Prof. Dr. Sinsi
|
Temel Gerilim Alanları
Temel Gerilim Alanları
Sosyal Psikoloji Kuramında Temel Gerilim Alanları Sosyal Psikoloji alanında diğer sosyal bilimlerde de olduğu gibi eleştirel tartışmaların hız kazandığı gözlenmektedir Lubek'e (1995; 196) göre eleştirel bir analiz üç düzeyde kendini yapılabilir: (a) Bilimsel düzey, (b) -bilimsel düzey ve (c) ekstra-bilimsel düzey
Bilimsel düzeyde, eleştiri, birbiriyle rekabet halindeki paradigmatik, kuramsal, metodolojik veya araştırma etiği formülasyonları üzerinde yoğunlaşmaktadır -bilimsel düzeyde entellektüel gerilimler üzerinde durulmaktadır Söz konusu gerilimler gerilimler, insan türünün farklı modelleri veya kök metaforları arasında; birbirine rakip bilim felsefesi veya disipliner perspektifler arasında; birbiriyle uyuşmayan -kuramsal, -metodolojik ve epistemolojik araştırma stratejileri arasında gözlenmektedir Ekstra-bilimsel düzeyde ise, materyalin organizasyonunda ekonomik, politik bağlamın belirleyiciliği ve kurumsal yapı üzerinde durulmaktadır Bu düzeyde değerler ve ideolojik pozisyonun bilim faaliyetine nasıl yansıdığı tartışılmaktadır
Bu üç düzey arasındaki ilişki refleksivdir (Lubek, 1995 ); dolayısı ile bazı alt başlıkları bu üç düzeyden yalnızca birinin altında ele almak sınırlayıcı olmaktadır Bununla beraber sosyal psikoloji literatürü bu sınıflamaya dayalı olarak gözden geçirildiğinde, aşağıda sunulan bazı sonuçlara varmak mümkün olmaktadır
C i Bilimsel düzeyde sosyal psikolojide gelişmeler
Sosyal psikolojinin bilimsel düzeyi ile ilgili tartışmalar, kuram ve metodoloji çerçevelerinde ele alınmaktadır Kuramlar kendi aralarında başta konu ve ilgi odakları bakımından ayrılmaktadır Metodoloji üzerine tartışmalar ise daha çok, araştırmanın ve sonuçların pozitivist yaklaşıma nasıl daha uygun hale getirilebileceği (örn: geçerlik sorununun ele alınışı) ve sosyal psikolojinin analiz biriminin betimlenmesi üzerine olmuştur Bu çerçevede alan araştırması-laboratuvar araştırması, niceliksel araştırma-niteliksel araştırma ayırımlarında bir gerilim belirmiştir
Psikoloji içerisinde başat olan kuramsal yaklaşımları Smith, Harrè ve Langenhove (1995), 'eski paradigma' ve 'yeni paradigma' sınıflaması yaparak, üç grupta ele almışlardır: Bu sınıflamaya göre fenomenolojik psikoloji, sembolik etkileşimciler ve ideografik vaka analizi, eski paradigma grubunu oluşturmakta; sosyal temsiller, kültürel psikoloji, feminist yaklaşım yeni bir paradigma çerçevesi sunmaktadır Üçüncü olarak söylem psikolojisi, dialog odaklı psikoloji, anlatı psikolojisi/naratoloji psikoloji içerisinde yeni bir odak noktası teşkil etmektedir
C i a Sosyal Psikolojide paradigma
'Bilimsel Devrimlerin Yapısı' adlı eserinde Kuhn (1962) paradigma terimini en az yirmi farklı anlamda kullanmıştır Öte yandan Kuhn'un tanımladığı paradigmalar, doğal bilimler alanındaki gelişmelerin seyrini anlamakta kullanılan bir kavramsal araç niteliğinde olmakla beraber, aşağı yukarı bütün sosyal bilim dalları için bu kavramın –birbirinden farklı anlamlarda ve çoğunlukla tanımlanmadan- kullanılmaktadır (Demir, 1991) Parker'a göre (1989) paradigma, bir kabuller çatısı olarak kabul edilirse, klasik sosyal psikolojinin 1970'li yılların başlarına dek, bireysel davranışı laboratuvar deneylerinden toplanan verilerle anlamayı öngören bir paradigmaya sahip olduğu görülebilir Bu çalışmada paradigma terimi ile, 'araştırma problemini farklı bir epistemolojiye dayanarak tanımlayan, dolayısıyla sorunu bir diğer kuramdan farklı bir çerçevede ele alan temel kuram' anlaşılmaktadır
