Prof. Dr. Sinsi
|
Otomobil Terimleri Sözlüğü
FAKİR KARIŞIM: Motorların çeşitli yük ve hızlarındaki yakıt-hava karışımının fakir karışım halinde bulunmasıdır Fakir karışım, benzinin birim ağırlığının havaya nazaran daha az oranlarda olması ve yanma işlemi için gerekli oranda oksijen ile birleşememesidir
FİLTRE: Hava filtresi, motora giren havayı süzerek toz ve pisliklerden arındırır Yağ filtresi genellikle motor karterinin altında olan ve motor yağını süzerek toz, pislik ve artıkların yağlama sistemine karışmasını önleyici bir filtredir
FİLTRE YAĞ DOLAŞIM SİSTEMLERİ: Basınç ayar supabı ile düzenlenen yağ dolaşım sistemleri, kısa devreli sistem ve tam akışlı sistem olarak ikiye ayrılır
FOSİL YAKITLAR: Milyonlarca yıl önce ölen hayvan ve bitkilerin çürümesiyle oluşan kömür, petrol gibi yakıtlara genel olarak verilen ad
FPS: Birçok otomobilde sadece küçük bir yangın tüpü şeklinde, yarış otomobillerinde ise çeşitli noktalara çelik borular içinden söndürücü gaz püskürten yangın önleme sistemi
FREN: Hareketli aracın hızını azaltan veya tamamen durduran düzenek
FREN AYARI: Periyodik olarak fren balatalarına ve genel fren sistemine yapılan ayarlardır
FREN BALATALARI: Fren pedalına basıldığı anda fren kampanasına sürterek yavaşlama ve durma etkisi yaratan parçalardır Fren balataları yarım daire şeklinde kavis verilmiş metal parçalarıdır
FREN BOŞALMASI: Balataların aşırı ısınmasından dolayı frenlerin tutmaması
FREN DİSKİ: Hidrolik fren sistemlerinde tekerlerdeki fren tablasına takılır Merkez pompasından gelen hidrolik basınç, fren diskindeki pistonları etkileyerek fren pabuçlarını açar ve frenleme için kampana iç yüzeyine temas ettirir
FREN KAMPANASI: Araç tekerlerine takılan madeni parça Dönen tekerleri frenlemek için fren pabuçları kampana iç yüzeylerine etki yaparak kampanaları yavaşlatır veya durdurur
FREN PABUÇLARI (BALATA): Yarım daire şeklinde kavis verilmiş metal bir parça Üzerine ısıya karşı oldukça dayanıklı olan balata perçinlenmiştir Frene basıldığı zaman bu balata kampanaya sürterek frenleme etkisi gösterir
FSI: Doğrudan enjeksiyon gerçekleştiren, fakat yüksek oktanlı benzinlerle çalışan motor (WV Grubu'nda sıkça kullanılmaktadır)
F TİPİ MOTOR: Bazı supapları silindir kapağında, bazıları silindir bloğunda bulunan bir tip motor
GAZ BASINÇLI ISI GÖSTERGELERİ: Gaz basınçlı ısı göstergesi bir ısı tüpü, gösterge kadranı ve bunları birbirine bağlayan ince borulardan oluşur
GAZ KELEBEĞİ: Karbüratör karışım boğazının alt kısmında bulunan yuvarlak bir disk Ekseni etrafında dönerek silindirlere giden karışım miktarını arttırır veya azaltır
GAZ PEDALI: Motorun ve dolayısıyla otomobilin hızını denetleyen pedal
GAZ TÜRBÜNÜ: Bir tür içten yanmalı motor Yanma sonucu meydana gelen basınç, türbün kanatlarına etki ederek türbün milini döndürür
GDI (Gasoline Direkt Injektion): Mitsubishi Motors tarafından geliştirilen sistem direkt olarak benzini yanma odasına püskürtür Bu sistem düşük yakıt tüketimi ve yüksek performans sağlar
GEÇ ENJEKSİYON: Egzozdan kara duman çıkmasına neden olan, yakıtın geç gelmesi durumudur Üst ölü noktanın 12 derece sonrasında gerçekleşen enjeksiyon, geç enjeksiyon olarak kabul edilir
GENLEŞME TAPASI: Genleştikten sonra istenilen ölçüde yerine oturan bir tapadır
GERİ TEPME: Karışımın erken tutuşması durumunda yanmanın karbüratörden geri çıkmasına, geri tepme denir
GERİ VİTES DİŞLİSİ: Geri viteste giriş mili ile çıkış milinin arasına geri vites dişlisi olarak adlandırılan ek bir dişli çark girer Çıkış mili ve tekerlekler ters yöne döner
GERİLİM REGÜLATÖRÜ: Alternatör ile elde edilen doğru akımın ayarlanması işleminde kullanılan bir parçadır
GRES YAĞI: Akışkan bir yağ ile kalınlaştırıcı bir maddenin, katı ile yarı akışkan arasında yapı değişikliği gösterdiği bir yağdır Gres yağlarında akışkan kısım genellikle petrol esaslı mineral bir yağ veya sentetik bir akışkan olup, kalınlaştırıcı kısım ise metalik bir sabundur
GRIP: Yol tutuş Kaymama
GRUP DİŞLİSİ: Vites kutusu içinde bütün vites dişlilerinin bağlantılı olduğu dişli grubu
GÜÇ: Yapılan işin birim zamana olan oranına denir
GÜÇ STROKU: Güç strokunda hava-yakıt karışımı yanarak pistonu aşağıya doğru iter ve motor güç üretir HACİMSEL (VOLÜMETRİK) VERİM: Emme zamanında silindirlere normal sıcaklık ve normal basınç altında girmiş olan karışım hacminin, silindire olan oranına hacimsel verim denir Bu verimin artması, motor gücünün artmasını sağlar
HACİMSEL (VOLÜMETRİK) VERİM: Emme zamanında silindirlere normal sıcaklık ve normal basınç altında girmiş olan karışım hacminin, silindire olan oranına hacimsel verim denir Bu verimin artması, motor gücünün artmasını sağlar
HAREKET NAKİL SİSTEMİ: Hareket nakil sistemi şaft, kardan mafsalı ve kayıcı mafsal gibi parçalardan oluşur Bu sistemler, motor gücünün şanzımandan (vites kutusu) diferansiyele nakledilmesinde kullanılır
HAVA BASINCI: Havanın bir cisim üzerine uyguladığı kuvvet Basınç havanın küçük bir hacme sıkıştırılmasıyla artar
HAVA BOĞAZI: Karbüratörde motora giren havanın geçtiği boru şeklindeki kısım
HAVA FİLTRESİ: Motora giren havayı süzmek için karbüratör hava boğazının başlangıcına takılan bir çeşit süzgeç
HAVA SOĞUTMALI MOTOR: Silindirlerin ve silindir kapağının hava ile soğutulduğu motor tipi Silindirlerin ve silindir kapağının dışına, daha iyi soğutma sağlamak için ince hava kanatçıkları yapılmıştır
HAVALI SÜSPANSİYON: Range Rover'ın süspansiyonunda güçlü amortisörler ve yalpa çubukları vardır Ancak yaylar yerine basınçlı havayla dolu pnömatik silindirler kullanılır Bu silindirler bozuk yolların neden olduğu titreşimlerin çoğunu yutar
HAVASINI ALMA: Kapalı bir hidrolik ya da soğutma sistemindeki havanın çıkartılması işlemi
HB (HatchBack): Bagaj çıkıntısı olmayan arkası yere dik inen 3 veya 5 kapılı otomobil
HDI: Çok yüksek basınçla enjeksiyon gerçekleştiren dizel motor teknolojisi (Peugeot ve Citroen marka dizel otomobillerde kullanılan kısaltmadır)
HEAD-UP-DISPLAY: Gösterge tablosundaki hız ve devir datasını ön cama rakamlar ile yansıtma sistemi
HELEZON YAY: Çelik telden yapılmış olan, yaylanabilen bir yaydır
HESSELMAN MOTORU: Dizel esasına göre çalışır Fakat sıkıştırma oranı düşüktür Ateşleme, benzin motorlarında olduğu gibidir
HIBRID MOTOR: İki farklı enerji sisteminin birbirini desteklediği, genellikle yakıt ile çalışanın asıl çekişteki elektrikli motorun bataryalarını şarj ettiği çift motor sistemi
HİDROLİK: Güç aktarımında sıvı kullanan sistemlere verilen genel ad Otomobillerin fren sistemlerinde kullanılır İlk hidrolik sistemlerde su kullanılıyordu Bugün ise su kadar çabuk donmayan sıvılar ve yağ kullanılmaktadır
HİDROLİK BASINÇ: Fren balatalarını çalıştırmak için tekerlek silindirleri içinde oluşan basınca, hidrolik basınç denir
HİDROLİK FREN: Fren pedalına basıldığı zaman, fren pabuçlarının hidrolik basınçla fren kampanasına sürtmesini sağlar
HİDROLİK SUPAP İTİCİSİ: Supap boşluğunu sıfıra indirerek supap sesini azaltan, yağ basıncıyla çalışan bir supap iticisi
ISI GÖSTERGELERİ: Otomobillerde bulunan ısı göstergeleri, gaz basınçlı ve elektrikli ısı göstergeleri olmak üzere ikiye ayrılır Isı göstergeleri, motor ve radyatör içindeki sıcaklık derecelerini veren göstergelerdir
ISI KONTROL SUPABI: Isı kontrol supabı, motor soğuk iken açılarak sıcak egzoz gazlarını emme manifoldu etrafındaki ısıtma odasına gönderir Bu supaplar, emme manifoldlarında bulunur
ISI TRANSFERİ: İçten yanmalı motorlarda meydana gelen ısının motor parçaları üzerinde toplanmasıdır Bu istenmeyen ısının bir kısmı, su kanallarında bulunan su tarafından havaya iletilir
İÇTEN YANMALI MOTOR: Dıştan yanmalı motorların aksine, yakıtı doğrudan doğruya silindirler içinde yakan ve üretilen ısı enerjisini piston biyel mekanizması ile krank miline ileten motorlara, içten yanmalı motorlar denir İçten yanmalı motorlar yakıt cinsine göre dört çeşittir Bunlar ise benzin, dizel, gaz-türbin ve L P G gaz motorlarıdır
İÇTEN KISA DEVRE: Termostatın kapalı olduğu zamanlarda, suyun silindir kapağı ve silindir bloğu arasında dolaşımını sağlayan bir sistemdir
İKİ DEVRELİ FREN: İki devreli fren sisteminde ön ve arka tekerlekler birbirinden ayrı iki fren devresine bağlıdır Bu sistemde fren merkez silindiri tek olmasına rağmen, içinde ön ve arka tekerleklere etki eden iki ayrı fren silindiri vardır Frene basıldığında merkez fren silindir pistonu tek hareket yapmasına rağmen, ön ve arka tekerleklere birbirinden ayrı iki piston ile etki eder Ön ya da arka tekerleklerden birinin devresinde arıza olması durumunda, sağlam fren devresi aracın frenlemesini sağlar Bu sistem tek devreli fren sistemine göre daha güvenlidir
İKİ SİLİNDİRLİ MOTORLAR: Silindirleri karşılıklı yatay bir düzlem üzerinde bulunan motorlardır Bu motorlar otomobillerde çok az kullanılır
İKİ ZAMANLI ÇEVRİM: İşin, iki piston strokunda meydana geldiği motor çevrimidir
İKİ ZAMANLI MOTORLAR: Bu motorlara aynı zamanda karterden doldurmalı motorlar denir İki zamanlı motorlarda esas olan iki zaman, sıkıştırma ve iş zamanıdır Bu sistemde piston her üst ölü noktaya çıkışında sıkıştırma, her alt ölü noktaya doğru hareketinde ise iş (genişleme) yapar
IMMOBILISER: Hırsızlığa karşı motorun elektronik işletim sistemini kilitleyerek aracın çalışmasını engelleyen bir şifreli koruma sistemi
İNTEGRAL (MONOKOK) GÖVDE: Otomobilin ana parçalarını bir arada tutmaya yarayan çerçeveye şasi denir Modern otomobillerde genellikle şasi araç gövdesiyle birliktedir Buna integral ya da monokok gövde denir
INTERCOOLER: Turbonun kullanıldığı motorlarda, emme manifolduna pompalanan havanın sıcaklığı, hem turbonun egzoz sistemi ile iç içe olmasından hem de basınç uygulanan gazların ısınmasından dolayı artar Isınarak yoğunluğu azalan ve verimi düşen bu sıcak havayı soğutarak motora veren sisteme intercooler adı verilir Intercooler çalışma prensibi aslında bir çeşit radyatördür Aralarındaki fark; radyatörde suyun, intercoolerda ise havanın soğutulmasıdır
İRTİFA ETKİSİ: İrtifa, deniz seviyesinden daha yukarı yüksekliklerde suyun kaynama noktasının değişmesidir Bulunulan yüksekliğe göre radyatör suyunun kaynama sıcaklığının değişmesine, irtifa etkisi denir
İSTİKAMET ÇUBUĞU: İstikamet çubukları tekerlek sarsıntılarının direksiyon kutusuna intikalini önleyen araçlar olup, boru veya çubuk şeklinde yapılmışlardır
İŞ ZAMANI: Motorda yanma sonunda meydana gelen basınç ile pistonun üst ölü noktadan alt ölü noktaya doğru itilmesine iş zamanı denir
