Yalnız Mesajı Göster

Tüm Güzelliğiyle Trabzon

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tüm Güzelliğiyle Trabzon



Tüm Güzelliğiyle Trabzon
Trabzon Genel Bilgi



Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi, mimari ve sanatsal yapıları ile tanınan Trabzon Anadolu’nun Kuzey-doğusunda yer alan önemli bir liman kentidir Batısında Giresun, doğusunda Rize, güneyinde Gümüşhane, kuzeyinde de Karadeniz ile sınırlanan bu kentte yeşilin her tonu ile karşılaşılmaktadır Kuzeyde bir biri ardınca yükselen dar vadilerle sık sık kesilen dağlar ve tepeler birbirini izlemektedir Bunlar bazen yüksek tepeler halinde denize ulaşarak sarp burunlar meydana getirmektedirAyrıca dağların yamaçlarından inen sert akışlı derelerin ve zaman zaman şelalelerin oluşturduğu zengin bir akarsu düzenine sahiptir İkizdere, Değirmendere, Kuzgundere, Fol Deresi ve Zağanos Deresi bu akarsuların belli başlılarıdır

Trabzon yöresindeki yerleşimin MÖ10000 yıllarında Paleolitik Çağ’da başladığı ProfDrKılıç Kökten’in 1944 yılında yaptığı yüzey araştırmaları ile mağaralardaki buluntulardan anlaşılmıştır Buralarda Erken Tunç tarihine tarihlenen keramikler bulunmuştur Antik coğrafyacı Strabon ise, Tibarien veya Chundiaire isimli kavimlerin yörede yaşadığını söylemiş ardından da Carassus (Giresun), Trapesusus (Trabzon) yörenin belli başlı limanları olduğunu belirtmiştir Bunun yanı sıra Thermisoyre (Terme) civarında amazonların da yaşadığını dile getirmiştir


2000 yıllarında Kafkasya’dan gelen bir grup buraya yerleşmiş, MÖ1200 yıllarında Troia’ya giden yöre sakinleri de olduğu bilinmektedir Hititler burasını Azzi, Hayasa gibi isimlerle tanımlamışlardır Asurluların egemenliği sırasında bölge ticari alanda ileri bir düzeye ulaşmıştır800’den sonra Asurluların güçlerini yitirmeye başlamasından sonra, Yunanlı sömürgeciler Karadeniz’de görülmeye başlamış, ancak Kimmerler, Amazonlar ve İskitler karşısında başarılı olamamışlardır

885’te Sinop dolaylarına yerleşen Miletoslular 756’da Trabzon yöresine gelmişlerdir Besari isimli bir Rum tarihçi Trabzon’un kurucusu olarak Arkadın halkını ve Miletosluları göstermek isterse de o yıllarda burada Turanî ırkından yerli bir kavim yaşamaktaydı Bu da şehrin ilk kurucularının Orta Asya’lı kavimler olduğu ve daha sonra gelen Miletosluların egemen olduklarını göstermektedir Miletosluların egemenlikleri 700 yıl sürmüştür427-335 yıllarında yaşayan Yunanlı yazar Knesophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde Pers Prensi Kyros’un kardeşi Antakserkes’e karşı savaşmak üzere Anadolu’ya gelen ücretli 10000 Yunan askerinin Kyros’un ölümünden sonra orada kaldıklarını yazmıştır Böylece Trapesus ismi on binlerden arta kalanların buraya yerleşmesiyle ilk kez tarihte ismini duyurmuştur



