Prof. Dr. Sinsi
|
Bebeğim Olmasaydin Eğer!
Bebeğim Olmasaydin Eğer!

Geceleri kesintisiz uyuyacak ama her kalkışımda seni öpme duygusunu tadamayacaktım
İstediğim her akşam, sinemaya, bara, dürüm yemeğe, sahilde dolaşmaya gidebilecektim ama "anne bende geleyim" diye bacaklarıma yapışan minik ellerinin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi 

Yeni boyanmış duvarlarımda kalem izi ve yemek izi olmayacaktı ama ben silerken "anneciğim ne kadar iyisin" diyen sesini duymayacaktı kulaklarım 

"'üzülme ben seni çok seviyorum" diye beni göğsüne bastırmayacaktın 

Belki başım daha az ağrıyacak, daha az yorgun olacaktım ama kanepeye uzanıp minik ellerinle yaptığın o büyülü dokunuşların etkisiyle dirilemeyecektim 

Kendime ayıracak param daha çok olacaktı ama senin salça kavanozunda biriktirdiğin bozuk paraları birlikte sayıp sevinç nidaları atamayacaktık 

Kakanı temizlemek zorunda kalmayacaktım ama temizlerken kokudan dolayı minik ellerinle hem kendi burnunu hem de benim burnumu kaparken "anne burnunu kapatayım, iğrenç kokuyor" diyen uyarını bilemeyecektim 

Bir çocuk sahibi olmanın ne demek olduğunu asla öğrenemeyecektim 

Her gece bana sarılan minik kollarını, burnumun üst kısmına yerleştirdiğin o fındık burnunu duyumsayamayacaktım 

Ocak ayları bu kadar sıcak olmayacaktı 

Hastane odasında, lohusa kurdelası ile çekilmiş fotoğraflarım olmayacaktı  

Otobüse bindiğimde kimse yer vermeyecekti 

Arabama her binişinde 'sana kocaman bir araba alacağım' diyen olmayacaktı 

Her giyindiğimde hayran gözlerle bakıp, "tam istediğim gibi nefis olmuşsun" diyen iltifatınla coşamayacaktım 

Her gece bıkmaksızın baktığın düğün fotoğraflarıma belki yılda bir kez bakacaktım 

Annemi bu kadar sevdiğimi anlamayacaktım 
"Seni seviyorum" demeyi hep erteleyecektim 
Annelik duygusu ile donanamayacaktım 

Rujlarımı, farlarımı ve göz kalemlerimi yıllarca kullanacaktım
Doğum izni prosedüründen haberim olmayacaktı 
Aynı cinsin rekabetinin ne demek olduğunu anlamayacaktım 
 
Çocuklarla ve ebeveynlerle ilişki kurabilmenin bu denli kolay olduğunu anlamayacaktım 
 
Elim senin elinde dolaşırken bir sahil kenarında, dalga seslerinin bize şarkılar mırıldandığını duyamayacaktım 

Gece senle ilgili korkulu rüyalar görmeyecek, ızdırapla uyanıp yatağının yanına gelip, derin derin nefes alışını izleyemeyecektim 

Hangi yemekte ne kadar protein, vitamin, fosfor, kalsiyum v s var hiç bilmeyecektim 

Her ay bir çocuğun kaç santim uzaması, kaç gram alması gerektiği umurumda bile olmayacaktı 
38 5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı 
Hangi dişlerin ne zaman çıkacağı konusunda derin bilgilere dalamayacaktım
 
Kayınvalidemi, oğluna neden bu kadar düşkün diye anlamamakta inat edecektim 
Anneler gününde kimseden hediye alamayacaktım ama ertesi gün bana küsüp geri hediyesini isteyen bir kıza gülümseyemeyecektim 

Sabrı, merhameti, önseziyi, özveriyi, duyarlılığı, öğrenmeyi, öğretmeyi tam randımanlı kullanamayacaktım 
Gece 4:30 da gözü kapalı mutfağa kadar gidip, bardağa su doldurup yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım 
Minicik evimi mama sandalyesi, otomobil koltuğu, ana kucağı, rengarenk emzikler, muhtelif boyda biberonlar, onlarca çeşit barbie, yapbozlar, tüylü-tüysüz envai çeşit oyuncakla ve şişelerce çocuk ilacı ile doldurmayacaktım  
Her çıktığım alışverişten sana alınmış paketlerle dönemeyecektim 

Hamilelik esnasında 81 kiloya kadar çıkıp, tartıyı kırma eğilimi gösteremeyecektim 

Doğum sonrası günlerce aç kalıp, rejim yapamayacak ve yemek yemenin bir lütuf, yiyememenin işkence olduğunu bilemeyecektim 

Çocuk konusunda ahkam kesemeyecektim 
Çocuk doktorları ile ilişkim, sokakta gördüğüm tabelalardan ibaret olacaktı  

Aşkın ve sevginin bir erkekle kadın arasında yaşanan o önlenemez sevgi olduğunu sanacak ve yanılacaktım 

Kirpiklerime kadar sıçrattığın ilk muhallebinin tadına bakamayacaktım 
Yaşanmış tecrübeleri, deneyimleri bilmiş bir tavırla reddetmeye devam edecektim 
Daha çok bildiğimi sanıp ama daha az bilecektim 
İnciklerimin, boncuklarımın, fularlarımın ve tokalarımın nereye depolandığı konusunda meraklar içinde olmayacaktım 

Yüreğim bu kadar derin atmayacaktı 
Kalbim bir ömür boyu birine ait olmayacaktı 
Baleye gitmen, bir enstrüman çalman, doktor olman, mühendis olman, v s konusunda sonradan edinilmiş görgüsüzlüklerim olmayacaktı 
"Anne bak dişimi fırçaladım" diye ağzını açıp koklamak için uzandığımda burnumu yanlışlıkla ısıran, kan oturtan bir çocuğum olmayacaktı 
Beni bu dünyada en çok annem seviyor sanacaktım 
Göz ameliyatı sonrası gözlerim bandajlı eve geldiğimde, babaannesinin bacaklarına yapışıp hıçkıra hıçkıra saatlerce ağlayan ve benim için üzülen küçük bir kıza sahip olmayacaktım 
Torun bakma şansım olmayacaktı 
Damadıma zulmetme, hayatı zehretme zevkini yaşayamayacaktım 

Tam yemek yerken, salondan koşarak gelip, "anne burnumdaki sümüğü lütfen alır mısın?" diye bana bu zevki bahşeden biri olmayacaktı 
Ben kanepede sızmış uyurken, koşa koşa yatağının örtüsünü alıp, üzerime sermek için nefes nefese kalışını göremeyecektim 

Her sabah 6 da baş ucuma gelip, ses çıkarmadan yatağa girmek için benden onay bekleyen biri olmayacak ve senin geldiğini ruhani bir güçle anlama yeteneğine sahip olmayacaktım 

"Kız evi naz evi" tezinin doğruluğunu savunamayacaktım 

Çocuk hikaye kitapları ve çocuk gelişimi ile ilgili kitaplarla ilgim, kitapçı raflarıyla sınırlı kalacaktı 
 
İlkokul ve ortaokul yıllarında veda ettiğim, pastel boya, gazlı kalem ve kuru boyalarla bir daha karşılaşmayacaktım 

Çocuk bezinin olduğu bölümlerinin aslında bütün büyük marketlerde var olduğunu bilemeyecek ve maxi, midi, mini boylarına anlamsız gözlerle bakacaktım 
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim 
 
Sulu köftenin köftelerini fındık büyüklüğünde yapmak için sabrım hiç olmayacaktı 

Kimseye bu kadar sık sarılamayacak ve yalayıp yutarcasına opemeyecektim 

Sen olmasaydın eğer ben asla 'ben' olmayacaktım 
Bir çocuk doğduğu anda Bir anne doğmuş olur
|