McGarty ve Haslam'a (1997) göre 'sosyal'in değişen tanımları, konu çeşitliliği ve zenginliği nedeniyle, SP birçok birbirine zıt perspektif ile karakterize olmaktadır Hatta SP içinde SP nin ne olduğu ve ne olması gerektiği hakkında dahi belirli bir uzlaşma görülmemektedir Bununla beraber, SP tarihine göz atıldığında, farklı dönemlerde başat olmuş paradigmalar ayırt edilebilir
Modern SP nin temelleri 19 yüzyılda Avrupa'da, psikoloji ve sosyal kuramdaki iki gelişmeye dayandırılabilir: Alman Völkerpsychologie'si ve Fransız ve italyan yazarların kalabalık psikolojisi üzerine yazıları Üçüncü bir kilometre taşı, 1890'da Binet ve arkadaşlarının sosyal etki deneyi ile 1898'de Triplett'in sosyal kolaylaştırma deneyleridir Bu deneyler alanda halen etkisi devam eden deneysel yöntemin ilk uygulamalarıdır
İlk psikolojik sosyal psikoloji kitabının (1908) yazarı olan McDoughall'ın yaklaşımında Darwin'in etkisi görülmektedir McDougall, sosyal yaşamın temellerinin, insan zihninin doğuştan gelen karakteristiklerine bağlı olduğunu öne sürmüştür Kendi kuramı, güdü (instinct) kavramına dayanmaktadır Bu yaklaşımdaki akıl yürütme biçiminde sosyal davranışı, doğuştan gelen ve bütün insanlarda ortak olan özellikler boyunca açıklamak esastır Zamanla bu düşünme biçiminin, güdü kavramı ile motivasyon kavramının yer değiştirerek, farklı kuramlarda belirdiği görülmektedir (Örneğin 'insanlar sosyalleşirler; çünkü sosyalleşmeleri yolunda bir içgüdüleri vardır' ya da 'sosyal kıyaslama ile olumlu benlik imajı arayışı temel bir motivasyondur' önermelerinde olduğu gibi )
Birinci Dünya savaşı sonrasında psikolojinin gözlenemeyen zihnî (mental) yapılardan ziyade gözlenebilen insan davranışı ile emprik olarak ilgilenmesi gerektiğini savunan davranışçılık, egemen paradigma haline geldi Alport'un bireyselci ve indirgemeci davranışçılığı ve Thurstone ve arkadaşlarının tutum ölçeği teknolojisi geliştirmesi , 1920 li yıllarda yaşanan önemli dönüm noktaları olmuştur Bu yıllarda, davranışçı yönelimin yanı sıra, bireylerin zihnî fenomenleri olan tutumlar fiziksel olarak sayılabilir hale gelmiştir Dolayısıyla her iki yaklaşım için de pozitivist bir yönelim geçerli olmuştur
Allport 1924'de yazdığı Sosyal Psikoloji ders kitabında, bir sosyolog olan Ross'un çalışmasından çok, McDoughall'ın çalışmasına gönderme yapmasına karşın, davranışçılığın etkisi ile McDoughall'ın kuramına eleştiri getirmiştir Allport'a göre insan davranışını anlamada güdü kavramının yararı ciddi olarak sorgulanmalıdır; ayrıca grup bir varlık değildir, kollektif olan ancak bireysel düzeyden incelenerek anlaşılabilir (Farr, 1996, chap ııı)
1940-1960 yılları arasında sosyal psikolojide Gestalt psikolojisi geleneği ön plandadır Sherif, Lewin ve Asch'in çalışmalarında bütünün parçalarının toplamından farklı olduğu fikrinin etkisi bulunmaktadır Gestalt etkisindeki sosyal psikologlar, gruba zihnî (mental) özellikler atfetmeleri nedeniyle grup zihni kuramcılarına; bireyselci duruşu ve grupların kendilerinin gerçek olmadıkları görüşü nedeniyle davranışçılara karşı çıkmışlardır Bu kuramcılar, grupları ve hatta bireyler arası etkileşimi sosyal entite olarak kabul etmişlerdir McGarty ve Haslam'a (1997) göre, SP de Gestalt geleneği iki önemli sonucu getirmiştir İlk olarak, zihnî fenomenler, araştırma konusu haline gelmiştir Bunun sonucu olarak genel psikolojide davranışçılık egemen iken, SP bilişsel çalışmalar için bir sığınak olmuştur İkinci olarak, davranışçı çalışmalarda aşikar olan deneysel yaklaşım daha da kuvvetlenmiştir