İVMELENME: İvmelenme bir otomobilin hızını ne kadar çabuk artırabildiğini gösterir İvmelenme, duran bir otomobilin saatte 0'dan 100 km hıza kaç saniyede çıktığı ile ölçülür
JET MEMESİ: Düzgün yakıt akımı sağlayan ve karbüratörde yer alan parça
JIKLE: Karbüratörde, motor soğukken hava boğazına giren havayı kısıtlayan ve bu yüzden oluşan kısmi bir vakumla karbüratör fıskiyesinden yakıtın akışını arttıran, dolayısıyla hava-yakıt karışımını zenginleştiren bir düzenek
JIS (Japanese Industrial Standart): DIN ile aynı seviyedeki Japon endüstri normu
KAM MİLİ: Bir dişli ya da zincir yardımıyla hareketini krank milinden alan, her silindirin emme ve egzoz supaplarını çalıştıran mil
KAPALI TİP HAVALANDIRMA SİSTEMİ: Genellikle ağır hizmet tipi araçlarda kullanılan bir havalandırma sistemidir
KAPI EMNİYET KİLİDİ: Çarpışma sırasında kapının açılmasını önleyen mekanizma
KAPI EMNİYET MANDALI: Kapının içerden ve dışardan açılmasını önleyen tertibat
KAPI İÇİ GÜVENLİK ÇUBUKLARI: Yan çarpmalarda yolcuları korumak için kapıların içine yerleştirilen sağlam çelik çubuklar
KAPIŞ POMPASI: Karbüratörde kapış devresinin gaz kelebeğine bağlanmış parça Gaz kelebeğine ani olarak basıldığı zaman karışımı zenginleştirir
KARBÜRATÖR: Hava-yakıt karışımını motorun ihtiyacına göre muhtelif oranlarda ayarlayan ve yakıtı atomize eden bir düzenektir
KARDAN MAFSALLARI: Bu parçalar, şanzıman ile diferansiyelin aynı eksende bulunmamasından dolayı değişik açı altında devir nakletmekte kullanılırlar
KARDAN MİLİ: Güç aktarma organlarında hareketi, vites kutusundan diferansiyele ileten mil
KARE MOTOR: Piston stroğu ve silindir çapı eşit motor
KAROSER: Şasiye monte edilen, aracın saçtan yapılmış kısmı Bu kısımda pencereler, kapılar, koltuklar, yolcu ve motoru koruyan kısımlar bulunur
KARTER: Genellikle çelik saçtan yapılan, motorun alt tarafında bulunan, krank muhafazasının altını kapatan ve yağa depoluk eden parça
KATALİTİK ÇEVİRİCİ: Egzozdan çıkan zararlı gazları azaltır Örneğin nitrik oksitleri azot ve suya çevirerek zararsız hale getirir
KATALİTİK KONVERTÖR: Motordan çıkan zararlı maddeleri zararsız maddelere dönüştürmek için araçlara takılır Seramikten yapılan ve gözenekleri katalitik etki sağlayan maddelerle (katalizör) kaplı katalitik dönüştürücünün içinden geçen egzoz gazları reaksiyona girerek zararsız maddelere dönüşür Dönüştürücüye NOx (Azot Oksit), CO (Karbon monoksit) ve HC (Hidrokarbonlar) olarak giren maddeler reaksiyon sonucunda canlılara zararsız N2 (Azot), CO2 (Karbon dioksit) ve H2O (su) olarak egzozdan dışarı verilir Bazen performans artırmak için katalitik dönüştürücünün iptali gündeme gelmektedir Bu işlem araca ek güç sağlasa da çevreyi kirletmesine neden olduğu için kaçınılması gerekir
KATALİZÖR: Kimyasal reaksiyonları hızlandıran ya da oluş biçimlerini değiştiren madde Otomobillerin egzoz sistemlerinde kirliliği azaltmak için kullanılır
KATALİZÖR VE KATALİZATÖR ARASINDAKİ FARK: Katalizör, katalitik etki sağlayan maddeye, katalizatör ise katalitik etki sağlayan cihaza verilen addır Katalitik konvertör yerine katalitik dönüştürücü kelimesi kullanıldığında aralarındaki fark daha kolay anlaşılır
KATIK: Katıklar genelde benzin ve yağ katıkları olarak ikiye ayrılırlar Benzine katılan katıklar, genelde benzinin oktan sayısını yükseltmek ve yakıt deposundaki pas, tortu ve korozyonu önlemek amacıyla kullanılır Madeni yağlara katılan katıklar ise, yağın dayanıklılık özelliğini ve performansını arttırmaya yöneliktir
KAVRAMA: Krank mili ve güç aktarma organlarını birleştiren ve ayıran düzenek
KAVRAMA MİLİ: Üzerinde kavrama balatalı diskinin geçmesi için açılmış kama olukları ve uç tarafında vites kutusu grup dişlilerini çeviren bir mil
KİTLESEL GÜÇ (GÜÇ AĞIRLIĞI): Motorun bir beygir gücü başına düşen ağırlığına, o motorun kitlesel gücü veya güç ağırlığı denir Motorun ürettiği gücün bir kısmı, kendi ağırlığını taşımak için harcanır
KOKPİT: Otomobillerde sürücünün oturduğu kısma kokpit denir
KOMPRESÖR (TURBO): Turbo sistemlerine bazı üreticiler tarafından verilen ad Bu sistemde doğrudan krank miline bağlı olarak çalışan basınçlı hava sistemi sayesinde motorda rölantiden itibaren daha yüksek güç ve tork elde edilir
KOMPRESYON KAÇAĞI: Yanma odasında sıkışan hava-yakıt karışımının veya yanmış gazların, segmanların arasından kartere sızması
KOMPRESYON FRENİ: Motorun kompresyon gücünden yararlanılarak yapılan frendir Bu fren çeşidi özellikle ağır taşıtlarda kullanılmaktadır Bu sistemde egzoz manifoldu içinde bulunan bir valf mekanik bir kol aracılığı ile kapatılarak, egzoz gazlarının silindir ateşleme odasından basınçla atmosfere çıkmasına engel olunur Silindir içinde kalan bu yanmış gazlar, kompresyon freni yaparak aracın yavaşlamasını sağlar
KOMPRESYON SEGMANLARI: Pistonun üst tarafında bulunan segmanlar Silindirdeki kompresyonu tutacak ve kaçakları önleyecek şekilde yapılmıştır
KONTAK ANAHTARI: Kontak anahtarı, çevrildiği zaman ateşleme ve marş devresine elektrik akımı göndererek aracın çalışmasını sağlar Aynı şekilde araç çalışır durumda iken kontak anahtarı çevrildiğinde, ateşleme ve marş sistemine giden akım kesilerek, araç durdurulur
KONTROL PANELİ: Sürücünün önünde bulunan ve üzerinde otomobille ilgili çeşitli bilgiler içeren göstergeler olan panele verilen ad
KONTROL RÖLESİ: Alternatör ile elde edilen doğru akımın ayarlanması görevini gören regülatörün bir parçasıdır
KORUYUCU KILAVUZ: Krank muylusunun çizilmesini önlemek için biyel civatalarına takılan bir parçadır
KÖPÜK FİLTRE: Köpük filtre, sünger tipinde delikli köpükten yapılmıştır Yağlı yapısı sayesinde hava içindeki tozları tutar
KRANK MİLİ: Pistonların ileri geri hareketini dönme hareketine çeviren mil
KRANK MUHAFAZASI: Üst kartel de denir Krank milinin içinde döndüğü motorun alt kısmı Üstünde silindir bloğunun alt tarafı, altında kartel bulunur
KURS (PİSTON YOLU): Pistonun alt ölü nokta ile üst ölü nokta arasında aldığı yola denir
KURS HACMİ: Pistonun alt ölü noktadan üst ölü noktaya kadar silindir içinde yaladığı hacme, kurs hacmi denir
KURŞUN TETRA-ETİL: Yanmanın verimini arttırmak ve benzinin oktan sayısını yükseltmek için benzine katılan bir maddedir
KURU GÖMLEK: Silindir bloğunda bulunan silindirik yuvalarına sıkı bir şekilde geçirilen, ince çeperli çelik veya dökme demir gömleklerdir
KUTUP BAŞLARI: Akümülatörün dış tarafında üzerinde ( + ) ve ( - ) işaretleri bulunan, akümülatörden pozitif ve negatif elektrik akımlarının verildiği güç noktalarıdır
KUŞAK: Lastiğin değişik katmanlarına kuşak ya da kat adı verilir
KÜLBÜTÖR MANİVELASI: Kam hareketinin yönünü değiştirerek, supaba ileten maniveladır
KÜLBÜTÖR MİLİ: Külbütör mili çelik alaşımdan yapılmış, içi boşaltılmış ve iki başına özel tapalar takılmış düz bir mildir
KW: Kilowatt, motorun güç değerini elektrik gücü olarak gösterir 1 kW= 1 34 ECE= 1 35 PS (DIN)
LAMİNE CAM: Ön cam saydam bir plastik tabakasının iki yüzüne cam kaplanmasıyla yapılmıştır Bu tip camlara lamine cam adı verilir Lamine cam bir darbe aldığında küçük parçalar halinde kırılıp dağılmaz
LAYER: Bakır ve çelik gibi metallerden yapılmış, ince madeni levhalardır Yatak keplerinde yatak boşluklarını artırmak için kullanılır
LASTİK: Otomobil lastikleri, otomobilin yol üzerinde gidişini sağlayan temel parçalardır
LASTİK YANAĞI: Otomobil lastiğinin yan yüzüne, lastik yanağı denir
LENZ KANUNU (TRANSFORMATÖR): Şiddeti değişen bir manyetik alan içinde hareket ettirilen iletkende elektrik akımı meydana gelir
LIFTBACK: Arkasındaki belli belirsiz bagaj çıkıntısına doğru eğilen arka cama sahip olan ve bagaj kapağı arka cam ile birlikte yukarı açılan otomobil tipi
LPG: Sıvılaştırılmış halde bulunan petrol gazına LPG denir
L TİPİ SUPAP MEKANİZMASI: L tipi supap mekanizması olan motorlarda supaplar yanma odası ve silindirlere ters dönmüş şekildedir Bu tip supap mekanizması, bütün supapların bir tek kam mili ile çalıştırılmasını mümkün kılar Supap iticileri, kam milinden aldığı hareketi doğrudan doğruya supap saplarına ileteceği için supapların daha sessiz çalışmaları sağlanır
L TİPİ MOTOR: Motor supaplarının silindir bloğunda olduğu bir motor çeşididir
MALAFA: Bir eksen üzerinde bulunan parçaları, aynı eksende tutan bir mildir
MANİFOLD: Üzerinde çeşitli açıklıklar bulunan kapalı bir boru ya da kanal sistemi
MANTAR TİPİ SUPAP: Mantar tipi supap, otomobil motorlarında kullanılan mantar şeklinde bir supaptır
MAYİ KAVRAMA: Mayi debriyaj veya mayi volan olarak da adlandırılabilen mayi kavrama, hidrolikle çalışan bir mekanizmadır ve mekanik debriyajın gördüğü görevi görür
MARŞ MOTORU: Motora ilk hareketi verebilmek için gereken enerjiyi sağlayan elektrik motoru
MEKANİK AVANS SİSTEMİ: Mekanik olarak işleyen avans sistemidir Bu sistemde görev yapan iki ağırlık vardır Bu ağırlıklar, motor dönme hızı çoğaldıkça santrifüj kuvveti yardımıyla açılırlar
MEKANİK VERİM: Motorda esas güç olan faydalı gücün, iç güce oranıdır
MERKEZ POMPASI: Hidrolik fren sisteminde fren pedalına basıldığı zaman hidrolik basıncının geliştiği hidrolik yağı ile dolu silindir
MEKSEFE: Platinlerin yanmasını önleyen distribütör içindeki bobin
METAL YORULMASI: Bir metalin çatlaması ya da karıncalanması durumudur Bu şekildeki bir arıza, birçok kereler tekrarlanan etki sonucunda meydana gelir
MİKROMETRE: Hassas ölçüm yapabilen bir ölçü aletidir Genellikle parçaların iç ve dış çaplarını ölçme işleminde kullanılır
MİNİVAN: Minibüslerin en küçük ve lüks şekli, van tipi iri otomobil
MONOKOK (İNTEGRAL) GÖVDE: Otomobilin ana parçalarını bir arada tutmaya yarayan çerçeveye şasi denir Modern otomobillerde genellikle şasi araç gövdesiyle birliktedir Buna monokok ya da integral gövde denir
MOTOR: Aracın hareketi için gerekli gücü sağlayan makinadır Hareket için gerekli güç, motorda yakıtın yanması sonucunda ortaya çıkar Motorlar bu şekilde, ısı enerjisini mekanik enerjiye çevirirler
MOTOR AYARI: Bir araç üzerindeki motora, belli aralıklar dahilinde yaptırılması gerekli olan ayarlamalardır
MOTOR ÇEŞİTLERİ: İçten yanmalı motorlarda sekiz adet motor çeşidi vardır Bu motorlar; sıra silindir, v-silindir, karşılıklı silindir, baş aşağı silindir, baş aşağı v-silindir, x-silindir, çift v-silindir ve yıldız motor olarak adlandırılmaktadır
MOTOR DURDURULDUTAN SONRA ATEŞLEME: Kontak anahtarının kapatılmasından sonra, motorun çalışmaya devam etmesi durumudur Bu şekilde buji ile ateşleme olmadığı halde, araç çalışmaya devam eder Bunun başlıca nedeni ise, yanma odasında fazla karbon birikintisinin olmasıdır Bunun dışında soğutma sisteminin arızalı oluşu, sıcaklığın yüksek olması, yakıt kalitesinin düşük olması (oktan sayısının az olması) gibi nedenler, kontak kapatıldığı halde motorun çalışmaya devam etmesine neden olur
MOTOR YAĞI: Motor içine konan, gerek petrol hammaddesinden gerekse de sentetik olarak üretilen yağdır Motorun işlev görüp, tam bir performans göstermesi ancak teknik ve rasyonel bir yağlama ile mümkündür
MOTOR YAĞININ GÖREVLERİ: Motor yağının başlıca görevleri motoru yağlamak, kompresyonu tutmak, motoru soğutmak ve motoru temizlemektir
MOTOR YATAĞI: Motor yatağı, dönerek hareket eden motor parçalarını gerekli durumda tutar Motor yatağı ayrıca, motorda meydana gelen mekanik kuvvetler oranında yüzeyine binen yükleri bozulmadan taşır
MOTOR GÜÇLERİ: Motorlarda iç güç (indike güç) ve faydalı güç olmak üzere iki çeşit güç bulunmaktadır
MOTOR İÇ GÜCÜ: Silindirlere girmiş olan karışımın yanması ile meydana gelen ısı enerjisinin mekanik enerjiye dönüşmesi, motorun silindirleri içinde olmaktadır Motorun silindirleri içinden veya piston üzerinden alınan güce iç (indike güç) denir
MOTOR FAYDALI GÜCÜ: Faydalı güce aynı zamanda efektif güç ve fren gücü de denir Bu güç, motorun gerçek gücüdür Silindirler içinde elde edilen iç güçten, motorun çalışması için harcanan gücün çıkarılmasından sonra, motorun volanından veya kasnağından ölçülen bir güçtür
MOTOR SUPAPLARI: Motordaki çalışma zamanının sırasını ve devam süresini ayarlayan parçalardır
MOTOR YAĞI SAE SINIFLANDIRMASI: SAE rumuzu "Society of Automotive Engineers", (Otomotiv Mühendisleri Derneği) kelimelerinin baş harflerinden meydana gelmiştir SAE sınıflandırmasında yağlar, kalınlıklarına göre en çok yedi sınıfta toplanır Bu sınıflandırmanın yağların kalitesi ile ilgisi yoktur
MOTOR VURUNTUSU: Motorda, ana ve biyel yatakları vuruntusu olmak üzere iki çeşit yatak vuruntusu görülür Yatak vuruntusu ana yataklarda, rölanti ve rölantinin üzerindeki devirlerde derinden gelen boğuk bir vuruntu şeklinde gerçekleşir
MOTORİN: Motorin, dizel motoru yakıtıdır Ham petrolün birinci kuledeki damıtılması sırasında, 200 - 380 derece arasında kaynama aralığından alınan üçüncü ana ürün, motorindir
MPV (Multi Purpose Vehicle): Ticari kullanıma da dönüştürülebilen çok amaçlı binek araç Van sınıfı araçların tümüne MPV denilebilir Micro MPV'den macro MPV'ye kadar bir çok çeşidi vardı
NAVİGASYON: Uydulardan gelen konumlandırma sinyallerini, içindeki bölge ve yol haritası ile birlikte değerlendirerek sürücüye yön bulma konusunda yardım eden sistem
NIGHTVISION: Ön cama yansıtılan infrarot kamera görüntüsü ile farlarınız kapalıyken bile karanlıkta gidebildiğiniz GM'in yeni enfraruj gece görüş sistemi
OHC: Silindir sırasına dik yer alan eksantrik mili
OKTAN: Motor yakıtının vuruntuya dayanma yeteneğinin ölçüsü
OTOMATİK VİTES (TRANSMİSYON): Vites değiştirme işlemine gerek olmayan otomatik sistemdir Otomatik vitesin sadece ileri, geri, boş ve park gibi seçenekleri vardır Araç hareket ettirilmek istendiğinde, sadece sürüş (drive) vitesine almak yeterlidir Bu aşamadan sonra otomatik vites, gidilen hıza göre vites değiştirme işlemlerini otomatik olarak ayarlar P araç park edildiğinde tekerlekleri kilitlemek içindir R geri vitestir D normal sürüş vitesidir
OTO TERMİK PİSTON: Oto termik piston, motor soğuk iken piston vuruntusu olmasını engeller Motor ısındığı zaman piston pim yuvasında bulunan çelik parçalar, pistonun pime dik yönde genleşmesini sınırlandırır Piston bu yönde ancak çeliğin genleşme katsayısına uygun biçimde genleşir Bu şekilde motor soğuk iken, piston vuruntusu önlenmiş olur
OVAL PİSTON: Genellikle alüminyum alaşımından yapılan bu pistonlarda piston başı silindirik olup, piston eteğinden 0,50 - 0,70 mm küçüktürler Oval pistonlar, motorun rejim sıcaklığında yüksek performans sağlar
OVAL TAŞLANMIŞ PİSTON: Isı ile etkileşiminde tam bir dairesel şekil alan, oval bir pistondur
OVERDRİVE (EKONOMİ VİTESİ): Düşük yakıt tüketimi sağlayan vites Bazı araçların beşinci vitesi (ya da varsa altıncı vitesi) aracın hızını artırmak için değil yakıt tüketimini düşürmek için tasarlanmıştır Örneğin, 4 viteste 100 km/s hızda giderken araç 4000 d/devirde ise, 5 viteste 300 devire iner Normal beşinci vitesten farkı, son hıza dördüncü viteste ulaşılmasıdır Örneğin, 94 model Şahin'de kullanım kitapçığındaki bilgilere göre 4 viteste son hız 160 km/s Ama beşinci viteste araç ancak 155 km/s son hıza ulaşabiliyor Bu beşinci vitese "overdrive" denir
--- Sonraki mesaj ---
PANELVAN: Mal taşımacılığında kullanılan ticari araçlara verilen ad
PANHARD KOLU: Arka dingilin sağı sola hareket etmesini önler
PASİF GÜVENLİK: Bir kaza gerçekleştiği anda ve sonrasında, yaşam kabini içindeki yolcuların en az yara ve darbe ile kurtulmalarını amaçlayan araç güvenlik sistemlerine verilen ad Sürücü ve yolcuların el ve kafalarını çarpabileceği bölgelerde yumuşak malzeme, aktif kafalıklar, omur koruma sistemi WHIPS, aktif gergili emniyet kemerleri, airbag, sidebag'ler, yan cam hava yastıkları IC, kapı içi çelik barlar, gövdenin darbe emici katlanma bölgeleri  
PATİNAJ: Tekerlekler yolu iyi tutamadığı zaman, özellikle kaygan ve buzlu yollarda oluşan kayma
PATS: Amerikan otomobillerindeki immobilizer içeren alarm sistemi
PDC (Parktronic; Park Distance Control): Otomobilin tampon hizasında ses dalgaları ile boşluk kontrolü yaparak çalışan park yardım sistemi
PİNYON: Çoğu otomobilde düz dişli - pinyon sistemi kullanılır Direksiyon milinin ucundaki küçük dişli çarka pinyon denir Pinyon, ileri geri hareket edebilen düş dişliyi hareket ettirir Düz dişli tekerlekleri sağa, sola çeviren rotlara bağlıdır
PİSTON KOLU YATAĞI: Piston kolunun krank miline bağlanan ucundaki yatak
PİSTON PİMİ: Piston ile biyel kolunu birleştirir
PİSTON SEGMANI: Piston üstündeki yuvalara oturan ve silindir gömleği ile piston arasında geçirmez bir tabaka oluşturan bir ucu açık yaylı halka
PİSTON VURUNTUSU: Silindire göre fazla aşınmış pistonun, silindir yuvalarına çarpmasıyla meydana gelen boğuk vuruntu
PİTMAN KOLU: Sektör dişli mili ile tekerleklere hareket ileten yön çubuğunu birleştiren koldur Direksiyon hareketini tekerleklere iletirken ileri-geri hareket eder
PLATİNLER: Distribütör içinde yer alan, krank milinin dönüşü ile açılıp kapanan ve bujilere kıvılcım veren ateşleme devresini açıp kapayan kontak plakaları
PNÖMATİK: Basınçlı gazla çalışan sistemlere verilen genel ad Örneğin günümüzde kullanılan lastikler basınçlı hava ile dolu olduklarından pnömatik lastik olarak anılır
PORT: Supaplarda, hava-yakıt karışımının ve yanmış gazların geçtiği delik
PREM-AIR: Radyatörden gelen hava içindeki zararlı ozon gazlarını filtre eden ve oksijen oranını arttıran sistem
PSM (Porsche Stability Management): Porsche patentindeki bir tür ESP
QUATTRO: Audi patentli otomobillerdeki elektronik destekli 4 tekerlekten çekişi sistemi
RADYATÖR: Motordaki sıcak suyu soğutarak motora geri gönderir
RADYAL LASTİK: Katlarındaki iplikler bir yanaktan diğerine janta dik olarak giden lastik
REAL-TIME ÇEKİŞ SİSTEMİ: Normalde ön tekerleklerde olan çekiş, bir patinaj durumunda çekiş gücünü otomatik olarak arka tekerleklere de ileten sistem
REGÜLATÖR: Elektrik sisteminde dinamonun çıkış voltajını ve akımını kontrol ederek dış devreyi aşırı voltajdan ve dinamoyu aşırı akımdan koruyan düzen
ROADSTER: Küçük üstü açık (fakat tente ile kapatılabilir) iki veya 2+2 kişilik otomobil
ROLL-OVER-BAR: Cabrio, Roadster ve Speedster otomobillerde olası bir "takla" kazası anında arka taraftan yükselen koruma barları
ROLANTİ DEVRİ: Gaz kelebeği serbest durumda iken motorun yüksüz ve boş viteste çalışma devri
ROT: Direksiyon sisteminde pitman kolunu tekerlere birleştirir
RPM: Motorun 1 dakikadaki devri
RULMAN: İçinde çelik bilyeler bulunan ve şaftın sarsılmadan dönmesini sağlayan yuvarlak parça
RÜZGAR TÜNELİ: Aerodinamik çalışmalarında yararlanılan bir tünel Bu sayede bilim adamları değişik hızlardaki havanın otomobilin çevresinde nasıl yol aldığını izleyebilir Modern rüzgar tünellerinde değişik hava koşulları da yaratılabilir Örneğin tünele basınçlı su verilerek otomobilin sağanak yağmurda su alıp almadığına bakılır Tüneldeki rüzgarın hızı saatte 150 km'ye çıkabilir
SAE: Society of Automotive Engineers (Amerikan normu)
SAV (Sports Activity Vehicle): Sportif özellikleri çok öne çıkarılmış, iri, arazi tipli binek araç
SDI (Saugdiesel Direct Injection): VW'nin turbo olmayan direkt enjeksiyonlu dizel motorlarında kullanılan bir sistemin ismi
SEDAN: Dört kapılı, bagaj uzantısı çok belirgin, binek otomobil tipi
SEGMAN: Piston üzerindeki yuvalara oturan ve silindir gömleği ile piston arasında geçirmez bir tabaka oluşturan bir ucu açık yaylı halka İki çeşidi vardır Kompresyon segmanları yanma odasındaki kompresyonun kaçmasını önler, yağ segmanları silindir duvarındaki fazla yağı sıyırarak yanma odasına çıkıp yanmasını önler
SEGMAN AĞIZ ARALIĞI: Segman silindire takıldığı zaman ağızları arasında kalan kısım
SELESPEED: Manuel şanzımanı elektro-hidrolik bir düzen ile yarı otomatiğe çeviren ve direksiyon üstünden kumanda da sağlayan sistem
SENKROMEÇ: Vites değiştirilmesini kolaylaştıran, iki dişlinin hareketini ayarlayan vites kutusundaki parça
SERVO: Emme manifoldunun emme gücünden yararlanarak ayak freninin çalışması sırasında fren pedalının gücünü kontrol eden aygıt
SETAN SAYISI: Benzinlerdeki oktan sayısının dizel karşılığı
SIA HACMİ: Santimetreküp (cc) olarak belirtilen, yanma odasının tavanına doğru, pistonun silindir içinde hareket ettiği hacim
SIDEBAG: Yan kapıların içinden veya koltuk omuzlarından açılan havayastıkları
SIPS: Yandan gelecek darbelere karşı koruma sistemi (Volvo patentli) Ön koltukların altında enlemesine ve B direklerinde diklemesine bulunan yüksek dayanıklığı olan çelik barlar ile yan havayastıklarının oluşturduğu sistem
SIKIŞTIRMA ORANI: Pistonun silindir içinde en aşağıdayken üstünde kalan hacmin, en üst konumdayken üstünde kalan hacme oranı
SIKIŞTIRMA ZAMANI: Pistonun silindir içindeki en alt konumundan en üst konumuna ulaşıncaya kadar geçen zaman Bu sırada supaplar kapalı ve hava-yakıt karışımı sıkışmaktadır
SİLİNDİR: Motorda pistonun içinde aşağı yukarı hareket ettiği boru şeklindeki yapı
SİLİNDİR BLOĞU: Motorun esas gövdesi İçine ve dışına diğer motor parçaları takılır Motorun silindirleri ve krank muhafazasının üst kısmı burada bulunur
SİLİNDİR ÇAPI: Bir silindirin standart çapı
SİLİNDİR HACMİ (CC): Silindirin hacmi cc yani, santilitre (santimetreküp) olarak belirtilir Bir motorun silindir hacmi 1 6 litre denildiğinde aslında bu yuvarlak bir rakamdır Gerçek rakam 1598 cc ya da 1580 cc olabilir Örneğin 4 silindirli bir motorda dört silindirin hacimleri toplamını gösterir Silindirin taban alanı ile strokunun, yani bir silindirin taban alanı ile yüksekliğinin çarpılmasıyla bulunur Daha fazla tork elde etmek ya da daha yüksek devirli yapmak gibi amaçlarla hacim aynı kalarak, motordaki silindirin çapı ve stroku daha büyük ya da daha küçük yapılmaktadır
SİLİNDİR KAPAĞI: Silindirlerin üstünü örten parça Su gömlekleri ve l tipi motorlarda supaplar burada bulunur
SİLİNDİR GÖMLEKLERİ: Silindir duvarlarını oluşturacak şekilde silindir bloğuna takılan silindirik parçalar
SİLKELEME: Zayıf yakıt karışımı nedeniyle motorun yaptığı silkeleme hareketi
SİNYAL LAMBASI: Diğer sürücülere otomobilin ne tarafa döneceğini bildirir
SİS LAMBASI: Sisli ve yağışlı havalarda aracın diğer sürücüler tarafından görülmesini sağlar
SLS: Lüks otomobillerde ve Off-road araçlarında kullanılan, aracın yüksekliğini otomatik olarak ayarlayan sistem
SOHC: Silindir sırası başına üstte tek egzantrik milinin kullanıldığı düzen
SOLENOID: Marş motorunu çalıştıran bir elektrik anahtarıdır Kontak anahtarının çevrilmesiyle akümülatördeki elektrik solenoid üzerinden marş motoruna gider
SPACEFRAME: Uzay modüllerinin inşasında kullanılmış, hafif alüminyum alaşım gövde ve şasi yapısı
SPEEDSTER: Bütünüyle sportif kullanım için tasarlanmış, A-sütunları ve ön camı tam olarak bulunmayan, iki kişilik küçük üstü açık otomobil
SPORTSWAGON: Tavan çizgisi arkaya doğru biraz alçalarak devam eden, uzun Hatchback tarzı, sportif vagon otomobil tipi
SRS: Olası bir kazada havayastığı ve aktif gergili emniyet kemerlerinin birlikte çalışmasını, gaz pedallarının ileriye doğru katlanmasını sağlayan tüm ek güvenlik sisteminin ismi
STATIONWAGON: (SW; Break; Avant, Kombi) Tavan çizgisi en arka noktaya kadar yatay devam eden, çok geniş bagaj imkanı sunan vagonet tarzı araç tipi
STEPTRONIC: Otomatik şanzımandaki ileri viteslerin kademelerinin manuel olarak belirlenmesini sağlayan sportif otomatik sistem
STOP LAMBASI: Arkadaki sürücüye fren yaptığını bildirir Bazı otomobillerde arka camın içinde ek bir stop lambası bulunur
STROK: Pistonun silindir içindeki en alt konumundan en üst konumuna kadar aldığı yol
SU DAĞITIM BORUSU: Motor soğutma sisteminde egzoz supapları ve fazla ısınan kısımların etrafında sürekli su akışını sağlayan boru
SU GÖMLEĞİ: Silindirin aşırı ısınmasını önler
SU POMPASI: Motor soğutma sisteminde radyatörle su ceketleri arasında su devir-daimini sağlar
SU YASTIĞI: Lastikle yol arasında kalan su, ince ve kaygan bir tabaka oluturur Bu olaya su yastığı (kaması) denir Bu durumda otomobil yolu tutamaz ve denetimden çıkar Modern lastikler su yastığı oluşumunu önleyecek biçimde tasarlanmıştır
SUPAP: Motora hava yakıt karışımının girişini ve yanmış gazların motordan çıkışını denetleyen parça
SUPAP İTİCİLERİ: Motor bloğunun üst kısmında yer alan, motor supaplarını açıp kapayan, hareketini krank milinden alan kam miline bağlı silindirik kol Kam mili dönerken, kam çıkıntısı supap iticisinin altına geldiği zaman supaplar açılır
SUPAP KILAVUZU: Supapın takıldığı ve içinde aşağı-yukarı hareket ettiği, silindir kapağına veya silindir bloğuna takılan silindirik parça
SUNROOF: Otomobilin tavanındaki genelde cam veya şeffaf materyallerden üretilen açılabilir parça, açılır tavan
SUPERSELECT: Japon ve Amerikan "truck"larında kullanılan en gelişmiş 4x4 kontrol sistemi Çekiş gücünü değişik kombinasyonlarda dağıtan sistemde sadece; arka tekerleklere veya ön ile arka tekerlekler arasında belli oranda veya ön ile arka tekerlekler arasında eşit veya arazi vitesiyle birlikte ideal dört çekişli orana güç dağılımı gerçekleşiyor
SUSTURUCU: Egzoz sisteminde, içinden egzoz gazları geçen ve gazların sesini azaltan sistem
SUV (Sport Utulity Vehicle): Sportif hobi amaçlı araçlar için kullanılan genel tanımlama, hafif arazi aracı Örneğin, Honda HR-V veya Toyota RAV4
SÜPERŞARJÖR: Motora daha çok hava yakıt karışımı pompala¤¤¤¤¤ otmoobilin daha hızlı gitmesini sağlar Sürücü tarafından çalıştırılıp durdurulabilir
SÜSPANSİYON: Otomobil süspansiyonları yolculuğu daha konforlu hale getirir Tekerlekler yollardaki çukur ve tümseklerden geçerken yukarı aşağı hareket eder Süspansiyon sistemi, tekerleklerdeki titreşimlerin otomobilin gövdesine ulaşmasına ve gövdenin kontrolsüz olarak hareket etmesine engel olur Ayrıca tekerleklerin yolla temasını sağlamaya da yardımcı olur Modern süspansiyonlarda yay ve amortisör yerine hidrolik silindirler kullanılır Bütün tekerleklerin yüksekliği otomobildeki merkezi bir bilgisiyara bağlı olarak silindirler tarafından denetlenir Aktif süspansiyon otomobilin doğrultu kontrolünü önemli ölçüde iyileştirir
ŞAMANDIRA KABI: Karbüratörde benzine depoluk eden kap
ŞASİ: Otomobilin motor, gövde panelleri gibi ana parçalarını taşıyan, genellikle çelikten yapılmış iskelet
ŞARJ: Dinamo ya da alternatör tarafından üretilen ve aküde depolanan akım verimi
TABAN DİŞ DESENİ: Yolla lastik arasındaki su, toz, kir ve karı dışarı atar ve yolu daha iyi tutmaya yardımcı olur
TAKOMETRE (Motor devir göstergesi): Krank milinin dakikada yaptığı devir sayısını sürücüye bildiren gösterge
TAMBURLU FRENLER: Tamburlu frenlerde disk yerine metal bir tambur bulunur Fren balataları tamburun içindeki eğimli fren pabuçları üzerine oturur Tamburla pabuç arasında bir boşluk vardır Sürücü fren yapınca pabuçlar hidrolik sistem tarafından dışarı itilir ve tambura değer Böylece tekerlekler yavaşlar
TARGA: A- ve B-direkleri arasındaki tavanı çıkarılabilen ve yarı üstü açık olabilen otomobil tipi
TAS (Travel Assist System): Bu sistem bağlı olduğu GSM hattı sayesinde kaza ve arıza hallerinde markanın merkezine GPS'te belirlediği koordinatlarla birlikte yardım mesajı gönderiyor
TEKLEME: Motorun bir veya birkaç silindirindeki ateşlemenin kusurlu olması ya da hiç olmamasından kaynaklanır
TERMOSTAT: Körüklü bir aygıttır Soğuk havalarda ve motorun ilk çalışması sırasında soğutma suyuna kısa devre yaptırarak motorun erken ısınmasını sağlar
TOZLUKLAR (ÇAMUR PERDELERİ): Oynak parçalara toz ve pislik girmesini önleyen, kauçuktan yapılmış koruyucular
TC (Traction Control): ASR ile aynı görevi yapan bir sistem ABS yardımı ile yeri geldiğinde fren uygula¤¤¤¤¤ çekişin başarısını artırırı
TCS: Çekişin veya itişin olduğu herhangi bir tekerleğin boşa dönmesini engelleyen kontrol sistemi
TDI: Turbo beslemeli dizel enjeksiyon sistemi
TIPTRONIC: Vites geçişlerine manuel olarak da kumanda edilmesini sağlayan elektronik kontrollü şanzıman sistemi
TİTREŞİM DAMPERİ: Krank milinin burulma titreşimlerini önlemek için krank miline takılan parça
TORK: Döndürme kuvveti, kuvvet ile döndürme kolu uzunluğunun çarpımına eşittir
TPC: Jant içlerindeki gelişmiş sensörler ile çalışan elektronik lastik basınç kontrol sistemi
TRANSİSTÖR: Elektrik anahtarı gibi kullanılan elektrik düzeni Bazı ateşleme sistemlerinde platinlerin ömrünü artırmak için kullanılır
TS (Twin Spark): Alfa Romeo'nun silindir başına 2 buji kullanılan modellerine verilen ad
TURBO: Motora atmosferik basıncın üzerinde hava vererek küçük hacimlerden büyük güçler alınmasını sağlayan, gücünü egzoz gazının fiziksel etkilerinden alan bir çeşit pompa
TÜRBÜLANS: Hava-yakıt karışımının silindirdeki hızlı dönüş hareketi
TWIN SPARK: Daha etkili patlama için ateşleme odasının tepesinde iki bujinin bulunma prensibi
V MOTOR: Silindirleri V şeklinde iki eğik düzlem üzerinde bulunan motorlar
V-8 MOTOR: Silindirleri V şeklinde, iki eğik düzlem üzerinde dörder dörder sıralanmış motorlar
VALF: Silindir başındaki gaz geçiş supaplarına verilen isim Diğer adı supaptır 8V ve 16V gibi işaretler otomobilin kaç supaplı (valf) olduğunu gösterir 8V dört silindirli bir motorda 8 supap bulunduğunu yani her silindire iki supap düştüğünü (1 emme, 1 egzoz supabı) gösterir Dört silindirli motor için kullanılan 16V (ya da 16 supap) ifadesi ise o motorda silindir başına 4 supap (2 emme, 2 egzoz) bulunduğunu gösterir 24V ise altı silindirli bir motorda silindir başına 4 supap bulunduğunu gösterir
VANOS (Variable Nockenwellen Steuerung): BMW tarafından gerçekleştirilmiş değişken zamanlı supap, supap iticileri ve eksantrik kontrol sistemi Bu sistem, emme ve egzoz manifoldlarındaki gaz akışını da kontrol ediyor
VARIO-DACH: Tavanın A-sütunları arkasındaki parçaları değiştirilerek, bir Cabrio, bir Coupe, bir Sedan ve hatta bir StationWagon olarak kullanım amacı ve tipi değiştirilen araç konsepti
VENTURİ: Karbüratör hava boğazındaki daraltılmış kısım Havanın hızını artırarak vakum meydana getirir ve havanın içine benzin karışmasını sağlar
VİTES KUTUSU: Sürücüye değişik hız seçenekleri sunar Vites kutusunda birçok dişli çark bulunur Bunların birbirleriyle değişik şekillerde çalışmaları sonucu, beş hatta bazen altı değişik hız elde edilir Değişik yol koşullarında değişik kuvvet ve hızlar kullanıldığından bir otomobilde farklı viteslerin olması gerekir
VİSKOZİTE: Sıvıların akmaya karşı gösterdikleri direnci anlatan terim Örneğin kalın bir yağın viskozitesi ince bir yağın viskozitesinden daha fazladır
VOLAN: Hareketini krank milinden alan düzenek
VTEC: Honda'nın Formula 1 teknolojisinden normal motorlara yansıttığı değişken zamanlı eksantrik mili kontrol sistemi, ki bu sistem motor hacmi başına güç oranlamasında rekora sahip
VVT-I (Varible Valve Timing-Intelligent): Değişken zamanlı supap kontrol sisteminin Toyota patentli şekli Motorun performansını artırır ve gereksiz yere yakıt tüketimini engeller
WANKEL (ROTARY): Yaklaştığı duvarlarda patlama yaparak dev silindir bloğu içinde dönen yuvarlak kenarlı tek bir üçgen piston sisteminden oluşur
WANKEL MOTOR: Rotorlu bir motor çeşidi Üç kanatlı rotoru oval bir gövdede merkezden kaçık (eksantrik) olarak döner
WHIPS: Arkadan gelecek kaza darbelerinde ön koltukları alttan ön yukarıya doğru kaydırarak, sürücü ve yanındakinin boynundan omuruna zedelenme ortaya çıkarmayan, salıncak hareketi içeren bir sistem
XENON: Yüksek basinçli ksenon gaziyla ve küçük lensler ile çok güçlü isik veren far teknolojisi
|