Prof. Dr. Sinsi
|
Ordu İli Kültürü 2
Geleneksel Giysi
Kadın Kıyafeti: İçine beyaz renkli keten dokumadan yapılmış gömlek giyilmektedir Gömlek dik yakalı ve uzun kolludur Önü bele kadar açık olup gümüş düğmelidir Önünde her iki tarafta dikişli pili süs vardır Altına 4 m Kumaştan yapılmış paçaları bol, ağı yukarıda don giyilir Elbisenin altından bir karış kadar görünecek tarzda donun paçaları dize kadar çekilir ve çorabın içine sokulur Ayağa dize kadar çıkan "Yargan Garası" veya "Alaçorap" denilen desenli çorap ile çarık giyilir
Gömleğin üzerine fistan giyilir Fistan, belden büzgülü veya serbest pililidir Kolu, kol evi oyulmadan düz olarak takılmıştır Uzun kollu olup kol ağzı bilezikli ve kırma süslüdür Tek düğme ile iliklenmektedir Devrik yakalı olup üzeri kırma süslüdür Önü (V) şeklinde açık olup belde tek düğme ile iliklenmektedir İçinden gömleğin kırmalı kısmı görünür Arkada ve önde, omuzlarda gelip belde birleşen düz şerit süsler vardır Boyu, dize kadar olup altından dize kadar çekilen donu bir karış kadar gözükür Belden kısmı ve kolları astarlıdır
Fistanın üstüne işlik giyilir İşlik fistanın kumaşından olup, rengi değişiktir Boyu göğüs altındadır Düz olan önü göğüste (V) şeklinde birleşir Uzun kollu olup kol ağzı üç parmak eninde bileziklidir İçi astarlıdır Önlere, etek etrafına ve ön uça ( üçgen şekil verilerek) saten kurdele geçirilmiştir Önlere, ön uçtaki üçgenin içine, etek etrafına, yanlara, omuza ve kol ağzına renkli ipliklerle nebati motif şeklinde dikiş süsler yapılmıştır Kol evine ise sarı simli kaytan geçirilmiştir
Bele çizgili yün kuşak sarılır Dikdörtgen şeklinde olan bu kuşak çapraz olarak katlanınca kaydırılmış iki üçgen şeklini alır Üçgenlerin taban kısmını teşkil eden uzun kenarı birkaç kere katlanarak dikilir ve üçgenlerin biri öne, diğeri arkaya gelecek tarzda bele sıkıca sarılır Bele sarılan bu kuşağın bir kısmı görünecek tarzda üzerine dolama bağlanır Dolama, beyaz ve yahut da siyah koyunyününden dokunmuş olup dikdörtgen şeklindedir Dolamanın öne gelen kenarlarına, etek ucuna ve kalça üzerine gelen ek yerine boncuk ve renkli ipliklerle dikiş süsler yapılmıştır Ayrıca ön etek ucunda, gene aynı malzemelerle yapılmış üçgen şeklinde bir süs vardır Bazılarının da etrafı saçaklıdır
Dolamanın, iki kısa kenarı öne gelecek tarzda uzun kenarı bele sarılır ve püsküllü bir bağcık ile üstten bağlanır Böylece önü, verev olarak hafif açık kalır Etek uçları ise süsü görülecek tarzda bele sokulur Gelinlerin belinin, ön kısmına, boncuktan örülmüş para kesesi sokulur Kesenin altına ise mendil konulur
Başa, etrafı pullu beyaz renkli çember örtülür Bu çember, önce katlanarak üçgen yapılır sonra çene altından geçirilerek tepeden bağlanır Üstüne etrafı boncuk oyalı ikinci bir beyaz çember daha örtülmektedir Bu da önce katlanarak üçgen yapılır, sonra bu üçgen katlanarak daraltılır ve sivri kısmı arkaya gelmek üzere tepeye konur ve arkaya bağlanır
Boynuna kırmızı kurdeleye dizilmiş altınlar takılmaktadır
Erkek Kıyafeti: Önce iç gömlek giyilir Bu gömlek, yerli el tezgahlarında imâl edilen keten dokumadan yapılır Parmak yakalı olan gömleğin önü bele kadar açık olup, tek düğme ile iliklenmektedir
Üzerine entari denilen mintan giyilir Mintan, beyaz renkli pamuklu kumaştan yapılmaktadır Hafif dik yakalı olup önden düğmelidir Uzun kollu ve kol ağzı bileziklidir
Altına siyah koyunyününden dokunan şayak kumaşından yapılmış zıpka giyilir Zıpkanın beli uçkurlu olup arkası kırmalar halinde boldur Paçaları aşağıya doğru daralmaktadır Zıpkanın yanlarına kendi kumaşından fitil yapılmıştır Önlerine (pantolondaki ütü yerlerine) ise sarı simli kaytan geçirilmiştir
Entarinin etek uçları, zıpkanın içine konur ve beldeki uçkur sıkıca bağlanır Paçaları ise dize kadar çıkan " yargan karası " veya " alaçordup" denilen yün çorabın içine sokulur Çorabın Pancak denilen püsküllü, iç yana gelecek tarzda diz altından bağlanır Çarıktan başka çapula denilen bir nevi yemeni giyilebilir Siyah deriden olan çapulanın burnu sivri olup hafif yukarıya doğru kıvrıktır Arkası ise kuraklıdır
Bazen (deniz ya da dağ köylerinde) çorabın üzerine yünden örülmüş tozluk takılır
Bele her iki tarafında dörder tane gümüş şapak (gümüşten yassı sallantı süs)olan siyah kayış takılır Buna çerkes kemeri de denir Kayışın sağ tarafına tabanca, sol tarafına kama sokulur Arkaya ise yağlık (Yağdanlık) takılır
Entarinin (mintan) üzerine zıpkanın kumaşından yapılmış yelek giyilir Yeleğin yakası (V) şeklinde olup önü kurvazedir Önünde iki sıra halinde beşer düğme vardır Yanlarda ve ayrıca sol göğüs üzerinde birer ilik cep bulunmaktadır Önü, kurvaze olmayan dört cepli yelekler de vardır Yeleğin, boyu, bele kadardır
Yeleğin üzerine, 6-8 sıra zincirden oluşan “ Tombul Köstek” takılır Bu kösteğin bir ucundaki kanca sağ omzuna biraz altından göğüs üstüne tutturulur Kösteğin diğer ucundaki saat ise sol üst cebe konulur ve ucundaki köstek eteği cebin üzerinden sarkıtılır
Yeleğin üzerine gene aynı kumaştan yapılmış aba giyilir Abanın boyu kalça yarısına kadardır Haydari yakalı ve uzun kolludur Önü iliksiz ve düğmesiz olup 3-4 parmak kadar açıktır Her iki tarafta ve sol göğüs üzerinde, üstten konmuş birer cep vardır Sırtta ve önlerde, yukardan aşağıya doğru inen ve kendi kumaşından yapılmış fitil gibi bir parça vardır Etek ucuna ve kol ağzına birer parmak ara ile sarı simli kaytan geçirilmiştir Cep ağzına ise bir sıra halinde dikilmiştir
Göğüs cebine, boncuktan örülmüş para kesesi konur ve üzerinden biraz sarkıtılır
Abanın üzerine sağ omuzdan sol koltuk altına doğru çapraz olarak hamil takılır
Başa, önceleri fes giyiliyormuş Sonradan başlık ( Kabalak) giyilmeye başlanmış Başlık da zıpkanın kumaşından olup içi, kırmızı bez astarlıdır Başlığın, ön tarafına ve kaşkol tarzındaki uzantısının uçlarına sarı simli kaytan ile balık sırtı tarzında süsler yapılmıştır Kaşkol tarzındaki bu bağcık üzerine ayrıca birkaç sıra halinde gene simli kaytan dikilmiştir Tepesinde, sarı simli püskülü vardır
Başlık, başa giyilip sarılınca, alına dört parmak simli kaytan süs görünür