1950'li yıllarda Festinger, önceki kuramlara benzemeyen bir seri kuram öne sürmüştür Schachter ve arkadaşlarının bu süreçlerle deneysel araştırmalarının da katkılarıyla, söz konusu kuramlar sosyal etki ve konformite, sosyal kıyaslama, bilişsel tutarlılık ve gruplar arası çatışma konularında araştırma geleneğinin biçimlenmesine yardım etmiştir Zamanla bu konular SP nin merkezî konuları haline gelmiştir ve bu çerçevede ortodoks bir tutuma yol açmıştır Jones (1985) ' Son elli yılda SP de temel gelişmeler' adını verdiği bölümde, tamamen bu geleneği gözden geçirmektedir Söz konusu araştırma geleneği, 1950-1960'ların SP ana görüşünün (mainstream) iki kolundan biridir; diğeri ise birbirini takip eden tutum araştırmaları ve atıf kuramıdır (McGarty ve Haslam, 1997) Bu dönemde özellikle sosyal etki kuramı etrafında önemli deneyler (örneğin Asch'in, Milgram'ın) SP nin klasik çalışmaları olarak kabul edilmektedir
1960'ların ortalarında gözlenen davranışı öngörme konusunda tutumları belirlemenin yararsızlığı ile ilgili problemler belirdiğinde alan içinde tutum kavramının yıldızı sönmeye başladı Tutum kavramının önemini yitirmesi ile hem zamanda üç farklı eğilim ortaya çıkmıştır İlk olarak bu dönemde genel psikolojide davranışçı paradigmanın yıkıldığı; psikologların insanın bilgi işlemesini anlamada dijital bilgisayar metaforunu kullanmaya başladığı gözlendi Mental yapıların psikoloji kuramına dahil olması, SP deki davranışçı mirasın yıkılmasına yardım etti İkinci olarak 1960'lar SP de krizin başladığı yıllardır Kriz, SP içerisinde metod tartışmalarından, SP araştırmasının genelde sınanmasına yayıldı Bu dönemde araştırma sırasında karşılaşılan problemler ortaya serildi; aynı zamanda SP nin yararı ve araştırmalardaki geçerlik konuları sorgulandı Bu kriz, SP de yeni fraksiyonların doğmasına yol açarken, Avrupa SP sinin de desteği ile SP nin özellikle sosyal bağlamı ele almada yetersizliğini vurgulayan yeni bir eleştirel perspektif doğdu 
Bu yıllarda Avrupa SP sinin kurulmasında öncü olan Henri Tajfel ve Serge Moscovici'nin kuramları Avrupa'da egemen olmaya başladı Tajfel'in sosyal algı ile grup süreçlerini bir araya getirdiği gruplar arası ilişkiler ve kimlik konusundaki yaklaşımı, Yeni Bakış (New Look) akımının etkilerini taşımaktadır Tajfel, bilişsel geleneğe dayanmasının yanı sıra, Yeni Bakış'ın etkisiyle algının organizasyonunda ihtiyaçlar ve değerlerin önemini vurgulamıştır Tajfel'in kuramı grup süreçleri ve biliş üzerine orijinal Gestalt esinli entellektüel torun olarak görülebilir Bununla beraber Tajfel'in ardından, Turner'ın sosyal kimlik kuramını bilişsel sosyal psikolojiye daha yaklaştırdığı görülmektedir Moscovici'nin sosyal temsiller kuramı ise alanda çift yönlü bir etkiye sahiptir; epistemolojik ve kuramsal Moscovici'nin SP için önerdiği epistemoloji, Piaget'nin yapısalcılığı ve Berger ve Lukmann'ın sosyal yapılandırmacılığı (social constructivism) ile ortak kabullere sahiptir (bkz: Doise, 1989) Bu üç yaklaşımın da aynı yıllarda ortaya konmuş olması döneme özgü bir yaklaşım biçimini düşündürtmektedir Moscovici, kuramsal planda, grup dinamikleri etkisinde gelişen sosyal etki araştırmasındaki ortodoks tutuma meydan okuyarak, konformite yerine SP nin yenilik, sosyal değişim ve bunları hazırlayan minorite etkisi gibi konulara eğilmesi gerektiğine işaret etmiştir (McGarty ve Haslam, 1997) Ayrıca sosyal temsiller kuramı, araştırma konusunu diğer yaklaşımlardan farklı tanımlaması nedeniyle SP ye yeni bir paradigma önermektedir Tajfel'in sosyal kimlik kuramı İngiltere ve eski İngiliz Uluslar Topluluğu ülkelerinde, İngilizce çalışmalar ile yayılırken, sosyal temsiller kuramı çok dilli bir yayılma göstermektedir Sosyal temsiller kuramı üzerine İtalyanca, İspanyolca, Portekizce ve yenilerde başlayan Almanca çalışmalar hatırı sayılır bir bütünlük oluşturmaktadır; dolayısıyla bu kuram Avrupa ve Güney Amerika'da etkili olmaktadır (Farr, 1996)
1960'larda ortaya çıkan üçüncü eğilim, tutum kavramının yerini, atıf kuramlarının almasıdır Atıf kuramı insanların davranışı nasıl açıkladıkları; günlük yaşamda diğer insanların eylemlerinin nedenlerini nasıl anladıkları ile ilgilenmektedir Ross ve Fletcher (1985), Heider'in anlayışının son derece parlak ve provokatif olduğunu, ancak daha ziyade söylem ağırlıklı bir tarzı olduğuna işaret etmiştir Yazarlara göre Heider'in SP çalışmalarına dahil ettiği naif psikoloji geleneği, daha sonraki kuramcılar –Jones , Davis ve Kelley- tarafından Heider'in fikirleri doğrultusunda sistematize ve formüle edilmiştir Böylelikle atıf kuramı 'açık (anlaşılabilir), hipotez geliştirmeye uygun ilkeler seti' haline gelmiştir (a g e , s: 75) McGarty ve Haslam'a (1997) göre atıf kuramı açıkça bilişsel yönelimlidir Gestalt psikologlarının grup dinamikleri ve davranışçılar veya yeni-davranışçıların tutum araştırması geleneğinin yerini, bilişsel devrimi temsil eden atıf çalışmaları almıştır
1970'li yılların başlarında beliren, ancak popülerliğini yakın zamanda kazanmış olan Gergen'in 'sosyal kurgulayıcı' (social constructionism) yaklaşımı ve Harre ve Secord'un 'etojenik sosyal psikoloji' yaklaşımları eleştirel kuramlara örnekleridir 1970 yıllar, ayrıca SP içerisinde doğan bazı alt disiplinlerin veya kuramsal bütünlerin bağımsız disiplinler halini almasına sahne olmuştur (örneğin örgüt psikolojisi, çevre psikoloisi, kültürler arası psikoloji vb)
Bugün aradan geçen çeyrek yüzyıla rağmen, 1960'ların sonlarından itibaren ortaya atılan yaklaşımlardan bir veya birkaçında karar kılınmadığına ya da söz konusu çalışmalarda geçen geleceğe ait ümitlere henüz ulaşmaktan uzak olduğumuza tanık olmaktayız Kuramsal bütünlük arayışı Stringer' in (1989) incelemesine göre henüz sağlanmış görünmemektedir Stringer'in, 1976-1981 arasında yayınlanan 30'dan fazla SP ders kitabını incelediği çalışması, kitapların kuram yönelimli olmaktan ziyade konu yönelimli olduğu hususunda Worchel ve Cooper'i (1976) desteklemektedir Kuramsal bütünleşmenin olmamasının yanı sıra metodolojik gerilim halen devam etmektedir 1970'lerin başında ortaya atılan diğer bilimlerdeki gelişmelerle bütünleşme, örneğin matematiksel modellerin alana beklenen katkısı (Moscovici, 1970a) Latane'nın çalışmalarının ötesinde olmamıştır Parker (1989), bu çerçevede paradigma sorununu, SP nin halen içinde bulunduğu ve halen devam eden üç kriz alanından biri olarak betimlemektedir 
McGarty ve Haslam'a (1997) göre günümüzde, Susan Fiske, Shelley Taylor ve arkadaşlarının en iyi temsilcileri sayılan sosyal biliş kuramı, dayandığı insan metaforuna gelen eleştirilere rağmen SP nin ana görüşünü oluşturmaktadır Ayrıca bu kuram, atıf kuramını da içine almıştır Yazarlara göre diğer iki önemli eğilimden biri söylem analizi hareketidir Diğeri ise sosyal biliş kuramının bilişsel psikoloji ile ilişkisini sürdürmesi sonucu connectionism, paralel-dağılım süreçlerine dayalı bilişsel mimari modellerinden ve kaos kuramına dayalı davranış sistemleri modellerinden daha fazla etkileneceği üzerinedir
Günümüzde, kıtalar arası yeni ittifakların oluştuğuna tanık olmaktayız Başat paradigma ve kuramın ne olduğuna karar vermek için henüz erken Bununla beraber birbiriyle rekabet halinde dört temel epistemoloji ayırt edilebilir (a) Sosyal biliş kuramı (pozitivist ve deneyselci), (b) söylem psikolojisi (modernist ve post-modernist formları var Analiz yöntemleri bir kısmında post-yapısalcı, bir kısmında yorumsamacı), (c) sosyal temsiller kuramı (rasyonalist, yapılandırmacı bir kuram yorumsamacı ve pozitivist araştırma yöntemleri bir arada kullanılıyor) ve (d) sosyal kurgulayıcı (post-modernist görüşte)
Aşağıda Kuzey Amerika'da ve Avrupa'da sosyal psikolojinin kuruluşu ve sosyal psikoloji için farklılaşan problematiklere değinilmektedir Bu çaba ile bütün sosyal psikoloji literatürünün bir sınıflaması yapılıyor anlamı çıkarılmamalıdır Bugün sosyal psikoloji Asya'da, Kanada'da , İsrail'de , Latin Amerika ülkelerinde vb kimi zaman Amerika ve Avrupa'da egemen olan ana görüşten farklılaşan kuramlar etrafında gelişmektedir Öte yandan 1990'lara dek alanda tikelci (particularist) görüşe itibar edilmemiş olması ve yayın politikalarının yarattığı muhtemel bir baskı, araştırmacıların Avrupa ve Amerika'da köklenen evrenselci paradigmaları kabul etmelerini teşvik etmiş; buna ilaveten araştırmacılar, genelde ana görüşleri belirleyen ülkelerde popüler olan sorunlara yönelmişlerdir
C i b Amerika'da sosyal psikolojinin doğuşu ve gelişimi
Allport (1954), SP nin köklerinin Batı geleneğinin entellektüel ruhuna dayanırken, ortaya konan ürünleri bakımından SP nin bir Amerikan fenomen olduğuna işaret etmiştir Farr (1996) Allport'un görüşüne katılarak, modern sosyal psikoloji tarihinin II Dünya Savaşı sonrasında, özellikle de Lindzey'in editörlüğünü yaptığı ilk modern Sosyal Psikoloji El Kitapları serisinin yayınlandığı 1954'den itibaren başladığına dikkat çekmektedir
Fancher'in (1990) görüşü, yukarıdaki savı desteklemektedir Fancher'e göre, tüm ayrım ve düşmanlıklara karşın, Wundt ve James psikoloji biliminin gelişiminde birbirlerini tamamlamışlardır Wundt, deneysel psikolojiyi somut bir olgu haline getirmiş ve öğrencilerinin çalışacakları gerçek psikolojik soruları ortaya koymuştur James ise yeni bilimi yorumlamış ve gelecek kuşaklar için bu bilime anlam kazandırmıştır
Amerika'da akademik sosyal psikolojinin serüveni II Dünya Savaşı sırasında, Harvard, Yale, Michigan ve Columbia üniversitelerinde sosyoloji ve psikoloji bölümlerinin ortak olarak oluşturdukları doktora programlarıyla başlamaktadır İlk uygulamaları ise Stouffer ve Hovland'ın, daha sonra American Soldiers Series olarak yayınlanan, askerler ve aileleri ile yapılan çalışmalar oluşturmaktadır Sonradan Michigan universitesinde Cartwright ile çalışmalarına devam edecek olan Lewin, MIT'de Grup Dinamikleri Araştırma Merkezi'ni kurdu Festinger ile öğrencileri Sahacter ve Bade'nin de araştırmacıları arasında bulunduğu MIT'de Gestalt temelli bilişsel psikoloji benimsenmiştir Yale'de ise Hovland'ın öncülüğünde, MIT'den daha ortodoks bir bilim anlayışı hakim olmuştur Burada Anova analizi tartışılıyor, 'esas' bilimlerin retoriği kullanılıyordu Farr'a göre (a g e ) bu dönemde Amerika'da birbirine rakip iki akım bulunmaktadır Fenomenoloji ve pozitivizm Pozitivizm, en iyi ifadesini davranışçı görüşte bulmuştur Bilişsel sosyal psikolojide ise dünyanın fenomenolojik tasarımından yola çıkılmaktadır
|