07-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Güllü Baba Efsanesi - Niğde
Nigde'nin 9 kilometre kuzey batisinda, "Güllüce" adinda, baglik bahçelik sirin bir köy var Köyün yanibasinda da "Güllü Baba" ya ait bir türbe Kim bu Güllü Baba diye sorarsaniz, Gülcüler köyünde herkesin dili çözülür, baslarlar size anlatmaya:
Türk sultani asker çeker, sefere çikar Mevsim kis, yollar kapali Ordu Güllüce köyünün bulundugu yerde çakilir kalir Asker soguktan titremekte, açliktan kivranmaktadir Az ötede bir kulübecik var Bacasi buram buram tütmekte Sultan atini kulübeye dogru mahmuzlar Kulübede, ak sakalli, nur yüzlü, yasli bir Türkmen kocasi, ocakta fikir fikir çorba kaynatmakta
Sultan kulübeye adimini atar atmaz, ihtiyar gayet sakin, Sultanin selam dahi vermesine meydan birakmadan konusur:
- Geldin mi? Bende sizi bekliyordum Üsümüssündür Geç söyle ocagin basina Askerlerin de üsümüstür, onlara bir çira gönderelim de isinsinlar
Sultan saskinlik içinde Ne diyeceginin bilemeden ocagin basina geçer Ihtiyar ocaktan bir çam alir Sultanin nöbetçilerinden birine uzatir
- Götür bunu çocuklar isinsinlar Biraz sabrederlerse çorba da hazir
Sultan dayanamaz:
- Bu küçük atesle onlari isitacak, su kaynayan tencereyle mi karinlarini doyuracaksiniz? Der
Ihtiyar, yine sakin:
- Elbette, Allah Kerim
Bir süre sonra, ordu çadirlarini kurar, küçücük ates, koca bir köz olur meydanda herkes isinir Kaynayan tencere, karavanlara kepçe kepçe döküldügü halde bir türlü bitmez Artar bile
Sultan memnun, izin ister ihtiyardan Giderken, Türkmen kocasini bir kez daha denemek ister Koynundan, atlas bir kese çikarir Içerisi altin dolu Ihtiyara uzatir Ihtiyar:
- O bize degil, seferde size gerek Bizim dünya malinda gözümüz yok Biz gönül adamiyiz Bizim isimiz gönülledir
Bunu dedikten sonra, karakisin ortasinda, koynundan, fidanindan yeni koparilmis bir taze gül uzatir Sultan gülü alir, ihtiyarin ellerini öper:
- Bundan böyle senin adin Güllü Baba olsun der, yoluna devam eder
O günden sonra, Güllü Baba'nin kulübesinin yakininda bir köy kurulur Adina "Güllüce" derler
Siz buna ister efsane deyiniz, ister hikaye Türk konuk severligine, gönülden yapilan bir ikramin taze bir gül gibi karakista dahi bozulmadan kalabilecegine ne de güzel örnek
|
|
|