Prof. Dr. Sinsi
|
Mikrobiyolojinin Kısa Tarihçesi
Schoenlein, 1839'da, deri hastaliklarindan olan favus ve pamukçuk'un mantarlardan ileri geldigini saptamistir
Edwin Klebs (1834-1913), Löffler ile birlikte difteri hastaliginin etkenini izole etmeyi basarmislardir Bilim adami, bunun yanisira, travmatik infeksiyonlar, malarya ve kursun yaralari üzerinde de bazi faydali çalismalar yapmistir Hayvanlarda da, deneysel olarak, ilk tüberkulozis lezyonlarini olusturmayi basarmistir
Karl Joseph Eberth (1835-1926), insanlarda tehlikeli bir hastalik olan tifonun etkenini (Eberthella typhosa) bulmustur
Robert Koch (1843-1910), mikroorganizmalari saf üretebilmek için kati besiyerlerini gelistirmis ve karisik kültürlerden saf kültürler elde etmeyi basarmistir Böylece, bakteriyolojiye yeni teknikler getirmistir Koch, ayni zamanda, hastaliklar üzerinde de bazi kriterler ortaya koymustur Bunlar da "Koch postulatlari" olarak bilinmektedir
1) Hastaliklar spesifik etkenler tarafindan olusturulurlar,
2) Etkenler izole edilmeli ve saf kültürler halinde üretilmelidir,
3) Duyarli saglam deneme hayvanlarina verildiklerinde hastalik olusturabilmeli ve
4) Tekrar saf kültürler halinde üretilebilmelidirler
Bu 4 görüs uzun yillar geçerliligini korumustur Koch, mikroorganizmalari anilin boyalari ile boyama yöntemlerini de gelistirmis ve bakteriyoloji alaninda uygulanabilir hale getirmistir Antraks hastaliginin bulasma tarzini ve etkeninin sporlu oldugunu da saptayan Koch, 1882'de, tuberkulozis'in etkenini de izole edebilmis ve sonralari, tuberkulozlu hastalarin teshisinde çok yararlar saglayan bir biyolojik madde olan "Tüberkülin"i de hazirlamistir
Otto Obermeier (1843-1873), 1873' de, Borrelia recurrentis 'i bulmustur Karl Weigert (1845-1904) bakterileri boyamada anilin boyalarini kullanmistir B Bang (1848-1932), sigirlarda yavru atimlarina yol açan hastaligin etkenini (Brucella abortus) bulmustur Agostino Bassi, 1835' de, ipek böcegi hastaligini açiklamis ve bunun kontak ve gida ile bulastigini göstermistir George Gaffky (1850-1918), tifonun etkenini (E typhosa) saf kültürler halinde üretmis ve tifonun etiyolojisini açiklamistir John Snow, 1839'da, epidemik koleranin sulardan bulastigina dikkati çekmistir William Welch (1850-1939), 1892'de, gazli kangrenin etkenini (C welchii) ve Hansen'de 1874'de, lepra hastaliginin etkenini (Hansen basili, M johnei) tanimlamislardir Nicolaier, 1885'de, topraktan tetanoz mikrobunu izole etmis ve hastaligi hayvanlarda deneysel olarak meydana getirmistir K Shige, 1898'de, dizanteri basilini bulmus M leprae'nin de kültürü üzerinde çalismalar yapmistir Friedrich Löffler (1852-1915), Koch ile birlikte difteri basilini üretmeye çalismislar ve 1884'de saf kültürler halinde üretebilmislerdir W Löffler, 1882'de, domuz erisipel etkenini bulmustur David Bruce (1855-1931), malta hummasinin, nagana hastaliginin ve uyku hastaliginin etkenlerini bulmus ve uyku hastaliginin çeçe sinegi ile bulastigini da ortaya koymustur Ronald Ross (1857-1923), 1896'da, Plasmodium malaria 'nin yasam tarzini saptamis ve bunu aydinlatmistir Theobald Smith (1859-1934), Texas sigir hummasinin kene ile nakledildigini saptamistir Albert Neisser (1885-1916), insanlarda gonore'nin etkeni olan gonokok'lari bulmustur Hideye Noguchi (1878-1928), kültür teknikleri ve hayvan zehirleri üzerinde çalismalar yapmistir Treponema pallidum 'u da saf kültürler halinde üretmistir
07 Virolojinin Tarihçesi
Bakteriler üzerinde yapilan çalismalardan sonra, nedenleri saptanamayan bir çok hastaliklar konusunda da yogun arastirmalar yapilmaya baslanmistir Bakterileri geçirmeyen filtrelerin bulunmasi, bu yöndeki incelemeleri daha kolay hale getirmistir Pasteur, Berkefeld ve Chamberland kendi adlari ile taninan ve bakterileri tutan filtreleri yapmayi basarmislardir Iwanowski, 1892'de, ilk defa tütün mozaik virusunu bulmustur Yine ayni yillarda, Löffler ve Frosch, sigirlarda önemli hastaliklara yol açan sap virusunun filtreleri geçtigini saptamislardir Nicolle ve Adil Bey, 1899'da, sigir Vebasi virusunun filtreleri geçebildigini açiklamislardir Tword, 1915'de, Ingiltere'de ve d'Herelle, 1917'de, Fransa'da bakteriyofajlari bulmuslar ve bunlarin süzgeçleri geçtiklerini göstermislerdir W Reed ve ark 1901'de, insanlarda sari humma (Yellow fever) hastaligi etkeninin filtreleri geçtiklerini kanitlamislardir
08 Immunolojinin Tarihçesi
Insan ve hayvanlari hastaliklardan koruma çalismalari çok öncelere kadar uzanmaktadir Bu yöndeki ilk adimi, bir Ingiliz olan, Edward Jenner (1749-1823) atmistir Bagisikligin kurucusu olarak tanilan arastirici, sigir çiçegi alan bir sahsin, insan çiçegine karsi bagisik olacagini ve hastalanmayacagini göstermis ve asilama ile immunitenin elde edilebilecegi görüsünü yerlestirmistir Pasteur de ayni tarzda, hazirladigi birçok asilarla (tavuk kolerasi, koyun antraksi ve kuduza karsi yaptigi asilar) ve bunlarla elde ettigi bagisiklik o devir için çok önemli buluslar arasindadir Emil Roux ve Alexander Yersen, 1888'de, difteri toksinini bulduktan sonra, Emil Von Behring de difteriye karsi antitoksin elde etmeyi basarmistir August Von Wassermann (1886-1925), frenginin teshisinde Bordet Gengou, fenomenini uygulamis ve kendi adi ile bilinen Wassermann reaksiyonunu ortaya koymustur Nuttal, 1888'de, hayvanlarin kaninda B anthracis için bakterisidal etkiye sahip maddelerin bulundugunu saptamistir Paul Ehrlich (1854-1916) ve Bordet bagisikligin humoral ve Elie Metschnikoff (1845-1916) da hücresel (fagositoz) yönlerini açiklamis ve bunlarin önemi üzerinde durmuslardir Jules Bordet (1871-1962) ve Gengou ile birlikte komplement fikzasyon reaksiyonunu bildirmislerdir Albert Calmette (1868-1933) ve Guerin ile birlikte BCG 'yi hazirlamislardir H Durham ve Max Gruber, 1896'da, mikroorganizmalarin spesifik antiserumlar tarafindan aglutine olduklarini göstermislerdir
09 Mikolojinin Tarihçesi
Mantarlarin varliginin taninmasi çok eski zamanlara (Devonian ve Prekambium) kadar uzanmaktadir Bitkiler üzerinde mantarlarin üredigini ve bazi zararlara neden olduguna ait ilk bilgileri Vedas (MÖ 1200) vermektedir
Romalilar zamaninda, depolarda saklanan danelerde ve tahillarda mantarlarin üredigini Pliny (MS 23-79) bildirmektedir Yine bu dönemlerde, mantarlara ait bazi resimlerin çizildigi, Pompei'deki kazilardan anlasilmaktadir Loncier, çavdar mahmuzunu (Claviceps purpurae mantarinin sklerotiumu) taniyan ve bunun morfolojik özellikleri hakkinda bilgi veren kisi olarak taninmaktadir (1582) Clusius (1526-1609), mantarlar üzerinde arastirmalar yapmis ve elde ettigi bilgileri 28 sayfalik bir monograf içinde yayimlamistir
Gaspard Bauhin (1560-1624), mantar üzerinde arastirmalar yapmis ve hazirladigi "Pinax Theatri Botanici" adli eserinde 100 kadar mantarin özelliklerini bildirmistir (1623) Marcello Malpighi (1628-1694), Rhizopus, Mucor, Penicillium ve Botrytis gibi bazi mantarlar üzerinde arastirmalar yapmis ve bunlara iliskin özlü bilgiler vermistir (1679) Van Sterbeeck (1630-1693), yenilebilen mantarlarla zehirli olanlar arasinda ayrimlari belirtmeye çalismis ve bu konudaki görüslerini yayimlamistir
Hooke (1635-1703), mantarlar üzerinde birçok arastirmalar yapmis ve bunlari "Micrographia" adli yapitinda resimleyerek Royal Society 'ye sunmustur Arastirici, özellikle, iki mantar üzerinde (Phragmidium ve Mucor) incelemeler yapmis, bunlarin bitki olduklarina ve bitkilerden orijin aldiklarina inanmistir (1667)
Tournefort (1656-1708), çesitli mantarlar ve likenler üzerinde incelemeler yaparak bunlari, morfolojik ve diger karakterlerine dayanarak, 6 gruba (1-Fungus, 2-Boletus, 3-Agaricus, 4-Lycoperdon, 5-Coralloides, 6-Tubira) ayirmis ve "Element de Botanique" adli eserinde yayimlamistir (1694) Sebastian Vaillant (1669-1750), mantarlar üzerinde ayrintili çalismalar yapmis, bazilarini alfabetik olarak klasifiye etmis, önemli gördüklerinin de resimlerini çizmis ve "Botanicon Parisiense" adli kitabinda açiklamistir (1727)
Antonio Micheli (1679-1737), mantarlar üzerinde yaptigi inceleme ve arastirmalari grup isimlerinden yararlanarak siniflandirmis (Clavaria, Clathrus, Geaster, Lycoperdon, Phallus, Tuber gibi) ve bunlari "Nova Genera Plantarum" adli eserde yayimlamistir (1729) Arastiricinin, çizdigi resimler ve verdigi bilgilere dayanarak spesifik identifikasyon yapilabilir Bu eserin çok degerli oldugu ve mantarlarin ayrimlarinda bazi önemli anahtarlari açikladigi bildirilmektedir Kendisinin yaptigi özel klasifikasyonda bazi büyük mantarlara özel yer vermis ve bunlari Fungi lamellati (Agaricaceae), Fungi porosi (Polyporaceae) ve Fungi romosi (Clavariaceae) diye 3 gruba ayirmistir Botrys ve Rhizopus gibi bazi mantarlari da saf kültürler halinde üretmistir
Carl Von Linne (Linneaus, 1707-1778), bir botanikçi olan bu arastirici, kendi yaptigi klasifikasyon içinde mantarlari "Species Plantarum" adli yapitinda "Cyrptogamia Fungi" sinifinda toplamis ve Agaricus, Boletus, gibi bazi generik isimler de kullanmistir (l753) Gleditsch (l7l4-l786), mantarlarin sporlari ve sporulasyon özellikleri üzerinde arastirma ve incelemeler yapmis ve bu karakterlerine göre mantarlari 2 ana bölüme ayirmistir
Builliard, Discomycetes, Pyrenomycetes, Mucorales ve Mycetozoa 'lar üzerinde arastirmalar yapmis ve bulgularini "Champignon de France" de yayimlamistir (l79l) Hendrik Persoon (l76l-l836), mantarlara iliskin incelemelerini, taksonomik bir yapit olan "Synopsis Methodica Fungorum" da toplamistir (l80l) Ayrica kendisinin 3 volum halinde olan, l822 ve l828 yillarinda yayimlanan "Mycologia Europaea" adli çalismalari da vardir Arastirici, mantarlari 2 sinif, 6 ordo ve 71 genusa ayirarak bir klasifikasyon yapmistir
Schweinitz (l780-l834), Kuzey Amerika'da, North Carolina eyaletinde 3000 ve Pennsylvania'da da l200 mantar toplayarak incelemis ve bunlari "Synopsis Fungorum Carolina Superioris ve Synopsis Fungorum in America Boreali Medico Degantium" adli yayinlarda açiklamistir Elias Fries (1794-1878), bugünkü mantarlar sistematiginin esasini kurmus ve Isveç'de de mantar klasifikasyonu ile bir fonun kurulmasinda önderlik etmis olan arastirici çalismalarini "Systema Mycologicum" adli eserde toplamistir
Josef Cordo (l809-l849)' nun, mantarlar üzerindeki çalismalarini 6 cilt halinde olan "Icones Fungorum Hucusque Cognitorum" adi altinda yayimlanmistir Anton de Bary (1831-1888), mantarlarin yasam dönemleri üzerinde incelemeler yaparak bir çok kapali noktalari aydinliga kavusturmustur Mycetozoa 'nin yasam siklusunu dönemini 1859'da açiklamistir Harton Peck (1833-1917) de 2500 tür mantar üzerinde çalismistir
Andrea Saccardo (1845-1920), mantarlar üzerinde 1880 yilina kadar yapilmis inceleme ve arastirmalari, 25 cilt halinde olan ve ilki 1882'de yayimlanan "Sylloge Fungorum" adli eserde toplamistir Son cilt, ölümünden sonra 1931'de yayimlanmistir Bu çalismalarda, 80 000 mantar türü bildirilmistir
Tulasne'nin güzel resimlerle süslenmis olan "Selecta Fungorum Carpologia" adli eseri 1861-1865 yillari arasinda ve 3 cilt halinde basilmistir Bunlardan sonra bir çok arastirici, mantarlar üzerinde çok degerli çalismalar yapmis ve bunlari siniflandirmaya çalismislardir Patouillard, Quelet, Cooke (1871-1883), Massee (1892-1895), Bresadola (1927-1932), ayrica, Engler, Prantl, Rabenhorst, Sydows, Oudemans, Seymour, gibi arastiricilar da mantarlar üzerinde inceleme ve çalismalar yapmislardir
Mantarlar, bitkilerde oldugu gibi, insan ve hayvanlarda da çesitli hastaliklara (mycoses) neden olurlar Mantarlarin bitkilerde hastalik olusturduguna dair birçok yayinlar vardir (Fontana (1767), Prevot (1807), Berkeley (1832), Kühn (1858), de Bary (1866), Hartig (1874), Woronin (1878), Whetzel (1918) Lafar, mayalarin endüstride kullanilmalari hakkinda, "Technische Mykologie (1904)" adli yayinda bilgi vermistir
Baliklarda (sazanlarda) Saprolegnia türü mantarlardan ileri gelen infeksiyonlar hakkindaki bilgilere, 1748 yilinda yayimlanan "Transactions of the Royal Society" adli bilimsel dergide rastlanmaktadir Richard Owen (1804-1892), Avian Aspergillosis üzerinde çalismalar yapmis ve bulgularini nesretmistir (1832) Agostina Bassi (1773-1856), ipek böceklerindeki mantar hastaliklari üzerinde çalismalar yapmis ve bulgularini bir monografta ayrintili olarak açiklamistir (1837) Berg (1806-1887), insanlardaki Candida albicans infeksiyonlari üzerinde arastirmalar yapmis ve bulgularini yayimlamistir David Gruby (1810-1898), insanlardaki Dermatophyt infeksiyonlari ile ilgilenmis ve bunlara ait bir rapor düzenlemistir Sabouraud (1864-1938), medikal mikoloji üzerinde çok degerli çalismalar yapmis ve bu konuda da bir kitap yayimlamistir (1910)
Bugün mantarlarin çesitli yönlerini (morfolojik, fizyolojik, biyokimyasal özellikleri ve antijenik yapilari, patojeniteleri epidemiyolojileri ve diger karakterleri) açiklayan çok degerli arastirmalar yapilmakta ve henüz kesinlik kazanmamis veya tam olarak bilinmeyen yönleri aydinlatilmaya çalisilmaktadir
10 Mikrobiyoloji Alaninda Nobel Ödülü Kazanan Bilim Adamlari
1901 Emil Von Behring Difteri antitoksini ve serumlarla sagaltma yöntemleri
1902 Sir Ronald Ross Malarya üzerinde arastirmalar
1905 Robert Koch Verem etkeninin bulunmasi ve verem üzerinde çalismalar, bakteri kültürleri üzerine arastirmalar
1907 C L A Laveran Hastalik yapan protozoonlar
1908 Elie Metschnikoff Bagisikligin hücresel yönü ve fagositoz
1908 Paul Ehrlich Humoral bagisiklik
1913 C Robert Richet Allerji ve anaflaksi
1919 Jules Bordet Bagisiklik ve komplement fikzasyon reaksiyonu
1928 C J H Nicolle Tifüsun naklinde bitlerin rolü
1930 Karl Landsteiner Insan kan guruplari üzerinde arastirmalar
1939 Gerhard Domagk Prontosilin bulunmasi ve antibakteriyel etkisi
1945 Sir Alexander Fleming, E Boris Chain, Sir H Walter Florey Penicilinin bulunmasi ve etkileri
1948 P Hermann Müller DDT’nin bulunmasi
1951 Max Theiler Yellow fever asisi üzerinde arastirmalar
1952 S Abraham Waksman Streptomisinin bulunmasi
1954 J Franklin Enders, Thomas H Weller, Frederich C Robbins Poliomiyelit virusu ve diger viruslarin hücre kültürlerinde üretilmeleri
1958 Joshua Lederberg, George V Beadle, Edward L Tatum Mikrop genetigi
1960 Sir F M Burnet Transplante dokularin immunolojik kontrolleri
1965 Andre Lwoff, Jacques Monod, François Jacob RNA’nin bulunmasi
1966 Charles Huggins, Peyton Rous Kanser ve kanatli sarkomu üzerinde çalismalar
1967 R Granit, H R Hartlin, G Wald Fotoreseptörlerin fonksiyonlari
1968 R W Holley, H Gobind, M W Nirenberg protein sentezinde genetik kodlarin çalismasi
1969 M Delbrück, A D Hershey, E Luria Bakteriyofajlarin hakkinda yayinlar
1970 J Axelrod S Bernard Katz, Ulf von Euler, Earl W Sutherland AMP’nin metabolizmadaki önemi
1971 E Sutherland AMP’nin metabolizmadaki önemi
1972 Porter,R R, Edelman,G M Immunoglobulinler üzerinde sütrüktürel çalismalar
1973 K Von Frisch, K Lorenz, N Timbergen Evolusyon ve analoji üzerinde çalismalar
1974 C de duve, G E Palade Hücre anatomisi,sitokrom ve mitokondrialar hakkinda yayinlar
1975 D Baltimore, R Dulbeco, H M Temin RNA’ya bagli DNA polimerase üzerinde
1976 Baruch Blumberg Serum hepatiti
1976 Daniel C Gajdusek Latent virus hastaliklari
1977 Rosalyn Yellow Radio immunoloji üzerinde çalismalar
1977 Andrew Schally, Roger Guillemin Üç ayri hormon serbest birakma faktörleri üzerinde arastirmalar
1978 N O Smith, D Nathans, W Arber Restriksiyon enzimlerinin bulunmasi ve bunlarin kullanilmasi
1980 B Benarerraf, G Snell, J Dausset Histokompatibilite antijenlerinin bulunmasi
1980 P Berg, W Gilbert rekombinant DNA teknolojisinin gelismesi
1980 F Sanger DNA sekans analizlerinin yapilmasi
1982 A Klug Kristalografik elektron mikroskobun gelismesi, virus yapisinin aydinlatilmasi
1984 C Milstein, G J F Köhler Monoklonal antikorlarin elde edilmesi
1984 N K Jerne Immunolojide teorik çalismalar
1986 E Ruska Transmisyon elektron mikroskobunun gelismesi
1987 S Tonegawa antikor çesitliliginin genetik prensipleri
1988 J Deisenhofer, R Huber, H Michel Bakteri membranlarnda fotosentetik reaksiyon merkezleri
1988 G Elion, G Hitching Kanser, malarya ve viral infeksiyonlarin tedavisinde kullanilan ilaçlarin gelistirilmesi
1989 J M Bishop, N E Varmus, S Altman Onkogenlerin bulunmasi
1989 T R Cech Katalitik RNA’larin bulunmasi
1990 J E Murray Immunsupresif ajan kullanarak transplantasyon
1992 E H Fisher, E G Krebs Protein kinasenin bulunmasi
1993 R J Robets, P A Sharp DNA’nin farkli segmentlerindeki genler
1993 K B Mullis PCR’nin bulunmasi
1993 M Smith Site directed mutagenezis
Türkiye 'de Mikrobiyolojinin Kurulmasi
Yurdumuzda mikrobiyoloji alanindaki ilk çalismalar asi yapmakla baslamis ve buna da çiçek hastaligi ve asi hazirlama çabalari önderlik etmistir Bu yöndeki aktiviteler, 1840 yilindan sonra giderek gelismis ve çiçek asisi hazirlanarak basari ile kullanilmistir
Pasteur 'ün, Paris Tip Akademisi'nde, 27 Ekim 1885'de verdigi "Isirildiktan Sonra Kuduzdan Korunma" adli bildiri dünyada büyük yankilar yarattiktan ve ayni teblig 31 Ekim 1885'de Istanbul'da yayimlandiktan sonra, kuduz üzerindeki çalismalari yakindan izlemek amaci ile, Osmanli Hükümeti tarafindan, Tibbiye Mektebi Dahiliye Muallimi Dr Aleksander Zoeros Pasa baskanliginda, Veteriner Hekim Hüseyin Hüsnü ve Zooloji Muallimi Dr Hüseyin Remzi Beyler 'den olusan üç kisilik bir heyet, Pasteur 'ün yanina Fransa'ya gönderildi (1886) Bu heyetle birlikte, Padisah Abdulhamid, Pasteur 'e verilmek üzere, bir nisan ve laboratuarina yardim için 1000 altin göndermistir Paris 'de Pasteur 'ün yaninda 6 ay kalan ve kuduz hastaligi asisinin hazirlanmasi ve kullanilmasi konularindaki tüm bilgileri ögrenen heyet, yurda döndükten sonra da bu hastalik üzerindeki "Daül-kelb Ameliyathanesi"nde asi yapimina baslamistir (1887) Vet Hekim Hüseyin Hüsnü ile Dr Hüseyin Remzi Beyler de, Pasteur ve Chamberland'in eserini "Mikrob Emrazi Sariye ve Sarboniyenin Vesaili Sirayeti ve Usulü Telkihiyesi" adi altinda tercüme etmisler ve yayimlamislardir (1887) Ayrica, Dr Remzi Bey, "Kuduz Illeti ve Tedavisi" adli 19 sayfalik bir brosür nesretmistir (1890)
Tip Mekteplerinde 1891'de okutulmaya baslanan bakteriyoloji dersi, Veteriner Mekteplerinde ancak 1893'den sonra ve Dr Rifat Hüsamettin Bey tarafindan okutulmaya baslanmistir Istanbul 'da 1893 'de, kolera vakalarinin çikmasi üzerine, önleyici tedbirlerin alinmasi ve hastaligin üzerinde gerekli arastirmalarin yapilmasi için, Fransa'dan Dr Andre Chantemesse getirildi Istanbul'da 3 ay kadar kalarak kolera konusunda çok olumlu çalismalar yapan bu kisiye, Rutbei Üla ile nisan verildi Bu arada, Dr Chantemesse, ülkemizde bir bakteriyoloji laboratuarinin kurulmasi üzerinde israrla durdu ve böyle bir müessese kuruldugunda bunun idaresi için Dr Maurice Nicolle'i tavsiye etti Dr M Nicolle, 1893'de, Istanbul'a geldi ve Gülhane'de Tibbiye Mektebi civarindaki bir binada çalismaya basladi Bu laboratuar, sonradan, Bakteriyolojihane-i Osmani olarak adlandirildi ve Dr Nicolle buranin müdürlügüne atandi Çalisma konularinin fazla olmasi nedeniyle, bu bina da sonralari dar gelmege basladi Bu yüzden, Nisantasi 'ndaki Süleyman Pasa konagina nakledildi Bu yeni binada, bakteriyoloji üzerinde kurslar düzenleyen Dr Nicolle, doktor kursiyerlerin yani sira çok takdir ettigi Veteriner Dr Refik Güran'i da seçerek istirak ettirdi
Dr Maurice Nicolle (1862-1920), Istanbul'da kaldigi 8 sene içinde, laboratuarlari basari ile yürütmüs, çok kiymetli çalismalarda (sigir vebasi, keçi ciger agrisi, sark çibani, P aeruginosa'nin pigmenti, sigir babesiozu, pnömokok, vaksin virusu) bulunmus ve ülkemizde mikrobiyolojinin yerlesmesi ve gelismesinde büyük katkilari olmustur
Osmanli Imparatorlugu zamaninda bakteriyoloji ve viroloji çalismalari hem insan hekimligine ait çesitli müesseselerde (Telkihhane-i Sahane, Daülkelb Ameliyathanesi, Bakteriyolojihane-i Sahane, Mekteb-i Tibbiye-i Askeriye ve Mektebi Tibbiye-i Mülkiye ve diger laboratuvarlarda) ve hem de Veteriner Hekimlige ait organizasyonlarla (Bakteriyolojihane-i Baytar'i, Baytar Mektebi Alisi, Askeri ve Sivil Baytar Mektepleri, Pendik Bakteriyoloji hanesi ve diger müesseselerde) yürütülmüstür
Dr M Nicolle 'den baska, çalismalari ve buluslari ile adlari dünya literatürlerine geçmis çok degerli meslektaslarimiz bulunmaktadir Bunlardan kisaca bahsetmek yerinde olur Ahmet Refik Güran (1870-1963), Dr M Nicolle ile birlikte 7 sene gibi uzun bir süre çalismis, mikrobiyoloji alaninda birçok degerli çalismalar yapmis ve yayimlamistir Bakteriyolojihane-i Osmani'de; sularda bulunan kolibasillerin envari, Vebaibakari hastaligi ve serumu, lökosit sayimi, keçi ciger agrisi hastaligi; Baktriyolojihane-i Baytari'de: Barbon asisi, sarbon asisi, sarbon serumu, tavuk kolerasi asisi, kuru serum, kan alma ve vermeye yarayan alet ve periton kanülü yapan Dr Refik Güran, ayrica ilk Türk peptonunu da yapmayi basarmistir
Yukarida bildirilen çalismalari yani sira, daha birçok önemli incelemeleri ve ihtira berati almis oldugu buluslari da olan Dr Refik Güran, yurdumuzda bakteriyolojinin kurulmasinda, gelismesinde, bakteriyoloji laboratuar veya enstitülerinin açilmasinda, bakteriyologlarin yetismesinde çok büyük katkilari olmus bir bilim adamimizdir
Adil Mustafa Sehzadebasi (1871-1904), Dr R Güran'in çok yakin çalisma arkadaslarindan biridir Dr Nicolle ile birlikte ve özellikle sigir vebasi üzerinde yaptiklari arastirmalarla kendilerini dünya literatürlerine geçirmislerdir Bu iki bilim adami, ilk defa, sigir vebasi etkeninin filtreleri geçtigi ve süzüntünün hastalik yapici nitelikte oldugunu deneysel olarak ispat etmislerdir (1897) Fransa'da Prof Nocard'in yaninda da çalisarak difteri serumu hazirlayan Dr Adil Bey, ayrica, malleus ve piroplasmosis üzerinde de degerli arastirmalar yapmistir Kendisi, sivil ve askeri okullarda da bakteriyoloji ögretmenliginde bulunmustur
Nikolaki Mavridis (Mavraoglu) (1871-1955), Veteriner mikrobiyoloji alaninda çok degerli çalismalar yapmistir Özellikle, sigir vebasi, keçi ciger agrisi, malleus, tavuk kolerasi, barbon ve diger hayvan hastaliklari üzerinde kiymetli çalismalari vardir Mavraoglu, Refik Güran ve Adil Sehzadebasi Bey 'lerin çok yakin çalisma arkadaslaridir
Osman Nuri Eralp (1876-1940), bakteriyoloji ve viroloji üzerinde degerli arastirmalar yapmis bir bilim adamidir Çalismalarini, özellikle, tüberküloz, tüberkülin, sarbon, sigir vebasi, kolera, gonokok, frengi, sütte yasayan ve sütle bulasan mikroorganizmalar ve diger konular kapsamaktadir
Riza Ismail Sezginer (1884-1963), Baytar Yüksek Mektebinde salgin hastaliklar, bakteriyoloji ve gida kontrolü dersleri vermis, Istanbul mezbahasinin kurulmasinda önemli rol oynamis ve bunun laboratuvar sefi olmus ve ayrica kiymetli çalismalar yapmis olan bir bakteriyologumuzdur
Ahmet Sefik Kolayli (1886-1976), sigir vebasi virusunun insanlarda hastalik olusturmadigini, sigir vebasina tutulan hayvanlarin kesilerek etlerinin askerlere yedirilebilecegini, böyle etleri yiyenlerde hastalik görülmesi halinde kendisinin kursuna dizilmesini isteyen ve bu cesareti gösteren degerli bir bilim adamidir Çatalca'da bulunan aç ve gidasiz askerlerin bu etleri yemesinden sonra Edirne sehri düsmandan bu askerler sayesinde kurtarilmistir Sefik Kolayli Bey özellikle, sigir vebasina karsi serum hazirlamis ve böyle müesseselerde bulunmustur Ayrica, tüberkülin, mallein, tavuk kolerasi ve barbon asilari da hazirlamis, sigir vebasi, antraksin teshisi, çiçek asisi, keçilerin bulasici salgin ciger agrisi üzerinde de çalismistir
Yukarida adlari bildirilen bilim adamlarinin disinda, kendilerini bu ise adamis daha birçok kiymetli bakteriyologlarimiz bulunmaktadir Bunlar arasinda, Cafer Fahri Dikmen, Josef, Ahmet Hamdi, Ethem Eren, Mustafa Hilmi, Ibrahim Erses ve digerleri sayilabilir
Baslangiçta, hayvan hastaliklarina karsi hazirlanan asi ve serumlar ile insan hastaliklarini ilgilendiren biyolojik maddeler ayni bina içinde yapildigindan, Veterinerler ile Doktorlar birlikte çalismaktaydilar Sonra is hacminin ve eleman miktarinin artmasi üzerine laboratuarlar birbirlerinden ayrilmak zorunda kalmistir
Bakteriyoloji ve viroloji alaninda, Osmanli Imparatorlugu zamaninda, çalismis, degerli arastirmalar ve yayinlar yapmis birçok doktorlar da bulunmaktadir Bunlar arasinda, Hüseyin Remzi, Rifat Hüsamettin Pasa, Hasan Zühtü, Kemal Muhtar, Sait Cemal, Aleksandr Zoeros Pasa, Ahmet Sadi, Cemalettin Muhtar, Riza Arif ve digerleri Bu kisilerin de ayni sekilde, yurdumuzda mikrobiyolojinin gelismesinde ve yerlesmesinde önemli katkilari olmustur
Alıntıdır
|