Prof. Dr. Sinsi
|
Halk Oyunlarında Uygulamadan Doğan Yozlaşmalar...
Folklor kavramı tanımlandığında; halkın gelenek bağlamında günlük hayatının tümünü kapsayan, bir zaman sürekliliği içinde, insanın beş duygusunun tümüne hitap eden, her türlü düşünce, eylem ve davranışlarını biçimlendiren, örf, adet, gelenek, görenek gibi kurumlarıyla davranış ve tutumlarını belirleyen, efsane, destan, masal, müzik, oyun, edebiyat vb gibi sosyal ve kültürel hayatın maddi ya da manevi ürünlerinin tümünü kapsayan disiplin anlamında, bilim ya da ansiklopedik bilgi bütününe verilen addır Kültür ise, toplumu bir araya getirme özelliğine sahip, ulusal nitelikteki maddi ve manevi ürünlerin tümünü kapsar Özellikleri ve nitelikleri itibarıyla birbiriyle örtüşen bu iki kavramdan folklor; anonim karakterli, bireysel yaratmaların dışında, zaman derinliği belirlenemeyen bir döneme kadar inen ürünleri kapsarken, kültür; kapsam olarak ulusal nitelikte, toplumun sanat ve geleneksel anlamdaki ürünleri ile bireysel yaratmaları da kapsayan, tarih derinliği bulunan, ancak bilinebilen ve belirlenebilen bir dönemde de olsa, oluşmuş tüm ürünleri içine alır
Turizm alanında, turiste sunulacak, onda bilme ve görme arzusunu uyandıracak gösterimler, kesinlikle yaşayan kültür ve folklorun ürünleri olmalıdır Bir turist için, görülmek istenen şey; orijinallik, özgünlük ve ulusal kimliğin renklerini taşıyan ürünler olacaktır İşte bu sunuma sürülecek ürünlerin niteliklerinin neler olabilmesi gerektiği konusu özellikle bir yabancı için çok önemlidir Öncelikle hareket ve müzik eşleşmesinden oluşan, göze ve kulağa hitap eden, halk oyunları sunuları üzerinde durmak gerekir Çünkü izleyende heyecan ve his yoğunluğu içinde, görsel estetiğin yanında, tarihi ve özellikle de kültür tarihinin izlerini canlı olarak yaşattığı görülür Müzikal anlamda modlarla, etnografik malzeme olarak kostüm ve aksesuarıyla ve hareket serilerinde bu değerleri yakalamak mümkündür
Halk oyunlarının arka planını oluşturan en öncelikli ve belirgin niteliği, belli ve yaşayan bir topluma ait olmasıdır Bu nedenle halk oyunlarının yapısını oluşturan niteleyici ses armonilerinden oluşan melodilerin ve hareket serilerinin, özgün ve karakteristik özelliklere dayanan estetik kimliği, toplumun genelinin kabulüne dayanıyor olması gerekir Göze ve kulağa hitap ederken ulusal renklerin vurgulayıcı yapısını taşımak zorunluluğu, kültürel bir değer niteliği taşıma mecburiyetini de beraberinde getirir Çünkü bu değerler, zaman sürecinde toplumun kendini ifade etme ihtiyacı olarak ortaya çıkmış, sosyalleşen insanla birlikte gelişerek günümüze ulaşmıştır Obje ve olayları algılama ve hareketle ifade etme arzusu, ulusal bir hareket alfabesi ve ses düzenini oluştururken, toplumca tanımlanan, tanınan ve karakterize edilen bir simge olmalarını da zorunlu kılmıştır Bu nedenle halk oyunları belli bir topluma ati, görsel ve estetik anlamda sahne sanatı olarak da toplumun kabulüne dayanan, ulusal değerde kimlik taşıyan müzik ve hareket formlarından oluşan bir sanat dalıdır
