Yalnız Mesajı Göster

İnsanlığın Yüz Karası = Öjenizm

Eski 07-16-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsanlığın Yüz Karası = Öjenizm



Öjenizm-3


Şüphesiz ki öjenizmin temelleri evrim teorisiyle atılmıştır

Darwin, türlerin kökeninin yazımı sırasında Galton’dan niteliklerin ırsiyeti ve seleksiyonun sosyal neticelerine konularında danışmalarda bulunmuş, fikirler almıştı

Darwin kuzeninin İrsî Deha (1869) kitabına atfen Otobiyografi’sinde şunu yazıyordu:

Eğitim ve çevrenin bir ferdin ruh ve zihninde sadece zayıf bir tesir yaptığına, niteliklerimizin büyük kısmının doğuştan geldiğine inanıyorum

Dolayısıyla, hayvan yetiştiricilerce uygulanan yapay seleksiyon üzerine kurduğu doğal seleksiyon yoluyla evrim teorisi insana tatbik edilebilirdi


Darwin evrim teorisinin insanlar üzerindeki uygulamaları konusunda; insanlığın gelişiminde doğal seleksiyonun tesiri var mıdır? Zayıf ve geri fertleri korumak toplumların bozulmasında rol oynamış mıdır? Sorularına kendine sormuş ve de bu sorulara evet cevabını vermiştir

Darwin insanları vahşi ya da uygar olmak üzere iki gruba ayırıyor, vahşilerde beden ve akılca zayıf fertlerin hızla elendiğini, hayatta kalanların güçlü durumlarıyla fark edildiğini belirtiyordu

Darwin bu konuda şunları söylemekteydi

-Zayıf ve güçsüzleri korumak doğal seleksiyonu dolaysıyla insanın evrimini engel olmak demektir ki toplumlar için son derece zararlıdır

Biz, uygar insanlar, eliminasyonu durdurmak için elimizden geleni yapıyoruz; ahmaklar, sakatlar ve hastalar için hastaneler inşa ediyoruz; sefillere yardım için kanun çıkarıyoruz

Neticede uygar toplumların geri fertleri sürekli çoğalıyor

İnsan dışında kimse, zayıf hayvanların çoğalmasına izin verecek kadar cahil ve beceriksiz olamaz

Darwin doğal seleksiyonun bazen toplumların lehinde işlediğini belirtiyordu:

-ABD’deki harikulâde ilerlemeleri tabii seleksiyona veren hipotezde büyük gerçeklik var

Fakat toplumların kaygısız, ihmalkâr, unutkan, hasarlı ve bozulmuş fertleri, daha tedbirli ve daha akıllı olanlara göre daha süratli çoğalma temayülü gösteriyor

O hâlde, geri fertlerin çoğalmasının kötü sonuçlarına sızlanmadan katlanmalıyız


= = = =

Galton, öjenizmin toplumsal gerekliliğini kanıtlamak için canlılarda kalıtımla geçen özellikleri, özellikle insanlarda farklı zihinsel yetenekleri ve kişisel karakteristikleri ölçerek bulmaya girişti

Bireysel farklılıkları gösterebildiğinde genetik etkenleri de göstermiş olacağını zannediyordu

Galton, insan fert ve gruplarının gelişmesinde ırkın ortamdan daha önemli olduğunu düşünüyordu

Galton, evliliği ve ailenin büyüklüğünü ebeveynin irsî durumuna göre düzenlemeyi savunuyor, daimî bir entelektüel aristokrasi oluşturmak için kabiliyetli kişilerin seçilmesini, erken evlendirilip çoğaltılmasını, kabiliyetsizlerin de uzaklaştırılmasını istiyor ve savunuyordu

Irkların hiyerarşik olduğuna inandığından doğuştan yüksek kabiliyetli ırkları geliştirmek arzusundaydı

Ona göre siyah ve sarı gibi diğer ırklar fıtrî kabiliyetler sıralamasında beyazların iki basamak altındaydı Diğer ifade ile yeterince evrimleşmemişlerdi

Galtona göre Safkan Britanyalıların devamlılığını sağlamak da yeterli değildi Saf kan olmak kadar işe yararlılıkla farklı olmakta önemliydi

Bu nedenle Birleşik Krallık ne yapıp edip iyi sanayici, iyi asker, iyi bilim ve devlet adamlarının sayısı artırmak zorundaydı

Bunun nedeni de en az kabiliyetli grupların en kabiliyetli gruplara sayıca üstün gelme riskinin büyük olmasıydı

Galton’un tespitine göre en az kabiliyetli gruplar kabiliyetli gruplara göre çok daha fazla üremekteydiler

Bu ise kabiliyetli gruplar için çok büyük bir tehlike oluşturmaktaydı

Galton aynı zamanda mensuplarına bekâr kalma mecburiyeti getirerek en kabiliyetli, en gelişkin insanların çoğalmasını frenleyen kiliseyi de tenkit etmekteydi

Galtonun burada görmezlikten bilmezlikten geldiği (belki de gerçekten bilmiyordu) bir gerçek vardı

O da insanların bir hayvan olmadığı, insansı özellikler denilen meziyetlerle diğer canlılardan kesin çizgilerle ayrılmasıydı

İnsanı insansı meziyetlerini yok sayarak diğer canlılar gibi bir maddeler yığını kabul edip tanımlamaya, gelişkinliği ya da gelişkinsizliği bu tanım üzerine kurgulamaya çalışmak ne kadar akla, mantığa ve bilime uygun olduğu ayrı bir tartışma konusudur

Bu tür çalışmalara girişenlerin insanları gerçek anlamda anlamadıkları, bilmedikleri bir gerçektir

Temelden yanlış olan bir kavramın ayrıntılarının da yanlış olacağı açıktır

Bu nedenle Sir Francis Galtonun bu yoldaki çalışmalarında başarılı olduğu söylenemez


Devamı var

Alıntı Yaparak Cevapla