıkıştırmak için kullanılan alettir
CABRIOLET (Cabrio): Normal dört kişilik binek otomobillerin üstü tümüyle açılabilen karoser tipi
CBC (Cornering Brake Control): Arka akstaki frenlerin optimal kullanımını sağlayan yardımcı fren sistemi Fren sisteminin içinde hidroliğin en doğru şekilde dağılımını sağlar
CD: Hava direnci katsayısı Bir otomobilin ne kadar hava direnciyle karşılaşacağını gösterir Hava sürtünmesi azaldıkça otomobilin yakıt tüketimi de azalır Otomobil firmaları bu katsayıyı azaltmak için yeni tasarımlar geliştiriyor
CDI (Common-rail Direkt Injection): Bosch tarafından geliştirilen dizel yakıtın yaklaşık 1350 bar basınç ile yanma odasına püskürtülmesini sağlayan sistem Mercedes'in kullandığı bu sistem diğer markalar tarafından TDI (Audi, VW, Seat, Skoda), JTD (Fiat), veya DTI (Opel) olarak adlandırılır
COMAND: Yeni nesil otomobillerde navigasyon sistemi, telefon, saat, TV alıcısı, radyo, kaset ve CD çalardan oluşan müzik sisteminin hepsine kumanda eden sistem
COMBİ: İnsan taşımacılığında kullanılan ticari araçlara verilen ad
COMMON RAIL: Dizel motorlarda daha yüksek basınç sağlayan ve performans/ekonomi oranını ideale yaklaştıran enjeksiyon sistemi Common-rail sisteminde "kütük" adı altındaki bir dağıtıcıdan silindirlere yakıt gönderiliyor Common-rail sisteminde her enjektörden silindirin o anlık ihtiyacı kadar motorin geçiyor Böylece yakıt tüketimi azalıyor ve performans artıyor
COMPACT: Orta sınıf otomobillerin karoser biçimi için kullanılır
CONTA: Motorda, birleştirilen parçaların arasına sızdırmazlık sağlaması için konulan, çeşitli malzemelerden yapılan plakalar
CONTA YAPIŞTIRICISI: Contalara sürülen yapıştırıcı bir maddedir
COUPE: Yanında tek kapısı olan otomobil tipi
CRUISE CONTROL (Otomatik hız kontrol): Sürücünün ayağını gazdan çekmesine olanak tanı¤¤¤¤¤, otomobili belli bir hızda tutabilen bir sistemdir Bu sistemde, araç ayarlanmak istenilen hıza ulaştığında ilgili sistem ile ilgili bir düğmeye basılır ve ayak gaz pedalından çekilir Sistem devreden çıkarılmak istendiğinde tekrar gaza basmak ya da ilgili düğmeye tekrar basmak yeterlidir
CVT (Continuosly Varible Transmission): Sürekli değişken şanzıman olarak adlandırılan bu sistemde dişli çemberleri birbirlerine bir çelik bantla bağlı bulunur Böylece kademesiz bir vites kontrolü sağlanır
CVVT: Elektronik olarak değişken supap zamanlaması ile çalışan motor
ÇAMUR PERDELERİ (TOZLUKLAR): Oynak parçalara toz ve pislik girmesini önleyen, kauçuktan yapılmış koruyucular
ÇAMURLU TORTU: Karterin içinde zamanla biriken toz, pislik, yağ ve su karışımı olan oldukça yapışkan bir tortudur
ÇAN AĞZI: Aşınmış olan silindirik bir parçanın daha fazla aşınmış olan tarafıdır
ÇAP KUMPASI: Mil çapını, delik iç çaplarını ve parça kalınlıklarını ölçebilen bir ölçü aletidir
ÇAPAK: Madeni bir yüzeyden kesici aletle kesilen küçük metal zerreciklerdir
ÇAPRAZ KUŞAKLI LASTİK: Katlardaki iplikler diyagonal olarak yerleştirilmiş lastik
ÇAPRAZ TİP KARDAN MAFSALI: Bu mafsallar esas olarak birbirleri ile 90 derecelik açı yapacak şekilde bir istavrozla tutturulmuş olan ve ana şafta bitişik olan iki kelepçeden meydana gelmiştir Çapraz tip mafsalın yağlama işlemi mafsalın yapımına bağlıdır
ÇARPMALI YAĞLAMA SİSTEMİ: Çarpmalı yağlama sistemi, yağ pompasının karterdeki motor yağını yağ çanağına basarak, çanağı daima dolu bulundurması şeklinde çalışır
ÇEKİŞ MİLİ: Gücü doğrudan tekerleklere aktarır
ÇEKTİRME: Bir paçanın diğerinden hasar yapmadan çıkarılmasında kullanılan bir tamir takımıdır
ÇEVRİM: Bir motorda iş elde etmek için tekrarlanmadan meydana gelen olayların topl¤¤¤¤¤ bir çevrim denir Dört zamanlı motorlarda bir çevrimin tamamlanabilmesi için pistonun dört hareketine (krank milinin iki tam devir yapmasına) gerek vardır Dört zamanlı motorlarda bir çevrim, Krank milinin 720 derecelik dönüşü ile tamamlanır
ÇIKIŞ MİLİ: Gücü tekerleklere aktarır En büyük viteste giriş miliyle çıkış mili aynı hızda döner, böylece otomobil hızlı gider
ÇİVİLİ LASTİK: Karlı ve buzlu yolda kullanım içindir Ayrıca yarış otomobillerinde kullanılır
ÇİZİLMİŞ YÜZEY: Çizilmiş ya da kanal açılmış yüzey Silindir yüzeylerinin pistonla beraber aşağı yukarı hareket eden atıklarla veya zımpara taneleri yardımıyla çizilmesi gibi
ÇOK AMAÇLI GRESLER: Lityum sabunlu greslerdir Orta kıvamda, suya dayanıklı olduğundan aracın her yerinde kullanılabilir özelliğe sahiptir
ÇOK LEVHALI KAVRAMA: Bir tür debriyaj kavrama şeklidir Bu tür debriyajda, değişik işleten ve işleyen diskler kullanılmaktadır Önemli olan her işleten diskin uygun yük miktarını işleyen disklere aktarması ve bütün işleyen disklerin dönüşlerine aksettirilmesidir Bu tür debriyaj, binek otomobilleri mekanik vites mekanizmalarında görülmemekle beraber otomatik vites mekanizmalarında ana unsuru oluştururlar d/d
DBC (Dynamische Bremsen Control): BAS'ın (Brake Assist System) -yani panik frenlemede fren hidroliği içindeki basıncı arttıran ve her tekerde eşit fren gücünün oluşmasını sağlayan sistemin- BMW'de kullanılan versiyonu
DEBRİYAJ: Pedalla harekete geçirilen ve motorla vites kutusunun bağlantısını keserek vites değiştirilmesini sağlayan sistem
DEĞİŞKEN SUPAP ZAMANLAMASI: Değişken supap zamanlaması, motor işletim sisteminin hangi devire göre hangi supap zamanlamasının kullanılacağını belirlenmesi ve her devirde en verimli çalışmayı sağlamasıdır Böylece motor düşük devirlerde az yakıt tüketirken yüksek devirlerde de iyi bir performans sunuyor
DESELERASYON: Araçların duruncaya kadar yavaşlaması
DETERJAN KATIKLAR: Bu katıklar yağın yıkayıcı ve temizleyici özelliğini sağlar Motor içindeki pislikler genellikle yakıt ve yağların bıraktıkları kül, karbon, kurum ve is gibi kalıntıları içerir Deterjan katıkları gerek soğukta, gerek sıcakta bu kurumların ve birikintilerin oluşumuna engel olarak motoru temiz tutar
DETONASYON: Karışımın buji tarafından ateşlenmesinden sonra yanmanın düzensiz olarak gerçekleşmesine detenasyon denir Karışımın ani yanması sonucu yükselen basıncın oluşturduğu vuruntu çok şiddetli olursa, motor parçaları yıpranır
DEVİR GÖSTERGESİ: Sürücüye motorun krank milinin dakikada kaç devir yaptığını bildirir
DIN (Deutsches Institut für Normung): Tüm ölçümlerde kullanılan Alman endüstri normu, 1 DIN= 1 12 SAE
DIŞTAN YANMALI MOTORLAR: Dıştan yanmalı motorlar otomobillerde kullanılmayan bir motor çeşidi olup, yakıtın dışarıda bir yerde yakılması ile üretilen ısı enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren makinalardır
DİFERANSİYEL: Otomobil viraj alırken iç ve dış tekerleklerin farklı hızlarda dönmesini sağlayan dişli çark sistemi
DİFERANSİYEL DİŞLİSİ: Tekerleklerin değişik hızlarda dönüşünü sağlayan diferansiyel kutusundaki dişli düzeneği
DİNAMO: Mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çevirerek bataryayı şarj eden elektrik sisteminin bir parçası
DİNAMOMETRE: Motorun çıkış gücünü ölçen cihaz
DİNGİL: Tekerleklerin üzerinde döndüğü çubuk
DİNGİL UZAKLIĞI: Direksiyonun düz tutulduğu durumda, ön ve arka aks arasındaki uzaklık
DİOD: Transistörlü ateşleme sisteminde kullanılan parçalardır Diodlar, bir voltaj rölesi gibi görev yaparak, transistörü aşırı voltajın etkisinden korur
DİREKSİYON: Bir aracı istenilen tarafa yöneltmek için ön tekerleklerin sağa veya sola istikametlerini değiştiren mekanizmaya direksiyon sistemi denir
DİREKSİYON DİŞLİLERİ: Direksiyon dişlileri, direksiyon simidinin dönme hareketini doğrusal harekete çevirerek aracın ön tekerleklerine ileten, direksiyon milinin ucuna yerleştirilmiş olan dişlilerdir
DİREKSİYON SİMİDİ: Aracı istenilen yöne çevirmeye yarayan, direksiyon milinin ucunda bulunan yuvarlak bir parçadır Güvenli bir sürüş için direksiyonu iki elle ve saat 9:15 pozisyonunda tutunuz
DİSKLİ FREN: Bisiklet frenine benzer Frene basılınca pistonun hareketiyle bataryalar tekerleğe bağlı diske sürtünür ve tekerlek yavaşlar
DİSPERSAN KATIKLAR: Bu katıklar, deterjan sayesinde motorun içinden çözülen pisliklerin etrafını sararak ateşleme odasına, supap odalarına, yağ kanallarına, filtre elemanlarına ve motor çeperine yapışmasını önler Çok küçük parçalar halindeki pisliğin yağ bünyesinde askıda kalması özelliği dispersan katığı sayesinde sağlanır
DİSTRİBÜTÖR: Bujilerin doğru zamanda ateşlemelerini sağlamak için onlara elektrik dağıtımı yapan sistem
DİSTRİBÜTÖR KAPAĞI: Genellikle bakalitten imal edilen bir kapaktır Kapak içinde, ateşleme bobininden gelen yüksek voltajın bujilere iletilebilmesi için motor silindir sayısı kadar eşit aralıklı madeni uçlar bulunmaktadır
DİSTRİBÜTÖR TABLASI: Platin takımı ve kondansatörü üzerinde taşır Mekanik avanslı distribütörde sabit olarak gövdeye bağlanmıştır
DISTRONIC: Radar destekli bilgisayarlı cruise control sistemi Önde yaklaşılan aracın hızının kendi hızından az olduğunu belli bir mesafede algılayan sistem, motoru sıkıştırarak veya fren yaparak otomobili yavaşlatıyor Önü boşalınca da otomobili programlı hızına tekrar çıkarıyor
DİŞLİ ÇARKLAR (DİŞLİ): Dişleri olan ve birbirini harekete geçiren, yuvarlak makine parçaları
DİŞLİ ORANI: Birbirlerinin dönmesini sağlayan iki di? şlinin veya milin dönme oranlarıdır
DİŞLİ YAĞLARI: Hassas olarak işlenmiş dişli yüzeylerinde kullanılan yağlardır Bu tür diş yüzeylerinde korozyona ve yağın kalınlaşmasına neden olacak maddelerin meydana gelmemesi için dişli yağlarının kimyasal stabiliteye sahip olmaları gerekmektedir
DİYAGRAM VERİMİ: Endikatör diyagramından ölçülen işin, teorik çevrim diyagramından ölçülen iş oranına diyagram verimi denir
DİZEL ÇEVRİMİ: Dizel motorlarda motorin, silindire emilerek sıkıştırılmasının ardından püskürtülür ve daha sonra sıkıştırılan havanın sıcaklığı ile tutuşur Dizel motorlarda bu şekilde gerçekleşen çalışma düzenine dizel çevrimi denir
DİZEL MOTORU: Dizel motoru, dizel çevrimine göre çalışan bir motordur
DOHC (Double Over Head Camshaft): Her silindir sırasının üstünde bulunan çift eksantrik mili
DONMA NOKTASI (YAKIT): Yakıtın katılaştığı veya donduğu ısı derecesine donma noktası denir Bu ise yakıtın soğuk havada kullanılabilme oranını gösterir Özellikle motorin soğuk havalarda kristalleşerek donabilir
DÖNER PİSTONLU MOTOR (ROTARY-WANKEL MOTOR): 1954 senesinde Felix Wankel tarafından geliştirilmiş bir motor türüdür Bu motorda silindir geometrik elips biçimi şeklindedir Bu motorun çalışma prensibi kısaca, yakıt odasına sahip blok içinde üçgen şeklinde bir döner pistonun dönerek, silindir içinde değişik yakıt hacimleri ve sıkıştırma oranları meydana getirmesidir
DÖNÜŞ DAİRESİ ÇAPI: Aracın dönebileceği en küçük dairenin dış çapıdır Küçük otomobiller için bu çap daha küçük olur
DÖRTLÜ KARBÜRATÖR: Dört boğazlı karbüratöre dörtlü karbüratör denir
DÖRT ZAMANLI MOTORLAR: Dört zamanlı Otto motoru prensiplerine göre geliştirilmiş olan dört zamanlı çalışma sistemi olan motorlardır Bu dört çalışma zamanı emme, sıkıştırma, iş (güç, yanma, genişleme) ve egzoz olarak sıralanır
DÜZ SİLİNDİR KAPAKLI MOTOR: L tipindeki motor, düz silindir kapaklı motordur
DRIVE-BY-WIRE: Otomobildeki direksiyon simidi ile fren ve gaz pedalları hareketlerini bilgisayar kontrollü elektronik sistem üzerinden inanılmaz bir hızda mekaniğe ve hidroliğe aktaran sistem
DSC (Dynamic Stability Control): ESP ile aynı prensipte, dört tekerleğin yola en güvenli şekilde basmasını sağlayan sistem Elektronik stabilite sistemi ağırlıklı olarak BMW'de kullanılır
DSP (Dynamic Shift Program): Şanzıman ayarlarını sürücünün kullanım tarzına göre değiştiren gelişmiş otomatik şanzıman EAS (Elektronik Active Steering): Ön tekerleklerin ani direksiyon hareketleri sebebiyle yol tutuşu bozmasını engellemeye çalışan aktif direksiyon sistemi
EAS (Elektronik Active Steering): Ön tekerleklerin ani direksiyon hareketleri sebebiyle yol tutuşu bozmasını engellemeye çalışan aktif direksiyon sistemi
EBD (Electronic Brake Distributor): Fren gücünün dört tekerlekte eşit olmasını sağlayan hidrolik dağılım destek sistemi
EBV: Fren hidroliğinin basıncını ve dağılımını kontrol eden supap sistemi
ECE (Economic Commission for Europe): Avrupa Birliği ülkelerinde kullanılan yeni norm
ECOTEC: GM'in geliştirdiği çevreci ve ekonomik özelliklerde teknoloji sağlayan motor
EDLS: Özellikle arkadan itişli otomobillerde, tekerleklerin eşit güçte dönmesini sağlayan elektro-mekanik diferansiyel kilit sistemi
EGZOZ GAZI DEVİRDAİMİ SİSTEMİ (EGR): Dizel araçlarda bulunan ve egzoz gazındaki is parçacıklarını yakalamak için ek bir sistemdir
EGZOZ BORUSU: Motordan çıkan yanmış gazları dışarı atar
EGZOZ MANİFOLDU: Motor silindirlerinde yanmış olan gazların dışarıya atılmasını sağlayan, bir seri borudan yapılmış motor parçası
EGZOZ PATLAMASI: Sistemdeki bir kaçak, ateşlemenin rötarda olması ya da düşük oktanlı yakıt nedeniyle egzozdan gazların patla¤¤¤¤¤ çıkması
EGZOZ SUBABI: Egzoz zamanında açılarak yanmış egzoz gazlarının silindirden dışarı atılmasını sağlayan supap
EGZOZ ZAMANI: Egzoz supabının pistonun alt ölü noktadan üst ölü noktaya doğru yaptığı strok sırasında açılarak, yanmış gazların silindirlerden dışarıya atılmasıdır
EĞRİLİK AÇISI: Oto tekerleğinin yerden yükseliş açısı
EKSENEL GEZİNTİ: Bir milin iki ucuna doğru yapmış olduğu harekete eksenel gezinti denir
ELASTİSİTE: Araçların ara hızlanması, performanslarındaki esneklik
ELCODE: Otomobile binerken veya indikten sonra, çok değişken formüllerle uzaktan kumanda şifresi (data-check) yaratan "kontak anahtarı", aynı zamanda motoru da "kilitleyebiliyor"
ELEKTRİK SİSTEMİ: Otomobillerin elektrik sistemlerinde ateşleme bobini, distribütör, regülatör, batarya, şarj dinamosu, marş motoru ve kablolar yer alır
ELEKTRİKLİ YAKIT POMPASI: Kamyon, otobüs gibi genellikle ağır hizmet tipi araçlarda bulunan elektrikli yakıt pompası, aracın bataryasından veya şarj dinamosundan aldığı akımla çalışarak, yakıt deposundan karbüratöre yakıt aktarır
ELEKTROLİT: Bataryadaki asit ve saf su karışımı
ELEKTRONİK ATEŞLEME SİSTEMİ: Bataryalı ateşleme sistemi parçalarına ek olarak, distribütörde manyetik ünite ve kontrol ünitesi ile donatılmış sistemdir Elektronik ateşleme sistemi, manyetik alandaki değişmelerin meydana getirdiği elektrik akımı prensibine dayanır Bu sistemde birbirine temas eden hiçbir parça yoktur Klasik ateşleme sisteminde görülen platin ve meksefe, ateşleme sisteminde yer almaz Bu sistemde motor ateşleme zamanı fabrikada ayarlanır ve bu ayar hiçbir şekilde aracın yaptığı kilometre arttıkça değişmez, sabit kalır
ELEKTRONİK YAKIT ENJEKTÖRÜ: Emme borularına, motorun devrine, ısısına ve gaz verme durumlarına göre yakıt iletimini kontrol eden aygıt
ELEKTROT ARALIĞI KARBON İLE KISA DEVRE: Ateşleme odasında meydana gelen karbon depozitlerinin, buji elektrotları arasında kısa devre meydana getirmesidir
ELEKTROT GÖBEĞİNDE KISA DEVRE: Ateşleme odasında meydana gelen depozitlerin, porselen göbek ile bujinin madeni kısmı arasında kısa devreye neden olmasıdır
EL FRENİ: El ile çalıştırılan, otomobil park edildiğinde hareket etmesini önleyen, genellikle arka frenlere bağlı fren sistemi
EMME MANİFOLDU: Karbüratörden motorun silindirlerine yakıt-hava karışımının akışını sağlayan, bir seri borudan yapılmış motor parçası
EMME MANİFOLDU AYARI: Emme manifoldunun iyi bir performans gösterebilmesi için gerekli olan ayardır Emme manifoldu belli bir hacim ve uzunlukta yapılmalıdır
EMME STROKU: Emme zamanında, üst ölü noktadan alt ölü noktaya doğru olan piston stroku sırasında silindire hava-yakıt karışımının girmesidir
EMME SUBABI: Emme zamanında açılarak silindirlere hava-yakıt karışımının girmesini sağlayan supap
EMME ZAMANI: Pistonun üst ölü noktaya yaklaşmasıyla birlikte emme supabının açılmasına, emme zamanı denir
EMNİYET KEMERİ: Araçlarda sürüş anında sürücü ve yolcuların güvenliklerini sağlamaya yönelik bir sistemdir Emniyet kemerinin görevini en iyi şekilde yapabilmesi için, alt bölümünün iki tarafta leğen kemiğinin üzerinden ve üstte de omuzun üzerinden geçmelidir
EMNİYET KEMERİ ÇEŞİTLERİ: Aktif gergili emniyet kemeri sistemlerinde Emniyet kemerindeki boşluğu almak için (özellikle kışın kalın giysiler giyildiğinde) bir algılayıcıya bağlı bir gergi sistemi, devreye girerek yolcu emniyet kemeri üzerine yüklenmeden önce kemeri gerer Böylece yolcunun hareketi en aza indirgenir İki tip gergi sistemi vardır; yaylı ve ateşlemeli Yaylı tip; algılayıcıdan gelen uyarı sonucunda bir yay tetiklenir ve emniyet kemeri gerilir İkinci tipte ise hava yastığında olduğu gibi bir ateşleme mekanizması kullanılır Darbe uyarısı geldiğinde bir gaz ateşlenerek emniyet kemeri gerilir Bu sisteme "piroteknik" de deniliyor
EMNİYET KEMERİ YÜKSEKLİK AYARI: Emniyet kemerinin farklı boylardaki insanlara göre ayarlanabilmesini sağlar
ENDÜKSİYON BOBİNİ: Endüksiyon bobini, 6-12 voltluk batarya voltajını bujide tırnak aralığını atlayacak kadar yüksek voltaja çıkaran oto transformatörüdür
EPS (Elektro Power Steering): Hidrolik destekli ve hıza duyarlı elektrik motorlu direksiyon sistemi
ERKEN ATEŞLEME: Yanma odasına sıkıştırılmış olan karşımın buji kıvılcımı ile yakılmadan, kendi kendine yanmaya başlamasına erken ateşleme denir Erken ateşlemenin başlıca nedeni, yanma odalarında fazla karbon birikintilerinin oluşmuş olmasıdır
ESP (Electronic Stability Program): Otomobilin savrulma ihtimaline karşı dört tekerleğin dönüşünü sürekli kontrol eden sensörler ile gerektiğinde tek bir tekerleğe bile fren yaptıran ve amortisörlerin hareketini de kontrol eden sistem
EZİLEBİLİR BÖLÜM: Aracın kaza anında ezilebilecek bölümlerine verilen ad Bu bölümler kaza anında açığa çıkan enerjinin büyük bölümünü yutar, kalan enerjiyi ise otomobilin gövdesinde yolculara zarar vermeyecek biçimde yönlendirir
ETC: Elektronik çekiş kontrol ve düzeltme sistemi
|