Trabzon Pers hükümdarı Keyhüsrev zamanında İran yönetimine girmiş ve bu durum MÖ334’de Makedonya imparatoru İskender’in Anadolu’yu ele geçirmesine kadar sürmüştür323’de İskender’in ölümünden sonra Karadeniz kıyılarının büyük bir bölümüyle birlikte Trabzon da Eumenes’in egemenliğine girmiştir280’de bir süre Mithridates ailesi yörede egemen olmuş, MÖ298’de bağımsız bir Pontus Devleti kurulmuştur Pontus kralı Farnakes, Trabzon yöresinde yaşayanları egemenliği altına alarak krallığını büyütmüş, merkez olarak da Sinop’u seçmiştir O günlerde Trabzon, Pontus Devleti’nin maden, kereste ve gemi yapımını sağlayan önemli bir liman şehri idi
MÖ I Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu’yu da işgal etmeye başlamışlardır Roma kralı Pompeius’un Pontus Kralı V Mithridates’i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır Böylece Trabzon , MÖ 66 yılında Roma yönetimine girmiştir Roma’da Augustus’la birlikte MÖ 27 yılındani tibaren imparatorluk dönemi başlamıştır Avgustus’un idari düzenlemesi sonucu Trabzon, Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış, İmparator Tiberius zamanında (MS 14-37), diğer bir idare bölümü olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştırRoma İmparatoru Neron döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur Trabzon bu dönemde "ünlü" ve "zengin" kent olarak tanımlanmıştır Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasianus zamanında (69-79) Trabzon, Kapadokya -Galatya Eyaleti içerisinde yer almıştır


Roma İmparatoru Hadrianus döneminde (117-138) tüm Roma imparatorluğunda olduğu gibi Trabzon da yeniden imar edilmiş;dini ve askeri binalar, yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kları görülebilen liman inşa edilmiştir İmparator Hadrianus’dan sonra Trabzon’un parlak dönemi sona ermiş, 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerinde Roma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotlar 276 yılında Trabzon’a da saldırmış ve kent tümüyle yakılıp yıkılmıştır Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde IV Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius’tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon’da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğu Trabzon Müzesinde bulunan Latince kitabeden anlaşılmaktadır

Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma / Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır Bizans İmparatoru Iustinianus (527-564) Trabzon’da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmış ve Trabzon kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur VIIIYüzyılın başlarında Anadolu’ya yönelik Arap akınları Doğu Karadeniz ve Trabzon’a kadar da ulaşmıştır


Bizans İmparatorluğunun 1204 de IV Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator I Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, I Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır Gümüşhane’deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuel I’in sikkeleri üzerinde "en mutlu" unvanı yer almaktadır

XIYüzyılda Trabzon ticari öneminin yanı sıra askeri üs de büyük önem kazanmıştır Anadolu Selçukluları Trabzon’u baskı altında tutmuş Sultan Melikşah zamanında (1107-1116) şehir Selçukluların eline geçmişse de kısa bir süre sonra Vali Thodoras Gabras tarafından geri alınmıştır

Trabzon Aleksios Komnenıs I (1204-1222) zamanında büyük gelişim göstermiş ve Pontus devleti’nin sınırları daha da genişlemiştir Aleksios’un İznik İmparatoru David Palaiogos ile savaşmak zorunda kalışı ile toprasklarının büyük bir bölümünü kaybetmiştir Aleksios’un yerine geçen İmparator Andronikos I (1222-1235) Selçukluların egemenliğine karşılık İmparatorluğuna bağımsızlık kazandırmak istemiş ve bazı girişimlerde bulunmuştur Bunun için de gemilerini Sinop’a göndererek orasını yağmalamış, Selçuklu donanmasına büyük zarar vermiştir Bunun üzerine Alaeddin keykubat ı (1220-1237) denizden ve karadan Trabzon’u kuşatmışsa da başarılı olamamıştır


XIIIyüzyılın ikinci yarısında Trabzon, Erzurum tebriz yolu ile Karadeniz İran ticaret yolunun önemli bir limanı haline gelmiştir Yüzyılın başlarında Moğolların egemenliği azalınca, bu kez Türkmenler kendilerini göstermiştir İmparator Manuel II, Türkmenlerle (1332) İmparator Bazileus (1332-1340) Akkoyunlularla savaşmıştır Yıldırım Beyazıt 1398’de Samsun’u ele geçirmiş ve sınırlarını Trabzon’a kadar genişletmiştir Timur’un Anadolu’ya hücumu sırasında İmparator Manuel Komnenos III Ankara Savaşında 1402’de onun yanında yer almıştır
İstanbul’un fethinden sonra Pontus İmparatoru Kalo İoannes IV, belirli bir vergi vererek Fatih Sultan Mehmed’in egemenliğini kabul etmiş, ancak Osmanlılara karşı Uzun Hasan’ı desteklemiştir Bu arada Trabzon’a kaçan Bizanslılara da yardımcı olmuştur Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmed Hızır Bey’i Trabzon’a göndermiştir Osmanlı donanmasının Trabzon önlerinde görülmesi (1456) üzerine hazırlıksız yakalanan imparator yılda 1000 altın vermek istemiş, Fatih Sultan Mehmed bunu 3000 altına çıkararak anlaşma sağlamıştır Pontus Devleti Osmanlılara karşı yıkıcı girişimlerde bulunmuş ve sonunda 26 Ekim 1461’de Trabzon Osmanlıların eline geçmiştir


Trabzon, Osmanlı Döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir XVI yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülmüş ve bu yeni idari birimin merkezi olmuştur 1867 yılında Trabzon’da büyük bir yangın çıkmış, bir çok kamu binası da bu sırada yanmış ve kent daha sonra yeniden düzenlenmiştir 1868 yılında vilayet olmuş, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik Sancakları da buraya bağlanmıştır

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar Trabzon’a saldırmışlar (14 Nisan 1916), ve ele geçirmişlerdir Rus İhtilâli’nin 1917’de olmasından sonra Ruslar Trabzon’dan çekilmişlerdir Bu sırada Karadağ’da toplanan Türk Milis Güçleri Akçaabat’a inerek Yüzbaşı Kahraman Bey’in komutasında Trabzon’a doğru yürümüşler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girmişlerdir

Trabzon Cumhuriyet döneminde de vilayet konumunu sürdürmüştür




--- Sonraki mesaj ---

Trabzon Sözlü Tarih

Kentin Alınışına ilişkin söylence:Fatih Trabzon'a gelir,pontos kralı David ,Fatih'e karşı koyamayacağını anlarKenti kurtarmanın yollarını ararEn akıllı adamlarına tanışırFatih'e şöyle bir öneri yapılmasına karar verilir"Kentin dışında ,kıyıda Ayasofya Kilisesi'yle Kule arasında bir zincir gerilidirFatih'in her zaman öğündüğü topçuları bu zinciri kırk atışta koparabilirlerse kent hiçbir direnme olmaksızın teslim olacaktırKoparamazlarsa ordular geri çekileceklerdir

Fatih düşünür taşınır öneriyi kabul ederTopçular hazırlanıratışlar başlarEn iyi nişancılar bile ,zinciri koparamazSıra son atıştadırFatih:"Kendine güvenen varsa geçsin topun başına " der kimse göze alamaz
Derken top birden ateşlenirAtışı yapan Hoşoğlan adında çelimsiz bir yeniçeridirHuzura getirilir,Fatih topçu olup olmadığını sorar;olumsuz cevap alınca da öfkelenip başını vurdururO anda teeplerden bir çığlık yükselir:"Zincir koptu kent teslim oluyor"Ortalık bir anda akarışırOrdu çığ gibi kente akmaya başlarHoşoğlanda kesik başı koltuğunun altında en önde koşmaktadır,İlk coşku geçip de Hoşoğlan'ın farkına varıldığında olduğu yere düşerölür ve üldüğü yere bir türbe yaptırılır

Delicebal Söylencesi:Onbinler zorlu bir yolculuktan sonra Trabzon önlerine gelirlerMaçka - Gümüşhane arasında ki dağlardan geçerken ağaçlardan bal damladığını görürlerAskerlerin çoğu üşüşüp baldan yiyince ya uykuya dalar yada deli olurlar,Aradan saatler geçer fakat uyanamazlşarOnları gören yerliler üzerlerinde ne varsa alırlarAyılanları da bir güzel döverlerAskerlerde ayık olanları kıyıya doğru kaçmaya başlarlar
Sonunda balın Maçka'da Meryemana Dağları'nda yetişen zifin "Zafinos" adlı çalımsız bir bitkiden toplandığı anlaşılırayılanlar dabir süre deli gibi dolaştıklarından bu balın adına "Delibal" adı verilirGünümüzde yabann arısı balı da denilen bu baldan çok yiyenlerde çeşitli delilikler uyuşukluklar sarhoşluklar görülürki buna bal tutması denir

Sesli Kayalar Söylencesi:lVMurat Bağdat seferinden dönerken Sümela Manastırı karşısındaki sesli kayalar denilen yerden geçerken ayak seslerinin kayaların sayısınca yansıdığını duyarDurup aşağı bakınca 300 m yüksekliğindeki bir kaya oyuğuna yapılmış Sümela Manastırı'nı görürYerlilerden burasının kutsal Sümela (Meryemana) manastırı olduğunu ,içinde Hristiyan keşişlerin barındığını uçan kuştan gayrısının giremediğini öğrenirÇok kızarManastırın topa tutulmasını buyururAncak atılan toplar Manastıra değmezYanlarından geçip giderBunu gören lVMurat Manastırın kutsallığına inanırOraya kimsenin dokunmamasını buyurur

Hıdrelez söylencesi:Yörede yaygın olan bir inanışa göre hıdrelezde çalışmak haramdırÇalışanlar Belli bir saatte iş başında yakalanırlarsa mutlaka yaptıkları işe göre cezalandırılırlar Söylenceye göre Hıdrelez günü bir aileninin fertleri tarlaya çift sürmeye giderler Anneleri tarlaya ekin atmakta oğulları ise öküzleri ile tarlayı sürmektedirHepsi oldukları yerde çifte karışır ve yerlerinde birer ağaç biter Rişk yaylasında bulunan ormanda ağaçların arasında kocaman taşlık bir alan vardır Tamamen boş olan bu alanda önde bir ağaç ekin atan anneyi arkadaki iki ağaç çit süren çocukları onların arkasındaki ağaç ta öküzlerini gösterirmiş




Asım Efendinin Görele’ye Mektubu

Huzuru Fazılhanelerine
Muhterem Efendiler
Selamı mahsus afiyetinizi bir buçuk seneyi mütecaviz tahriren muharebatımız miyanemizde munkatı akraba ve yakınlığı büyüklerimiz geçdükten sonra unuttuk Merhum efendiler sılayi rahmi terk etmeyup beher sene gelürler idi ve sizler terk ettünuzPederlerinuzun makam ve derecesini ihraz ettunuz halen birbirumuzi tanımiyoruzBu dünyanın hiç hükmi yokturAllah (CC) bir hafta zarfında Of kazasını mahvu perişan ettiOf’un kesret-i ilmu irfani servetu samanı Karadenizde bir dahi yok idiCenabı Allah 24 saatte mahvu perişan etti6 Temmuz’da bir gün bir gece semadan yağan yağmur ve yerlerin dağ ve taşlardan huruç eden Nuh Aleyhiselamın zamanı gibi oldıOf’un en büyük ve en zengin karyesi Zisino karyesi 45 hane Zeno 500 haneZeleka,Holaysa,Kadahar nahiyesi 700 haneye yakınHopşara ve Şui 800 haneHolo köyleri 25 muhtarlıktırBunların arazileri yüzde 80’i gittiKalan 20’den da birşey anlaşılmazHane,değirmen,dükkan 2000’den mütecaviz nüfus 5 altı yüz kadar boğazda hiçbir Pazar kalmadiBilduğumuz Kadahor ve Hadi belırsuzdurKöprü, cami, dükkan kamilen gitmişturElhasıl su Celal Efendinin hanesi altina kadar çıktiMerhum amcalarımızın asarı olan taşköprüyüde aldıMerkezden Hadiya kadar olan Pazar mevkii kalmamıştırPaçan ile Mimilosta çok zayiat yokturLehul hamd akrabalarımızdan nüfus zayiatı yoktur2yaylalarda bulundilerOf kazası 80000 nüfusdurTahminen 50000’ni hicrete mühayyadırZeno karyesi camii şerifi 11 kubbeli İstanbul’da emsali yok idiDereden camiye kadar dört saat üstünden aşağı iki saat köyün başında Yoroz dağı gibi bir dağ var idiYarilup cami ve köyü önüne katup dereye indurdiKaryelerde komşudan komşuya gitmeye mümkün yokturIrmaklar 2 minare derinluğinde 20 dakika mesafede ehali birbirinden haberdar değilEl anda olamadiBugün Paçan muhtarı Sürmene (yolu) tarikı ile Of’a geldiİşte Paçan ve Mimilostan bir parça izahat aldum:Ekseri konak ve haneler taş üzere altından su kaynayup haneyi uçurdiBazısı da aşağı geçti11 kubbeli camide 50 kişi yatsıyı kılayurdiBir takımlarıda cami de (köy odasında) kumar oynayurdiÖylece sel onlari götürdi
Felaket gündüz saat 3’te başladıDağlara siyah bir bulut kaplayup yariluyurdiSedasını merkezden işıturdukSaat 7 sularında şiddetli bir hareketi arz da oldi8 gün 8 gece dağlar mutemadiyen yarildi ve seller akar idi2 gün güneş ettiMimilos,Anoso karyeleri (köyleri) güneşte battı sel oldılerAbdest alınamayacak bir ırmak 150 seneluk bir gürgen ağacını götürdi Şinek başı mezra ve çayırlar kamilen sel oldıBu karyelerde hiç şenlik yokMasiyet ve isyan bu köylerde idiCenabi Hakkın büyük bir kudreti ilahiye-i azimesini gösterdi
Kondu karşusunda (Veçono adında) bir karye vardırGece oradan bir sel alıp dereye 15 saat bayır mevkiinden haneyi aldı koptuDerenünde (içinde) 2 kadın çocukları kucaklarında o azim dereden karşuya haneyi attıDerününden 2 kadın ve çocuklar çıkıp Hopşera köyüne iltica ettilerElyevm berhayattırlar2 kadın da çocuklar kucaklarında biri beşikte mağrukan (boğularak) Rize açıklarında deryada bulundilerVe birda çabulaci ustasini Zisino karyesinde evinden sel geturdi1 saat kadar getürüp bir bayirda durdiBoğaza kadar çamura gömülmış üç gün üç gece feryad edup açlıkdan bunaldıBir sabah namazı 15 yaşlarında bir yanına vardı bir parça arpa ekmeği tuzsuz ve üzerine bir parça yağ peynir verup yedi,aklı başına geldiDelikanlı gaip olduElveym o adam berhayattır
