07-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Richard Dawkins'in Gen Bencildir Kitabına Eleştiriler
Richard Dawkins 26 Mart 1941 yılında Kenya’nın Nairobi şehrinde dünyaya gelmiştir
Clinton Richard Dawkins İngiliz uyruklu etolog, yazar, evrim kuramcısı olarak tanınır Kendisi Oxford Üniversitesi'nde zooloji profesörüdür
Dawkins bilimin halkça anlaşılması için oluşturulmuş Oxford Üniversitesi Charles Simonyi kürsüsünde profesör ve aynı zamanda New College bilim kurulunun üyesidir
1976'da yayımlanan The Selfish Gene (Gen Bencildir) adlı kitabında doğal seçilim'in bireyler ya da türler seviyesinde değil, genler seviyesinde incelenmesi gerektiğini savunmuştur
Aynı kitapta, mem kavramını ortaya atarak bugün memetik diye bilinen bilim dalının kurucusu olmuştur
1982'de yayımladığı The Extended Phenotype (Genişletilmiş Fenotip) adlı kitabında, fenotipi vücutla eş anlamlı gören geleneksel görüşe karşı çıkmış, bir organizmanın kendi vücudu dışında oluşturduğu yapıların da (kuş ve termit yuvaları gibi) o organizmanın genleri tarafından inşa edildiğini, dolayısıyla organizmanın fenotipine dahil edilmesi gerektiğini savunmuştur
Evrim, yaradılışçılık ve din konularındaki fikirlerini açıklamak için pek çok popüler bilim kitabı yazmış ve pek çok televizyon programına katılmış olan Dawkins, tutkulu bir ateizm savunucusu olarak da ünlenmiştir
2006'da yayımladığı The God Delusion (Tanrı Yanılgısı) adlı kitabında tanrının varlığı ve dinlerin gerekliliği için öne sürülen geleneksel savlara karşı çıkmış ve ateist bir dünya görüşünü savunmuştur
Richard Dawkins’in herhangi bir taassuba kaçmadan başta gen bencildir kitabı olmak üzere ulaşabildiğimiz tüm eserlerini bilimsel yöntemlerle eleştireceğiz
Devamı var
Gen Bencil mi?-2
Richard Dawkins Gen Bencildir kitabının önsözünde:
Şempanze ve insanın evrimsel geçmişlerinin yaklaşık yüzde 99 5 ortaktır Yine de birçok mantıklı insan şempanzeye eğribüğrü, tuhaf bir yaratık olarak bakar ve kendisini Mutlak Yaradan’a ulaşmak yolunda bir basamak taşı olarak görür
Evrimci için böyle bir şey olamaz Bir türü diğer bir türden üstün kılacak hiç bir nesnel dayanak yoktur
Şempanze ile insan kertenkele ile mantar hepimiz; üç milyar yıl kadar önce doğal seçilim olarak tanıdığımız bir süreç içinde evrimleştik
Her tür içerisinde kimi bireyler diğerlerinden daha çok sayıda yaşamını sürdürebilen döl vermişlerdir
Buna bağlı olarak da üreme bakımından başarılı olan bireyin kalıtsal özellikleri (genler) bir sonraki nesilde sayıca artmıştır diye yazar
Dawkins Bencil Gen ismini verdiği kitabının hemen başında (önsözünde) yazdığı yukarıdaki cümleyi şempanzelerden insana olan evrimi birebir gözlemlemiş (inkar edilemez bir gerçek) gibi kesin bir dille yazmıştır
Taraftarları için evrim en büyük gerçektir Evrim ile çelişen, evrimi yalanlayan hiç bir bilimsel bulgu olamaz Olursa bilimsel değildir
Evrimciler genelde en baştan yaratılış teorisi öngörülerine kapılarını açılmamak üzere kapattıklarından kendilerini rastlantılarla oluşan varoluş düşüncesinin dar ve sığ hapishanesine kapatırlar, tek yönlü düşünmeye tek yönlü sonuçlar almaya zorlanırlar
Akıl ve bilim dışı, genelde saçma fakat evrim paralelinde kimi varsayımları, hayal ürünü senaryoları yadsınamaz gerçeklermiş gibi kabul etmeleri ve savunmaları bu nedenledir
Fark edileceği gibi bu mantık; (tek yönlü olduğundan) sert bir dille eleştirdiği; akıl, mantık ve bilim dışı olmakla suçladığı karşıt teorilerin mantığıyla temel yönünden aynıdır
Bir bakıma karşıt teorileri, varoluşu yaratılışa indirgeyerek kolaycılığa kaçmakla suçlarken aynı büyük hatayı kendisi de düşmüş, varoluş rastlantılarla oluştu kolaycılığını kaçmıştır
Fakat bilim kanıt ister
Doğruluğu şüpheli varsayımları kesin gerçekler gibi kabul edip bulguları buna uygun yorumlar, kanıtlar diye akla, mantığa, bilime uymayan; genelde hayal ürünü şöyle oldu böyle oldu senaryolarını gösterirseniz bu bilimsel bir yaklaşım olmaz Olsa olsa koyu bir taassup olur
Tek yönlü düşünce ise taassup olarak tarif edilir ve bilimin en büyük düşmanıdır
Materyalistlerin materyalizmi (tabiî ki evrim teorisini) bilimsellikten çıkarıp bir din haline getirmeleri bu nedenledir
Dawkins gibi evrim teorisi taraftarları elbette ki insanların şempanzelerden evrimleştiğini (ve diğerlerini) inanabilirler Buna ne bizim, ne de bir başkasının herhangi bir itirazı olamaz İnanç özgürlüğünü yürekten inananlardanız
İtirazımız Dawkins’in inancını bilimsel bir gerçekmiş gibi gösterme çabalarınadır
Bir evrimciye göre evrim bilimin annesi babası, teyzesi amcası; diğer ifade ile her şeyidir
Fakat henüz kanıtlanmamış, soru dağları altında ezilen bir teori bilimin hem annesi hem babası nasıl olabilir?
