Yalnız Mesajı Göster

Tiyatro Ustaları

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tiyatro Ustaları



İsmail Dümbüllü

Silahşör Zeynel Abidin Efendi ve Fatma Azize Hanım’ın oğulları olarak 1897 yılında İstanbul Kanatlarımın Altında Üsküdar’da doğdu
Üsküdar İttihat-ı Terakki Mektebi’ni bitirdikten sonra askeri ortaokuluna başladı Tiyatro merakı yüzünden askeri ortaokulunun üçüncü sınıfından ayrıldı
Önceleri amatör olarak Karagöz Hüseyin’in sahnesinde oynayan Dümbüllü sonraları profesyonel olarak Kel Hasan’ın tiyatrolarında sahneye çıktı
30 yaşına kadar Kel Hasan’ın yanında çalıştı Bu dönemde tuluat (önceden hazırlanmadan sahnede akla geliveren sözlerle oynanan oyun) geleneğini öğrendi
Kavuklu Hamdi Naşid Abdi Küçük İsmail Abdürrezak gibi dönemin ünlü ortaoyuncularıyla çalıştı
Geleneksel kavuğu Kel Hasan’dan aldı Kendiside ölmeden bu kavuğuMünir Özkul’a devretti 1989 yılında da ortaoyuncular kavuğu Ferhan Şensoy’a devroldu
Dümbüllü Tevfik İnce ile birlikte kendi topluluğunu kurarak 1928 yılında perdesini Direklerarası’ndaki Hilal Tiyatrosu’nda açtı 1933’den sonra Anadolu turnelerine çıktı
Dönemin tiyatro anlayışı ve beğenisi giderek değişmesine rağmen Naşid’in ölümünden sonra geleneksek tiyatronun en ünlü adı oldu ve ortaoyunu geleneğini tek başına sürdürdü
Bu dönemde Ayşem Cebe Gitti Bülbül gibi operetlerde de oynadı
IIDünya Savaşı yıllarından sonra özgün ses tonu saf görünüşü ve sevimli mimikleriyle 1947’de itibaren sinemada da görünmeye başladı Memiş(1947) Dümbüllü Macera Peşinde(194 ve Keloğlan (194 filmlerinde başrol oynadı
Harman sonu(1950) İncili Çavuş(1952) Ne Sihirdir Ne Keramet(1951) Sihirli define(1951) adlı filmlerde ününü pekiştirdi Ancak bir çok eleştirmene göre çok seyirci toplamasına karşın filmlerdeki Dümbüllü tiyatrocu Dümbüllü kadar başarılı olamamıştı
Kel Hasan’dan ortaoyunu konusunda öğrendiklerini kendi kişiliğiyle birleştirerek oluşturduğu “Dümbüllü Tarzı”nı hem sahnede hem de perde de sergilemeyi sürdürdü
1953’de Kırk Gün Kırk Gece 1954’de Mihrimah Sultan 1956’da Dümbüllü Tarzangibi filmlerde oynadı 1968’de jübile yaparak tiyatroyu bıraktıAma sanattan kopmayarak zaman zaman sahneye çıkmayı ve radyo oyunlarında yer almayı sürdürdü
5 Kasım1973’de İstanbul Kanatlarımın Altında’da öldü Kabri Üsküdar’da Karacaahmet Mezarlığı’ndadır Diğer filmleri: Kılıbıklar (1947) Harman Sonu Dönüşü(1950) Vur Patlasın Çal Oynasın(1952) Yıldızlar Revüsü(1952) Bayram Gecesi(1954) Fındıkçı Gelin(1954) Şeytan Mayası(1959) Gol Kralı Cafer(1962) Ekmek Parası(1962) Temem Bilakis(1963) Soytarı (1965) Nasreddin Hoca(1971)




Nejat Uygur


(D 10 Ağustos 1927 Kilis) Türk tiyatrocu

Hayatı

Öğretmen bir annenin ve subay bir babanın üç oğlundan ortancası olan Uygur eğitimini Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde tamamladı İlkokulu Siirt Ezine ve İntepe'de okudu ve bu dönemde tiyatroya müsamerelerle başladı Sarıyer Çanakkale ve Manisa'da ortaokulu tamamladıktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi'nin Heykel Bölümü'ne girdi ama mezun olamadı Tiyatroya profesyonel olarak 1949 yılında "Nejat Uygur Tiyatrosu" ile adım attı Nejat Uygur düşündüğü ilk mesleğin tiyatro olmadığını belirtti:

"Benim düşündüğüm ilk meslek pilotluktu Çocukluğumda pilot olacağımı düşünürdüm Hatta hiç unutmam Manisa'da olduğumuz yıllarda yatak çarşaflarını alıp yüksek bir yerden aşağı atlamayı planlamıştım Tecrübe pilotu olarak önce ağabeyim atladı ve ayağını kırdı Ağabeyim Zeki Ayhan Uygur Amerika'da ünlü bir beyin cerrahı şimdi Onunla gurur duyuyorum Ağabeyim burada deniz albayıydı ordudan ayrıldı sonra" [1]

Gençlik yıllarında Amerika'ya ulaşmak isteğiyle gemici oldu:

"Benim gençliğimde herkeste Amerika'ya gitmek gibi çok yoğun bir istek vardı Bu yüzden liman cüzdanı çıkarttım ve gemici oldum Hiç unutmam bir Panama şilebinde çalıştım Gemide kimsenin canı sıkılmazdı Onlara fıkralar anlatır taklitler yapardım Herkes çok gülerdi Sonra askere gittim orada da arkadaşlarımı çok güldürürdüm Giderek insanların yüzünü güldürmek bende tutku oldu Sonra da tiyatro başladı zaten" [2]

1943 yılında Sarıyer Halkevi'nde başladığı boksla beraber spora karşı ilgisi arttı Atletizm ve su topu yanısıra iyi bir at binicisidir[3] 1952 yılında Nejla Uygur ile hayatını birleştirdi 13 yıl süren Anadolu turneleri sürecinde sırasıyla Süheyl Süha Ahmet Kemal ve Behzat adlı beş erkek çocukları dünyaya geldi Süheyl ve Behzat babalarının deyimiyle "armut ağacının dibine düştüler" ve tiyatrocu oldular

1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır[4]

Ödülleri

* 2006 - Kemal Sunal Kültür Sanat Ödülü "En İyi Tiyatrocu"[5]
* 1999 - 22 Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri "Belkıs Dilligil Onur Ödülü"[6]

Filmografi

* 2004 - Vizontele Tuuba (Hacı Zübeyir)
* 1974 - Cafer'in Nargilesi
* 1971 - Cafer Bey İyi Fakir Ve Kibar
* 1970 - Cafer Bey


NAMIK KEMAL

“Vatan Şairi”olarak anılır Sanat yaşamına Divan edebiyatı tarzında yazdı***ğı şiirlerle başlayan sanatçı; Şinasi‘yle tanıştıktan Avrupa kültür ve uygarlığını tanıdıktan sonra yeni edebiyat ve kültür için savaşım vermiştir Sanatçı yanından çok “Siyasal eylem adamı” kimliğiyle dikkati çeker Namık Kemal edebiyatın her alanında; şiir roman tiyatro eleştiri mektup…eserler vermiş; sanatını düşüncele***rin halka yaymada bir araç olarak kullanmıştır Divan edebiyatına karşı olmakla birlikte biçim ve dilce eskiye bağlı kalmış kaside ve gazellerinde gür sesiyle “vatan millet hürriyet” konularını işle***miştir
Tiyatroları daha sade olan Namık Kemal konuşma di***linden yanadır Tiyatroyu “yararlı bir eğlence” olarak görmüştür Aruzu kullanmış ancak heceyi de denemiştir “Vatan Yahut Silistre” adlı oyunu seyirciyi çok etkilemesi üzerine Kıbrıs’ a sürüldü Magosa zin***danlarında 38 ay kaldı Namık Kemal Ziya Paşa‘ya karşı “Tahrib-i Harabat” ve “Takip” adlı eleştirileri yazdı Romanlarında romantizmin “sanatkârane” üslu***bunu kullandı
Namık Kemal’in Eserleri:
Zavallı Çocuk Vatan Yahut Silistre (Sahnelenen ilk tiyatro eseri) Akif Bey Gülnihal Karabela Celalettin Harzemşah (tiyatro); İntibah (ilk edebi roman) Cezmi (ilk tarihi roman ) Tahrib-i Harabat takip (ilk eleştiri eleştiri kitapları); Tasvir-i Efkar Hürriyet ibret ( ga***zete ); Osmanlı tarihiyle ilgili çalışmalar yapılmıştır

Genco Erkal

(d 28 Mart1938 İstanbul) Robert Kolej'den mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi'nin Psikoloji bölümünü bitiren Genco Erkal 1959 yılından başlayarak Türkiye'nin önemli özel tiyatro topluluklarında oyuncu ve yönetmen oarak çalıştıktan sonra 1969 yılında bugün de sanat yönetmeni olduğu Dostlar Tiyatrosu'nu kurdu Gorki Brecht Sartre Peter Weiss Steinbeck Havel Tankred Dorst gibi yabancı yazarların yanısıra Aziz Nesin Haldun Taner Nazım Hikmet Can Yücel Refik Erduran Vasıf Öngören Orhan Asena Behiç Ak gibi Türk yazarlarının oyunlarını yönetti Roman öykü şiir gibi değişik türlerden tiyatroya uyarlamalar yaptı oyunlar çevirdi
Çeşitli ödüller kazandığı ünlü rolleri arasında Aslan Asker Şvayk Gogol'ün Bir Delinin Hatıra Defteri Brecht'in Galileo'su Maxwell Anderson'un Yalınayak Sokrates'i Nâzım Hikmet'ten Kerem Gibi Can Yücel'den Can sayılabilir
Senfonik konserlerde Prokofiev'in Peter ile Kurt Stravinski'nin Askerin Öyküsü Fazıl Say'ın Nâzım adlı yapıtlarını anlatıcı olarak seslendirdi
Önemli uluslararası film festivallerinde gösterilen ve birçok ödül kazanan At Faize Hücum Hakkâri'de Bir Mevsim Camdan Kalp filmlerinin baş rolünde oynadı TRT Televizyonu için Haldun Taner'in ünlü müzikli oyunu Keşanlı Ali Destanı'nı yönetti ve oynadı
Değişik yıllarda birçok kez "yılın en iyi erkek oyuncusu" "en iyi tiyatro yönetmeni"seçildi yaşam boyu başarı ödülleri kazandı 1982 ve 1983 yıllarında "en iyi sinema oyuncusu" olarak Antalya Film Festivali'nde iki kez Altın Portakal aldı
1993-1998 yılları arasında Paris'te ve Avignon Festivali'nde Fransızca da oynamaya başlayan Genco Erkal üç Fransız yapımında rol aldı: Nâzım Hikmet'ten Sevdalı Bulut Philippe Minyana'dan Ou vas-tu Jérémie? ve Paulo Coelho'nun ünlü romanından uyarlanan Simyacı Ayrica 2008 senesinde kendi yazdigi ve yönettigi Sivas`93 isimli dokumentasyon tiyatro oyununu Türkiye ve Avrupa genelinde tiyatroseverlere sunmustur Oyun 1993 senesinde Sivas`ta Madimak otelinde yapilan talihsiz katliami konu almistir bütünüyle gercekleri yansitan cok basarili bir oyundur


Münir Özkul

15 Ağustos 1925 tarihinde İstanbul Kanatlarımın Altında'un Bakırköy semtinde eski Osmanlı paşalarından birinin torunu olarak dünyaya geldi Küçük yaşlarda tiyatroya merak salmış olan Özkul İstanbul Erkek Lisesi'ndeki eğitiminin ardından oyuncu olmaya karar vererek gözünü sahnelere dikti O zamana kadar yaşamını sürdürdüğü ve aşinası olduğu Bakırköy'de bulunan Halkevi'nde oyunculuğa adım attı İlk amatör sahne deneyimlerini burada gerçekleştiren Özkul İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda bir süre oynadıktan sonra Ankara Devlet Tiyatrosu'na geçti Ardından da İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda profesyonel oyunculuk kariyerine devam etmeye başladı ve artık bağımsız çalışabilecek düzeye geldiğine kanaat getirerek özel sektöre geçiş yaparak Ses Tiyatrosu'nda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı Ancak buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve hemen ardından yien özel bir tiyatro olan Küçük Sahne'ye geçti

Küçük Sahne genç oyuncunun kariyerinin yükselişinde bir dönüm noktası oldu Çünkü ilk defa önemli bir oyunda rol alma şansı doğdu Sadri Alışık Nevin Akkaya Şükran Güngör ve Cahit Irgat gibi güçlü oyuncularla yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul'un yaptığı ve Steinback'in aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan "Fareler ve İnsanlar"da oynadı Yeteneği Musin Ertuğrul'un gözünden kaçmayan Özkul Küçük Sahne'de ayrıca "Yarış" "Onikinci Gece" "Aşağıdan Yukarı" ve "Karışık İş" gibi başarılı oyunlarda da yer aldı
Tiyatro sahnelerinden "tesadüfen" film setlerine geçişi 40'lı yılların sonuna denk düşen Özkul askerliğini yaptığı dönemde "Vatan ve Namık Kemal" adlı filmde yönetmen asistanlığı yapan arkadaşı Sırrı Gültekin'i ziyaret için Yeşilçam'a gittiği birgün ilk defa bir filmde figüran olarak rol aldı Üniformalı bir figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak biraz da komik bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı 400'ün üzerinde filmle Türk sinemasına damgasını vuran önemli karakter oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni böylece başlamış oldu
50'li yılların başlarında ilk olarak beyaz perdenin siyah-beyaz karelerinde küçük rollerle karşımıza çıkan Özkul ilk defa 1950 yılında senaryosu İhsan Koza ile Nazım Hikmet tarafından yazılan ve Vedat Ar'ın yönetmenliğinde çekilen "Üçüncü Selim'in Gözdesi" adlı bir İpek Film yapımında yer aldı Hemen ardından 1951'de yine birer İpek Film yapımı olan "Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan" ile "Lale Devri"nde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen Özkul aynı yıl Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğinde çekilen "Evli mi Bekar mı" ve Baha Gelenbevi'nin yönettiği "Barbaros Hayrettin Paşa" adlı filmlerde başrol oynadı
Yabancı sinemanın tipik karakterlerinden etkilenen Türk sinemasında Burhan Felek tarafından Lorel-Hardi ikilisinin kendi kültürümüze uyarlanmasıyla dönüştüğü Edi-Büdü ikilisinin 1952 yılında sinemaya aktarılmış versiyonu olan "Edi ile Büdü Tiyatrocu" ve "Edi ile Büdü" filmlerinde Vasfi Rıza Zobu ile birlikte rol alan Özkul artık sinema çevrelerinde adını duyurmaya halktan büyük ilgi görmeye başlamıştı İlk yıllarında genellikle İpek Film yapımlarında yer alan oyuncu çoğu zaman komedi türü filmlerde rol aldı ve özellikle mimikleriyle samimi tavırlarıyla halk tarafından kısa sürede benimsendi Ancak asıl başarısını Arzu Film yapımlarıyla yakaladı
1953 yılında Muhsin Ertuğrul'un yönettiği "Halıcı Kız" filminde yer aldıktan sonra kariyerinin önü iyice açıldı Aynı yıl fantastik bir komedi olan ve senaryosu yine İhsan İpekçi ile Nazım Hikmet tarafından yazılan "Balıkçı Güzeli/1002 Gece" ve ardından 1956'da çekilen "Kalbimin Şarkısı" adlı duygusal film ile karakter oyunculuğuna doğru yönelişe geçen Özkul "Miras Uğrunda" ve Zeki Müren'in başrolünü oynadığı "Altın Kafes" ile oyunculuk gücünü ortaya koyarak; dram duygusal komedi gibi farklı türlerde her kalıba girebilen bir oyuncu olduğu kanısını pekiştirmeye başladı
Sinema çalışmalarının yanı sıra gönül verdiği tiyatro sahnelerini de bırakmayan Özkul 1957 yılında Devlet Tiyatroları'nın yönetmenliğine getirildi Sanat kariyerinde adeta bir atılım olarak değerlendirilebilecek bu gelişmenin ardından Küçük Sahne'yi terk etmek zorunda kaldı Bu durum sanatçının profesyonel oyunculuğa adım attığı Küçük Sahne'nin ustasını kaybetmesiyle birlikte daha fazla tutunamayarak dağılmasına neden oldu
1960 ile 1970 yılları arasında kırkın üzerinde filmde rol alan Özkul daha önce Atlan Karındaş'la birlikte tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun inanılmaz başarısı sonucunda 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı İsmail Dümbüllü'den "ortaoyuncular kavuğu"nu devralmasını sağlayan Sadık Şendil'in yazdığı "Kanlı Nigar" adlı muhteşem eserin sinema versiyonunda da yer aldı 1968 yılında Ülkü Erakalın'ın yönetmenliğinde çekilen filmde Belgin Doruk ve Selma Güneri'yle birlikte rol aldı Türk sinemasının en verimli dönemlerinden olan 70'li yıllara gelindiğinde geniş bir oyuncu kadrosuna sahip aile filmlerinde rol almaya başlayan Özkul özellikle Adile Naşit'le iyi bir ikili oluşturdu ve bu ikili halk tarafından da çok sevildi; benimsendi Yakışıklı olmasa da hatta çirkince bir yüze uzun ve ince bir fiziğe sahip olsa da birkaç filmde jön rollerde yer alan ve hiçbir zaman kötü rollere yakıştırılamayan Özkul özellikle bu yıllarda Türk sinemasının klişe konularında "fakir ama gururlu" iyi kalpli babacan karakterleri canlandırdı
Münir Özkul 1972 yılında başrollerini Hülya Koçyiğit ile Tarık Akan'ın paylaştığı "Sev Kardeşim" adlı Ertem Eğilmez filmindeki başarılı performansıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülüne layık görüldü
70'li yıllarda Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere hayat veren ağlatan duygusal replikleri o etkileyici sesiyle Türk izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul "Neşeli Günler" "Mavi Boncuk" "Aile Şerefi" "Gırgıriye" serileri "Gülen Gözler" ve "Bizim Aile" gibi filmlerle karakter oyunculuğundaki ustalığını ortaya koydu Sanatçının unutulmaz rolleri arasında zirveyi ele geçirense "Hababam Sınıfı" seri fimlerinde canlandırdığı disiplinli ancak yufka yürekli öğretmen "Kel Mahmut" karakteri oldu Öyle ki bu tipleme neredeyse adını aşarak sanatçının lakabı haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı
80'li yıllarda duraklama dönemine giren Yeşilçam'da video filmlerine yönelişi izleyen Özkul bu dönemde kalitesi düşük birtakım sinema ve video filmlerinde rol aldı Ardından tek televizyonlu dönemin sonlarına doğru dizi çekimlerinin artış göstermesiyle birlikte 1987 yılında TRT'de yayınlanmak üzere çekilen "Uzaylı Zekiye" adlı dizi için kamera önüne geçti Bu dizinin ardından birkaç filmde daha rol alan ünlü oyuncu içkiye olan düşkünlüğünün de etkisiyle sağlığı ile ilgili sorunlar yaşamaya başladı ve özel projeler dışında herhangi bir çalışma yapmadı 1995 yılında Kemal Sunal'la birlikte "Şaban ile Şirin" adlı filmde yer aldı 90'lı yılların ikinci yarısında bilhassa özel televizyon kanallarının sayısı artış gösterdikçe Yeşilçam'a olan rağbet azalmış; televizyon ekranlarına yönelik çalışmalar; özellikle de dizi yapımları ön plana çıkmıştı Ancak bu furyadan kendini uzak tutan Özkul 1996'da izleyiciden büyük ilgi gören ve senaryosu Kandemir Konduk tarafından yazılan "Ana Kuzusu" adlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile birlikte rol aldı Aynı yıl İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema yapımında emeği geçmesine rağmen zaman zaman ciddi maddi zorluklar içine girmiş olan Özkul'a bu geceden elde edilen gelirle bir ev alındı
Yine 1996 yılında Veli Çelik'in yönetmenliğinde çekilen televizyon filmi "Ay Işığında Saklıdır"da Aydan Şener ve Toprak Sergen'le birlikte yer aldı Ardından 1998 yılında Hamdi Alkan'ın "Reyting Hamdi" adlı televizyon eğlence programında kısa bir süre için Yarmagül tiplemesinin dedesi rolünü canlandırdı Usta oyuncunun son kez beyaz perdede göründüğü sinema yapımı ise 2000 yılında Serdar Akar tarafından çekilen "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" oldu Sanat yaşamı boyunca 400'e yakın sinema filminde ve sayısını kendisinin bile tam olarak bilmediği sayıda tiyatro oyununda rol alan Münir Özkul adına 26 Mart 2005 tarihinde İstanbul Beylikdüzü Academia Center içerisinde "Münir Özkul Sahnesi" açılmıştır İçkiye düşkünlüğüyle bilinen sanatçı özel hayatında da inişli çıkışlı bir seyir izleyerek dört evlilik gerçekleştirmiştir İlk evliliğini Şadan Hanım'la yapan Özkul kısa süren bu birlikteliğin ardından Suna Selen ile hayatını birleştirmiş ve bu evlilikten Güner adında bir kızı olmuştur Kızları sekiz yaşındayken çift boşanma kararı almıştır Sonrasında Özkul Tophaneli Örümcek Yaşar lakabıyla anılan Yaşar Hanım'la üçüncü evliliğini gerçekleştirmiş; ancak bu da uzun sürmemiştir Son olarak halen yaşamını birlikte sürdürdüğü Şadan Hanım ile evlenmiştir Mankenlik ve CNN Türk'te televizyon programcılığı yapan kızı Güner Özkul'un girişimiyle 2005 yılında sanatçıyı birçok yönden ele alan ve yaşamının bir dönemine farklı şekillerde tanıklık etmiş kişilerin kaleme aldığı yazılardan derlenmiş "Aktör Dediğin Nedir Ki? / Münir Özkul Kitabı" adlı bir kitap yayımlanmıştır 1998 yılında TC Kültür Bakanlığı Münir Özkul'a Devlet Sanatçısı ünvanını vermiştir Özkul İsmail Dümbüllü'den aldığı ünlü kavuğu 1989 yılında tiyatro oyuncusu Ferhan Şensoy'a devretmiştir 1991 yılında ise en önemli tiyatro ödülleri arasında gösterilen Dümbüllü Ödülü'ne layık görülmüştür 8 Nisan 2007 tarihinde Mizah Üretenler Derneği Karikatürcüler Derneği ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen "II Mizah Ödülleri" töreninde Münir Özkul Özel Ödülü ünlü tiyatrocu Nejat Uygur'a verilmiştir

--- Sonraki mesaj ---

Hadi Çaman




(D 13 Ocak 1943 Kastamonu - ö 22 Eylül 2008 İstanbul) Sinema ve tiyatro sanatçısı yönetmen yazar
İlk ve orta öğrenimini Abdurrahman Paşa Lisesi'nde tamamladı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde eğitim aldı Sonrasında Belediye Konservatuvarı'nda okudu Amatörce ilgilendiği tiyatro sanatında 1962 yılında Dormen Tiyatrosu ve ardından Kent Oyuncuları'nın açtığı bir sınavı kazanarak Altın Yumruk adlı oyunda profesyonelliğe adım attı Daha sonra Gülriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatrosu Nisa Serezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosu Miyatro (Müjdat Gezen) Şan Tiyatrosu gibi tiyatrolarda da onlarca oyunda oynadı 1982 yılında Yeditepe Oyuncuları'nı kurdu O zamandan rahatsızlığına değin Nişantaşı'ndaki kendi tiyatrosunda sanat yaşamını sürdürdü Tiyatro dışında da çeşitli çalışmaları vardır: Çeviriler uyarlamalar yaptı oyunlar yazdı yönetti Döneminin tiyatro yaşamını konu alan bir kitap yazdı (Can Yayınları) Birçok dalda kişisel ve tiyatrosu Yeditepe Oyuncuları adına sayısız ödüller aldı Bengi Şen ile olan evliğinden Efe adlı bir oğlu vardır
15 Aralık 2007 günü ALS hastalığı teşhisiyle oğlu Doç Dr Mehmet Efe Çaman'ın öğretim üyesi olduğu Kocaeli Üniversitesinde Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakıma alındı Hastaneden ayrılarak bir süre bakımevinde kalan sanatçı 22 Eylül 2008'de kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle fenalaştı ve yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi


40 Sanat yılı nedeniyle yazdığı metin [değiştir]"Yüze yaklaşan oyun Bir o kadar ustayla göz göze soluk soluğa geçen muhteşem günler Dormen Tiyatrosu'nun ailevi ortamında başlayan daha sonra Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu Şan Tiyatrosu Venüs Tiyatrosu'nu kapsayan yıllar Ve yıl 1982 YEDİTEPE OYUNCULARI Yirmi yıl aralıksız ışık saçmak için verilen sonsuz savaş Onlarca genç insana açılan kucak Yazılan yönetilen oyunlar kazanılan sayısız ödül En önemlisi ülkemizde bir ilke imza atıp bir müsamere salonundan kültür merkezine dönüştürülen koca bir yapı Kısacası bir ÖMÜR! Seve seve özveriyle içtenlikle gönülden sunulan bir yaşam O arada yetiştirilen büyütülen 30 yaşına erişen bir oğul Hepsi ülkeme helâl olsun" [1]

Filmografisi [değiştir]Ankara Ekspresi - 2005
Gerçek Hikaye - 2001
Midasın Düşü - 2000
Eşref Saati - 2000
Şen Olasın Nuri Bey - 1993
Yağmurdan Kaçarken - 1992
Portatif Hüseyin - 1991
Aile Pansiyonu - 1987
Kiralık Ev - 1986
Hayroş - 1986
Yaygara 86 - 1986
Ekmek Elden Su Gölden - 1985
Sarışın Tehlike - 1980
Memnu Meyve - 1979
Şaşırtma Beni - 1979
Aşk Penceresi - 1979
Koca Aranıyor - 1979
Tamam mı Canım - 1979
Leyla Necla Mücella - 1979
Balıkçının Kızları - 1979
Isıt Beni - 1979
Oh De Yavrum Oh De - 1979
Biz Böyle Severiz - 1979
Dişi Melek - 1979
Kara Kısrak - 1979
Kenarın Kızları - 1979
Rezalet - 1979
Saldırganlar - 1979
Kadınlar Hamamı - 1978
Tatlı Sevgilim Kaymaklı Lokum - 1978
Yalnız Kalp / Uçurum - 1978
Köfte Ekmek Az Piyaz - 1978
Çarli'nin Kelekleri - 1978
Bizim Fıstıklar - 1978
Ne Olacak Şimdi - 1978
Olmadı Baştan - 1978
Ya Bundadır Ya Şunda - 1978
İsmet Bu Ne Kısmet - 1978
Kış Bekarı - 1978
Erkeklik Öldü mü Abiler - 1978
Hızlı Giden Yorulur - 1977
Alman Gelin - 1977
Beceriksizler - 1977
İki Aşk Arasında - 1977
Kuşku - 1977
Güngörmüşler - 1976
Sokak Kadını - 1976
Elmanın Alına Bak - 1976
Çılgın Ama Tatlı - 1976
Fiyakanı Bozarım - 1976
Kartal Pendik Gittik Geldik - 1976
Leş Kargaları - 1976
Lüküs Hayat - 1976
Ne Alırsan İki Buçuk - 1976
Sev Doya Doya - 1975
Anahtarı Bendedir - 1975
Çılgın Gençlik - 1975
Derece 37 (2) - 1975
İş Bilenin - 1975
Derece 37 - 1975
Şipşak Basarım - 1975
Bu Baba Başka Baba - 1975
Anasının Kızı - 1975
Beş Atış Yirmibeş - 1975
Vur Tatlım - 1975
Ye Beni Mahmut - 1975
Yok Devenin Başı - 1975
İntihar - 1975
Topuz - 1975
Adım Kan Soyadım ***** - 1970

--- Sonraki mesaj ---

FERHAN ŞENSOY/1

1951 tarihinde bir ilkokul öğretmeni olan Müjgan Şensoy ve Çarşamba Belediye Başkanı tüccar Yusuf Cemil Şensoy’un çocukları olarak Samsun’un Çarşamba ilçesinde dünyaya geldi İki yaşındayken kız kardeşi Ragıbe’nin doğumunun ardından 1956’da da Ahmet Vildan adlı bir erkek kardeşi oldu

1957’de Samsun’daki Gazi Osman Paşa İlkokulu’na giden Şensoy daha sonra 1961’de girdiği Galatasaray Lisesi’nde bir süre öğrenim gördüyse de liseyi 1970’te Çarşamba’da bitirdi
Şensoy’un öykü ve şiirleri ilk kez 1969’da Yeni Ufuklar ve Soyut Dergisi’nde yer almasının ardından yazdığı skeçler de ilk olarak Devekuşu Kabare'de 1970 yılında oynanmaya başladı
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü’nde okurken Yeni Ufuklar’da öyküleri yayınlan Şensoy Je M'en Fous Bilader isimli yarı Fransızca yarı Türkçe bir oyun yazdı ve kurduğu Galatasaray Oyuncuları isimli amatör toplulukla Haldun Taner'in önderliğinde Devekuşu Kabare Tiyatro'sunun salonunda prova yaptı Bu oyun Galatasaray’ın Fenerbahçe tesislerinde bir akşam yemeğinde sergilendi
1971’de Ayfer Feray Tiyatrosu’nda Grup Oyuncuları ile beraber profesyonel oyunculuğa adım atan Şenşoy ilk profesyonel yönetmenlik deneyimini de Paravana Kabare’nin sergilediği Güm Güm Güm adlı İsmet Küntay oyununda yaşadı
1972’de Fransa’ya giden Şensoy tiyatro öğrenimine Strazburg'da Ecole Superieure d'Art Dramatique adlı okulda başladı
1973’te yönetmen Jerome Savary'nin asistanlığını yaptığı Magic Circus - De Moise A Mao’da oynayan Şensoy ilk oyun denemesi olan Güle Güle Godot'yu Fransızca olarak Godot Go Home ismiyle yazdı Fransızca bir kolaj oyun olan Proche - Orient Lointain!’i Fransızca'ya çevrilmiş Nazım Hikmet Fazıl Hüsnü Dağlarca Yunus Emre gibi Türk yazarların metinlerini de kullanarak yazdı
1974’te Montreal'de Theatre Patriote'da Fransızca olarak yazdığı Ce Fou De Gogol adlı oyununu sahneye koyan Şensoy aynı şehirdeki Theatre De Quatre - Sous'da da yönetmenliğini yaptığı Harem Qui Rit isimli müzikalde oynadı
1975’te Montreal'de kendisine en iyi yabancı yazar ödülünü getiren ve Radio Canada'da ikinci kez yayınlanan Ce Fou De Gogol oyununun tek kadın oyuncusu Monique Mercure de en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı
Türkiye'ye dönmesinin ardından 1976’da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda yazarlığını da yaptığı Dur Konuşma Sus Söyleme adlı oyunda rol alan Şensoy Türk Yazarları Tiyatrosu'nda da oyunculuk ve yönetmenlik yaptı
Aynı sene ilk televizyon skeçlerini yazmaya başlayan Şensoy Ali Poyrazoğlu'yla beraber rol aldığı bu skeçlerin birinde bir garson rolüyle ilk kez televizyona çıktı
Nisa Serezli - Tolga Aşkiner Tiyatrosu'nda oyunculuk yapan Şensoy yine 1976 senesi içinde TRT Televizyonu'na ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda çeşitli skeçler yazdı
1977’de ilk kitabı Kazancı Yokuşu’nun yayınlanmasının ardından yönetmenliğini Temel Gürsu’nun yaptığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver ile ilk kez bi film çalışması yapan Şensoy 1978’de Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosu'nu kurdu ve kendi eseri olan İdi Amin Avantadan Lavanta oyununda rol aldı ve yönetmenlik yaptı Televizyon için yazdığı Bizim Sınıf dizisinin ikinci bölümden sonra "öğretmenlerin manevi şahsiyetini teyzif ettiği" gerekçesiyle TRT'de yasaklanmasının ardından oyuncu olarak da katıldığı Evdekiler ve Giyim Kuşam Dünyası televizyon dizileri de TRT'de tamamlanamadan yayından kaldırıldı Daha sonra Bizim Sınıf Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda sehnelenmeye başladı

--- Sonraki mesaj ---

FERHAN ŞENSOY/ 2

O sene Anyamanya Kumpanya'dan ayrılan Şensoy daha sonra Ayfer Feray Tiyatrosu’na geçti ve oyunculuğa burada devam etti
1979’da TRT’de kendi yazdığı Sizin Dershane dizisinde oyunculuk yapan Şensoy Ayfer Feray Tiyatrosu'nda da yine kendi yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı Hayrola Karyola oyununda rol aldı
Stardust Gece Kulübü’nde yazdığı Dedikodu Şov isimli bir kabare gösterisini Adile Naşit Perran Kutman Pakize Suda Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrası'yla sahneleyen Şensoy aynı kulüpte Arda Uskan'ın yazıp Fuat Güner'in müziklerini yaptığı Kukla ve Kuklacı Kabare gösterisinde rol aldı
14 Mart 1980'de Harbiye'de Yapı Endüstri Merkezi Salonu’nda ilk kez perdelerini açan ve 50'yi aşkın oyunun oynandığı Ortaoyuncular’ın bünyesinde Nöbetçi Oyuncular adlı bir gençlik grubu kurarak yeni tiyatro sanatçılarının yetiştirilmesine katkıda bulundu
Şahları Da Vururlar oyununda yönetmen ve oyuncu olarak yer alan Şensoy’un Fuat Güner'le birlikte müziklerini de yaptı oyunu Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü ve Dergi-13’ün En Başarılı Oyun Ödülü’ne layık görüldü Kenter Tiyatrosu'nda dört haftalık gösteriden sonra Ortaoyuncular Şahları Da Vururlar’ı 10 Kasım 1990'da taşındıkları Beyoğlu'ndaki Küçük Sahne'de sahnelemeye devam etti
1981’de Parasız Yaşamak Pahalı’yı yazan ve Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı oyununu yazan ve yöneten Şensoy Fuat Güner ve Özkan Uğur'un müziklerini yaptığı oyunda Zeliha Berksoy'la beraber rol aldı O sene Şahları Da Vururlar oyunun gösterileri sürerken Ortaoyuncular Yayınları'nın ilk kitabı olarak yayınlandı
Şensoy Küçük Sahne'nin 30yılı dolayısıyla Suzan Uztan ve Mücap Ofluoğlu Ortaoyuncular'ın konuğu olarak Aleksıev Arbuzov'un Eski Moda Komedya'sında oynadı Ofluoğlu'nun sahneye koyduğu oyunun dekorunu yapan Şensoy’un oyundaki performansı kendisine Tiyatro-81’in En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü getirdi
1982’de Afitap'ın Kocası İstanbul kitabının yayınlanmasının ardından Nöbetçi Tiyatro'da Dürrenmatt'ın Büyük Romülüs oyununu En Büyük Romülüs Başka Büyük Yok adıyla sahneye koydu Ayrıca kendi eseri Kiralık Oyun'u yönetti oyunun müziklerini yaptı ve rol aldı
1983’de Harbiye Orduevi'nde askere alınan Şensoy Çorlu'nun Ulaş köyüne asker olarak gitti
Brecht'in 7 şiirinden yola çıkarak yazdığı Anna'nın Yedi Ana Günahı'nı yöneten Şensoy Fırıncı Şükrü Deli Vahap Nuri Ve Ötekiler gibi oyunarı da yazdı ve yönetti
1984’te Nöbetçi Tiyatro'da Afitap'ın Kocası İstanbul'u sahnelemesinin ardından İstanbul'u Satıyorum oyununu yazan Şensoy askerliği bitince Şahları Da Vururlar'la yeniden sahneye çıkmaya başladı O sene kendi yazdığı Köşedönücü adlı televizyon dizisinde oynuyan Şensoy yeniden yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı Hayrola Karyola oyununda sahneyi Nurhan Damcıoğlu ile paylaştı
1985’te Aristofanes’ten Eşek Arıları'nı yeniden yazan Şensoy oynadığı oyunu yönetirken Köşedönücü filminin senaryosunu yazdı ve yönettiği filmde oynadı Daha sonra Nöbetçi Tiyatro'da bir Çehov kurgusu olan Çehov'lardan Bir Demet'i sahneye koydu
1986 yılında yayınlanan Gündeste kitabının ardından Karl Valentin'in skeçleri ve yaşamından yazdığı ve yönettiği İçinden Tramvay Geçen Şarkı oyununda sahneyi Hümeyra ve Grup Gündoğarken ile paylaştı Aynı sene yazdığı Şey Bey televizyon dizisinde de oynayan Şensoy Parasız Yaşamak Pahalı adlı oyununu film senaryosu olarak yeniden yazdı ve yönetmenliğini yaptığı filmi çekti senaryosunu yazıp oynadığı Bir Bilen filmini de yöneten Şensoy’un o sene Ayna Merdiven adlı bir kitabı daha yayınlandı
7 Şubat 1987 gecesi Şensoy’un kendi yazıp yönettiği ve gerici kesimin tepkisini çeken Muzır Müzikal adlı müzikalin 77 gösterisinden sonra sahnelendiği Şan Tiyatrosu şüpheli bir biçimde yandı Grup Lokomotif Derya Baykal Bülent Kayabaş Sevil Üstekin ve Tarık Papuçcuoğlu'nun sehne aldığı oyun yüzünden mahkemeye verilen Şensoy 21 gün hapis cezasına çarptırıldı
Muzır Müzikal’in son bulmasının ardından tek kişilik bir gösteri olan Ferhangi Şeyler’de oynayan Şensoy daha sonra Varsayalım İsmail adlı yazıp yönettiği televizyon dizisindeki performansıyla Nokta’nın Doruktakiler Ödülü’nün sahibi oldu
1988’de kendisine Ulvi Uraz Ödülü ve Sanat Kurumu Ödülü’nü getiren İstanbul'u Satıyorum oyununu yeniden yazdı ve müziklerini yaptı Münir Özkul ve Erol Günaydın'ın katılımıyla Ortaoyuncular'da oynanan oyunu da Şensoy yönetti
İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda Haldun Taner'in Keşanlı Ali Destanı'nı sahneye koyan Şensoy o sene Anca Visdey'in Don Juan İle Madonna oyununu Fransızca’dan çevirdi Yönettiği oyunda Derya Baykal'la sahneyi paylaşan Şensoy daha sonra Baykal’la hayatını birleştirdi Düşbükü kitabını yayınladı
1988 yılında yazdığı Soyut Padişah oyununu yazan Şensoy 1989’da yönetmenliğini yaptığı oyunda rol aldı İstanbul'u Satıyorum ve Ferhangi Şeyler gösterileri sürerken Şensoy Avni Dilligil Ödülü İsmail Dümbüllü Ödülü Nasrettin Hoca Mizah Ödülü Kültür Bakanlığı Jüri Özel Ödülü Heygirl Dergisi Yılın Oskarları Ödülü gibi ödüllerin sahibi oldu
O sene Kel Hasan Efendi'den günümüze gelen "Kavuk"u Münir Özkul'dan devralan Şensoy Tarihi Ses Opereti'ni onardı ve Ses 1885 adıyla açtı Sahnenin onarılmasının ardından Ortaoyuncular Soyut Padişah’ı oynadıkları Küçük Sahne'den Ses 1885'e taşındılar
1990’da Pierre-Henri Cami'nin yaşamı ve yapıtlarından yola çıkarak yazdığı Yorgun Matador'u yöneten Şensoy kendisine Doruktakiler ve Altan Erbulak Ödülleri’ni getiren ve yönetmenliğini Yavuz Özkan’ın yaptığı Büyük Yalnızlık filminde Sezen Aksu'yla beraber rol aldı
1991 senesinde Ünye'li amatör yazar Cihan Öksüz'ün skeçlerinden oluşturduğu Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu oyununda yönetmenlik ve oyunculuk yapan Şensoy’un İstanbul'u Satıyorum adlı eseri Tomris Uyar tarafından İngilizce’ye çevrildi
Aynı sene Güle Güle Godot'yu ve Show-TV için yaptığı Varsayalım İsmail dizisini yeniden yazan Şensoy yayınlanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı kitabı ile birkez daha Nokta Dergisi’nin Doruktakiler Ödülü’nü kazandı
1992’de İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You kitabı yayınlanan ve yazdığı ve yönettiği Fikret Kızılok'un müziğini yaptığı Köhne Bizans Operası'nda oynadı Ferhangi Şeyler Sydney ve Melbourne'de sergilenirken Güle Güle

--- Sonraki mesaj ---

Yıldız Kenter

11 Ekim 1928'de İstanbul Kanatlarımın Altında'da dünyaya geldi Masalları anımsatan bir çocukluk geçiren Kenter'in annesi Olga Cynthia çocukluk yıllarının kahramanıydı Olga Cynthia iki evlilik yapmış Yıldız Kenter Naci Bey ile olan evliliğinden dünyaya gelmişti

Kapısı herkese açık dost canlısı bir ailede büyüdü Gönül zenginliğine rağmen maddi güçlükler içinde yaşadılar Kenter bu durumu
Babam Lozan Konferansı'nda İsmet İnönü'nün özel kalem müdürlüğünü yapmış iyi paralar kazanabilecek parlak bir diplomattı Ancak bir İngilizle evlendiği için dışişlerindeki görevinden ayrılmak zorunda kaldı Sonra moral çöküntüsü yaşadı ve içkinin dozunu artırdı Beş çocukla işsiz kalmış bir adamın halini tahmin edersiniz Benim doğduğum yıllar yoksulluğumuzun dibe vurduğu yıllarmış Annem ‘seni saracak bez bulamazdım çarşafları yırtıp onlara sarardım' derdi

şeklinde dile getiriyordu
Naci bey Ziraat Bankasında iş bulunca aile Ankara'ya taşındı Bütün sorun ve sıkıntılara rağmen çocukluk günleri mutluluk içinde geçti İlkokula Ankara'da devam ederken annesi zengin çocuklarına İngilizce dersler veriyordu Evdeki yaşamında insana ait komedi ve trajedileri öğrenen Kenter Ankara çocuk kulübünde tiyatroya başladı O dönem konservatuvarla ilgili yapılan kötü söylencelere rağmen devlet konservatuvarına kayıdını yaptırdı Ankara konservatuvarını sınıf atlayarak bitirdi 11 yıl Ankara Devlet Tiyatrosunda çalıştı Muhsin Ertuğrul Devlet tiyatrosundan uzaklaştırılınca O da kurumdan ayrıldı
Profesyonel tiyatro yaşantısına 1948 yılında Shakespeare'in "12 Gece" oyunuyla başladı Önce Devlet tiyatrolarında sonra Müşfik Kenter ve Eşi Şükran Güngör'le birlikte kurduğu "Kent Oyuncuları"nda sahneye çıktı Bir röpörtajında üzerinde derin izleri bulunan çocukluk günlerini;
Annem daima sokakta bulduğu kedi köpekleri hatta insanları eve getirirdi Evimizde devamlı bir yabancı kalabalığı vardı Zerzevat satan dede diye bir adam İskoçyalı bir Fransız askerliğini yapan bir genç bir dönem bizimle yaşadı Bir ara kaçak bir Fransız kaldı evimizde Sonra bir gün sokakta doğurmuş ve yedi günlük bebeği ile ortada kalmış bir kadını getirdi annem Çocukluğumuzda bu insanlardan bitlendiğimizi hatırlıyorum

sözleriyle anımsıyordu
Sonraki yıllarında ABD'de ve İngiltere'de "Değişen eğitim metodları" "Oyunculuk metodları" üstüne çalıştı 1962'de tiyatroda yılın kadını seçildiıÜü Sovyetler Birliği Amerika Birleşik Devletleri İngiltere Almanya Hollanda Danimarka Kanada Yugoslavya ve Kıbrıs’ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergiledi
1981'de Devlet Sanatçısı ünvanına layık görüldü 1984'de Roma kentinde Üüİtalyan Kültür Birliği"nce verilen "Adalaide Ristori Ödülü"ne sahip olduıÜü 1989'da Korsika-Bastia film festivalinde "Hanım" filmindeki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı 1991'de sanat hizmetlerinden dolayı uluslararası Lions Klübünün "Melvin Jones Ödülü"ne layık görüldü 1994'de "Konken Partisi" oyunundaki fonsla rolüyle "Olağanüstü Yorum Ödülü"nü kazandı Finlandiya Kadın Kuruluşu tarafından "Yüzyılın En Başarılı Yüz Kadınından Biri" olarak ödüllendirildi 1995'de tiyatro sanatına katkılarından dolayı "Onur" ödülüne layık görüldü 1996'da Magazin Gazetecileri Derneği tarafından "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünün sahibi oldu 1998'de ıÜüAnkara Sanat Kurumu “Yılın Kadın Sanatçısı” ödülünü aldı ıÜü1998 Muhsin Ertuğrul yaşam boyu tiyatro sanatına katkılarından dolayı onur ödülü 1998 Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü “Martı” adlı oyunda Madam Arcadina rolüyle 1999 Afife tiyatro ödülleri en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandı

Alıntı Yaparak Cevapla