Mağduriyet Ve Kadın

Nacizane fikirlerimi kısaca paylaşmak istiyorum
Tarihte ve bugün, kadınların mağduriyet ile beraber anıldığı hatta kadın ve mağduriyet kavramının artık hemhal olduğu aşikar

Sınıfsal çelişkilerin üstüne binen geleneksel ve kültürel renklerle bu durum doğu toplumlarında daha acı bir hal almıştır; zira "kızını dövmeyen dizini döver" özdeyişini içinde barındıran bir kültürde kadının yeri ve konumu zaten belirlenmiştir

Yoksul sınıflara mensup kadınlar sadece yoksul sınıftan oldukları için ezilmiş ve itilmiş değildirler Söz gelimi, tekstil atölyesinde çalışan ve iş yerinde zaten bulunduğu konumla emek sömürüsünün en ağırını yaşayan kadın, eve gidince de birden fazla yaygaracı çocuğun annesi, erkeğin hizmetçisi ve seks oyuncağı; hatta yeri gelince de kum torbası durumundadır

Bunlar herkesin yuhalayacağı, "yazıklar olsun" diyeceği gerçeklerdir tabii ki; zaten deriz ve demeyi de çok severiz

Fakat sınıfsal yönü baskın olan bu kadına özel "mağduriyet" durumunun suistimal edildiğini ya da artık "mağduriyet"'in mağdur olsun olmasın bütün kadınların kollektif bilinçaltlarının bir parçası olduğunun farkında mıyız?

Sömürü mekanizmalarının son derece uzağında yaşayan, şehirli, yüksek tabakadan kadınlar bile kadınlık ile mağduriyeti eş tuttuklarından artık bu, erkeklere karşı bir saldırı psikolojisine dönüşmüş durumdadır

Aşk ilişkisinden canı yanan kadın, mağduriyete sarılır ve erkeği tu kaka eder

Kamusal alanda kimi rollerde erkeğin önüne geçemeyen kadın da yine haince bir şekilde mağduriyete sarılıp erkeği tu kaka eder

Bu örnekler çoğaltılabilir

Şu gerçeğin altını çizmek gerekir: Mağduriyet cinsiyete bağlı olmadığı gibi aynı zamanda bütün kadınlar da "mağdur kadın" değildirler; fakat ters giden bir durum olduğunda, gücendirildiklerinde ya da rencide edildiklerinde; kendi cinsiyetleri ile özdeşleşmiş bulunan "mağduriyet"'e sığınıp oradan da mağduriyet edebiyatına geçmektedirler

Erkek kadın kadar kadın da erkek kadar zalimdir ya da kötüdür ya da iyidir Bu durumların hiçbiri cinsiyete bağlı değildir