Konu
:
Köçekler Ve Çengiler
Yalnız Mesajı Göster
Köçekler Ve Çengiler
07-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Köçekler Ve Çengiler
Eski devirlerde çalgı ile rakseden erkelere "köçek" derlerdi
Köçek oynatmak da yakın zamanlara kadar zevk ve sefahat (eğlence) erb'bının başlıca seyirlerinden birini teşkil ederdi
Erkek olan köçekler kız gibi görünmeye kız olan çengiler ise delikanlıya benzemeye çabalarlardı
Bir çengi kolunun sokağa çıkışı seyredilecek bir manzara idi
Köçekliği Reşit Paşa yasaklamıştı
Köçek olmak kolay bir iş değildi
Bunlar çehreleri genç kız sim'larını andıran süzgün gözlü ve n'rin endamlı delikanlılar arasından seçilirdi
Ve bu suretle seçilen köçek namzetleri (adayları) uzunca bir zaman hususî meşkhanelerde talim ve terbiye edilirlerdi
Meşkhanelerin sahipleri hemen umumiyetle Rum ve Yahudilerdi
Uzun zaman çengilik etmiş olan kıpti (çingene) kadınları bu meşkhanelerde raks ve çalgı ustalığı (öğreticiliği hocalığı) ederlerdi
Bir köçek aylarca ustaya çıraklık ederek ve birlikte taklitleşmelerle yetişirdi
Bu müddet içinde raksın çeşitleri ile seyircilere hoş görünmek sanatını öğrenirdi
Köçekliğin gün görme çağı İstanbul'da XV
yüzyılın son yıllarında başladı
Cariye çengilerini Şak (Doğu) ve Türk Saraylarındaki rakkaseliği çağları çok daha eski ve bu kayıtlarla sabit olup köçekliğin erkek meclisleri için zamanla çıktığı tahmin edilebilir
Hususiyle (özellikle) Sultan İbrahim devrinde köçeklik adeta bir sanat şekline girmişti
O tarihlerde Musevîler tarafından "Kol" denilen oyuncu esnaf takımları kurulmaya başlamıştı
Takriben (Yaklaşık) iki yüz oyuncudan mürekkep olan (oluşan) bu kolların içinde hokkabazar cambazlar prendebazlar ateşbazlar bulunduğu gibi köçekler de vardı
Bunlar İstanbul'un muhtelif hanlarının meydanlarında kurdukları çadırlar altında türlü şenlikler meydanlarında yahut yüz düğünlerinde açık havada oynarlardı
Oyunların sırası baştan düzenlenirdi
Önce cambazlıkla başlayan sıra köçeklerin sürekli rakslarıyla (oyunlarıyla) sona ererdi
Günlerce süren saltanatlı düğünlerde sıra çoğunlukla böyleydi
Köçeklerde bir ud çeşidi olan lağuta (mavta) ile birlikte 1740'tan itibaren Bat'dan ithal olunan sinekeman (viola d'amore) oyuna eşlik eder olmuşlardı
Takriben 1850'den itibaren de Leh menşeli armudî tırnak kemançesi (kemençesi) oyunda kıvraklığıyla sinekemane tercih olunarak lağutayla birlikte "köçekçe" faslının "kaba saz" denilen refakat takımını vücuda getirir olmuştu
Mam'fih (bununla beraber) XVI ve XVII
yüzyılların minyatürlerinden büyük düğünlerde küme fasılların bile raksa refakat edebildiği anlaşılmaktadır
"Kabak saz" köçekçenin tarihteki en muahhar (sonraki) eşlik takımı olmuştu
Köçekler sonucu kayıtlardan öğrenilebildiği kadarıyla raksta meselâ kadife üzerine sırma işli mintan ve altına etekleri sırma saçaklı canfes veya kadife fistan giyerlerdi
Bele altın yahut gümüş kakmalı enlice meşin kemer takarlardı
Saçlarını uzatırlar ve iki tarafa döktükleri k'küllerinin uçlarını kıvırırlardı
Böylece kendilerini genç bir kıza benzetmeye çalışırlardı
Köçekler iki sınıftı
Birkaç yıl köçeklik edenler artık kartalmaya başlar başlamaz "tavşan oğlanları" sınıfına terfi ederlerdi ve bunlar bacaklarının tar'vetini (tazeliğini güzelliğini) kaybettikleri için raksederlerken topuklarına kadar ince çuhudan dökme şalvar giyerlerdi
Her iki sınıfta olanlar oyunda parmaklarını zil takarlardı
Oyunlarda gösterdikleri maharete ve seyircilerde bıraktıkları tesirlere göre "nazlışah canşah küpeli şah zalimşah saçlı dilberşah" gibi isimler alırlardı
Halkın mühim bir zümresi (önemli bir bölümü) köçek oyunlarına gayet rağbet gösterirdi
Hatt' nice zevk ehli zenginler bu dilber köçekleri uğrunda servet fed'sından bile çekinmezlerdi
Kimi büyük meyhanelerde ve orta şadırvanlı kahveh'nelerde de köçek oynatmak âdetti
Bunlar rakslarını bitirdikten sonraoradaki zevk ve erbabına s'kilik (içki dağıtıcılık garsonluk) ederlerdi
Köçeklik 1856 tarihine kadar devam etmişti
O yıl beşinci defa sadrazam olan Reşit Paşanın (Mustafa Reşit) Paşa Sultan Abdülmecid'in aldığı bir ir'de - i seniyye (padişah emri buyruğu) üzerine İstanbul'da köçekliğe son verilmişti
Fakat vil'yetlerde bu gayritabiî oyun (aykırı oyun) bir müddet daha devam etmişse de yavaş yavaş oralarda da azalıp gitmiştir
Kadını açık giyimle mahrem (gizli) toplantıda erkeklerin oynatıp seyretmelerinden ibaret "oturak âlemleri" daha tabiî (doğal) bir seyirlik halide köçekliğin yerini tuttuysa da asıl tabiîlik iç illerde mahremliğin de kalkmasıyla gün görmüş olacaktır
Büyük merkezlerde eski dönem zevk ve eğlence vasıtalarından biri de "çengiler" idi
kasabalara kadar az çok her yerde p'yitah (başkent) raks çeşitlerinin taklit edildiği gizlice veya 'lenî olurdu
Çengiliğin tarihi Şark'ta (doğu dünyasında) başlangıç gösterilemeyecek kadar eski ise de III
Ahmet çağında parlak sayılabilecek derecede üstünlükle gün görmüştü
Çengiler de tıpkı köçekler gibi muhtelif kolardan müteşekkildi (oluşmaktaydı)
Bu kolları kuran iş başılara "kolbaşı" denilirdi
Çengi teşkil'tı köçeklere göre daha geniş olup bu durumu da tabiî (doğal normal) oyun oluş hâli kendiliğinden izah eder
Bir çengi kolu bir kolbaşı ile iki yardımcısından ve 12 çengiden kuruluydu
Kolbaşıları hemen hepsi çengilikte yetişirdi
Bu işten para kazanarak yaşlanıp raks kabiliyetini kaybetmeye başlayanlar artık çengilikten vazgeçerler kendileri birer kol düzerlerdi
Köçeklik gibi Çengilik de kolay bir iş değildi
Çengi namzetleri (adayları) hep c'zip çehreli ve mütenasip (düzgün) endamlı genç kız veya genç dullardan seçilirdi
Şüphesiz ki; fakir kimsesizlerden olurlar bu sanattan geçim umarlar ve çoğu kısa zamanda refaha kavuşurlardı
Seçilen kızların çengi oluncaya kadar kolbaşının evinde yatıp kalkmaları ve hep raks meşkinde (tekrarında çalışmasında) bulunmaları usuldendi
Kolbaşları çoğu zaman evlerinde kalburüstü kimselerde hususî (özel) ziyafetler çeker böylelikle onların him'yesi altında serbestçe sanatı yaşatırlardı
Çengilerin sanat icra ettiğini yerler meselâ düğünlerin kına geceleri ve loğusaların "kırk hamamları" gibi tertipli kadın şenlik günleriydi
Bir çengi kolunun sokağa çıkması ayrı bir merasime bağlıydı
Sırtına ağır bir çuha yahut kumaştan farece giymiş tülbent yaşmak tutunmuş sarı çizmeli kolbaşı en önde giderdi
