|  07-16-2012 | #2 | 
	| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Osmanlıda Tiyatro 
 
             Güllü Agop
 
 Batı Tiyatrosu’nun gelişmesi, Türk yazarlarının dramatik sanatla ilgilenmesi, profesyonel tiyatroculuğun gelişmesi kadar, her bakımdan örnek bir kültür kuruluşu olan ve izleri günümüze kadar gelen Osmanlı Tiyatrosu’nu kuran, geliştiren, ona yön veren Güllü Agop üzerine tiyatroculuğu dışında bilgimiz pek azdır; doğum ve ölüm yılları bile kesin değildir
  Güllü Agop hem Türk, hem Ermeni olamak üzere iki toplumun ilişginiydi  Bizler her zamanki değerbilmezliğimizle onunla ilgilenmemişiz  
 Güllü Agop’un tiyatroda adına ilk 1862’de rastlıyoruz
  Şark Tiyatrosu, dönemi 5 Mayıs 1862’de Hugo’nun Kral Eğleniyor’u ile kapatmıştıAgop burada sahneye çıkmış ve herkes tarafından beğenilmişti   
 
 Bundan sonra sahne koyucu ve oyuncu olarak katıldığı İzmir’de Vaspuran Tiyatrosu’nda ve sonra başına geçtiği Asya Kumpanyası’nda çalışmalarına devam etmiştir
  
 Güllü Agop tiyatroculuk yaşamında hep Türk ve Ermeni toplumları arasında sıkışmış, bocalamış, iki yanı da hoşnut etmeye çaba göstermiştir
 
 Osmanlı Tiyatrosu günümüz tiyatrosunun birçok olumsuz yanlarına ışık tutabilir
  130 yıl önce Batı Tiyatrosu örneğinde bir tiyatro kurarken ne seyirci, ne tiyatro sanatçısı ve teknik adamı, ne yazar ne de yönetmen ve sahne tasarımcısı vardı  Osmanlı Tiyatrosu kısa zamanda bunların hepsini sağlamıştır  Ayrıca Müslüman kadın seyirci, müslüman kadın oyuncu sorunlarına da çözüm getirmiştir  Oyun yazarlarını tiyatro içine çekmiştir  Bu kadar kısa sürede her bakımdan iyi örgütlenmiş yerleşik bir repertuar tiyatrosunun kuruluşuna dünya tiyatro tarihinin hiç bir döneminde rastlanmamıştır   
 
 Önce Osmanlı Tiyatrosunun çok çağdaş bir tutumuna ilgiyi çekmek isterim
  Osmanlı Tiyatrosu Namık Kemal, Ali Bey, Ahmet Mithat Efendi gibi oyun yazarlarını tiyatro içine çekmiş, bu yazarların tiyatro sanatçılarıyla elele birlikte çalışmalarına olanak sağlamıştır  Çoğunluğu Ermeni olan sanatçıların bozuk teleffuzlarını düzeltmişlerdir  Ayrıca Güllü Agop, tiyatro bilgisi ve deneyimiyle bir takım oyunları yazarlarıyla birlikte yazmıştır  Böylece tiyatrocu eylemi ile edebiyatçı eylemi güç birliği yapmıştır  Sahneye çıkan ilk Türk oyunu olan Mustafa Efendi’nin Leyla ve Mecnun oyunuda böyle bir işbirliğinin sonucudur   
 
 Günümüzde ise yazarlar oyunlarını evlerinde yazıp tiyatroya verdikten sonra yalnız ilk gösteriminde görürler
   
 Osmanlı Tiyatrosu’ndan günümüz tiyatrosuna ışık tutabilecek 2
  Öğrenek oyuncular bakımındandır  Osmanlı Tiyatrosu’nun sanatçıları tam anlamıyla profesyoneldi; kendilerini yanlızca sanatlarına adamışlardı  İçlerinde Avrupa görmüş,bir kaç yabancı dil bilenler vardı  Kolaylıkla devlet kapısında iyi aylıklı bir iş bulabilirlerdi  Kimininde iyi para getirebilecek bir zanaatı vardı  Ancak onlar kendilerini tiyatroya adamışlardı  Çoğu da yaşlılıklarında veremden, yoksulluktan ölmüşlerdi  Günümüzün tiyatrocularına gelince çoğu reklamlara çıkar, tv dizi filmlerinde rol alır, sunucu olur  Çoğunlukla Brezilya,Amerikan dizilerini seslendirir,Milyonların izlediği bu dizilerde de bir ses olarak kalırlar   
 
 Osmanlı Devleti’nin ilk padişahları sade ve gösterişsiz bir hayat sürmüş olamakla beraber kısa bir zaman sonra saray, Selçuklularınkine uygun bir gelenekle kurulmuştur
  Selçuk Sarayı’nda büyük ziyafetler verilir, çalgılar çalınıp şarkılar söylenir,şiirler okunur, hikayeler anlatılır, mudhik (güldürücü) ve mukallid (taklid edici) ler tarafından eğlenceler düzenlenirdi  Osmanlı Sarayı’nda da az zaman sonra böyle bir hayatın yerleşip kökleştiğini görüyoruz   | 
	|  |   |