Düğünlerimiz
Evlilik müessesi, toplumuzda çok kıymetli bir müessesedir İlimizde de evlilik ve evlenme merasimlerine çok değer verilmektedir Evlenme dolayısıyla yapılan şenliğe düğün denir
Toplumsal yapının ve sosyal hayatın değişime uğraması önceleri yapılan birçok göreneğin yok olmasına sebep olmuşsa da hala devam eden gelenek ve görenekler devam etmektedir Eskiden erken yaşta evlendirilen kız ve erkekler artık belli bir yaşa gelmeden ve bir iş sahibi olmadan evlendirilmemektedir En önemlisi de akraba evliliklerinin yapılmamasıdır
Görücü usulü evlilik, kız kaçırma olayları artık yok olmak üzeredir Bugün ilimizde başlık parası diye bir uygulama da kalmamıştır
Birçok örf ve âdetlerin sergilendiği düğün merasimlerine İlimizde büyük önem verilmektedir
Düğün öncesi ve düğün sırasındaki başlık, görücü, söz kesme, şerbet içme, nikâh, kına gecesi, düğün, sağdıç, yenge kadın, çeyiz, gelin alma, duvak gibi merhalelerin ayrı bir önemi, sosyal yaşantımızda belli bir geleneği, töresi vardır
Bugün ilimizde sağdıç ve yenge kadın da başlık parası gibi uygulamadan kalkmıştır Diğer hususlar ise günümüzde de bütün güzellikleriyle devam etmektedir
Evlenme, kız isteme, nişan ve düğün merasimleri şeklinde yapılır Düğünler köy düğünleri, salon düğünleri ya da ikisi de aynı anda yapılabilir
Erkek evinde veya şehir merkezlerinde salonlarda yapılan düğünlerden bir gece önce kız evinde kına gecesi yapılmaktadır Kına gecesinde hem kız emde erkek evinde eğlence yapılır Kız evi erkek evine bohça, erkek evi de kız evi ne kına götürür Kına gecelerinde kına yakma ve gelin ağlatma töreni yapılır Kız ağlatma esnasında söylenen kına türküsü:
Çambaşına çıktım da bacım çıram yanmadı
Dört yanıma batkımda bacım kimsem kalmadı
Eyvah da anam eyvah da babam eyvahlar olsun
Küçücük kızım yerime yerime dursun
Sazak yere ev yapma anam o batar gider
Uzak yere kız verme eyvah o yiter gider
Saciyek saciyek de bacım yerden yücedir
Babam evi dedikleri bir bu gecedir
Düğünler; Düğün kahyası ve görevlendirilen bir başka kişi öncülüğünde davul, klarnet, kemençe gibi çalgı takımı ile birlikte davetlilerin karşılanması, düğün alanında hazırlanan yerlere oturulması, davetlilerin çalgıcıya bahşiş vermesi, davetlilere başta keşkek olmak üzere yemek ikram edilmesi, mahalli oyunların oynanması, damadın hazırlandığı yeren bir evli, bir bekar genç tarafından alınıp düğün alanına getirilmesi, başta damat babası ve kardeşleri, enişte, dayı ve diğer akrabaları olmak üzere arkadaşları ve davetlilerden bahşişlerin toplanması, din telkin, dua ve dileklerde bulunulması, gelin almaya gidilmesi, gelin evinde karşılama, halkoyunlarının oynanması, gelin evinde sandık, kapı bahşişlerinin verilmesi, gelinin ve eşyalarının alınması, dönüş, erkek evine varıldığında yeni evliler için kurban kesilmesi gibi bölümlerden oluşmaktadır
Manilerimiz
Maniler içli, dokunaklı ve duygulu şiirlerdir İnsanlarımızın başından geçenleri gönülleriyle buluşturup dörtlüklere dökmüşler, bunları eğlencelerinde söyleyerek nesilden nesile aktarmışlardır
Oy bakacak bakacak
Yaprağını dökecek
Benim aklım kesmiyor
Yar beni bırakacak
Geç koyunun önüne
Buğdayları yemesin
Sevdüğünü almayan
Ben yaşıyam demesin
Ayın peşinde yıldız
Ne bakıyorsun baldız
Sen git de bacın gelsin
Evde kaldım yalnız
Güneş ibrik ılıtmaz
Yürek yari uturmaz
Karagölde kar yesem
Yüreğimi soğutmaz
Derede tuttum balık
Okkalıktır okkalıktır
Kız babanın evinde
Çekmedi mi sevdalık
Al üzüm üzümünen
Yar dargın biziminen
Yare ters mi bakmışım
Çıkası gözümünen
Kaleden aşıyorsun
Oldunmu taşıyorsun
Yaylaların içinde
Bensiz mi yaşıyorsun
Sevdalık ince maraz
Yürek ister can almaz
Sevda halinden bilen
Kızından para almaz
Şu dereler karanlık
Elli para bir onluk
Yaktı beni kül etti
İnce belli davunluk
Yağmur yağıyor yağmur
Yapraklardan damlıyor
Benim yarim çok cahil
El ne derse kanıyor
Yeni yolun hanları
Yazılıdır camları
Selam söylen o yare
Sıkılmasın canları
Yaylanın çimeninde
Kuzu kestim yediler
Çok dolandım peşinde
Nişanlıdır dediler
Denizin ortasında
Mum yanar sofrasında
Allah canımı alsın
İki yar ortasında
İn dereye dereye
Al daşları dereden
Bana sevdalık düştü
Al cebimden daşları
Derelerin uzunu
Kıramadım buzunu
Aldım eller kızını
Çekemedim nazını
Dereler aka aka
Dibinde kum kalmadı
O yare baka baka
Gözümde nur kalmadı
Koyuna bak koyuna
Çanlı tokalı gine
Aşmış yarim geliyor
Beyaz yakalı yine
Yayla çimeni benden
Ben kanamadım senden
Yer yağmurdan kanarsa
Ben de kanarım senden
Dereler akma ile
Ne olur bakma ile
Adam adamı yer mi
Bir gece yatma ile
Sevdalıyım sevdalı
Almayın ahımızı
Seni benden ayıran
Çeksin günahımızı
Kara koyun yayılır
Saçakları sayılır
Çıkma yarim kapıya
Seni gören bayılır
Koyunun kuzusuna
Taş değmiş arzusuna
Ne deyim de yanayım
Alnımın yazısına
Karadut kurutmadım
Ben yari unutmadım
Hatırın sayarım
Üstüne yar tutmadım
Başımda kara başlık
Türkü söyle kardaşlık
Güzel bacın var ise
Sana vereyim harçlık
Gidiyom deme bana
Hatırım kalır sana
Gideceğin yerlerden
Bi haber gönder bana
Entarisi ak yarim
Dön ardına bak yarim
Eller ne derse desin
Ben yari bırakmadım
Gece giderim gece
Çıralı yıldızınan
Başım belaya kaldı
Sevda bilmez kızınan
Karagöl’de kavurma
Daşlı diye savurma
Gitti yarim gurbete
Gelmez diye gayırma
Ağlama yar ağlama
Yaşın akıyor yaşın
Sanada sebep oldu
Bu benim garip başım
Karagölün ardından
Görülür kara kaya
En ikbalsiz evladın
Ben miydim ey baba
Başında çemberi
Ya bağla ya bağla
Söyle kimin yarisin
Oturup da ağlayım
Dağların karşısına
Taflanın turşusuna
Adam böyle yanar mı
Kapı bir komşusuna
Yola yoladım seni
Yollar yormasın seni
Anan tutsun kolundan
Bana yolasın seni
Akan dere durumu
İlimanı bulur mu
Gardaşım demeyinen
Yar gardaşım olur mu
Ata binesim geldi
Çayda inesim geldi
Ela gözlü o yari
Gine göresim geldi
Kırat kuyruk sallıyor
Yarim dengi bağlıyor
Kumalığa gidenler
Gözleri kan ağlıyor
Söyledigim türküler
Türkü değil uydurma
Al beni içeriye
Kapılarda buyurma
Söylediğim türküler
İyi miydi iyi mi
Senin o tatlı dilini
Bal yapıp da yiğim mi
Dertenin kenarında
Vurdum sarı yılanı
Orta boylu sevdüğüm
Gel dolanı dolanı
|