Zisino ahalisi Leylen köyün ortasına toplandiler ellerinde fenerler dört taraflarından seller hücum etti70-80 kişi var idilerÇikamadilarBüyük bir sel geldi bunları önüne kattıAllah Allah sedaları asumane çıktıKarşuki köyden görürlerdiFenerler sönüp kelimeyi şehadet kesildiCümlesi mağrukan vefat eylediBazi kimselerida bir saatlik yola kadar sel geturup kabattıİki gün sonra çıkarıldilerHali felaketten haberdar olamadiler
Velhasıl yüzde 20 deduğumuz Müslümanlar kurtardilerDüz tarlaları metin binaları olan mütebaki 80’i helak oldilerHazreti Allah Nuh aleyhisselam kavmi gibi de bu kavmi eylediDere hala çamur akayurCeviz kadar taş dereye atsan batmaz o kadar sıkı çamur akayurBayburt hududundan Of dağları umumen yarıldilerYarılup sele giden dağların sedası asumane çıkardıGeri kalan ahalilerde 40 güne varmazO derece korktuk!!!
Hazreti Allah Subhanehu Hazretleri kudreti azametini bize gösterdiDere tuğyan güni iki minare derunlukte deryaya karişmakta 40-50 adım mesafede kaldıDenize karışmadı ve deniz bulanmadıOf’un önüne vapur demirleduği mesafeye kadar doldurup düzelttiPabuçle gezilirBir mahdır (aydır) aheste yağıyorDört gündür güneş gördükKaryelerde kabristan bile kalmayup sele gittiOf boğazını dere şöse yolile beraber doldurup dümdüz toprak oldu
Velhasıl iki mah(ay) evvel Of’a 4500 liralık rakı geldi2500 liralığı Kodahora çıktıBir mah zarfında sarfedildiMuskikat (Tekel) memuru ile bendeniz konuştumKadohorda hangi dükkanda idiyseler dere orayı basduğı vakitta su saçaklarına kadar çıktıDerunundan ateş zuhur edup ıhrak (yandığını) olduğunu yüzlerce insan müşahade eyledi
Bu da Cenabi Hakkın bir kudreti azimesidirBu gibi felaketlere duçar olanlar balduzini aldıVe ovey validesini alanlar çıplak dans oynayanların başına gelmiştirKüfrani nimet eyledilerBu ahaliler zengin idilerOf birbuçuk milyon lira senede fındık , fasulye , mısırdan alurdı Her hafta vapurla İstanbul’a , Samsun’a bin liralık yağ gönderurdıBeher hafta için mevsimde 500 çuval fasulyeBu aylarda 50 çuvala kadar fasulye İstanbul için vapura verildiBalmumi yumurta vesaire başta Sürmene kazasına Rize vilayetini mısır fasulye idare ettururdiŞimdi sadakaya muhtaç kaldukBir kilo ekmeği 48 kişi taksim ettiEsnaiyı felakette Cenabı Hakka şükür olsun akraba ve taallükatca bir kederumuz yoktur
Cenabu Hak bu gibi afetlerden cümlemizi muhafaza buyursun aminCümlenuze dua ve selam ederumBaki Hüda’ya emanet olunMuhaberatımızı devam etturelum
Of’un felaketi dil ve kalem ile Vasfi gayri mümkündürCenabı Hak kulları yarattığı ve peygamberlerden Nuh aleyhisselamın kavmile bizi Nuh kavmi gibi etti
Esteızubillah (Ve berezuli’llahi’l- Vahid’l-Kahhar Nazmı Celili Subhaniyesine bizi mazhar kıldıİslamiyete devam edunVe bu mektubi da Müslümanlara göster,münafıklara göstermaOf ulema ve meşayıh yeri idiBu felaketleri hep haber verdilerMünafıklar inanmadıOlurki Hazreti Ellah diğer kaza ve vilayetleri bizden köti ederGöreyim sizi İslamiyetunuze halel geturmanVehbi Hafız ve Celal Efendinun dereleri kamilen gittiVe bendenizunda dereleri gittiAhzuatanız (alış-verişiniz) nasıldırHala Trabzon ilemi yapuyirsunuzYoksa İstanbul’lemi?Felaket dolayısıyle çoluk çocukla bu sene kasabada yazlıyoruz
Bu yazdığumi Of’un yüzde 80 ‘i isyan etmiş idiMutebakisi İslamiyette berdevam idiBöyle oldukSiz sizi düşününArpalı karyesi var idiKöyün ortasından bir küçük ırmak akar idiMatur dağı yarıldığında bir şimşek ateş çıktıSedası asumne çıktıAhalileri firaren dağa çıkmışler idiYüzlerce insan müşahade ettilerBir ejderha başı köpek başından büyük kulakları merkep kulağından büyük sağına solına bakarak bib bir ardı sıra iki tane geçtuği görüldüVe derede pek çok büyük yılan aktıDağların hareketi elan kesilmedi yine tehlike var

Alıntı Yaparak Cevapla