Henüz kanıtlanmamış varsayımları inkârı mümkün olmayan gerçeklermiş gibi kabul edip, bulguları bunlara uygun yorumlarsanız; keskin dillerle eleştirdiğiniz, yobazlık olarak tarif ettiğiniz tek yönlü düşüncenin, diğer ifade ile taassubun en koyusunun içine düşmüş olursunuz
Eleştirdiğiniz, yobazlıkla, geri kafalılıkla suçladığınız kişilerden bir farkınız olmaz
Dawkins’in yukarıdaki ifadesi evrimcilere özgü bir şöyle oldu böyle oldu edebiyatının klasik bir örneğidir
Kesinlik ifadeli bir üslupla yazılmıştır ama (bilimsel bulgulara dayanmadığından) genelde hayal ürünü senaryoların bileşkeleridir
Gerçekten de insanlar şempanzelerden mi evrimleşti?
Dawkins gibi taassup sahibi evrimcilerin bu soruya verdikleri cevap kesin bir evettir Bunda (kendilerine göre kanıtlar ortaya koyduklarından) en küçük bir şüpheleri dahi yoktur
Fakat aklı başında, bilimsel tarafsızlığını yitirmemiş gerçek bilim insanları yukarıdaki soruyu (önemi nedeniyle) yanıtlarken çok derin düşünürler, konuyu enine boyuna irdelerler, daha da önemlisi gerçek bilimsel kanıtlar ararlar
Hayal ürünü, genelde şöyle oldu böyle oldu edebiyatı olan sahte kanıtlara itibar etmezler
Eğer bilimsel kanıtlarla desteklenmiyorsa varsayımlar gerçek olamazlar Olsa olsa bir teori yada da hipotezdirler
Gerçek olmayanları inkarı mümkün olmayan gerçeklermiş gibi tanımlamak, daha da kötüsü diğer bulgulara gerçekliğinden şüpheli bir varsayımı bir mihenk taşı olarak kullanıp değerlendirmek çok büyük hata ve hatta bilime ihanet olur
Bütün mantıksızlığına rağmen evrime inanan taassup sahibi bazı kişiler dışında bu varsayıma (bilimsel kanıtlara dayanmadığından) aklı başında hiç kimse inanmaz
Bunun nedeni de şempanzelerle insanlar arasında aşılması mümkün olmayan pek çok engellerin olmasıdır Her iki canlı ayrı ayrı türlerdir
Dawkins’e (ve diğer evrimcilere göre) insanların şempanzelerden evrimleştiğinin en büyük kanıtı %99’a varan genom benzerliğidir
Yukarıdaki genom benzerliği oranını doğru, gen şifre sayısını 5 milyar kabul edersek şempanzelerle insanlar arasındaki farklılık (toplam gen şifre sayısının yüzde biri) elli milyon olur
Elli milyon farklılıkta maymunlarla insanlar arasındaki farklılıkların tümünü rahatlıkla ifade eder
Kaldı ki fiziksel benzerlikleri olan iki canlının genom benzerliğinin olması son derece doğaldır
İlginç olan ise insanla yaşamın yakın geçmişinde (örneğin on milyon yıl öncesinden) evrimsel yönden herhangi bir bağlantının olmadığı canlılarla yüksek denebilecek oranlarda (örneğin nematod solucanlarıyla %60) genom benzerliğinin olmasıdır
Bu konuda kangurulardan tutun da ahtapotlara kadar pek çok örnekler verilebilir
Evrimci öngörülerini doğru kabul edersek bütün bu canlıları maymunsulardan sonra insanların evrimsel yönden maymunlardan sonra en yakın akrabaları kabul etmemiz gerekecektir
Ayrıntılı bilgi isteyen okuyucularımız insanın evrimi bölü-mündeki yazıları göz atabilirler
Canlılar arasındaki yapısal benzerlikler tüm canlıların aynı malzemeden (karbon temelli en element ve bileşiklerinden) var edilmiş olmaları nedeniyledir
Tüm evren (varsa diğer canlılar) bu elementlerden oluşmuştur Bunun başka bir yolu yoktur
Kimi canlılar arasındaki anatomik benzerlikler (örneğin organ benzerlikleri) benzerlikler oranını artırabilir
İnsan maymun genom benzerliği dış görünüş benzerliği kadar benzer organlara sahip olmamız nedeniyledir
Bir evrimci benzerliklerin evrime kanıt olduğunu ısrarla vurgular Böylesine basit bir gerçeği evrime kanıt olarak göstermek ancak olayları tek yönlü bakma alışkanlığında olan evrimci mantığıyla mümkün olabilir
Fakat öyle durumlar vardır ki hiç bir benzerlik olmadığı halde evrimsel bir bağın kurulması gerekir
Bu gerçekte benzerliklerin evrime kanıt olduğu varsayımını temelden çürütür
Çünkü yaşamın temelleri olması gereken prokaryot ve ökaryot hücreler arasında en küçük bir benzerlik dahi yoktur (Prokaryot ökaryot hücreler bölümüne bakınız)
Genom benzerlikleri üzerine yapılan araştırmalar evrim teorisini rahatlıkla alt üst edebilecek sonuçlara ulaşmıştır (ilgili konulara bakınız)
Tersinim teorisinin bu öngörüsü bilimsel gerçeklerle birebir uyuşur
Devamı var
|
|
|