Bir koluna bir Arap halayık öbürüne elinde büyücek bir çanta bulunan boylu poslu bir halayık girerdi
Kolbaşıyı tıpkı onun gibi sade giyimli muavinleri (yardımcıları) takip ederdi
Onlardan sonrareng'renk ipekli kumaşlardan feraceleriyle ince tül yaşmaklarıyla çengiler ikişer ikişer onların peşinden gelirlerdi
Kafilenin sonunda da muhafız olarak iki Arap halayığın buluşması usuldendi
Zengin çengi kolları da bu kafile biraz daha genişlerdi
Sıracılar yardıkçılar aynacılar Çerkes ve Gürcü kızlarından büyüklü küçüklü bir takım halayıklarla ekseriye beş kadından mürekkep olan (oluşan) çalgılar kafileye katılırlardı
Çengilerin çalgı takımı bir lağuta (lavta) bir sinekeman bir çifte nakkare bir kemençe bir de deften mürekkep olmakla beraber başka türlü küçük terkipler (birleşmeler) de olsa bilinirdi
Çalgıcılar hem çalar hem de söylerlerdi
Çengilere çağrıldıkları yerde bir oda ayrılırdı
Odanın kapısı örtüldükten sonra hiç kimse içeri giremezdi
Çengiler burada soyunup dökünerek süslenmeyi tazeler ve oyun elbiselerini giyinirlerdi
Alel'de (basit sıradan) rakslar için meselâ ince tülden gömlekler ve ipekliden eteklik giyerlerdi
Fakat "tavşan oyunları"nda giyim değiştirirlerdi
O zaman da ipek veya bürümcek gömlek üzerine sırma işlemeli kolsuz bir mintan ile kadifeden bol bir şalvar giyerlerdi
"Tavşan oyunları"nın büyük bir özellik ve önemi vardı
Bunu ancak usta çengiler oynardı
Saz takımının çaldığı tavşan veya köçekçe oyunlarının 'hengine uyarak köşeden köşeye koşarlar tıpkı bir tavşan gibi çevik hareketlerle sıçrarlardı
Nasıl ki köçekler kadınlaşmayı taklit ederlerse çengiler de böylelikle erkekleşmeyi ve genç birer delikanlı haline girmeye özen gösterirlerdi
Onun için saçlarını kısa kestirir "zeybek" "kilci" "kalyoncu" gibi oyunlarda erkek elbiseleri giyerlerdi
Köçekler gibi çengilere de kendi adlarından başka hal ve şanlarıyla mütenasip (uyumlu) birer l'kap takılırdı: Sedef Zehra Benli Hacer Zilkıran Kamer Fidan Ayşe Kelebek Fitnat Saçlı Sümbül Kemankeş Ed' Zülüflü Hatice Yandım Emine
Baştakiler III
Ahmet son dördü de III
Selim devrinin ünlü çengilerindendi
Zevk ü sefâ ehli zenginlerle sefahati (eğlenmeyi) seven nice devlet erkânı türlü vesilelerle konaklarına köçek ve çengiler getirirlerdi
L'kin Sultan İbrahim'den maada (başka) hiçbir padişahın devrinde saraylara köçek ve çengi girmemişti denilebilir
Saraylarda iç oğlanlarından hususî surette köçekler genç ve dilber cariyelerden de çengiler yetiştirilirdi
Bunlar haftanın belirli günlerinde gene sarayın kendi saz heyetiyle birleşirler çalgı ve rakslarla padişah ve sarayın harem takımını eğlendirirlerdi
Köçeklik resmen ilga edildikten (kaldırıldıktan) sonra bile Sultan Aziz devrine kadar saraylarda bu hal devam etti
Ve nihayet II
Abdülhamit devrinde saraylarda da köçek ve çengi oyunlarına son verilirdi
Buna karşılık saraylılar arasında bir müddet daha tavşan köçek ve curcuna oyunlarına devam edilmiştir
Sultan Abdülhamit devrinin bazı erkânı (ileri gelenleri) konaklarında kapalı bir halde eğlenceler tertip ederlerdi
Bunun için de halayıklardan oluşmak üzere s'zende ve h'nende heyetleriyle oyuncu kızlar yetiştirirlerdi
Sultan Abdülhamit'in İzzet Hulu yahut Arap İzzet n'mıyla meşhur ikinci k'tibi İzzet Paşanın Şam ve Mısır'dan getirilme kızlardan mürekkep (kurulu) bir incesaz takımı ile ayrıca yetiştirilmiş oyuncu kızları vardı
Merkez Kumandanı Saadettin Paşanın on dokuz kızdan birleşik çalgı takımı ile oyuncu kızları da oldukça şöhret kazanmışlardı
Fakat son devirlerde tavşan ve zeybek oyunlarıyla köçekçe ve curcuna raksları unutulup gitmiş ve oyuncu kızların bütün maharetleri sadece çiftetelli ve bahriye çiftetellisi ile Anadolu'nun zilli ve kaşıklı düz oyunlarına inhisar etmiştir
Oyun bir heves de istidat (yetenek) konusu olduğu için binlerce kızımızın kendi meclislerinde zevkle oyunbilirlik göstermekte devam ettiklerinde hiç şüphe yoktur
Çengiler:
Kadın cemiyetlerinde (toplantılarında) da çengiler oynardı
Bunlar da tıpkı erkek köçekler gibi teşkil't t'bi esnaftan idiler
Kadınlardan mürekkep (kurulu) Çengi kumpanasına da "kol" denirdi
Bir çengi kolu; kolbaşından muavininden ve on iki oyuncu kadından müteşekkildi (oluşmaktaydı)
Ayrıca çengileri bir de dört kadınlık çalgı takımı bulunup bunlar kemançiften'ra ve iki def çalarlardı
Çalgı takımına "sıracı" denilirdi
Kolbaşı bu heyetin ustası patronu her şeyi idi
Kolbaşının evi meşkh'ne sayılır çengi yetişmek isteyenler de meslekte ustalık kazanmak arzu eden çengiler de burada saz ve raks öğrenirlerdi
Kolbaşların evleri başlı başına bir âlemdi
Hususî (özel) eğlenceler düğünler ve saireler tertip eden kimseler kadın meclislerinde çengi bulundurmak istediklerinde keselerine göre bu kolbaşlardan en şöhretlisinin veya bir başkasının evine gidip kadınla pazarlığa girişirler ücrette uyuşulunca kolbaşı çengi heyetini alır düğün evine giderdi
Kolbaşı kadın ile yardımcısı yaşmak ve ayaklarına sarılı çizme giyerler ellerinde birer yelpaze bulundururlardı
Çengiler ince yaşmaklar tutunurlar allı morlu - sarılı reng'renk feracelere bürünürlerdi
Bir çengi kolunun sokaktan geçişi hayli eğlenceli bir manzara teşkil ederdi
Önde kolbaşı ile muavini bunların arkalarından da devirlerinin zarif ve nazarrüb' (göz alıcı) giyimleri sayılan kıyafetleriyle çengiler yürürlerdi
Bunları çalgılar (sıracılar) takip eder onların arkasından da yardakçılar hademeler ve kolbaşının hususî hizmetçisi küçük bir Çerkez kızı gelirdi
Sokaklarda iki boy erkekler durup bunları tebessüm ve hevesle seyrederler çengi kadınlar serbest'ne evz' (tavırlar) ile etraflarına bakınıp tebessüm kaş göz işaretleri ve hatt' harfend' harfend'zlıklar (söz atmalar) yaparak mukabele (karşılık) görerek geçip giderlerdi
Davet edildikleri evde kendilerine bir çengi odası ayrılır bunlar gelir gelmez oraya girerlerdi
Hamam ustaları ve "soyguncu" denilen kadınlar da bunlarla birlikte içeriye girerler ve kolbaşının yardımcısının ve çengilerinin elbiselerini çıkarırlarsüslenmelerine yardım ederler hizmetlerinden bulunurlardı
Bu odaya girmek çengi kolu efradiyle (bireyleriyle) bu soygunculardan maada (başka) kadınlar için memnu (yasak) idi
Fakat çengilerin içerde cilvelerle gülüşmelerle birbirlerine naz ve ed' yaparak sevişerek okşayarak soyunup giyinmeleri birçok genç kadınların tecessüsünü (merakını) çeker vesileler çıkarıp (yaratıp) odanın civarından geçeler fakat içeriye giremezlerdi
Çengiler kendi odalarında soyunup dökündükten sonra oyun kıyafetleriyle umumî (genel) eğlence odasına geçerlerdi
Oyun giyimi de oldukça göz çekici (alıcı) idi
genç ve güzel çengiler parıl parıl uzun uzun saçlarını arkalarına salıverirler beyaz göğüslerini yarı yarıya açarlar üstlerine tül gömlek pullu kadifeden camadanlı yelek tennure biçimli sırma saçaklı canfes eteklik ayaklarına yumuşak oyun terliği giyerlerdi
Tül gömlek Aktenlerini şeffaf bir şekilde örter ve cazibeli gösterircamadanlı yelek mevzun (düzgün) vücutların bütün inhinâ (kıvrım) ve hatlarını teressüm (tasvir resmetme) ettirirgöğüslerini meydana çıkarırdı
İnce ve mevzun bellerini sırma kemer takınarak süslerlerdi
Tennure biçimi beli dar etekleri alabildiğince geniş eteklik salınıp döndükçe çevrilip açılır n'rin ve mevzun ayaklarını meydana çıkarırdı ve çengi kadınlar ikide bir iltiz'mla (lüzum görerek) eteklerini kaldırır n'zan (nazlı) ve hırm'nreftar ederlerdi (salınarak yürürlerdi)
Çengilerin oyun tarzı çeşitliydi
Bu muhtelif kollara göre değişirdi
Maamafih (bununla beraber) az çok müşterek (ortak) olan esas şöyleydi
Sıracılar; keman daire çifte n'ra çalmaya başlarlar
Ağır ezgi terennümleri arasında önde kolbaşı arkasında muavini arkada on iki çengi olduğu halde etrafı çepeçevre sedirli büyük odanın meydanına dört defa devrederlerdi
Bu iki fasılda raks (oyun) yoktu
Sonraki fasıllara (bölümlere) kolbaşı ile muavini katılmalar meclisin itinalı bir köşesinde kem'l - i azametle (ululuklabüyüklükle) oturup uzaktan nezaret ederlerdi
İkinci fasılda çengiler parmaklarında zil olduğu halde çıkarlar sıracıların terennümlerine hareketlerini uyarlayarak raksederlerdi
Oyun göbek atmalar topuk tartmalar omuz titretmeler gerdan kırmalar kendini geri atmalar usul usul ileri - geri gidip gelmeler aralarda ağır birer devir yapmalar ve hoplayarak vücudunu etlerini göğüslerini sallayıp titremelerle doluydu
Balım gibi bıngıl bıngıl yürüyüşlerde kol dalgalanışlarının zarafeti adımların yumuşaklığı nispetinde nefis düşer tebessüm ve göz süzmelerdeki değişiklikler şarkı sözleri de yakıştırılırdı
Toplu yürütüldüğü için hareketlerde birlik esastı
Fasılların arasında çengiler dinlenir seçkin kıyafetli süslü hanımefendiler bunlara takdir ve tatyible (gönüllerini alarak) altın yapıştırırlar bahşiş verirlerdi
Üçüncü fasılda meselâ tavşan faslına çengiler erkek biçimi giyimlerle çıkarlardı
Bu elbiseler tamamen erkek köçeklerin ve hususîyle tavşan oğlanlarının giyimlerine benzeyişliydi (benziyordu)
Dördüncü ve sonuncu fasılda da raks yoktu
Sıracılar saz çalarken çengiler h'nendelik eder türlü şarkı ve gazeller okur güzel ve gürbüz sesleriyle dinleyen kalpleri yakar ezer ve bükerler ağlatır güldürür ruhanî saf' bahşederlerdi (ruhen rahatlıkhoşnutluk sağlarlardı)
Yine bu fasılda kolbaşı ile muavin kalfasının riyasetinde (yönetiminde) çengiler türlü oyunlar gösterirlerdi (?)
Erkek köçeklerin erkekler arasından ruh hastası düşkünlerinin çıkışı gibi çengilerin de kadın 'şıkları olurdu
Bunlardan çoğu zengin hanımefendilerdi
Mahbubelerini (sevgililerini) zaman zaman taltif ve takdirle evlerine çağırırlardı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul