Konu
:
Tiyatro Ustaları
Yalnız Mesajı Göster
Tiyatro Ustaları
07-16-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Tiyatro Ustaları
Ayten Gökçer
Ayten Gökçer
(1940 - İstanbul) Sinema ve tiyatro oyuncusu
1953 yılında Ankara Devlet Konservatuarı'nın bale bölümüne girdi
1958 yılında Devlet Tiyatroları Sanatçı kadrosuna girdi
Sinema'ya 1965'de Taçsız Kral adlı filmle başladı
Ancak daha sonra sinemadan daha çok tiyatroya önem verdi
Yedi Kocalı Hürmüz adlı müzikalde Hürmüz rol ile başrolde oynadı
1988'de Devlet Sanatçısı olan Ayten Gökçer
pek çok ödül kazandı
1999 yılında Yılan Hikayesi adlı dizi ile Televizyon Dizilerinde oynamaya başladı
Ayten Gökçer
sanatçı Cüneyt Gökçer ile evlidir
Ödülleri
1966 - 1967 Sanat Sevenler Derneği Yılın En İyi Kadın Oyuncusu ödülü
1970 - 1971 Sanat Sevenler Derneği Yılın En İyi Kadın Oyuncusu ödülü
1974 Gazeteciler Derneği En İyi Sanatçı ödülü
1975 Gazeteciler Derneği En İyi Kadın Sanatçı ödülü
1976 Tercüman Gazetesi okuyucu oyları ile Yılın Sanatçısı ödülü
1982 Ses Mecmuası Yılın En İyi Kadın sanatçısı ödülü
1989 Türk Basın Birliği'nin Yılın En Başarılı Kadın Sanatçısı ödülü
1990 Türk Basın Birliği'nin Yılın En Başarılı Kadın Sanatçısı ödülü
1992 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü
1997 Türk İş Kadınları derneği En İyi Sanatçı ödülü
1998 CHP Gençlik Kolları En İyi Sanatçı ödülü
Görev Aldığı Oyunlar
Hafta Başı
Aşk Acısı
Evlat Evlattır
Hortlaklar
Bernarda Alba'nın Evi
Woyzeck
Don Juan
Leonce İle Lena
Klinik Bir Vak'a
Öp Beni Kate
Andorra
Onikinci Gece
Vanya Dayı
Kaktüs Çiçeği
My Fair Lady
IV: Henry
Cadı Kazanı
Lysistrata
Mançalı Don Kişot
Hastalık Hastası
Bağdat Hatun
Tarla Kuşuydu Jıliette
Yedi Kocalı Hürmüz
Kim Korkar Hain Kurttan
Zülfiye Zülfü
Yılın Kadını
Ustalar Sınıfı
Sanatçı ayrıca 1999 sezonunda Balerin adlı oyunu sahneye koydu
--- Sonraki mesaj ---
Cüneyt Gökçer
Oyuncu - Yönetmen | 1920 - Malatya
1920 Malatya doğumludur
1942'de Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nden mezun oldu
Sanat yaşamına öğrencilik yıllarında atıldı
Mediha Gökçer ile evlenip ayrıldıktan sonra tiyatro sanatçısı Ayten Gökçer ile evlendi
Devlet Tiyatrosu'nda uzun yıllar hem oyuncu
hem de yönetmen olarak görev aldı
1951 yılında "Vatan ve Namık Kemal" filmiyle sinema oyunculuğuna başladı
1981'de TV için çekilen "4
Murat" adlı dizide rol aldı
"Kral Oidipus"
"Onikinci Gece"
"IV Henry"
"Damdaki Kemancı"
"Bağdat Hatun"
"Kral Lear" gibi oyunlarda başrol oynadı
Sinemada rol aldığı filmler arasında "Vatan ve Namık Kemal"
"Barbaros Hayreddin"
"Lale Devri"
"Kara Davut"
"Kaldırım Çiçeği"
"Nilgün"
"Büyük Sır
"Damdaki Kemancı"
"Mevlana"
"Yedi Evlat İki Damat" vardır
--- Sonraki mesaj ---
Adile Naşit
1930-1987
Asıl adı
Adile Keskiner
olan Türk sinemasının ünlü oyuncusu Adile Naşit
17 Haziran 1930
’da
İstanbul Kanatlarımın Altında
’da doğdu
Tiyatro oyuncusu
Amelya Hanım
ile ünlü komedyen
Naşit Özcan
’ın kızı olan Adile Naşit
babasının ölümü üzerine öğrenimini yarım bırakarak
1944
yılında
İstanbul Şehir Tiyatrosu
-
Çocuk Tiyatrosu
’na girdi
"
Herşeyden Biraz
" oyunuyla sahnede olduğu yıl
Halide Pişkin
’in grubuyla
İstanbul Kanatlarımın Altında
’da turneye çıktı
Daha sonra
Muammer Karaca
’nın tiyatrosuna girdi ve
1948
’de komedi oyuncuları
Aziz Basmacı
ve
Vahi Öz
’le birlikte kurdukları toplulukta
1951
yılına kadar çalıştı
Yine
1948
yılında "
Lüküs Hayat
" filmiyle sinema oyunculuğuna başladı
1950
’de
kendisi gibi tiyatrocu olan
Ziya Keskiner
ile evlendi
1954
’te yeniden
Muammer Karaca Tiyatrosu
na döndü ve
1960
’a dek burada çalıştı
1961
’de
eşi Ziya Keskiner ve abisi
Selim Nasit Özcan
ile birlikte
Naşit Tiyatrosu
’nu kurdular
Bu topluluğun dağılmasından sonra
1963
’te girdiği
Gazanfer Özcan
-
Gönül Ülkü
tiyatrosunda
1975
’e kadar aralıksız olarak çalıştı
Adile Naşit
sinemaya ikinci ve asıl girişini
1970
’lerde yaptı
1976
’da "
İşte Hayat
" adlı filmdeki rolüyle
Antalya Altın Portakal Film Festivali
’nde
En İyi Kadın Oyuncu ödülü
nü kazandı
Rıfat Ilgaz
’ın eserlerinden sinemaya aktarılan "
Hababam Sınıfı
" filmlerinin birçoğunda
müstahdem kadın rolüyle yeraldı ve buradaki oyunculuğuyla da büyük beğeni kazandı
1978
’de Uluslararası Sanat Gösterileri’nin tiyatro ve müzikallerinde rol almaya başladı
1981
yılında
TRT
televizyonunda "
Uykudan Önce
" isimli bir çocuk programı yapmaya başladı
Bu programda anlattığı masallar ve öykülerle
çocukların gönlünde taht kurdu
Gerek sinema filmlerinde
gerekse oyunlarda
basit
saf
iyi yürekli kadın tiplemesini başarıyla oynadı ve kendine has bir üslûpla yenileyerek karakteristik hale getirdi
Adile Naşit
11 Aralık 1987
’de
İstanbul Kanatlarımın Altında
’da öldü
--- Sonraki mesaj ---
Ayşen Gruda
30 Kasım 1945'te istanbul'da doğdu
Komedi yeteneği çocuk yaşta Yeşilköy'deki evlerinde Ermeni komşularının taklidini yaparken ailesi tarafından keşfedildi
Kardeşi Ayben Erman ve Ayten Erman da kendisi gibi oyuncu olacaktı
Televizyon için yaptığı skeçlerden birinde canlandırdığı "Domates Güzeli Nahide Şerbet" karakterinden sonra lakabı "Domates Güzeli" olarak kaldı
Ayşen Gruda "Mum Söndü" "Deve Kuşu Kabare" "Hababam Sınıfı Müzikali" "Yedi Kocalı Hürmüz" gibi kabare ve müzikallerde yer aldı
Tiyatronun yanıda birçok televizyon programında skeçlerde ve dizilerde oyunculuk yaptı
Sinemada "Tosun Paşa" "Süt Kardeşler" "Şabanoğlu Şaban" "Hababan Sınıfı" "Neşeli Günler" gibi birçok klasikleşmiş Türk sineması örneklerinde oynadı
1975 yılından beri 40'dan fazla filmde rol alan sanatçının en son rol aldığı sinema yapımı "Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu" adlı yapım oldu
Ödüllerinden Bazıları
2006: 11
Sadri Alışık Ödülleri - En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Ayşen Gruda'nın Zaman gazatesine verdiği röportaj :
Ayşen Gruda Türk sinemasının sevilen kadın oyuncularından biri
Her zaman bir başrol oyuncusu kadar dikkat çekti
Onun hakkında herkesin merak ettiği tek bir konu var: Yıllarca yan karakterlerde oynayan bir oyuncu olarak ayakta kalmayı nasıl başarmıştı? Ne hokka gibi burnu ne de yay gibi kaşları vardı; ama ekrana yakışan yüzü ve karizmasıyla oyunculuğunu konuşturuyordu
Bu nedenle kadın komedyen deyince akla gelen ilk isimlerden oldu… Diğeri isim ise Perran Kutman
Türkiye onlardan sonra neredeyse kadın komedyen yetiştiremedi
Gruda bunun nedenini kimsenin bilmediğini söylüyor
Şimdilerde Hisseli Harikalar Kumpanyası’nda ve Fesupanallah dizisinde oynayan sanatçı pek çok insanın zannettiği gibi ‘evde kalmış kız kurusu’ rollerinin kadını değil
Domates güzeli ise hiç değil
Çünkü Gruda “Ben hayatı aşkları dolu dolu yaşamış çok mutlu bir kadınım
Erkekler benim için neredeyse cinayet işliyordu
” diyor
Sizin de rol aldığınız Kemal Sunal’lı Şener Şen’li filmler defalarca seyredilmesine rağmen yine de reyting alıyor
Günümüz dizilerİ yıllar sonra izlendiğinde aynı keyfi verir mi?
Eğer günlük değil güncel konuları işliyorlarsa keyif verir
Güncelden kastım politika trafik kadın-erkek doktor-hasta ilişkileri gibi modası geçmeyecek konular… İkisi arasında ince bir ayrıntı vardır
Mesela İkinci Bahar dizisi şimdi tekrarlanıyor
Aynı zevkle izleniyor
Yan karakterlerde oynayıp da yıllarca ayakta kalan oyuncu sayısı az
Tabii ki insanın fiziği çok önemli
Ekrana yüzünüzün yakışması gerekiyor
Bu illa hokka burun pamuk ağız yay kaş değil
Karizmanız önemli
Birinci neden bu
İkincisi; ben Arzu Film ekolünden geliyorum
Orada başrol son rol diye bir şey yoktu
Sadece senaryo vardı ve hepimizin o senaryoya hakkıyla hizmet etmesi beklenirdi
Biz çok özgür oyunculardık ama başı boş değildik
Arzu Film’de çok sıkı bir disiplin vardı
Bunların dışında da ben bir komedyenim
Komedyen her rolü oynar
Yan rol orta rol kenar rol yoktur
Bir film seyredersiniz küçücük bir rol hafızanıza kazınır
Olay budur
Kemal Sunal filmlerde çok komikti; ama gerçek hayatta çok ciddi olduğu söyleniyordu
Siz de öyle misiniz?
Ben işimi yapıyorum
Gülen güler gülmeyen gülmez
Bir doktoru otobüste ameliyat yaparken hiç gördünüz mü? Ben bir oyuncuyum
İşimi yaptığım yer set tiyatro sahnesi
Karşılığında da para alırım
Gerçek hayatta insanları güldürmek gibi özel bir görevim yok
Karakter olarak eğlenceli biri misiniz diye sormuştum
Ayşen dürüst sözü dinlenir sözüne güvenilir işinde disiplinli yüreğini iyi tutmaya çalışan biri
Türkiye kadın komedyen yetiştirme konusunda başarısız mı?
Kadın komedyenlerin sayısı ülkemizde de dünyada da azdır
Bunu rahmetli Oğuz Aral Gani Müjde ve bu işle uğraşan bir yığın insanla konuştuk
Bir türlü işin içinden çıkamadık
Ya kadınlara mahsus senaryo yazılmıyor erkek egemen senaryolar yazılıyor ya da kadın estetiğinden endişe duyuyor kendini bozmak istemiyor
Hicvin babası koskoca Oğuz Aral bile çıkamadı işin içinden… Bilemiyorum
Eski filmlerinizde kendinizi izleyince ne hissediyorsunuz?
Hiçbir şey
Benim yaptığım iş laboratuvar işi
Matematik aritmetik geometri gerektiriyor
Bir bilim işi olduğu için geriden aldığım derslerle ileri doğru gidiyorum
Ben o filmleri zaten fazla izlemiyorum
Bir filmi 3 kere izleyebilirim ama 23 kere neden izleyeyim? Bunu anlayamıyorum
Aynı şeyleri izle izle insan delirir
Bu nedenle insanlara sormak istiyorum: Acaba bu lezzette başka şeyler yapılmadığı ve sürekli önünüze getirildiği için mi bunları izliyorsunuz?
Ama herkes severek ve gülerek izliyor…
Çok fazla dayatılıyor izleyiciye
Çünkü başka bir şey yok
Ben televizyonların yerinde olsam diziden ziyade 2-3 gün sürecek televizyon filmleri yaparım
Yani sinemayla televizyonu birlikte yürüten filmler… Çok daha iyi ve başarılı işler olur
Bizim filmlerimiz klasik oldu artık klasikler eskimez
Kaldırılmasın ama insanlar bıktırılmasın
Biraz nefes aldırsınlar seyirciye özletsinler
Oyunculuğun şimdilerde sadece görsellik üzerinden yürümesine ne diyorsunuz?
Sinema farklı televizyon farklı
Televizyon dizilerinin hangi mantığa dayalı olarak yapıldığını bir yapımcı kadar bilemiyorum
Demek ki böyle bir talep var
İyi olmayanlar eleniyor zaten
Ayşen Gruda’yı eleştirebilir misiniz?
Çok fazla mükemmelliyetçiyim ailemle ilişkilerimde de anksiyete bozukluğu var denilecek kadar endişeliyim
Zamanım olmadığı için istediğim kadar kitap okuyamıyorum
Bunların dışında eleştirilecek çok fazla bir şeyim yok
Oyunculuğunuzla ilgili…
Ne rol verirlerse oynarım evvelallah
Çağ çok değişti
Modern tiyatro daha farklı
Dünyada nasıl bir tiyatro akımı var bunları birebir takip edemiyoruz
Ama öyle bir tarzı olan tiyatroya da en fazla 10 gün içinde adapte olurum
Eski oyunculuk tekniklerini mi kullanmaya devam ediyorsunuz?
Oyunculuk teknikleri tabii ki farklılaşıyor
Yazarların hayal güçleri nasıl bir nefes tekniği kullanılması gerektiği… Bunlar hep araştırılarak yapılacak şeyler
Çağın IQ’sunun yarım adım gerisinde görüyorum kendimi
Bu benim özeleştirim
Ama yaparım
Sizin için hep ‘evde kalmış kız rollerini oynayan kadın kız kurusu domates güzeli’ yakıştırması yapılıyor
Bunlar sizi nasıl etkiledi?
Bak ben sana bir şey söyleyeyim: Erkekler benim için neredeyse cinayet işliyorlardı vaktiyle
O rol onlara inanmayın
O kadın ben değilim
Ben farklıyım oynadığım roller farklı
Farklı kadınların acılarını dile getiriyorum
Ben hayatı aşkları dolu dolu yaşamış çok mutlu bir kadınım
Benim için üzülmeyin
--- Sonraki mesaj ---
Metin Akpınar
(d
2 Kasım 1942
İstanbul)
Tiyatro ve sinema sanatçısı
İstanbul Aksaray'da doğdu
Pertevniyal Lisesi'nde eğitim gördü
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Edebiyat Fakültesi'nde eğitim gördü
İlk olarak 1964 yılında Ulvi Uraz tiyatrosunda "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" profesyonel oyununa imza atan Akpınar
1967 yılında ülkemizin ilk kabare tiyatrosu olan Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı
Kurulduğu andan itibaren kapanana kadar tiyatronun idari müdürlüğünü yaptı
Birçok filme de imza atan sanatçı
Zeki Alasya ile birlikte oynadığı toplumsal içerikli komedi filmleriyle tanındı
Filmleri - Oyuncu (43 Film)
Kısık Ateşte 15 Dakika Resul 2006
Amerikalılar Karadeniz'de 2 Muhtar Salih 2006
Eve Giden Yol Reşat Ağa 2006
Döngel Karhanesi Bertan 2005
Çat Kapı Hüsnü 2005
Eğreti Gelin Tavid 2004
Rus Gelin Damat Adayı 2002
Lorkestra 2002
Güler Misin Ağlar Mısın 2000
Baykuşların Saltanatı 2000
Abuzer Kadayıf Abuzer Kadayıf/Ersin Balkan 2000
Propaganda Rahim 1999
Güle Güle Galip 1999
Yerim Seni 1998
Hastane Hastabakıcı Hakkı Baharbahçe 1993
Namus Düşmanı Ali 1986
Patron Duymasın 1985
Yanlış Numara Erol 1985
Davetsiz Misafir Rüstem/Halim 1983
Dönme Dolap 1983
Baş Belası Metin 1982
Şaka Yapma 1981
Köşe Kapmaca Halis 1979
Vah Başımıza Gelenler 1979
Petrol Kralları 1978
Cafer'in Çilesi Refik 1978
Sivri Akıllılar 1977
Aslan Bacanak Halim 1977
Her Gönülde Bir Aslan Yatar Danyal 1976
Hasip İle Nasip 1976
Nereye Bakıyor Bu Adamlar Metin 1976
Beş Milyoncuk Borç Verir Misin 1975
Güler Misin Ağlar Mısın 1975
Nereden Çıktı Bu Velet 1975
Hasret 1974
Mirasyediler 1974
Mavi Boncuk Süleyman 1974
Köyden İndim Şehire Hayret 1974
Salak Milyoner Hayret 1974
Yalancı Yarim Mahmut 1973
Canım Kardeşim 1973
Oh Olsun Doktor Metin 1973
Tatlı Dillim Metin 1972
--- Sonraki mesaj ---
Lale ORALOĞLU
Doğum Tarihi - 1924
İzmir
Ölüm Tarihi - 15 Ocak 2007
İstanbul
Oyuncu
Yönetmen
Dame de Sion
Şişli Terakki
Saint Pulcherie
Nişantaşı Ortaokulu ve Alman Lisesi'nde okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
İngiliz Filolojisi'nden mezun oldu
Oraloğlu
lise yıllarında başarılı sporcu kimliğiyle de öne çıktı
1950 yılında Galatasaray Kız Kürek Takımı'na giren Oraloğlu
kürek kaptanlığı ve kürek idareciliğini üstlendi
En yakın arkadaşlarından yeni bir kürek takımı oluşturan Oraloğlu
1951-57 yılları arasında düzenlenen şampiyonalarda
takımıyla birlikte çeşitli dereceler aldı
400 metre yüzme şampiyonluğu ve Türkiye gülle atma ikinciliği olan sanatçı
7 yaşından beri piyano çalıyor
Konservatuarın piyano
sonra da şan bölümünde Muhiddin Sadak'ın korosunda 7 sene çalıştı
Yüksek şan talebelerine operaya hazırlanmak maksadıyla kurulan tiyatro kurslarına devam etti
Bu kurslarda Muhsin Ertuğrul'un dikkatini çekti ve 1951 yılında açılan Küçük Sahne'de profesyonel olarak çalışmaya başladı
Bir süre gazetecilik de yapan ve 1950'li yıllarda Galatasaray Spor Dergisi'ni yayınlayan Oraloğlu
İstanbul Ekspres ve Yeni Sabah gazetelerinde de çalıştı
1951 yılında sinemaya başladı
İlk yapımcılığı
Cahide Sonku'nun yapımcılığından beş yıl sonraya rastlıyor (1954)
Şirketine o yıl doğan kızı Alev'in ismini verdi
1960 senesine kadar 35 filmde rol aldı
Bu arada 1951-1956 yılına kadar Küçük Sahne'de sergilenen bütün oyunlarda önemli roller üstlendi
Küçük Sahne'nin dışında başka tiyatro sahnelerinde de seyirciyle buluştu
1963 yılında Nevzat Pesen tarafından yönetilen "Kötü Tohum" isimli filmde Lale Oraloğlu annesi ile birlikte baş rolde oynuyor
ancak Lale Oraloğlu anne
Alev Oraloğlu ise kızını canlandırarak Türk Sinema tarihinde bir ilginçliğe imza atıyorlardı
1961 yılında kurulan Oraloğlu tiyatrosunda yıllarca tiyatro yaptı ve bir çok tiyatrocunun da yetişmesini sağladı
Tiyatrosunu annesi Alev Oraloğlu
90 yaşına geldiği ve yanında olması gerektiği için 1987 yılında kapattı
En son 2000 yılında Avni Dilligil Tiyatro Jüri Özel Ödülü'nü alan Oraloğlu'nun çok sayıda tiyatro ödülü var
Ancak içindeki tiyatro ateşini bitiremedi ve 2006 yılında bile Levent Kırca - Oya Başar Tiyatrosunda sahnelenen "Ateşin Düştüğü Yer" isimli oyunda baş rol aldı ve Almanya'nın bir çok şehrine turneye gitti
Senaryo yazdı ve kendisi de yönetmenlik denemesinde bulundu
Bir çok filmde seslendirme yaptı
Yurt içinde çeşitli film festivallerinde “En İyi Kadın Oyuncu”
“En İyi Senaryo Yazarı” ödülleri de alan Oraloğlu
yanı sıra “Kızım” adlı bir roman da yazdı
Yeşilçam'ın Görünmeyen Kadınları isimli belgesele
Türk sinemasının ilk üç kadın yönetmeniyle birlikte
kendisinin yaşamı da konu oldu
11 Aralık 2001 tarihinde sanat hayatının 50
yılını
Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen bir geceyle kutlayan Lale ORALOĞLU
26 Kasım 2006 tarihinde “Candan Öte” adlı dizi filmin seslendirmesinden çıktıktan sonra beyin kanaması geçirerek Özel Umut Hastanesi'ne kaldırılan Oraloğlu
tedavisi sürerken zatürre oldu
ayrıca kalp sorunları da yaşadı ve 15 Ocak 2007 tarihinde tedavi gördüğü hastanenin yoğun bakım ünitesinde saat 14
45'te hayatını kaybetti
83 yaşında vefat eden Oraloğlu'nun cenazesi
Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedildi
OYUNCU FİLMOGRAFİSİ
Yavuz Sultan Selim Ağlıyor 1952
Yıldırım Beyazıt Ve Timurlenk 1952
Kanlı Para 1953
Altı Ölü Var / İpsala Cinayeti 1953
Yanola
Nilgün 1954
İki Ateş Arasında 1954
Leylaklar Altında 1954
Lale
Sevdiğim Sendin 1955
Kızımla Beraber Ağladık 1955
Meçhul Kadın 1955
Necla
*** / Kahpe Dünya 1956
Uçuruma Giden Kadın 1956
Yavrularımın Katili 1957
Kara Talih 1957
Emine
Bir Kadın Tuzağı 1958
Karasu 1958
Peçeli Efe 1959
Onun Süvarisi 1959
Ayşecik 1960
Kırık Çanaklar 1960
Sabahat
Utanmaz Adam 1961
Kanun Kanundur 1962
Kötü Tohum 1963
Vur Patlasın Çal Oynasın 1970
Bir Kadın Tuzağı 1971
Ölüm Bebekleri 1972
Bir Avuç Gökyüzü 1987
Menekşe Koyu 1991
Kadın
Son 2001
Hafize Teyze
Her Şey Aşk İçin 2002
Ah Yaşamak Var Ya! 2002
Sihirli Annem 2003
Merzuka
Kısık Ateşte 15 Dakika - 2006
Üvey Anne
Candan Öte - 2006
Leman Özüm
ÖDÜLLERİ
Türk Filmleri Yarışması
Kırık Çanaklar
En İyi Kadın Oyuncu
1961
23
Avni Dilligil Ödülleri
Jüri Özel Ödülü Lale Oraloğlu’na verildi
29 Kasım 2000
--- Sonraki mesaj ---
Engin Cezzar
Mehmet Seha Cezzar ve Fatma Melek Cezzar’ın ilk çocuğu olarak 1935’de İstanbul Kanatlarımın Altında’da dünyaya geldi
Annesinin ısrarıyla küçük yaşta keman dersleri almaya başlayan cezzar
diğer yandan Galatasaray yüzme takımına seçildi
İlkokuldan sonra Robert Kolej’e devam eden Cezzar
tiyatroya ilgi duymaya başladı
Üçüncü sınıftayken Jül Sezar oyununda 'Antonius' rolünde oynadı ve bu rolle olduğu kadar
William Sheakspeare ingilizcesini iyi kullanmasıyla da dikkatleri üzerine çekti
Oyunlarda yer almaya devam eden cezzar
son sınıftayken oynadığı Othello’nun ardından tiyatrocu olmaya karar verdi
Robert Kolej’den mezun olmasının ardından Yale Üniversitesi’ne kabul edildi
Henüz 20 yaşındaydı ve ilk yılında küçük çaplı oyunlarda oynadı
Bir sonraki yıl İsveçli yazar August Strindberg’e ait 12
Charles’da 'Charles rolünü' canlandırmaya başladı
Al Pacino
Marlon Brando
Robert De Niro gibi oyunculara da eğitim veren
metot oyunculuğun kalesi Actors Studio’nun öğrencisi olma şansını yakaladı ve Yale Drama School’u bırakarak
eğitimine burada devam etti
Yaz tatili sırasında Muhsin Ertuğrul’dan gelen teklifle Ertuğrul’un sahneye koyduğu
Hamlet’de başrol oynamak için Ellia Kazan’la (yönetmen ve Actors Studio’nun kurucularından) olan kontratına rağmen Türkiye’de kalmaya karar verdi
İstanbul Şehir Tiyatrolarında 180 kez sergilenen oyunda Cezzar
24 yaşındayken oynadığı bu rolle dünyanın en genç Hamlet’i oldu
Cezzar bu rolle ilgili şöyle konuşmuştu:
oynamak zor gelmişti
Cezzar daha sonra Dormen Tiyatrosu
Devekuşu Kabare ve Antalya Devlet Tiyatrosunda roller aldı; oyunlar sahneledi
Bir dönem Trt’de Turnuva adlı programın sunuculuğunu yaptı
Televizyon için çekilen 'Bay Alkolü Takdimimdir'
Genco Erkal’ın yönettiği 'Keşanlı Ali Destanı' ve yönetmenliğini kendisinin üstlendiği 'Kaldırım Serçesi’nde rol aldı
Aynı zamanda 'Price of the Ticket' ve 'Timeline' adlı yabancı ortaklı yapımlarda oynadı
2002 yılında Ziya Öztan’ın yönettiği 'Abdülhamit Düşerken' adlı geniş oyuncu kadrosuna sahip filmde
'Sait Paşa' rolünü oynadı
Engin Cezzar
28 Eylül 1968’de evlendiği tiyatro oyuncusu Gülriz Sururi ile birlikte
Engin Cezzar-Gülriz Sururi Tiyatrosu’nu kurdu
Tütün Yolu
Çikolata Sevgilim
Aklın Oyunu
Othello ve aralarında en çok ses getireni olan Keşanlı Ali Destanı oyunlarında iki sanatçı birlikte oynadı
Cezzar son olarak Gülriz Sururi'nin yeniden kaleme aldığı Ayşe Opereti’ni yönetti ve 2006 yılından beri Sağır Oda adlı dizide 'Afşar Kırımlı' karakterini canlandırıyor
--- Sonraki mesaj ---
GÜLRİZ SURURİ
Annesi: İlk Türk primadonnası Suzan Lûtfullah Sururi…
Babası: İlk operet kurucularımızdan Lûtfullah Sururi…
Amcaları: Yusuf
Celal
Ali Sururi
İlk operet tiyatrosu oyuncu ve yazarları…
Önce annesinin karnında sahneye çıktı
sonra Muhsin Ertuğrul’un isteğiyle 12 yaşında Çocuk Tiyatrosu’nda…
Muhsin Ertuğrul
onu yetenekli bulup konservatuara seçti
Orada dönemin önemli hocalarından tiyatro
şan
bale dersleri aldı
Bu arada Şehir Tiyatrosu’nda ufak tefek roller oynamaya başladı
Küçük yaşta hayatını kazanmak zorunda kaldı
Konservatuarı bitiremeden bazı özel topluluklarda kendini başroller oynarken buldu
Büyük ustaların yanında çıraklık etti
Kendisi bu döneme çok değer veriyor
“Tiyatroyu Muhsin Ertuğrul’dan öğrendim
sahne rahatlığını Muammer Karaca’dan
şöhreti Haldun Dormen’de buldum
Engin Cezzar çok yönlü oyunculuğumu ortaya çıkardı
Haldun Taner ve Güngör Dilmen’in seçkin bir oyuncu olmamda rolleri büyük” diyor
Tiyatroda olduğu kadar
yazdığı kitaplarla da ünlendi
“Kıldan İnce Kılıçtan Keskince” (Anı)
“Bir An Gelir” (Anı)
“Seni Seviyorum (Roman)
“Girmediğim Sokaklarda” (Öykü)
“Biz Kadınlar” (Gazete yazıları)adlı kitaplarının yanı sıra
üç sahnelenmiş oyunu ve üç yemek kitabı var
Televizyonda beş yıl süren
ilk yemekli sohbet programı “A La Luna”yı gerçekleştirdi
Buna
füzyon mutfağının ülkemizdeki ilk tanıtımı diyebiliriz
Yemek yapmaktan
dostlarıyla güzel sofralarda içki içmekten hoşlanıyor
Sigar içmiyor
içenlerle de beraber olamıyor
Kendini “sinemakolik” olarak tanımlıyor
Son yıllarda kızı Miraç Zeynep ile geçirdiği saatlerde mutluluğu ve huzuru yakaladığını söylüyor
Şu sıralar Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde oyunculuk dersi veriyor
titiz elemeler sonucu seçtiği gençlere birikimlerini aktarmaktan
onları yazıp yönettiği müzikal oyuna hazırlamaktan çok memnun
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul