| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Tiyatro Terimleri 
 
             -E-F-
 
 
 Edil: 1-Roma tiyatrosunda oyunları parasal ve yönetsel açıdan koruyanlara verilen ad
  
 2-Oyunları denetleyip gosteri gunlerini ve daha baska kayıtları saptayanlara verilen ad
  
 
 Edilgen Kahraman:Baska oyun kişilerinin etkisiyle hareket eden oyun kişisi
  
 
 Efe: Orta Oyunu ile Türk gölge oyununda olumlu kabadayı tipi
  Bunlara Zeybek de denir  Heybetli görünüşleri ve mertlikleri ile kavgaları ayırır,sorunları çözümler  
 
 Egitsel Oyun: (O
  O  ) Egitimi amaç edinen oyun biçimi  
 
 Ek Oyun: Rönesans’ta,İngiltere’de asal oyuna ek olarak oynanan ve genellikle güldürücü olan kısa yapıt
  
 
 Eleştiri: Bir yapıtı ,dünya görüşü,sanatsallığı,topluma katkısı,sahnelenmesi,oyunculuğu ve plastik tasarım değerler açısından değerlendirme işlemi
  
 
 Eleştirmen: Eleştiri yazan kimse
  Bir yapıtı kendi değerlendirmesi ile ele alan yazar  Eleştirmenin yazdığı alanda bir dünya görüşü,geniş bilgisi,sanata karşı olağanüstü bir duyarlılığı ve algılama yetkisi olması gerekir  
 
 Elestirmenler Birliği: Eleştirmenlerin biraraya geldikleri birlik
  Bunların bazısı tiyatronun çeşitli dallarında ödüllü yarışmalar düzenler,bazısı da o dönemin oyunlarına ödüller verir  
 
 Epik Tiyatro: Yanılsamacı tiyatronun seyirciyi sahnedeki karakter ve olaya özdeşleştiren duygusal yaşantısı karşısına,maddeci diyalektiğin tarih bakışı açısını sağlayan ve seyirciyi gözlemde bulunan bir üçüncü kişi durumuna getirerek onun usçul yönelişte karar vermesini sağlayan tiyatro anlayışı
  
 
 Eşzamanlı Sahne: İlk kez Orta Cağ’ın dinsel oyunlarıyla ortaya cıkan ,seyirciye göre solda cennet,sağda cehennem olmak üzere,bu iki kavram arasındaki yerleri (kilise,tapınak,ermişlerin yeri vb
  ) aynı oyun alanı uzerinde,yerleşik biçimde kapsayan sahne türü  
 
 Eylem Oyunu: Karakterler yoluyla değil de,dış eylemle gelişen oyun
  Kişilerin yapılarından gelmeyen ,durumların gerektirdiği ya da istem dışı davranışlardan,eylemlerden gelişen oyun  Bu oyunlarda olaylar ön plandadır  
 
 Fabula: Latincede yapıt,öykü,söylence ve masal anlamlarına gelir
  Aristoteles’e göre ,fabel bir eyleme öykünme ,olayların birbirine nedenlere bağlı olarak düğümlenişidir  
 
 Fars: Güldürü oğesi daha cok hareketlerden ve nuktelereden cıkan oyun;düşünceden çok göze ve duyulara yönelir
  Vurgu kişiyi karikatürleştirerek ve olayları abartarak elde edilir  
 
 Fısıldayıcı Defteri: Fısıldayıcının elinde bulunan,betikle birlikte oyuncuların sahnedeki durumlarını gosteren defter
  
 
 Figüran: Bır oyunun kalabalık sahnelerini doldurmak icin kullanılan,bazan birkac söz soyleyen,coğu kez de konuşmayan kişi
  
 
 Fiziksel Hareketler Yöntemi: Stanislavski oyunculuk dizgesinde psikofiziksel işlemin fiziksel yanı
  Duyguyu yakalmak icin fiziksel hareketten yararlanma olgusu  Bu çalışmanın dokuz oğesi vardır  
 1-Büyüleyici “eğer”,
 
 2- Belirli Ortam,
 
 3- İmgelem,
 
 4- Dikkati Odaklama,
 
 5- Gercek ve İnanma,
 
 6- Duygu-Düşünce Alışverişi,
 
 7- Duruma Uyma,
 
 8- Hız (Dış)-Tartım(iç),
 
 9- Duygu Belleği
  
 
 Furi
  Doğ  ) Türk doğaçlama tiyatrosunda alkış anlamına gelen argo sözcük  
 
 Fuaye: Oyun başlamadan önce ve antrakt esnasında seyircinin çeşitli ihtiyaçlarını karşıladığı bir çeşit bekleme salonu
 
 
 -G-
 
 
 Gazete Tiyatrosu: Günlük ve geçmiş olayları gazete haberleri biçiminde; belgesel olarak canlı bir uyarma ve propaganda tiyatrosu
  Gündelik yaşamda yer alan siyasal ve toplumsal sorunları eleştirel bir bakış açısından verebilmek için, siyasal kabare türünden ve kurgu tekniğinden yararlanır  Önemli bir gazete haberini sahneye projeksiyonla yansıtıp, yeniden canlandırarak yorumlar  
 
 Gag : Bir skeçte,revüde ya da bir eğlence gösterisinde herkesin gülebileceği bir nükteyi kapsayan sözler ya da durumlar
  
 
 Gala : Daha çok opera için kullanılan,protokolün çağrıldığı ve resmi giysi ile gidilmesi zorunlu gösteri gecesi
 
 
 Galeri : 1-Latin tiyatrosunda yüksek ve uzun takma saç
  
 2- Tiyatro yapılarında ikinci asma kat
  
 
 Geleneksel Gösteri : çağdaş tiyatro kavramına karşıt kavramı getiren tiyatro
  Bir toplumun kendine özgü yapısının oluşturduğu ve o toplumun yapısında değişiklik sureciyle yakın ilintisi içinde sürmüş,daha sonraki dönemlerde kalıplaşarak donmuş ve kendi özelliklerini korumuş tiyatro  
 
 Geleneksel Türk Tiyatrosu :Türk toplumuna özgü gösterim türlerini kapsayan halk tiyatrosu ve köy tiyatrosu geleneklerini içeren tiyatro
  Bunun kapsamına gölge ve kukla oyunu,orta oyunu,meddahlık,dramatik danslar ve konulu savaş oyunları girer  
 
 Gençlik Tiyatrosu :1-Orta öğretimdeki gençler tarafından kurulan,yönetilen ve gerçekleştirilen tiyatro
  
 2-15 yaş sınırı göz önüne alınarak profesyoneller tarafında oynanan ,eğitsel yanı ağırlıklı gençlik tiyatrosu
  Gelişmiş ülkelerde profesyonel gençlik tiyatrolarına devlet ödeneği sağlanır  
 
 Gerçekçi Tiyatro :Gerçekçiliğin sınırları çok geniş bir alana yayılır
  Hele kavram olarak esnek olduğu oranda belirsizdir  Gerçekçilik deyince,bazen nesnel gerçekçiliği kabul eden,bazen da anlatımı ve biçemi belirleyen bir yöntemi anlatmak isteriz  
 1- Tutum olarak : Sofokles’ten,Shakespear’e',Tolstoy’dan Brecht ‘e kadar,birtakım soyut sanat anlayışları dışında,tüm sanat gerçekçi sanattır
  
 2- Yöntem olarak : İçeriği,biçemi ve biçimi gerçekçiliğe giren yapıtlar,aşamalar dizisine dayanan kapalı bir toplumun değil,açık bir kentsoylu toplumun sanat anlayışıdır
  Gerçekçi tiyatro,gerçekliği nesnel,somut ve dolayımsız olarak yeniden yaratarak yansıtmayı amaçlayan tiyatrodur  Bu estetik akım içindeki tiyatro,olay dizisinin kesintisiz eylemlerinden yararlandığı oranda,anlatıma ve episodik gelişime dayanan biçimleri de kullanır  Gerçekçilik,yazarın ve sanatçının,gerçekliği birey-toplum ilişkilerinin çelişkileriyle incelediği noktada başlar  
 
 Gerçeklik :Gerçek olan,var olan şeylerin tümü
  
 
 Gerçeküstücü Tiyatro : Birinci Dünya Savaşından sonra Fransa’da Andre Breton’un,Freud’un görüşlerine dayanarak şampiyonluğunu yaptığı ve bilinçaltı varsayımları ile düşte olduğu gibi,parçaları birbirini tutmaz bir anlatım biçimi ile vermeye çalışan tiyatro anlayışı
  XIX  yüzyıl sonunda,Fransa’da Alfred Jarry’nin ve daha sonra ozan Appolinairenin öncülük ettiği tiyatro anlayışı  Artaud’nun tiyatro görüşlerine içeren Le Theatre et son Duble adlı yapıtı da bu akımın gelişimi içinde yer alır  
 
 Gevşeme : Stanislavski dizgisinde bir oyuncunun dikkatini toplayabilmesi için gerekli olan ruhsal ve kassal rahatlama
  
 
 Gezici Tiyatro : Belli bir yerleşik düzeni olmayan kentten kente,köyden köye gezerek oyunlar oynayan tiyatro
  
 
 Giriş Müziği : Oyunun başladığını belirten ve seyirciyi oyunun atmosferine sokmayı amaçlayan perde açılmadan ya da açılırken çalan müzik
  
 
 Görsel Etmenler : Işıklama aygıtlarıyla yapılan sahne etmenleri
  Göze yönelen,ışıklama ve izdüşüm yoluyla gerçekleştirilen etmenler  
 
 Gösterim : Sahnede,alanda ya da gergi üzerinde oynanan ,göz ve kulağa yönelen oyunların,dansların ve benzeri sanatların tümüne verilen ad
  
 
 Grotesk : Tiyatroda karikatürleştirme işleminin özü olan grotesk,seyirciyi yabancılaştırarak,tuhaf ve şaşırtıcı biçimlerle karşıt görüntüleri birleştirerek güldürmeye yönelen ,ussal dizgiye karşı çıkarak,ussal bir sonucu getiren,temelde ciddi,ama görünüşte gülünç ve abartılı olan biçim
  
 
 Grotesk Tiyatro : XX
  yüzyılın başlarında,İtalya’da Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı karamsarlıktan,anaparacı düzenden ve sanayileşmenin kentsoylu yaşamında yol açtığı yabancılaşmadan kaynaklanan “gerçekliğin çokluğu” ile düzenin “iki yüzlülüğü” nü vurgulayan kara gülmece niteliğindeki oyunların tümüne verilen ad  Öncelikle Luigi Pirandello’nun oyunlarındaki “maske-yüz” ikilemi ile insanın özü ile davranışları arasındaki çelişki ortaya çıkarılmak istenmiştir  Meyerhold,bu biçimi maddeci diyalektiği temel alan bir içeriğe oturmuştur 
 
 - H -
 
 
 Hafif Komedya :Tek amacı eğlendirmek olan bu komedya biçiminde esnek bir doku vardır
  Konuşma örgüsü hızlı bir gelişim gösterir  İnce bir taşlamayı kapsar  
 
 Hafiflik :Tiyatro konuşmasında doğru boğumlamayı engelleyen yapaylık
  
 
 Halk Tiyatrosu :Geniş halk yığınlarına yönelen hem öğretici,hem eğlendirici tiyatro
  
 
 Hareket Yapımı: Oyun düzeninde yoruma uygun olarak hareketlerin ortaya çıkarılması
  Hareketin uygulayımsal ölçülerinin,duygusal değerlerinin ve niteliklerinin saptanması  
 
 Hint Tiyatrosu : İ
  S önce 320 tarihinden VIII  yüzyılın sonlarına kadar süren klasik dönemden sonra IX  yüzyılın başlarından sonlarına kadar süren “klasik sonrası” dönem içinde gelişen Hint Tiyatrosunun kapsamı içine yazılan betikler,gölge oyunu ve danslar girer  Hint Tiyatrosunda iki temel dram turu vardı: 
 1- Malzemesini mitologya ve tarihten alan,dolayısıyla kahramanları işleyen nataka,
 
 2- Malzemesini günlük yaşamdan alan ve olağan insanlarla devlet memurlarını ele alan prakarana
  
 
 Hipokritos :Eski Yunanca’da hypokritos anlamına gelir
  İ  Ö  534?te Thespis’in koro içinden birini ayırıp korobaşı durumuna getirmesiyle birinci oyuncu doğmuştur  Bu oyuncu koronun söylediklerine karşılık verdiğinden,ona hypokritos denilirdi  
 
 -I-İ-
 
 
 İmge Tiyatrosu :Sahne tasarımcısı Robert Wilson’un imgelere dayanan,sahne plastiği ve ışık anlayışıyla gelişen oyun düzeni biçemine verilen ad
  Robert Wilson’dan kaynaklanan bu tiyatro eğiliminde,geleneksel dramaturgi ve sahne tekniklerinin dışına çıkarak imge dizilerinin oluşturulmasına,oyun kişileri,yer ve zaman gibi dramatik öğelerin biçimsel parçalanmasına çalışılır  Sahne üzerindeki estetik hareketli resimlerde geliştirilen bu sahneleme anlayışına “Resim Tiyatrosu” da denilmektedir 
 
 İşçi Tiyatrosu : 1-İşçi sınıfının çıkarları doğrultusunda,onların sözcülüğünü yapan tiyatro
  
 
 2- İşçileri dinlendirip eğlendirirken öğreten tiyatro
  
 
 İtalyan Sahnesi : İlk kez Rönesans’ta İtalya’da yapılmaya başlanan çerçeve sahneli ve perdeli sahne türü
  
 
 İyi Kurulu Oyun : XIX
  yüzyılın başlarında,Fransız yazar Eugene Scribe tarafından önerilen uygulayımı yetkin bir oyun biçimi  Şu özellikler vardır: 
 
 1- Olay dizisi seyircinin bildiği,ama oyun kişisinin bilmediği bir giz üzerine kurulur;bu giz oyunun çözümüne dek saklı kalır
  
 2- Serim,eylemin gelişimi boyunca gerçekleştirilir ve seyircinin ilgisi baştan sahneye çekilir
  
 3- Dördüncü perde ulaşılan doruk nokta,o oyunun zorunlu sahnesidir
  
 
 4- Her oyunda bir yanılgı sahnesi vardır
  Özü hafifletip biçimi vurgulayan bir oyun kurma anlayışıdır  
 
 İzlenimci Tiyatro : 1896 Bildirisi ile doğalcılığa karşı çıkmış bir akım
  Çoğu kez simgeci tiyatro ile çakışır  ”Maddeyi bırakın,ruhu verin!”sloganı ile ortaya çıkan bu akımın yazarları yapısalcı sahne anlayışını başlatmışlardır  Plastik sahne anlayışı,biçemleme(stilizasyon),bütünü simgelerle verme ve iç eylemi ön plana alma özellikleri bu akımın temel nitelikleri arasına girer  
 
 Işık : Yönetmenin,sahnenin ya da salonun aydınlatılması için verdiği buyruk
  
 
 Işık Köprüsü : Sahne ağzının seyirciye görünmeyen üst kesiminden ışıldakların asıldığı ve ışıklamanın düzenlendiği köprü
  Işık köprüleri çeşitlidir;seyirci salonunda ve sahnede ortada ya da yanlarda olabilir  
 
 Işık Odası : Sahne ışıklama dizgesinin denetlendiği ve ışıklama tasarımcısı ile yardımcılarının çalıştığı oda
  
 
 İbiş : Doğaçlamaya dayanan Türk halk tiyatrosunda güldürünün baş yapımcısı olan uşak tipi
  Bu tip Türk kuklasından gelmiş ve Kel Hasan’ın “Tuluat Kumpanyası’nda geliştirilmiştir  
 
 İçbükey Mercek : Iraksak(uzaklaştırıcı)mercek;bakılan birşey olduğundan küçük görünür
  
 
 İç Dekor : Bir odayı ya da kapalı alanı gösteren bir dekor
  
 
 İçli Komedya :Çocuksu,yüzeyde,yalın ve kentsoylunun ahlak kavramlarını vurgulayan içli,acıklı ve sonu mutlulukla biten komedya biçimi
  Genellikle,aralarına engeller konulan iki sevgilinin birleşmeleriyle tamamlanır  XVII  yüzyılda,Fransa’da Nivelle de la Chaussee adlı bir yazar tarafından ortaya çıkarılmıştır  
 
 İç Monolog : Bir oyuncunun sahnede konuşmasına karşın,düşündüklerini ve ruh durumunu seyirciye duyurması
  
 
 İmgelem : Stanislavski oyunculuk dizgesinde,oyuncunun,bir yapıtın öyküsünü sanatsal bir yolda sahne gerçeğine çevirmesinde başvurduğu varsayma işlemi
  Oyuncunun sözcükler ardında yatan alt metni bulmak için başvurduğu imgelem  İmgelem bir oyuncunun uygulayım aracıdır 
 
 -J-
 
 
 Japon Tiyatrosu : Belli bir estetik uzaklık uygulayımı ile oynanan oyunları kapsayan bu tiyatro,tiyatralliği sağlayacak tüm öğelerden yararlanır
  Bu tiyatroda,müzik,dans,ezgi,sözsüz oyun,maske,giysi önemlidir  Batı tiyatrosu Japon tiyatrosundan Çiçek Yolu’nu ve döner sahneyi almıştır  Çiçek yolu,sahneden salonun arkasına dek uzanan ve seyirci yerlerinin ortasından geçen bir oyun alanıdır;seyircinin arasında duran bir köprü gibidir  Jelatin Süzgeç : Işıldakların önüne konulan renkli,yanmaz jelatin süzgeç  Sahne ışıklaması renklendirmede ve atmosfer yaratmada kullanılır  
 
 Jest : Oyunculukta iç yaşamı belirginleştiren bas,el,kol hareketleri
  
 
 Jön Prömiye : Genç erkek kahraman; aşık tipi
  Fransızca’dan gelen bu sözcük,en çok Türk doğaçlama tiyatrosu sanatçıları tarafından kullanılmıştır 
 
 -K-
 
 
 Kaba Güldürü : Kalın çizgili,kaba esprilere ve hareketlere dayandırılarak,salt eğlence amacıyla geliştirilen güldürü
  
 
 Kabare : Bu tür tiyatro her çeşit güncel sorunu ve özellikle siyasal ve toplumsal konuları ince bir alayla,iğneleyici,yerici,taşlayıcı bir tutumla ele alıp toplum eleştirisine yönelir
  Dışta güldürücü ve eğlendirici olmasına karşın,temelde ciddi olan bu biçim gösteride ezgiler,danslar,skeçler,monologlar,diyaloglar,diy  alar,kısa filmler,kısacası tasarlanan eleştiri için ne gerekiyorsa onu sahneye getiren renkli bir karışım vardır  
 
 Kadınlar Korosu : Kadınlardan kurulu koro
  
 
 Kahramanlık Komedyası :Kralların,prenslerin ve soyluların beş oyun kişisi olduğu,serüvenleri kapsayan komedya
 
 
 Kahya : Anadolu köy seyirlik oyunları düzenleyenlere verilen adlardan biri
  
 
 Kanbur : Orta Oyunu ve Gölge Oyunu tiplerinden biri
  Genellikle geveze,saldırgan ve sevimsiz bir kişi olarak görülür  
 
 Kara Gülmece : Acı alay,içinde kişiyi düşündürecek ve hüzünlendirecek gülmece
  Saçma ve abes mantık içinde,groteski de kullanarak gerçekleri alaylı bir biçimde gösteren gülmece;toplumsal karmaşaya bir tepki olduğu kadar,eleştirilen konuyu abes ve saçma anlamıyla belirtir  
 
 Karakter : Kişileştirme işleminde derinlemesine ele alınan oyun kişisi;kendine özgü nitelikler içinde ruhsal gelişimi olan oyun kişisi
  Karakterlerin,dış görünüşleri ötesinde anlamış ağlayan iç yaşamı vardır  Örn: Hamlet, Lear, Tartuffe,Treplev,Galile vb  
 
 Karakter Komedyası : Bu komedya biçiminde gülünç kahramanın yanlış ve zayıf yanları öne çıkar
  Toplum içindeki yanlışların eleştirisi bas oyun kişisi yoluyla sağlanır  
 
 Karakter Oyuncusu : Kendine özgü ruhsal gelişimi ve davranışı olan,özellikle yaşlı kişilikleri canlandırmada usta olan yalancı
  
 
 Kavuk Devirme: (O
  O Orta oyununda Kavuklu’nun kavuğunu yere düşürmeden bir baş hareketiyle devirmesi  Bu tıpkı Kara güz’ün ışkırlağını arkaya atması gibidir  Kavuklu bunu kavuğunun arka kenarını ensesiyle sıkıştırarak yapardı  Kavuk devirmenin,siyasal-toplumsal göndermesi son padişahlar döneminde çok sayıda vezir kafası uçurulmasına bağlanabilir  Vezir azledildiğinde “kavuk devrildi” deyimi halk arasında yerleşmişti  
 
 Kavuklu : (O
  O  ) Orta Oyunun iki eksen tipinden biri  Türk gölge oyunundaki Karagöz’ün canlı özdeşi  Dışa dönük,özü sözü bir,dobra sağduyusu olan okumamış bir halk tipidir  Halkın düşüncelerini ve duygularını yansıtır   Haksızlığa,ikiyüzlülüğe karşıdır  Ekmek parası için beceremediği işlere bile girer,hakkı olmayan parayı kazanmayı sevmez  Öğrenim görmediği için bilgisizdir,ama sezgileri güçlüdür  Özellikle Pişekar tarafından sömürülür  Düş kurmayı sevmez,gerçekçidir  Her şeyi olduğu gibi kabul eder ve yanlışları dosdoğru yüze vurur  Öz eleştirisi de olduğundan sevimlidir  Gülmecenin baş mimarı olduğu için ona Nekre de denir  
 
 Keranos : Antik Yunan tiyatrosunda,sahne üzerinde rol gereği ölenleri kaldırmakta kullanılan vince benzeyen araç
  
 
 Kilise Oyunu : Kilise tarafından yönetilen ve denetlenen,çoğu kez rahiplerin oynadığı,Hıristiyan öğretisini yaymaya yönelik oyun
  
 
 Kerkides : Antik Yunan tiyatro yapısında seyir yerini dikine kesen basamaklı yol
  
 
 Kilise Tiyatrosu : Dinsel günlerde rahiplerin ya da kiliseye gelenlerin oynadıkları dinsel oyunları sunan topluluk
  Orta Çağ’ın ilk yarısından bu yana sürüp gelen bir tiyatro geleneğidir  
 
 Kişileştirme : Oyunun özüne uygun olarak eylemin gelişini sağlayan kişilerin yapımı
  Oyun kişisinin yapımı ,yönelişleri,davranışları,görünüşleri,har  ekeleri,çevreleriyle ilişkileri vb  ile gerçekleştirilir  Kişileştirme,tip ve karakter olmak üzere iki çeşittir  (Tip ve Karakter) 
 
 Klasik Tiyatro : Rönesans’ta İtalya’da başlamış ve XVII
  yüzyılda Fransa’da Cornellie ve Racine’nin yapıtlarında doruğunu bulmuş olan tiyatro akımı  XVII  yüzyılda İtalya’da Alfieri’nin oyunlarına dek etkisini sürdürmüştür  Klasik tiyatronun temel temel nitelikleri düzenlilik,usçuluk,duruluk ve belirginlik,idealleştirme ve ağırbaşlılık olarak özetlenebilir  
 
 Kolbaşı : 1- (O
  O  ) Orta Oyunu’nda kolların başında olan ve kola adını veren sanatçı;bu sanatçı kol oyunlarını düzenler ve yönetirdi  
 2- Daha önce kolların başında bulunan kişiye verilen ad
  
 
 Konstrüktivist Tiyatro : İşçi sınıfının sanayileşme sürecindeki emeğini ve üretimini,çalışma tartımını ve devinimini anlatmak için Sovyet yönetmen Meyerhold tarafından ilk kez denenmiş,Vakhtangov,Tayrov gibi birçok genç kuşak yönetmen tarafından,belli farklılıklarla sürdürülmüş,tiyatralliği öne alan anlayış
  Perdelerin çevre düzenlemesinin ve kulislerin olmadığı çıplak bir tiyatro sahnesinde bina yapımında kullanılan iskeleye benzeyen bir dekorda çeşitli yükseltiler,iskeleler,çarklar,eğik düzeyler,kuleler kullanılır  Bu atmosfere uygun olarak,Meyerhold,insanın dirimselliği ile mekaniğini birleştirme amacını güden konstrukvist anlayışı pekiştirmek amacıyla yeni bir oyunculuk estetiği zerinde durulmuştur  
 
 Köşebası Tiyatrosu : Köşe başlarında,yalın,hemen anlaşılabilecek,genellikle siyasal ve toplumsal içerikli,kalın çizgili oyunlar oynayan az kişili topluluk
  
 
 Kulisler : 1- Sahnenin iki yanında,dekorun görüngesini tamamlayan ve derinliği sağlayan,yerleri değişebilen çerçeveli büyük panolar
  
 2- Bu panolar arasındaki oyuncuların girip çıktıkları yerler
  
 3- Dekorun arkasında kalan sahne oylumu
  
 
 -L-
 
 
 LaL : Anadolu’da sessiz ve sözsüz köy seyirlik oyunlarına verilen ad
  
 
 Lazzi : Commedia dell’Arte oyuncularının teknik gerektiren güldürücü hareketleri için kullanılan uluslararası terim
 
 
 -M-
 
 
 Maske: (bkz yapay yüz)
  Maskelemek: 1- bir oyuncunun başka bir oyuncunun önüne kayarak seyircinin onu görmesini engellemek  
 
 2-yapılmayan bir işi yapılıyormuş gibi göstermek için oyuncunun gövdesiyle, yaptığı işi seyircinin görüşüne kapaması örnek:Eğer masa lambasının üstünde lambayı yakacak bir düğme yoksa ve o lambanın yanması anında ışıklar parlatılacaksa, oyuncu lambayı seyircinin görüşüne gövdesiyle kapatıp lamba düğmesine basıyormuş gibi yapar
  Bu anlamlardan ilki olumsuz ikincisi olumludur 
 
 Mayıs Oyunlarıinsel bolluk törenlerin kaynaklanan gösterilerdeki oyun
  Bunlara ‘hasat oyunları’,'güz dönemi oyunları da denir  
 
 Meraklay dizisinin gelişimi ile seyircide uyandırılan soru duygusu:gerilim sağlayıcı öğe
  
 
 Mercek:içinden geçen koşut ışınları düzenli bir biçimde bir birine yaklaştıran ya da birbirinden uzaklaştıran saydam cam
  Tiyatroda daha çok yakınsak mercek kullanılır  (bkz  Dışbükey Mercek)  
 
 Mevki
  O  O  ): Orta Oyunu’nda erkek seyircilere ayrılan yer  Meydan: (O  O  ) : Orta Oyunu’nun oynadığı alan (aynı zamanda bkz  Orta, Palanga  Meydancı: ( Kö  O  ) :Anadolu köy oyunlarında oyunları düzenleyenlere verilen adlardan biri  Mezzetino  İt: Commedia dell’arte ‘de giysisi kırmızı beyaz kurdelelerle süslü uşak tipi  
 
 Mim: Kaynaktaki anlamıyla
 
 1-oynamak;
 
 2-oyuncu;bugünkü anlamıyla
 
 3-yalnızca hareketlere dayanan sözsüz oyun
  Mimesis: (Yun) :Taklit,benzetme, öykünme  Platon bu terimi sözlük anlamıyla, yani ‘öykünme’ olarak kullanmış, Aristoteles dram sanatı konusunda bu terimi ‘yeniden yaratma’ ve ‘ yansıtma’ anlamıyla yorumlamıştır  Tiyatro sanatının temeli ilkelerinden biridir  
 
 Muhavere
  O  O  ): Orta oyunu’nda söyleşme bölümü  Zurna, Kavuklu havası çaldıktan sonra ortaya Kavuklu ile Kavuklu arkası girerler ve Pişekar ile muhavere başlar  Bu bölüm iki kesimini kapsar : Arzbar ve Tekerleme  İlkinde, oyunun yönlendiricisi Pişekar ile oyununun nekre kişisi Kavuklu arasındaki konuşmada kimlikleri ve ne iş yaptıkları ortaya çıkarmakta bir çeşit serim kesimidir  Tekerleme, de ise Kavuklu, olağan dışı bir olayı başından geçmiş gibi anlatır  Pişekar iki de bir sorular sorarak konuyu aydınlatmak ister; laf ebeliği yapılır ve sonunda Kavuklu’nun anlattıklarının bir düş olduğu anlaşılır  
 
 Müzikli Tiyatro: Büyük bir kesimi ezgiler ve danslarla gelişen, ama dramatik konuşma öğesini de kullanılan tiyatro
  Operetle olan tek farkı, müzikli tiyatrodan caz ve popüler müziğin ağır basmasıdır  
 
 -N-
 
 
 Nekre
  O  O  ) : Nükte gücü üstün oyuncular için kullanılan sözcük  Orta Oyunu’ndaki Nekre Kavukludur  Nokta Işıldak: çok dar bir alanı, örneğin yalnızca gözleri aydınlatan özel mercekli ışıldak  
 
 Nümayiş: ( İran ) : İran’da halk tiyatrosuna verilen ad
  
 
 -O-Ö-
 
 
 Oda Tiyatrosu: Seyirci sığası yüz kişi yada az olan minik tiyatro
  Okul : Tiyatroya yeni bir görüş, yeni bir anlayış ve heyecan getiren, bunları kurallara bağlayan çığırın kaynağı  
 
 Okul Tiyatrosu: Okul öğrencilerinin kurdukları ve gerçekleştirdikleri tiyatro
  Orta öğrenim öğrencilerinin sosyal etkinlikler kapsamında ortaya çıkardıkları amatör tiyatro (bkz  Gençlik Tiyatrosu; tiyatro eğitimi veren yüksek okullar ve üniversiteler için bkz  üniversite Tiyatrosu)  
 
 Okuma Çalışması: Oyun çalışmasının ilk evresindeki metin üzerinde yapılan çalışma
  Bu evrede metin oyuncunun sahne konuşmasına aktarılmaya başlanır  
 
 Orkestra: 1- Antik tiyatro yapılarındaki proskene’nin önünde ve seyircilerin orta yerinde bulunan, koronun yuvarlak oyun alanı
  Bu alan Roma tiyatrosunda yarım yuvarlak biçime girmiştir  
 2- Bugünkü anlamıyla müzisyenler topluluğu
  
 
 Orta : ( O
  O  ): Orta Oyunu’nun oynandığı alan  Uzunluğu 30 arşın ( 20 metre ), genişliği 20 arşındı (14 metre)  Çevresine kazıklar çakılarak çepeçevre ip dolaştırılır ve böylece seyirci ile oyun yerinin sınırı çizilmiş olurdu  ( bkz  Meydan, Palanga)  
 
 Orta Oyunu : Geleneksel Türk doğamaçlara halk tiyatrosu
  Ortada oynanır  Baş kişileri, aynı zamanda oyunun yönlendiricisi olan Pişekar ile oyunun baş güldürücü tipi Kavuklu’dur  Dekor olarak ‘Yeni Dünya’ denilen,iki yada üç kanatlı bir paravana, bir de ‘Dükkan’ denilen, önünde alçak hasır iskemlesi bulunan peyke vardır  Kendine özgü bir yabancılaştırma estetiği ile seyircinin her an tiyatroda olduğunu anımsatır (bkz  Yeni Dünya, Dükkan ve Yeni Dünya Oyunu)  
 
 Oyun : 1- Bir tiyatro sanatçısının sahnedeki oyunu
  
 2- Oynanmak üzere yazılmış tiyatro yapıtı
  
 
 Oyun Ağası: ( Kö
  O): Anadolu’da köy seyirlik oyunları düzenleyenlere verilen adlardan biri  
 
 Oyuncak Tiyatro : XII
  yüzyılın ilk yarısında İngiltere’de W  West’in o dönemin oyunlarını kartondan üç boyutlu dekor ve giysilerle lapamsıyla ortaya çıkan oyuncak  Bu çok tutulan oyuncak çocuk kitaplarında günümüze kadar gelmiştir  
 
 Oyuncu : Bir oyun kişisini, bilgisi, tekniği ve yaratma gücü ile canlandıran yada gösteren sahne sanatçısı
  Etkin ve inandırıcı oyunculuk için sanatçının kendini bir instruman durumuna getiren solunum, ses ve beden tekniğini edinmiş ve olmuş gerekir  
 
 Oyuncu Aynası :Yüzü, başın arkasını ve her iki profili gösteren iki kanatlı, kanatları açılır kapanır ayna
  Bu aynanın çevresi genellikle 25 vatlık buzlu ışıtaçlarla donatılır  
 
 Oyuncu Yönetici : Aynı zamanda tiyatroyu yöneten oyuncu için kullanılır
  Örn : Genco Erkal– Ferhan Şensoy vb  
 
 Oyuncu Yönetmen : Örn
  : Şakir Gürzumar, Yücel Erten vb  
 
 Oyun Çıkarma : ( Kö
  O  ) : Köy oyunlarını düzenleyip sunma  
 
 Oyun Dili :Tiyatro yapıtını vereden, onu inandırıcı yapan dil; bunun için toplum çoğunluğunun günlük dilini doğru ve güzel bir biçimde kullanmak gereklidir
  Dil, tavırdan ayrılmayacağı için, oyun kişilerin yaşadıkları dönem, sınıfsal yapıları, çevreleri eğitimleri ve karakter özellikleri bunda rol oynar  
 
 Oyun Düzeni : Yönetmenin bir tiyatro yapıtını anlamlı ve uyumlu bir biçimde sahneye koyma işleminin tümü
  Oyun düzeni, oyunculuk, dekor, giysi, donatım,ışıklama vb  öğelerinin oyunun amacını gerçekleştirecek biçimde estetik bir bütünlüğe ulaşmasını gerektirmektedir  
 
 Oyun Düzeni Defteri : Bir tiyatro yapıtının sahnelenmesine yarayan, yönetmenin çalışma notlarını, gerekli çizelgeleri, uygulayım planlarını ve masraf listesini ayrıntılı bir biçimde kapsayan uygulama defteri
  
 
 Oyun Fotoğrafı : Bir oyundaki bölümlerin dramatik anlarında çekilmiş fotoğrafları çekileceğinden siyah beyazda en az 400 Asa’lık film, renklide ise 1600 ASA kullanmak iyi sonuç verir
  
 
 Oyun Kişileri : Bir tiyatro yapıtında yer alan karakter yada tipler
  
 
 Oyun Kurmak : Betiğe dayanmayan ve daha çok doğaçlama ile geliştirilen oyunları ortaya çıkartmak
  Oyunun iskeletini kurmak  
 
 Oyun Müziği :Oynanan oyuna anlam açısından yardımcı olan müzik
  BU, bazen bir imgeyi ya da bir ör geyi sürekli olarak vurgulamakta, bazen de atmosfer yaratmakta da kullanılır  Brecht’in Epik Tiyatro’sunda müzik yabancılaştırmayı gerektirecek biçimde hedeflenir  
 
 Oyun Süresi : Bir oyunun gerektirdiği oynayış süresi
  
 
 Oyun Taslağı : Yazarın oyununu yazmadan önce, saptadığı özellikleri ve konu özetini gösterdiği betiktir
  
 
 Oyun Yazarı : Tiyatro sanatının kurallarına ve gereklerine uygun, seyirci karşısında oynanmak üzere oyun yazan kimse
  Yazarlık konusunda, belli ilkeler ve teknik bilgiler gerektiğinden, doğuştan yaratıcılık dışında sahne uygulayımını öğrenme gerektiren yazarlık dalı  
 
 Ödenekli Tiyatro: Devlet, yerel yönetim, eyalet, kent tarafından belli bir ödenek verilerek paraca desteklenen tiyatronun tümü
  Örn: Devlet tiyatroları, İstanbul şehir, tiyatroları, Bakırköy Belediye Tiyatrosu  
 
 Ölü Nokta : Oyun alanında yetersiz aydınlatılmış yer
  
 
 Önceden Saptamalı Karartıcı :Sahnede bir ışık durumu varken, sonraki sahnenin ışık durumunun önceden hazırlanabildiği karartıcı çeşidi
  
 
 Öncelik Hakkı : Bir oyunun ilk kez sahneye çıkarma hakkı
  
 
 Öncü : Anadolu’da oyun düzenleyenlere verilen adlardan biri
  
 
 Öncü Oyun : Alışa gelinmiş oyunlardan ayrılan, gerek yapısı gerekse anlatım yönünden yenilikler getiren oyun
  
 Öncü Tiyatro : Getiren tiyatro
  Öncü oyunları yaygınlaştırmayı amaç edinen tiyatro  
 
 Ön Oyun : Oyun ana bölümünden önce bilgi vermede kullanılan giriş bölümü
  Oyuna konu olan olgudan önce geçenleri özetler  
 
 Ön Sahne : Çerçeve sahnenin önünde bulunan iki ile dört metre arasında genişliği olan çıkıntı
  
 
 Ön Sahne Işıkları : Seyirci salonunda, tavanın sahneye yakın yerinden sahneye yönetilmiş dizi ışıklarının tümüne verilen ad
  
 
 Ön Yerler : Çok katlı tiyatrolarda, zemin katın sahneye yakın kesiminde bulunan seyir yeri
  
 
 Ön Yüz : Bir tiyatro yapısının ön yüzü
  
 
 Öykülemek :Bazı oyunların başında, ortasında, sonunda ya da yer yer anlatıcı yoluyla oyunu konusunu anlatmak, bazı bölümleri özetlemek ya da yorumlamak
  Antik Yunan tiyatrosunda bu görevi koro yapardı  Çağdaş oyunlarda öyküleme işlemi bir anlatıcı tarafından gerçekleştirilir  
 
 Özel Bölme : Tiyatrolarda 4 veya 5 kişilik özel bölmeli seyir yeri
  
 
 Özel Bölme Sorumlusu : Tiyatrolarda özel localara bakan görevli
  
 
 Özel Gösteri : Kapalı gösteri
  Bir oyunun özel olarak çağrılmış konuklar önünde oynaması  
 
 Özel Tiyatro : Özel kişilerin kurup yönettikleri tiyatro
  Bunlar arasında yarı ödenekli ya da ödeneksiz olanlar vardır  Genellikle, ’sponsor’ desteği alırlar  
 
 Özenci Tiyatro : Kazancının tiyatrodan sağlamayan, genellikle oyunculuk tekniği olmayan, ancak çalışmasını özenle yapan kişilerden kurulu topluluk nitelikli özeci toplulukların ilerinin yazarını, yönetmenini ve oyuncusunun yetiştirmede, başlangıç içinde olsa, katkıları vardır
  Bu topluluklardan bir çok kişi tiyatro eğitimine girmişlerdir  
 
 Özenci Topluluk : Özenci tiyatroda daha küçüktür; az kişili oyunlar oynayan, oyunculuk eğitimini olmayanlardan kurulu topluluk
  
 
 Özet : Bir oyunun konusunu kısaca anlatan, bu konu üzerinde aydınlatıcı noktaları gösteren kısa metin
  
 
 -P-R-
 
 Prömiyer: Oyunun seyirci ile buluştuğu ilk gösterimi
 
 
 Replik: 1-Oyunda kendisine söylenen söze, verilen sözlü karşılık
  2- Oyuncunun sözü karşısındakine bırakırken söylediği son söz  
 
 Papuç : Karartıcıda bulunan bobin boyunca kayarak ışığın voltajını indirip yükselten iletken
  
 
 Papuç Sektirmek : ( O
  O  ) : Orta oyunu’nda Kavuklu’nun bir becerisi; koşarken ayaklarındaki çetik pabuçtan birini havaya atıp düşürmeden ayağına giymesi  
 
 Panayır Tiyatrosu : Panayırlarda, açık havada, genellikle açık saçık saçık güldürüler oynan tiyatro
  Ülkemizde kukla ve gölge oyunları sunan topluluklar için de bu terim kullanılır  
 
 Pantomim
  bkz  Sözsüs oyun)  
 
 Pandomima : Tanzimat ve II
  Meşrutiyet dönemlerindeki tiyatroların çoğunda izlenen, oyunlar arasına sıkıştırılan sözsüz oyun  
 Pano : 1- Sahne üzerindeki dekorun bir parçası
  Pano askıya bağlanır ve sahne zeminine tutturulur  2- Kulisi seyircinin görüşüne kapayan çerçeveli gergi  
 
 Panola : (O
  O  ) : Orta oyun’unda tef  
 
 Pantolene : İtalyan Halk doğaçlama tiyatrosunun en önemli yaşlı komik tipi
  Genellikle Venedikli, birtecimendir; varlıklı, ama cimridir  Kavga gürültüden kaçar, en çok ilgi duyduğu konulardan biri yüksek düzeyde siyasal konuşmalardır; oysa yeteneksiz, zavallı aynı ölçüde acımasız ve bu daldadır çoğu kez, aldatılan koca ya da baba konumundadır  maskesi uzun, gaga burunludur  Sivri bir sakalı vardır  ayaklarında Türkiye’den ithal çetik papuçlar görülür  
 
 Parçacı :Türk doğaçlama tiyatrosunda komiğe laf açan oyun kişisi
  
 
 Peniz : Orta oyunu argosunda ’söz’ karşılığında kullanılır
  
 
 Pişekar : Orta oyunu başladığında oyun alnına ilk gelen ve oyun anlatıcısı ve düzenleyicisi iş lehini de yüklenmiş iki baş rol tipinden biri
  Gölge oyunundaki Hacivat’ın uzantısındadır  Her şeyi bildiğini Kavuklu’yu inandıran, her kalıba girip çıkan, Kavuklu’ya öğüt verip ne yapması gerektiğini söyleyen, bilgiçlik taslayan ve oyunu yönlendiren kişi  Hacivat’ın gölge oyununda yüklendiği nitelikleri, Pişekar Orta Oyunu’nda sürdürür  
 
 Piyero : Fransız tiyatrosunda,İtalyan halk tiyatrosunun etkisi ile ortaya çıkmış, kambur, yalnızlık çeken, hep hüzünlü, onun için de kolayca kötülük yapıp başkalarını üzen traji komik tip
  
 
 Politik Tiyatro :Ünlü Alman yönetmen Erwin Piscator’un göstermeci nitelikteki kendi anlayışını içeren ‘ Epik Tiyatro’ya verdiği ad
  Siyasal gelişimleri konu edinerek insanların daha iyi yaşamalarını savunan, seyircinin duygusundan çoğunlusuna yönelen tiyatro anlayışı  Bu anlayıştaki tiyatroda sinema filmi, dia, hareketli sahne zemini, yürüyen şerit gibi biçimsel özellikler yer alır  Brecht’in ‘Epik Tiyatro’sunu etkilemiştir  
 
 Proagon : (Yun): Antik Yunanistan’da düzenlenen Büyük Diyonizya şenliklerinden iki gün önce düzenlenen törene verilen ad
  
 Pusat Odası
  O  O  ) Orta Oyunu’nda oyuncuların giysilerinin bulunduğu çadır ya da gergiylen kaplanmış yer  Buna Sandık Odası da denir  
 
 Radyo Oyunu : Radyoda oynanmak üzere yazılmış, kulağa yöneldiği için eylemin konuşmalarla ilerlediği, özel bir teknik gerektiren oyun
  
 Ramp : Sahne yüzeyinin seyirciye en yakın kesimi, sahne kenarı
  Reis : Anadolu’da oyunları düzenleyenlere verilen adlardan biri  
 
 Resitatif : Belli bir melodi olmadan konuşma biçimiyle söylenen müzikli anlatı
  
 
 Retorik :Yunanca ” retor= hatip,iyi konuşan ” kökünden gelir
  
 
 1- Etkili, esprili ve güzel konuşma
  
 2- Aristoteles oyuncular için yazmış olduğu, güzel ve etkili konuşmanın önemimi belirttiği yapıtı
  
 
 Retorik: Konuşma sanatı, konuşma sanatı kuram
  Retorik, tiyatro bağlamında kendine özgü bir özellik gösterir; çünkü tiyatroda hem doğrudan sahnedeki oyuncuya, hem de izleyiciye seslenir  Tiyatro da retorik bu nedenle, sözcük seçimi ve sözcük akışı olarak “güzel” konuşma biçemi olarak gösterilir  
 
 Revü: konu açısından sıkı bir bütünlüğü olmayan, birbirilerine gevşekçe bağlanmış, kendi başlarına anlamları olan tablolardan kurulu, ezgi monolog, skeç, dans ve karşılıklı nükteli konuşmalardan oluşan, bazen eğlendirici, bazen taşlayıcı bir gösterici biçimi
  
 
 Ritüel : Dinsel tören, kutlama
  Tiyatronun kaynağında ritüeller vardır  Bolluk törenleri, ölüp dirilme törenleri, üreme törenleri, söylenen ezgiler, danslar ve oynanan oyunlar, homo ludens’i (oynayan insanı) ortaya çıkarmıştır  Antik tiyatronun başlangıcı da ritüellerden varolmuştur  Bağ ve şarap tanrısı Diyonizos adına yapılan bahar kutlamaları giderek tiyatro gösterilerine dönüşmüştür  
 Rol : Bir tiyatro yapıtında oyuncunun canlandırdığı ya da gösterdiği kişiliği ortaya çıkaran, sözleri ve hareketleri içeren bütün
 
 
 Rol Çalma
  Argo): Oyun ve konuşma sırası başka bir oyuncudayken seyircinin dikkatini kendi üzerine çekme  Bu tiyatro sanatı açısından çok kötü bir şeydir  Sahne ahlakına ve disiplinine aykırıdır  
 
 Rol Dağılımı : Bir oyunda canlandırılacak ya da gösterilecek kişilerin hangi oyuncular tarafından oynanacağını belirleme işlemi
  
 
 Rol Dağıtmak : Bir oyun çalışmaya başlamadan önce, oyun kişileri oynayacak sanatçıları saptamak
  
 
 Rol Kesme : (Argo) : Bir rolü, gerektiğinden daha büyük ölçüde, abartarak yapay bir konuşma ve aşırı hareketlerle oynama
  
 
 Romantik Komedya: Geçmişe dönük,imgeleme dayanan bir komedya alt türüdür
  Geçmişin efsane ve masallarını konu edinir  Geçmişe bir kaçış ve özlem vardır  Bundan dolayı da 3-D (doğa,düşve duygu) öğelerin karışımı ile bir fantezi dünyası içinde geçer  Ama tema romantik bir aşk ilişkisi üzerine kuruludur  Örnek: Ludwing Tieck, Çizmeli Kedi,Mavi Sakal vb   
 
 Romantik Tiyatro : XVIII
  yüzyılın ikinci yarısı ile XIX  yüzyılın ilk yarısında egemen olan bu akım, klasikçiliğe olduğu kadar Rasyonalizme da karşı çıkmıştır  Sınırsız özgürlük ve coşkuyu içeren bu çelişkili akım, çeşitli ülkelerde değişik yönelimler gösteriştir  Ancak temel özellikleri her ülkede aynıdır  Bu akımın oyun yazarları, bir yandan kent soylu değerlerine ve ana paracı düzene karşı köklü bir direniş gösterirken, öbür yandan devrimin sonuçlarından korkuya kapılmış ve ister istemez tepkiciliğe varan bir aldatmacılığa kaçış içine girmişlerdir  Buna karşılık eleştirel gerçekçiliğin başlangıcı romantik akımdadır  
 
 Repertuar: Bir tiyatronun oyun planınca saptanmış ve her zaman oynayabileceği oyunlar demeti; oyun dağarcığı
  Repertuar bir oyundan öbürüne geçen tiyatroların ardarda oyun seçimine karşıt, bir tiyatronun dramaturgi politikasını gösterir 
 
 |