Halk oyunları, oluşum kaynağı ve süreci nedeniyle kolektif bir değere sahip olmak durumundadır Kişinin bilinçli ve isteyerek oluşturup geliştirdiği, üreticisi ve yapıcısı belli melodi ve hareket serilerinden oluşan halkın yaratı ve beğenisine dayanmayan dans anlamındaki oyunlar, halk oyunu kapsamında yer almazlar Halk oyunlarının içerisinde oluştuğu süreç, toplumun kolektif belleğinde yer eden, “gelenek” olarak da değerlendirilen ve ürünleri biçimlendirici ve karakterize edici bir devreden başka bir şey değildir Tek tek fertlerin bilinçli etkileme gücünden uzak ve tepki gösterici, onların tümünün bir araya gelmesiyle oluşan toplumun beğeni ve üretkenliğine dayanan, yozlaşmaya karşı mücadele gücüne sahip, kapalı bir devrede, herkesin bilinçsiz etkisine açık, tek tek hiçbir kimsenin oluşumunu sahiplenemeyeceği, ancak toplumun kimlik kazandırdığı kolektif ve toplumsal değer taşıyan anonim nitelikli hareket serileri ile yine onlara eşlik eden anonim özelliğe sahip müzik bütününden oluşan dans anlamındaki ürünlere halk oyunu adı verilir Bu nedenle gelenek geniş halk kitlelerinin de katılımıyla, bilinçsizce bir etkileme sürecinde, anonim bir karakterize olma evresinden geçerek oluşan ürünleri, kimlikte değer olarak ortaya çıkartır
Halk oyunlarının önemli niteliklerinden bir diğeri de belli bir tarih derinliğine sahip olmasıdır Nesilden nesle aktarım yoluyla, tarihin derinliklerinden günümüze, basitten komplekse, ilkelden olgunluğu ermiş kültürel ve folklorik bir değer olarak bir toplumsal gelişin sürecinden geçerek oluşur Halk oyunlarının en önemli özelliği anonim olmasıdır, ürünlerin sahibinin olmamasıdır Ayrıca yaygın bir mekânda oynanıyor olması, zaman biriminin kuşaktan kuşağa usta-çırak ilişkisi biçiminde olması gereklidir Halk oyunları da süreç içinde gelişir ve dönüşür Bu doğal bir evrim sonucu olur, başka bir şekle girer ve belki de yok olabilir Halk oyunlarının en önemli niteliklerinden bir başka aşaması olan anonimlik özelliği, türkü ve oyunların, yöre toplumunun mülkiyetinde olduğunu gösterir Anonimlik özelliği nedeniyle, yanlış bir düşüncenin ürünü olarak, hiçbir sanatçıya veya kişiye, yozlaştırma ve değiştirme hakkı tanımaz Yozlaştırılan ve değiştirilen her değer kaybedilen karakteristik özellik dernek olduğu gibi, ulusal kimliğimizde de farklılaşma anlamını taşır Çünkü belirli bir mekânda geçmişten günümüze “Babadan oğla”, “Kulaktan kulağa” ve “usta-çırak” ilişkisiyle “evirile-devrile”, “değişe-dönüşe” birlikte (kolektif) ürettiğimiz anonim kültürün bir parçası olarak halk oyunlarımız, kendi iç dinamiğiyle açıklanabildiği zaman karakteristik özellikleri anlaşılabilir Yani, zaman derinliği-mekân genişliği, anonimlim, yaygınlık, insandan insana aktarım, etkileşim gibi halk oyunları yapılanmasını etkileyen etmenler ki bu etmenler çoğaltılabilir Dünyamızdaki tüm halkların halk oyunları için bu etmenler geçeridir Bu bağlamda yerel ya da ulusal halk oyununu, diğer halk oyunu örneklerinden ayıran kendi özgün kimliğidir Bu kimliği oluşturan etmenler oyun ya da oyunlar grubunun iç dinamiği ile açıklanabilir Kısaca iç dinamik oyunun oluşum kaynağında etkileştiği çevreden kaynaklanır Ancak bu çevre günün yaşandığı çevre değil, geçmişte düşünce ve sosyal hayata şekil ve yön veren çevredir İklimsel özellikleriyle, coğrafi şekilleriyle, tabiat örtüsüyle ve çevre halklar ve kültürleriyle sosyal ve tabii çevre iç dinamiğin kaynaklarıdır
Gelenek kavramı çoğu zaman, geleneksellik kavramıyla karıştırıldığı görülmektedir Gelenek folklorun bir kavramı olup, bir süreci ifade ederken; farklılaşma, olgunlaşma ve bütünleşme evreleri ile bir kapalı devre oluşturarak, folklorik ürünleri koruyucu ve yabancılaşmaya tepki gösterici bir kalıp işlevini üstlenir Hâlbuki geleneksel ifadesi, belli bir tarih derinliğine sahi olan, ancak başlangıç olarak bilinen bir zaman derinliğine inen, bireysel yaratmaların da kapsamında yer aldığı, belli nitelikleri taşıyan ürünler için kültür terminolojisinden kullanılan bir kavramdır Örneklendirmek gerekirse, Klasik Türk Müziği geleneksel bir sanat olup, niteliği itibariyle bireysel yaratmalardan oluşurken, belli ve bilinen bir tarih derinliğine de sahiptir Öte yandan folklor ürünleri için, bu anlamda olmak üzere, otantik kavramı kullanılmaktadır Otantik ürünlerin en önemli niteliği, bilinmeyen bir tarih derinliğine, hatta tarih öncesi zamanlara kadar inebilen, yaratıcısı ve kökeni zaman olarak tespit edilemeyen ürünleri kapsıyor olmasıdır Ayrıca “gelenek” bir biçimken, geleneksel bir özü niteler Gelenek özü şekillendiren bir devredir Hâlbuki geleneksel ürün, belli bir biçim içinde şekillenmiş, özü ve içeriği ifade eder Bu anlamda, kültür ve folklor, birbirleriyle hem örtüşen nitelikte ürünleri kapsar hem de birbirlerinden farklı niteliklerde ürünlere sahiptir Hem birbirinin içinde, hem de birbirinin dışında ürün ve özellikler taşırlar Bu nedenle de, gelenek folklorun, geleneksel ise kültür kavramlarının terminolojisi içinde yer alır Bu nedenle folklor ve onun alanlarından biri olan halk oyunları otantik bir kökene sahiptir
İnsanın varlık olarak, kendi kendisi ile toplumla ve tabiatla geçmişten günümüze kadar uzanan bir uğraşı vardır ki, işte insan bu uğraşı sırasında farkında olmaksızın sınama-yanılma yoluyla kendi tabiatına uygun maddi ve manevi ürünler oluşturur Bu ürünler nesilden nesle aktarılarak çelişkileri ve zıtlıkları giderilmiş, eksikleri tamamlanmış, olgunluğa erişmiş bir bütünü meydana getirirler Ayrıca söz konusu ürünler zaman derinliğinde ve toplum içerisinde meydana gelmesi ona anonim bir nitelikte kazandırır Bu bağlamda folklorun (Halk Biliminin) iki temel ilkesinden biri “Otantiklik”, diğeri ise Anonimliktir Otantiklik temel yapıyı gösterir, anonimlik ise, zaman ve mekân kavramı içinde toplum tarafından yeni tarihlerde de benimsenmesi, bilinmesi ve öğretilmesi yoluyla yaşatılıyor olması gerekir Zaman olarak geçmişte yaratılmış, günümüzde yaşatılan ve gelecekte yaşatılma arzusu duyulan, toplumun kimliğini ve belirgin niteliğini oluşturan ürünlerdir İşte bu ilkeler ile ürünler, uzun bir süre içinde bedensel bir zevk ve ruhsal bir heyecanla gözlenerek istenerek ve duyarak kültürel bir aktarım olarak bellenir Aynı beden ve ruh işbirliğiyle kuşaktan kuşağa taşınır Bu istemde ve bellemede asla bir baskı ve zorlama olamaz Böylece her devir ve dönemin toplumuna mal olan bu ürünler, folklor ürünü olarak değer kazanır Bu ürünler zaman kavramı dışında düşünülemezse, zaman da otantiklik kavramı ile ilişkilidir Halk oyunları ve halk kültürü için “Otantiklik nedir?” diye sorulursa “ulaşılamayan en eski tarihtir” diye ifade edilir Belirlenemeyen ve bilinemeyen bir zamana ve eksikliğe kadar ulaşan, ilk yaratıcı ya da sanatçı diye bir kavramın söz konusu olmadığı, toplumsal ve orta bilincin üretken olduğu, erken bir döneme inmesini gerektirir Otantik oyun kavramı, otantik oyunu oluşturan etmen, halk oyunlarının iç dinamiği ve halk oyunlarının evrimi gibi çok yönlü ve karmaşık yapılı konulardır Biline geldiği gibi halk oyununun otantik olabilmesi için kendine ait özelliklerinin olması, dış etkenlere uğramaması ve kendi iç şartlarına göre oluşması gerekmektedir Bir oyunun veya oyunlar grubunun otantik olabilmesi için; tarih, coğrafya ve toplum kesitinde olay ele alındığında;
A- Zaman derinliğine sahip olması, oluşumu ile ilgili belirlenemeyen ve bilinemeyen bir tarihe kadar derinliğe sahip olması,
B- Mekân üzerinde yaygınlığı ve coğrafya üzerinde çeşitlemelerinin bulunması gerekir Temelde ya da kökende aynı, gelişim sürecinde genişlemelerle farklılaşmış ürünlerin varlığını ifade eder
C- Anonimleşme sürecinde, kapalı bir devrede, geniş kitlelerce birlikte üretim potasında oluşturulurken, bilinçsiz bir süreçte, yabancı etkilerden uzak halk kitlelerince ortak olarak üretilmiş olması gerekir
D- Tarihsel süreçte kuşaktan kuşağa aktarılarak nesiller arası ortak bir ürün niteliğine sahip olmalıdır
E- Kolektif gelişim sürecinde ve olgunlaşan ürünler, gelenekte var olan birikimlere sahip bireylerden etkilenerek ve onları etkileyerek, bireyin sahiplenemeyeceği varyantlara genişleme ve olgunlaşma noktasına erişmiş olması gerekir
Şimdi halk oyunlarının halk oyunu olması için olmazsa olmaz kuralı olarak, halkın bu oyunu icra edip etmemesi açısından olay değerlendirildiğinde, eğer halk bu oyunu icra etmiyorsa, buna halk oyunu demenin güç olacağı sonucu açıktır Yani halk oyununun yaşayan bir varlık olarak toplumun süzgecinden geçmesi ve onun gönüllü bir uygulayıcısı ve yaşatıcısı olması gerekir
Toplum bir yandan folklorik bir ürünleri doğrudan yaratıp şekillendirirken, aynı zamanda onun kurumları ve çerçevesi içerisinde kendisi de şekillenmektedir Toplum bu anlamda yabancılaşmaması, yozlaşmaması kendi yaratmalarına bağlılığı ile mümkündür Çünkü o yaratmalar, şekiller ve kurumlar kendi tarihsel şartlarının, kendi coğrafyasının ve kendi ulusal karakterinin mecbur koşması sonucu doğmuştur Buradan toplumun statikliği (durağanlığı) gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır Toplum, yeni doğan şartlara göre, doğacak ihtiyaçları karşılamak üzere, belli bir kökene ve geleneğe bağlı olarak, yeni kurumlar meydana getirecektir -ama kesinlikle kendi temeli üzerinde ve bünyesine uygun olmak kaydıyla- Bu da folklorun dinamikliğini, durağan olmadığını gündeme getirmektedir Durağan folklor ölmüş, tarih olmuş demektir Yaşayan toplumun, ölmüş folkloru, yani gelişmeyen kurumları olamaz
Toplum, değişmemekte, gelişmektedir Çünkü değişme bir başka hale dönüşmedir Hâlbuki gelişme, varlığın kendi temeline, kendi kurumlarına uygun yeni kurumlar meydana getirerek genişlemesidir Değişme belirli bir prosedüre bağlı olmadığı için sonucun ne olacağı da belirsizdir Bilinen bir şey de, toplum olaylarında değişme, toplumun en azından kendisi olmaktan çıktığıdır Gelişin bir dinamikliği, ifade ederken, değişme bir savrulmayı, ters yüz olmayı ifade eder Bir şey kendi köküne bağlı olarak değişmez, ancak kendi kökünden koparak değişir Değişen her şey benliğinden uzaklaşır, yozlaşır ve dejenerasyona uğrar Türk Dil Kurumu sözlüğünde dejenerasyon kavramı; yozlaşma, bozulma, soysuzlaşma olarak tanımlanırken, yozlaşmak:
1) Doğasındaki iyi nitelikleri sonradan yitirmek, gerilemek,
2) Bir şeyi manevi niteliklerinden uzaklaştırmak olarak tanımlanmaktadır
Bu anlamda olmak üzere, bu çalışmada, bir halk bilimi ürünü olarak turizm sektöründe bir program niteliğinde turistlere sunulan halk oyunlarının bilimsel nitelikleri belli iken, bilimsel ölçütler ortadayken, bir takım uygulamalar nedeniyle bütün eleman ve kurumlarının nasıl ve niçin yozlaşabildiğini ve yozlaşabileceğini ortaya koymaktadır
Çalıştırıcılardan ya da Eğitmenlerden Kaynaklanan Yozlaşmalar
Halk oyunlarının turizm alanında bir gösterim elemanı olarak hazırlanması ve mizansenlerle desteklenmesi noktasında; uygulamaya bakıldığında, birinci planda tekili ve yetkili olan kişi, o ekibin eğitmenidir Genel folklor ve kültür konusundaki bilgi ve birikiminin zenginliği ve ufkunun genişliği, turiste yapılacak sunumda olumlu ya da olumsuz yönden tek belirleyici kişi konumundadır Elbette ki bu konumuyla yozlaşma ve saptırmaların da odağındaki kişi eğitmendir Bu nedenle onların yetkinliği, birikim zenginliği ve kültür derinlikleri, ilkeleri sununun otantik özelliğini koruma ya da önemseme yönünde tavrımı ortaya koyar
Halk oyunları “Eğitmen”liği alanın önemli bir olgusu olup, yerel eğitmenler aynı zamanda belli ölçüde kaynak kişi olma niteliğine de sahiptir Yöresel birimleriyle veya yanlışlarıyla ya da eksikleriyle olayı her zaman etkileme noktasındadırlar Ancak yöresini hiç terk etmeyen eğitmenle, büyük kentlerdeki eğitmenlerin olaya etkisi, katkısı ve olumsuzlukları farklı boyutlardadır Büyük kentlerdeki eğitmenler çoğunlukla teknik yetkinliğe sahipken, yerel eğitmenler tavır, üslup ve tarz açısından yetkinlik gücüne daha çok sahiptir
Halk oyunları, uygulama alanının genişliği ve zenginliği yönünden günümüzde ekonomik anlamda yükselen bir değerdir Halk oyunlarının kapsam alanı anaokullarından, ilköğretim okullarından, lise ve üniversitelere ve hatta Halk Eğitim ve Gençlik Merkezleri’ne kadar örgün ve yaygın eğitim kurumlarını da içine alan geniş bir kitlenin taleplerine cevap veren, bir arz kesiminin oluştuğunu görüyoruz Yine turizm alanında, tatil köylerinde, büyük otellerde vb gibi turistik yerlerde müzik ve halk oyunu, hatta seyirlik oyunlar sunumu şeklinde, gittikçe hızla artan, bir talep olarak ortaya çıktığı görülmektedir Bu anlamda, rantı gittikçe artan bir halk oyunları piyasası oluşmuştur Hiçbir denetim mekanizmasının kontrolünün söz konusu olmadığı, kalitatif(niteleyici) ve kantitatif yönden sunulan metaın düzeyinin belirlenemediği ve bir otoriteye bağlı olmayan bir alan Bu kesimi kısaca bir öbekler halinde toparlayacak olursak; öğreticisi (eğitmen), enstrümanı (müzisyen), kostümcüsü, yöneticisi, sahneleme uzmanları ve organizasyon simsarları (davet mektupları sahipleri ya da uluslararası bir takıl halk oyunları festival ve yarışma organizasyonu ile bağlantılı kişiler gibi grup ya da kuruluşlara ücret karşılığı yurtdışına davet temin ederler), animasyon şirketi ve toplulukları gibi birkaç kalemde toplamak mümkündür Bu oluşum piyasa ekonomisi kurallarınca biçimlenmektedir Özellikle metropol kentlerde yerel yaşama özlem duyanlar, ya da iç ve dış-turistik amaçla geziye çıkanlar, yöresel festivallerde oyun grupları ve onları izleyenler farklı bir amacı taşıyanlarca kullanılmakta ve böylelikle istemeyerek de olsa onların çıkarına hizmet etmiş olmaktadırlar Bunun en somut örneği bir anda binlerce halk oyunları eğitmeninin türemesinden görüyoruz Dünyanın hiçbir yerinde nitelik yönünden yeterli eğitmeni olmayan –fiziki vb gibi- şartları oluşmamış bir sanat dalı, bu denli hızlı bir gelişme göstermiştir Ket toplumunda halk oyunlarının; kültürel değerlerini halk bilimsel (folklorik) niteliklerini ve toplumsal işlevlerini büyük ölçüde yitirdiği ve değişik amaçlara araç edildiği söylenebilir Yine, turistik belde ve tesislerde, turist gruplarına “Bin bir Gece” vb gibi kültürel ve folklorik söylence ve anlatımlarımızla hiçbir ilgisi olmayan sunumların oluşturulduğunu da görüyoruz Söz konusu sapkın etkinlikler halk oyunlarını sadece amaç yönünden yozlaştırmayla kalmayıp, gelenek ve teknik yönden de yozlaştırdığını göstermektedir
Değişik dönemlerde olaya müdahale edilerek, iyileştirme (rehabilite) faaliyetlerinin yapıldığı görülüyor Amaç bilgi ve imkân aktarım yoluyla alana katkıda bulunmak, kontrollü bir gelişimi sağlamaktır Çeşitli illerde oyun grupları kurularak günümüze gelinceye kadar bu çalışmalar sürdü Okullarda, Halk Eğitim Merkezleri’nde, dernek ve kurumlarda teorik ve pratik olmak üzere halk bilimi çalışmaları yapıldı Halk oyunlarına gösterilen bu ilginin sonucu olarak, halk oyunları öğreticilerinin sayısında aşırı derecede artış meydana gelmiştir Bir dönem Halk Eğitim Merkezleri’nce yürütülen, formasyon (Biçimlenme-yöre öğreticisi yetiştirme) kursu şeklinde yürütüler kurslarla bu eksiklikler giderilmeye çalışılmış, ancak büyük tepkilere neden olmuştur Hâlbuki bu bir eğitmen yetiştiriciliği kursu olmayıp, eğitmenlik yapan çalıştırıcılarda eksikliği gözlenen ve hissedilen konularda bilgilendirme tamamlamalarla yetkinleşmelerini sağlama ve olaya bir standart getirme gayretiydi Nitekim söz konusu çalıştırıcılarda gözlenen ve konuyla ilgilenen uzmanlarca da kabul edilen; bu halk oyunları eğitimcilerinin gerekli alt yapı ve araştırmadan yoksun oldukları ve yöreyi gereğince tanımamalarından dolayı, hiçbir birikime de sahip olmamalarına rağmen kendi yorumlarını da katarak bazı oyunların değişmesine veya yozlaşmasına neden oldukları görülmektedir Bilimsel kabule göre, halk oyunlarının bilinçsiz bir süreçte gelişmesi gerektiği ilkesine aykırı olarak, bilerek bazı figürleri göz ardı ettikleri ve ayıkladıkları görülmektedir Bu uygulamalar da oyunların anlamlarını yitirmesine ve otantiklikten uzaklaşmasına neden olmaktadır Bu yozlaşmaların bir başka nedeni de eğitmenlerin yaşantıları boyunca, oyunlarını öğrettikleri yöreye hiç gitmemeleri, yörenin yaşam biçimlerini, lokal(yerel) ya da alt kültürlerini araştırmayıp, yöre halkının duygularını ruhlarından hissetmemelerinden kaynaklanmaktadır Ayrıca karşılaştırma ve kıyaslama imkânı veren varyantları hiç dikkate almadan, irdelemeler yapmaya, fikir yürütmeye kalkarak yanlış sonuçlara gittikleri görülür
|