Konu
:
Türk Kültüründe Doğum Gelenekleri
Yalnız Mesajı Göster
Türk Kültüründe Doğum Gelenekleri
07-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Türk Kültüründe Doğum Gelenekleri
Geçiş dönemlerinde ilki olan doğum dünyanın her yerinde olduğu gibi Anadolu’da da her zaman mutlu bir olay olarak kabul edilmiştir
Dünyaya gelen her çocuk sadece anne babanın değil aynı zamanda akrabaları sopun sayısını artırmaktadır
Sayının artması ise; gücün dayanışmanın artması bakımından önem taşımaktadır
Özellikle küçük topluluklarda ve etnik gruplarda aileler nüfuslarının çokluğu oranında kendilerini güçlü ve dayanıklı hissetmektedirler
Yaygın olan “çocuk ailede ocağı tutturur” sözü de toplumun bu konudaki değer yargısını ve aileye bakış açısını ortaya koymaktadır
Diğer bir boyutuyla incelendiğinde ise; doğum kadına duyulan saygınlığı artırdığı gibi erkek de aynı şekilde çevresinden gelen baskının erkek yerine konulmamanın toplumsal ve ruhsal ezikliğini duymaktadır
Anaya benlik ve bütünlük sopa da güç kazandıran ve yaşamın başlangıcı olan doğum olayı gerek söz konusu çiftin gerek yakınları tarafından büyük önem taşımaktadır
Doğum ve onun kendi evresi içerisindeki evrelerine de bir takım geçiş töreleri ve törenleri eşlik etmektedir
Yaşamın başlangıcı olan doğum en önemli geçiş dönemlerinden olup; gelenek görenek
Adet ve inanmalar hamile kadını ve çevresindekileri daha doğum öncesinden hatta çocuk sahibi olma isteğinden başlayarak birtakım adetlere uymaya bu adetlerin gerektirdiği işlemleri yerine getirmeye zorlamıştır
Böylece doğum annenin hamile kalma isteğinden başlayarak dinsel ve büyüsel özlü işlemin hücumuna uğrayarak adeta onlar tarafından yönetilmektedir
Anadolu’da doğumla ilgili adet inanma ve gelenekler;
- Doğum öncesi
- Doğum sırası
- Doğum sonrası olmak üzere üç ana başlık altında incelenmektedir
I
DOĞUM ÖNCESİ
Doğum öncesi gelenek görenek hamilelik esnasında hamile kadının kaçındığı davranışlar etrafından yoğunlaşmaktadır
Kısırlığı giderme Gebe Kalma
Toplumumuzda geçmişte çocuk sahibi olunamadığı durumlarda kusur çoğunlukla kadında aranmakta uygulama ve pratiklerin büyük çoğunluğu üzerinde yoğunlaşmaktaydı
Bu uygulamaları geçmişte genel olarak;
- Dinsel büyüsel nitelikli pratikler
- Halk hekimliği kaps¤¤¤¤¤ giren pratikler
- Tıbbı sağaltma alanına giren yöntemler oluşturmaktadır
Günümüzde ise çocuk sahibi olunamadığı durumlarda kadın ve erkek aynı derecede sorumlu tutulmakta ve birlikte tedavi görmektedirler
Günümüzde de zaman zaman geleneksel tedavi yöntemlerine baş vurulmasına rağmen modern tıp yöntemleri hem kırsal kesimde hem de kent ortamında daha ön plana geçmiştir
Aşerme
Hamile kadın halk deyimiyle “aş erme” aşamasına gelince bazı şeyleri yapmakta yiyecekleri yemekten kaçınmakta ya da tersine bazı şeyleri yemeye özen göstermektedir
Bu türden davranışlar fizyolojik olarak kadının bünyesindeki kimi maddelerin eksikliğini gidermek amacıyla yenilmesi gerekli görülmektedir
Aşeren kadın genellikle acı doğur atlıyı” tekerlemesiyle anlatılmaktadır
Hamilelik
Kadın gerek hamileliği gerekse lohusalığı süresince çevresince bir çeşit hasta kabul edilmekte ve buna göre işlem görmektedir
Bir başka deyişle hamile kadının bağlı bulunduğu grup ya da cemaatin kültürel değerleri kadını hasta kategorisine sokarak ona hasta gözüyle bakmakta ve kadından bu değerlere uygun beklentilere göre hareket etmesini ve rolünü üstlenmesini istemektedir
Anadolu’da hamile kadına; yüklü guzlacı vb
adlarla tanımlanmaktadır
Çocuğun Cinsiyeti
Hamilelik döneminin en önemli konularından birisini de doğacak çocuğun cinsiyetiyle ilgili yapılan yorumlar oluşturmaktadır
Anadolu’da konuyla ilgili olarak;
- Kadının fiziksel görünümüne bakılarak
- Kadının yediklerine bakılarak
- Kadının davranışlarına bakılarak
- Çocuğun ana karnında oynama süresine bakarak
- Sancının geliş biçimi dikkate alınarak çeşitli yorumlar yapılmaktadır
Günümüzde ise; çocuğun cinsiyetiyle ilgili geleneksel yorumlardan daha yoğun olarak modern tıp yöntemlerine başvurulduğu gözlenmektedir
Hamile kadının kaçınmaları ve yapması uygun görülen bazı davranışlar;
Kadının hamile kaldığı andan itibaren; çocuğu annenin tüm davranışlarından etkileneceği bilimsel olarak kanıtlanmış olup; bu konuyla ilgili olarak Anadolu’nun geleneksel kesiminde çok yaygın olan inanış sistemi günümüzde de geçerliliğini korumaktadır
Bu inanış sistemi; hamile kadını bir takım davranışları yapmaya ve yapmamaya zorlamaktadır
Yapmaması gereken davranışlara hamile kadın hamileliği süresince;
- Ayıya
- Balık
- Cenazeye gitmez
- Gizli saklı bir şeyi alıp yemez
Gibi davranış biçimlerini örnek olarak verebiliriz
Yukarıdaki sayılanların dışında birtakım uygulamalar da vardır ki bunlar da aynı çıkış noktasından kaynaklanan olumlu istekle yüklü olan davranış biçimleridir
Hamile kadından yapması istenilen davranışlara ise;
- Aya gökyüzüne bakar
- Güzel kimselere bakar
- Gül koklar
- Ayva üzüm yer gibi örnekler verilebilir
2
DOĞUM SIRASI
Anadolu’nun kırsal kesimlerinde geçmişte doğumlar köy ebelerinin yardımlarıyla köylerde evlerde yaptırılmakta doğum esnasında yapılan uygulamaların büyük çoğunluğu doğumun kolay olmasına yönelik uygulama ve pratikler oluşturmaktaydı
Bu uygulamalara örnek olarak;
- Kadının saç bağlarının çözülmesi
- Kilitli kapıların
- Kuşlara yem serpilmesi
- Kolay doğum yapan kadının
- Silah atılması
- Kadının sırta alınıp silkelenmesi
- Kadının yüksek bir yerden atlatılması
- Kadının bir bezin içerisine konarak sallanması verile bilinir
Günümüzde ise doğumlar hastanelerde yaptırılmakta hastanelerin uzak olduğu dağ köylerinde ise diplomalı ebelerin yardımlarıyla yaptırılmaktadır
3
DOĞUM SONRASI
Doğum sonrası uygulamalar;
- Çocuğun göbeği ve eşi
- Loğusalık
- Al karası inanışı
- Kırk basması inanışı
- Kırklama işlemi etrafında kümelenmiş durumdadır
Çocuğun Göbeği ve Eşi
Hamile kadının yediği içtiği şeylerin çocukla göbeği ve eşi arasında da aynı inanç söz konusudur
Bu nedenle çocuğun geleceğini ilerdeki işini ve geleceğini etkileyeceği inancıyla göbek gelişigüzel atılmaz
Bu uygulamaya örnek olarak göbek;
- Cami duvarına cami avlusuna gömülür
(Dinci olsun diye)
- Okulun duvarına bahçesine atılır
(Okusun diye)
- Ahıra gömülür
(Hayvan sever olsun diye)
- Suya atılır
(Kısmetini dışarıda arasın diye) verile bilinir
Çocuğun sonu temiz bir yere gömülmektedir
Günümüzde doğumlar hastanelerde gerçekleştiği için eşle ilgili geleneksel uygulamalar tamamen yok olmuş durumdadır
Göbekle ilgili adet ve inanmalar günümüzde de yaygınlığını sürdürmektedir
Loğusalık
Anadolu’da yeni doğum yapmış ve henüz yataktan kalkmamış kadına; loğusa ailenin ekonomik durumuna ve gelinin sevilme durumuna bağlıdır
Loğusalık süresi içerisinde kadının çeşitli doğa üstü güçlerin etkisinde olduğu Anadolu’da yaygın bir inanıştır
Geleneksel kesimde sıkça kullanılan “kırklı kadının kırk gün mezarı açık olur söylencesi” bu inanışı desteklemektedir
Al Karısı inanışı
Loğusa ve kırklı çocuklara sataştığı ve kimi zaman da onları öldürdüğü tasarımlanan alkarısı; al kara koncoloz gibi adlarla tanımlanmaktadır
Anadolu’da ahır su kaynakları ve loğusa kadın ve kırklı çocuğun yalnız olduğu yerlerde bulunduğuna inanılan al karısından korunmak için halk birtakım uygulamalara baş vurmaktadır
Bu uygulamalara örnek olarak;
- Loğusa ve kırklı çocuğun bulunduğu yere süpürge
- Loğusa veya kırklı çocuğun yastığının altına iğne veya çuvaldız sokulması
- Loğusa ve kırklı çocuğun yastığının altına kama bıçak vb
gibi kesici aletlerin konulması
- Loğusa ve kırklı çocuğun bulunduğu yere ekmek ufağı ve su konulması verilebilir
Al karısına ilişkin uygulamalar geçmişteki uygulamalara göre daha az olmasına rağmen günümüzde de devam etmektedir
Kırk Basması İnanışı
Anadolu halkı loğusayla kırklı çocuğun doğumdan sonraki kırk gün içerisindeki hastalıklarına ve ileriki aylardaki gelişim eksikliğine; kırk basması aydaş gibi adlar vermektedir
Kırk günlük dönem içerisinde loğusa ve kırklı çocuğa birtakım canlı ve nesnelerin zarar vereceği inancı yaygındır
Kırk baskınlığını önlemek için yapılan pratik ve uygulamalar oldukça yaygındır
Kırk baskınlığını önlemek için;
- Anne ve çocuk kırk gün dışarı çıkarılmaz
- Loğusa kadın ve kırklı çocukların birbirleriyle karşılaştırılmamasına dikkat edilir
Anadolu’da çocuğa kırk basması çocuğun gelişmemesi ve zayıflamasıyla ilişkilendirilmekteydi
Kırk baskınlığını giderme yolunda da dinsel büyüsel birtakım pratik ve uygulamalara baş vurulmaktaydı
Günümüzde artık bu türden uygulamalar yok denecek kadar azdır
Kırklama
Loğusa ve kırklı çocuğa kırk basmaması için loğusanın ve çocuğun serbeste çıkması için; kırk gün içerisinde genellikle kadın ve çocuğun yıkanması biçiminde yapılan uygulamaya “kırklama” adı verilmektedir
Yaygın olarak kullanılan “kırklama” tanımlanmasının dışında bu olaya halk arasında; “kır dökme” “kırk çıkarma” vb
adlar da tanımlanmaktadır
Anadolu’da kırklama işlemi en yaygın olarak kırkıncı gün yapılmaktadır
Bu süre yörelere göre farklılık göstermekte; 7
41
günlerde de kırklama yapılmaktadır
Bu işlem yörelere göre şekilde bazı farklılıklar gösteriyor olmasına karşın içerikte aynı amaca yönelik bir uygulamadır
Doğumla ilgili adet ve uygulamalar içerisinde kırklama işlemini geçmişte olduğu gibi günümüzde de değişmez bir kural olarak geçerliliğini sürdürmektedir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul