Yalnız Mesajı Göster

Mecelle (Mecelle-İ Ahkâm-İ Adliye)

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mecelle (Mecelle-İ Ahkâm-İ Adliye)



Mecelle (Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye)

Osmanlı Devleti zamânında Ahmed Cevdet Paşa Başkanlığındaki ilmî bir heyet tarafından İslâm Hukûkuna bağlı kalınarak hazırlanan ve asıl ismi Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye olan meşhur kânun Mecelle lügatte; içinde hikmet bulunan sahife ciltlenmiş kitap dergi vs mânâlarına gelir 1877 yılında Abdülhamid Han zamânında tatbik edilmeye başlanmış 1926’da yürürlükten kaldırılmıştır
Mecelle 1851 maddeden meydana gelmiş bir kânun olup İslâm devletlerinde ve bu arada Osmanlı Devletinde uygulanmış bugünkü mânâsıyla medenî hukûkun ve hukuk usûlünün birçok bölümünü ihtivâ etmektedir Osmanlı Devleti kurulduğu târihten îtibâren İslâm Hukûku esaslarına bağlı kalınarak idâre olunmuştur Gerek amme hukûku ve gerekse özel hukuk sahalarında bunun dışına çıkılmamıştır İslâmiyetin bildirdiği ilâhî kurallardan hiç ayrılınmamıştır Osmanlı Devleti asırlarca süren idarî askerî ve iktisâdî üstünlüğünü İslâmiyete bağlı kalmasına ve tam tatbik etmesine borçludur Bu kurallara bağlılıkta gevşeklik başgösterince devletin yükselmesi durmuş ilimde fende askerlikte daha evvel gösterilen başarılar yok olmuş bir duraklama ve gerileme devri başlamıştır Devletin her bakımdan yara alması Tanzimat hareketinden sonra daha çok olmuştur İslâm dînine yabancı kalan Avrupa kültürü tesiri altında yetişen ve kurtuluşu batılılaşmakta görenler (Bkz Batılılaşma) başta M Reşid Paşa olmak üzere Fuad ve Âli Paşalar Avrupaî tarzda bir takım yenilik hareketlerine giriştiler Bu yenilik fikrini devletin idare edildiği kânunlarda da göstermeye kalkıştılar Bunlardan bilhassa Âli Paşa Fransa’da Birinci Napolyon zamanında (1804) tedvin edilmiş olan Fransız Medenî Kânunu’nun tercüme edilerek Osmanlı Devletinde de tatbik edilmesi fikrini ileri sürüyordu Buna mukâbil Ahmed Cevdet Paşa ve bâzı ileri gelen ilim adamları İslâm hukukunun zengin ve işlenmiş bir dalı olan Hanefî fıkhının kânunlaştırılması tezini müdâfaa ediyorlardı Bu ikinci fikir gâlip geldi ve tahakkuk ettirilmesi için “Mecelle Cemiyeti” adıyla ilmi bir heyet toplandı Başına Cevdet Paşa reis yapıldı Memleketin en kıymetli İslâm bilginlerinin (fakihlerin) iştirak ettiği bu cemiyet Osmanlı Devletinin tanzimat devrinde en mühim içtimaî sosyal hâdiselerinden birini teşkil eden ve Türk fikir hayâtının ölmez ve muhteşem âbidesi olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye’yi meydana koydu

Mecelle ve Ahmed Cevdet Paşa: Mecelle bir heyet tarafından telif edilmiştir Bu bakımdan onu sâdece Ahmed Cevdet Paşanın eseri olarak göstermek yanlıştır Cevdet Paşa zamânında medenî hukuk sahasında iki zıt fikir vardı: 1) İslâm Hukuk (fıkıh) kâidelerinin bir kânun metin hâline getirilmesi 2) Fransız medenî kânununun tercüme edilerek kabul edilmesi

O zamanlar İstanbul’da en tesirli ve nüfuzlu elçi Fransa elçisiydi O ve onun entrikalarına kapılanlar ikinci fikrin tatbikat sahasına konulmasını temin etmek için var güçleriyle çalışıyorlardı Fakat birinci teze taraftar olanların başında bulunan Ahmed Cevdet Paşanın ve diğerlerinin gayretleriyle İslâm fıkıh kitaplarından zamânın icaplarına uyan meselelerin Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye adıyla asrî bir kânun şeklinde yazılması fikri kabul edildi Ahmed Cevdet Paşa bu işi yapacak ilmî cemiyete reis seçildi Paşa’nın yazdığına göre frenk hayranları câhil softalar ecnebî kışkırtmalarına âlet olanlar bu hayırlı işi baltalamak için çok dalevereler çevirmişlerdir Nihâyet Mecelle 1868’de neşrolundu Ahmed Cevdet Paşa çetin bir mücâdeleden gâlip çıkmıştı Aşağıdaki satırlar onun bu esnâdaki hissiyatını ifâde etmektedir:

“Avrupa kıtasında en evvel tedvin olunan kânunnâme Roma Kânunnâmesi’dir ki Kostantiniye (İstanbul) şehrinde ilmî bir cemiyet tarafından tertip ve tedvin olunmuştu Avrupa kânunnâmelerinin esasıdır ve her tarafta meşhur ve mûteberdir Fakat Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye’ye benzemez Aralarında pekçok fark vardır Çünkü o beş altı kânun bilen zat tarafından yapılmıştı bu ise beş altı fakih (İslâm Hukûkunu bilen) zat tarafından Allahü teâlânın koymuş olduğu yüce İslâm dîninden alınmıştır Avrupa hukukçularından olan ve bu defâ Mecelle’yi mütâlaa ve Roma kânunlarıyla mukâyese eden ve her ikisine de sâdece birer insan eseri nazarıyla bakan bir zat dedi ki: “Dünyâda ilmî bir cemiyet vasıtasıyla iki defâ kânun yapıldı İkisi de İstanbul’da oldu İkincisi; tertibi düzeni ve içindeki meselelerin hüsn-i temsil ve irtibatı dolayısıyla evvelkinden çok üstün ve müreccahtır Aralarındaki fark da insanın o asırdan bu asra kadar medeniyet âleminde kaç adım atmış olduğuna bir ölçüdür” (Târih-i Osmanî Mec No 47 s 284)

Mecelle’nin hazırlanmasında hizmeti olan kimseler: 1) Filibeli Halil Efendi 2) Seyfeddin İsmail Efendi 3) Şirvanizâde Seyyid Ahmed Hulûsi Efendi 4) Ahmed Hilmi Efendi 5) Bağdatlı Muhammed Emin Efendi 6) İbn-i Âbidinzâde Alâeddin Efendi 7) Gerdankıran Ömer Hulûsi Efendi 8) Şeyhülislâm Kara Halil Efendi 9) İsa Ruhî Efendi 10) Yunus Vehbi Efendi 11) Abdüllatif Şükrü Efendi 12) Ahmed Hâlid Efendi 13) Karinâbadlı Ömer Hilmi Efendi 14) Abdüssettar Efendidir Bu zevatın bâzıları Ahmed Cevdet Paşa ile birlikte bugünkü Mecelle’nin hazırlanmasında cidden değerli mesâi sarfetmiş bâzılarıysa daha az çalışmışlardır

Mecelle’nin yazılması esnâsında pekçok fıkıh kitaplarına ve fetvâ mecmualarına mürâcaat olunmuştur Bu kitapların adları merhûm Ebü’l-Ulâ Mardin’in Medenî Hukuk Cephesinden Ahmed Cevdet Paşa ünvanlı eserinin 167’nci sayfasında ve Kayseri eski müftüsü Mes’ûd Efendinin Mir’at-ı Mecelle kitabında yazılıdır

İslâm Hukûku denilince birçok kimsenin hatırına Mecelle gelirse de İslâm Hukûkunun tamâmı Mecelle’den ibâret değildir Mecelle yalnız Hanefî mezhebinin muâmelâta âit hükümlerini ihtivâ etmektedir İslâm Hukûku denilince Hanefî mezhebi ile birlikte diğer üç mezhebin hükümleri de anlaşılır Bu hâliyle İslâm Hukûku dünyâda benzeri hiç bulunmayan bir hukuk deryâsıdır Bilâhare Mecelle’nin eksik bahislerinin tamamlandığı söylenmişse de şu ana kadar ortaya çıkmamıştır

Mecelle yazılmadan önce asırlar boyunca bütün İslâm memleketlerinde ve bu arada Osmanlı Devletinde uygulanmış olan İslâm Hukûkunun bâzı hükümleri Mecelle ile her an herkesin mürâcaat edip kolaylıkla anlayıp tatbik edebileceği sâde maddeler hâline getirilmiş ve bu durum büyük bir hizmet olmuştur

Mecelle’nin içindeki konular: Mecelle İslâm medenî kânununun akitler ve borçlar kânunu ile sivil muhâkeme usûlünü içine alan bir kânunnâmedir (Bkz Kânunnâme) Bu Osmanlı Medenî Kânunu olmak üzere 17 Eylül 1876 (26 Şâban 1293) târihinde îlân olunmuştur

Mecelle kitâbında bir başlangıç ile on altı kısım vardır Hepsi bin sekiz yüz elli bir (1851) maddedir Başlangıç Fıkıh Temel bilgileri olup yüz birden dört yüz üçüncü maddeye kadardır İkinci kısım Kirâ bilgileri olup altı yüz on birinci maddeye kadardır Üçüncü kısım Kefil Olmak bilgileridir Altı yüz yetmiş ikinci maddeye kadardır Dördüncü kısım Havâle bilgisi yedi yüzüncü maddeye kadardır Beşinci kısım Rehin olup yedi yüz altmış birinci maddeye kadardır Altıncı kısım Emânet’tir Sekiz yüz otuz ikinci maddeye kadardır Yedinci kısım Hibe bağışlamaktır Sekiz yüz ¤¤¤¤eninci maddeye kadardır Sekizinci kısım Gasb ve Zarar’dır Dokuz yüz kırkıncı maddeye kadardır Dokuzuncu kısım Hicr ve İkrâh’dır Bin kırk dördüncü maddeye kadardır Onuncu kısım Şirketler ve Sosyal Bilgiler’dir Bin dört yüz kırk sekizinci maddeye kadardır On birinci kısım Vekâlet’tir Bin beş yüz otuzuncu maddeye kadardır On ikinci kısım Sulh ve Afv’dır Bin beş yüz yetmiş birinci maddeye kadardır On üçüncü kısım İkrâr’dır Bin altı yüz on ikinci maddeye kadardır On dördüncü kısım Da’va’dır Bin altı yüz yetmiş beşinci maddeye kadardır On beşinci kısım İsbât ve Yemin’dir Bin yedi yüz ¤¤¤¤en üçüncü maddeye kadardır On altıncı kısım Hâkimlik’tir Bin sekiz yüz elli birinci maddeye kadardır

İktisâdî ve Ticârî İlimler Dergisinin 1969 da basılmış yirmi üçüncü sayısında profesör Dr Yılmaz Altuğ diyor ki: “İsrail Devletinin hukûku memleketin târihi gelişimini aksettirir hâldedir Temel medenî kânun Osmanlı Devleti zamânından kalma Mecelle’dir Mecelle Filistin’in İngiliz idâresine geçtiğinde aynen bırakılmış sonra 1948’de İsrail Devleti kurulunca değiştirilmemiştir

Mecelle Osmanlı Devletinin resmî kânunnâmelerinden biriydi 1918’den sonra Osmanlı Devletinden ayrılan memleketlerde daha sonra buralarda kurulmuş olan devletlerde (yeni kânuna tâbi olarak) Mecelle hükümleri cârî kalmıştır Bu ülkelerde Mecelle modern lâik mahkemelerce medenî kânun olarak tatbik edilegelmiştir Nihâyet Lübnan’da (1932) Suriye’de (1949) ve Irak’ta (1953) Mecelle’nin yerini yeni medenî kânunnâmeler almıştır Daha önce 1878’de Osmanlı Devletinden ayrılmış olan Kıbrıs’ta ve İsrail ile Ürdün’de hâlâ medenî hukûkun esâsını Mecelle teşkil etmektedir

Türkiye’de 1926 yılında Mecelle ile birlikte bütün İslâm Hukuku ve şer’i mahkemeler kaldırılmıştır Aynı şey 1928’de de Arnavutluk’ta yapılmıştır Bosna ve Hersek’te de yalnız şuf’a müessesesi muhâfaza edilmiş olmakla birlikte Mecelle kaldırılmış İslâm Hukûku bâzı bakımlardan ahvâl-i şahsiyye (statut personnel) vasiyet ve vakıf gibi konularda Müslümanlara uygulanmaya devâm etmiştir Bütün bunlara normal mahkemelerde bakılmıştır

Mecelle cemiyeti vakitsiz kapatılmış olduğundan bu mühim eser de tamamlanamamıştır Medenî kânunun mühim konularından olan evlenme boşanma gaib mefkud vakıf vasiyet miras mevzuları Mecelle’de eksik kalmıştır Yalnız bu konular fıkıh kitablarında geniş olarak yazılmıştır Her meselenin dindeki hükümleri açıklanmıştır

Mecelle’nin yazılış tarzı: Mecelle’nin üslûbu bir kânun kitabı olarak şâheserdir Fesâhet ve belâgatla yazılmıştır Bilhassa başındaki 99 fıkıh kâidesinin çoğu dilimize ezberlenmesi kolay cümleler hâlinde girmiştir Bunlarda Ahmed Cevdet Paşanın akıcı ve düzgün ifâdesi hissedilmektedir Fakat o devrin Türkçesi hakkında ve o konularda bilgisi olmayanlar Mecelle’yi kolayca anlayamazlar

Mecelle’nin başındaki küllî (genel) kâidelerin çoğu İslâm fakihlerinden İbn-i Nüceym’in Eşbah ve’n-Nezâir adlı eseriyle Mecâmı Şerhi’nden alınmıştır

Mecelle’nin şerhleri: Mecelle’nin çeşitli lisanlarda şerhleri açıklamaları kaleme alınmıştır Bunlardan Osmanlıca olarak yazılmış Ali Haydar Efendinin Dürerül-Hukkâm ve Hacı Reşid Paşanın Rûhul-Mecelle Kayseri Müftüsü Mes’ud Efendinin Arapça olarak yazdığı Mir’atül-Mecelle ve Fransız G Snopian’ın Code Civil Ottoman adındaki eserler meşhur olanlarındandır Bunları okuyan garp bilginleri İslâm Hukûkuna ve İslâmiyetteki sosyal bilgilerin inceliğine ve çokluğuna hayran kalmaktadırlar

Mecelle’den seçme maddeler: Mecelle’nin çeşitli maddelerinden alınmış “sosyal” nitelik taşıyan hükümlerinden bâzıları şunlardır:

Madde 912- Birinin ayağı kayıp da düşerek başkasının malını telef etse öder

Alıntı Yaparak Cevapla