Prof. Dr. Sinsi
|
Evrim Teorisi Bir Yalandır
Din dedik inanmadınız, bilimsel olarak da açıklayalım
Öncelikle size evrim masalını anlatmak istiyorum Önce aminoasitler tesadüfen birleşmiş, sonra proteinler tesadüfen birleşerek canlıları oluşturmuş Demişler ki bizim bu bilgileri unutmamamız lazım yoksa bir daha aynı şekilde oluşamayız bu bilgilerimiz bir yerde saklanmalı, biz en iyisi dnaları oluşturalım da burdan üretilelim demişler dnaları oluşturmuşlar Balık yanlız kalmasın bari, bir de balıkların üreyebileceği dişileri üretelim demişler ve dişileri de üretmişler Sonra demişler ki, sadece yumurtlayarak çoğalmasınlar bir de memelileri oluşturalım demişler ve memeliler oluşmuş Daha sonra bu balık suda sıkılmış karaya çıkmış karada da canlıya hep zarar veren mutasyonlar balığa acımış kara yaşamına uygun organlar verilmiş ve yaşamaya başlamış Karada da mutasyonlar demiş ki, alın şu kanatları uçun Ayrı ortamda yaşayan hayvanları da es geçmemiş, hepsine uygun özellikler vermiş Canlıları farklılaştırmış, en sonunda siz pek gerizekalısınız sizden bi akıllı ırk oluşturayım demiş insanı oluşturmuş Çok güzel destanlar üretmiş bu maymun Darwin amcamız, her gece çocuklarınıza bu destanı okumanızı öneririm Ben sesimi kaybettim, bunları dinleyerek hem eğleniyorum hem de uyuyorum
Evrim teorisine göre tüm canlılar ortak bir atadan gelmiştir ve bu ortak ata mutasyon geçirerek yeni canlıları oluşturmuştur Ancak bugün bazıları sadece maymun ile insanın ortak atadan geldiğini söylemektedirler, fakat bu da bilimsel olarak imkansızdır
İlk olarak canlılığın neden tesadüfle oluşamayacağını açıklayalım
Bir gramın milyonda birinin, altı milyonda biri kadar olan ve canlılığın ana kaynağı olan bir protein molekülünün tesadüfen meydana gelebilmesi için kaçta kaç ihtimal vardır biliyor musunuz? İsviçre’li matematik bilgini Charles Eugenie Guye bu ihtimal rakamın 1 x 10160 olduğunu, yani on rakamının önüne 160 tane sıfır konarak okunacak bir rakam olduğunu tespit etmiştir
Yine bir protein molekülünün tesadüfen meydana gelmesi için gerekli olan ihtimali rakamın gerçekleşebilmesi için ne kadar zaman kesitine ihtiyaç olduğunu biliyor musunuz? Bu muhtemel zaman kesitini de yine ünlü İsviçreli matematik bilgini 1 x 10243 olarak tespit etmiştir (Halbuki kainatın yaşı 15 milyar sene) Bir tek protein ünitesinin bile tesadüfen meydana gelmesi bu denli imkansızlığa sahip olduğuna göre, uçsuz bucaksız evrenin tesadüfle meydana gelmesinin ne kadar imkansız olduğunu düşünelim
Sözünü ettiğimiz protein molekülleri amino asit zincirinden meydana gelir Ancak canlılık kaynağı olan amino asit zincirleri öyle muntazam olarak halkalanmışlardır ki, bu gün olduğu düzenden başka bir şekilde halkalanmış olsa, hayatın varlığı mümkün olmaz Peki bu günkü zincirlenme şekli nasıl meydana gelmiştir Atomların biraraya gelmesiyle denilecektir Peki atomların bir araya gelmesiyle neden başka türlü bir zincirleme olmamıştır? Acaba bu tür zincirlenmenin gerçekleşmesi için kaçta kaç ihtimal vardır? Bunu İngiliz biyoloji bilgini G B Leathes’den dinleyelim: bir protein molekülündeki amino asitleri meydana getiren atomların bir araya gelerek hayat için elverişli olan zincirleme bağlantıyı meydana getirebilmeleri –tabii tesadüfen- için mevcut ihtimal 1 x 1048 dir
Hücrede o denli karmaşık bir tasarım var ki, bu yapının tesadüfen oluşması, ünlü İngiliz astronom ve matematikçi Sir Fred Hoyle’un ifadesiyle, “bir hurda yığınına isabet eden kasırganın savurduğu parçalarla tesadüfen bir Boeing 747 uçağının oluşması” kadar imkansızdı (Fred Hoyle, Nature, 12 Kasım 1981)
Bilindiği gibi proteinler, amino asitlerin meydana getirdiği uzun zincirlerden oluşurlar Protein moleküllerinin atomları nasıl birbiriyle birleşmektedir? Eğer şimdi bildiğimiz şekilden başka şekille birleşecek olsalar hayat için elverişli olmak şöyle dursun hayatı zehirleyen en büyük faktör haline gelirler Bunu ünlü İngiliz bilgin J B Leathes hesap ederek bir proteindeki basit molekül atomlarının birleşebilmesi için gerekli olan metodu incelemiş ve bunun milyonlara ulaştığını görmüştür Bu ihtimal 1048 rakamıyla ifade edilmiştir İşte görülüyor ki ilmen bir tek protein molekülünün tesadüfen meydana gelmek üzere birleşmesi imkansızdır Bu, daha çok küçük bir amino asit molekülü içindir Ya bir de bitki ve canlıların organlarını meydana getiren milyarlarca canlı organizma için bu ne kadar uzak bir ihtimaldir Sadece amino asitler değil, daha yığınlarca komple bileşikler ve sayısız elementler ne olacaktır?
Sayıları milyarları aşan yıldızlar ve gezegenler belli bir yörüngede yüzmektedirler Hiçbirinin kendi çekim alanından ayrılıp başka bir yıldızın çekim alanına girmesi veya birbirleri ile çarpışmaları mümkün değildir Bu biri Akdeniz’de diğeri okyanusta olup da aynı hızda aynı yöne giden iki geminin çarpışması kadar uzak bir ihtimaldir
Konunun bilimsel açıklaması böyle Her şey bir kenara, konu basit bir şekilde anlatıldığında bile yine aynı sonucu vermektedir: Şayet önümüzde binlerce alfabetik harf fişleriyle dolu olan bir kutu bulunsa şüphesiz ki bir “anne” kelimesini meydana getirebilmemiz için gerekli olan harfleri yan yana düşürebilme ihtimalimiz vardır ama, çok azdır Fakat o harflerden uzun bir şiir veya bir oğuldan babaya yazılmış bir mektup meydana getirme ihtimali imkansız denmese de çok zor ve zayıftır
Yine üzerinde 1’den 10’a kadar rakamlar bulunan on tane marka veya benzeri bir şey alıp bunları cebinize koyun ve iyice karıştırın daha sonra cebinize koyduğunuz bu rakamları cebinizden tek tek çıkarın Bunu yaparken sayıları 1’den 10’a doğru dizmeye çalışın Bu kez de üzerinde 1’den 100’e kadar sayılar alarak cebinize koyun ve bunları da sıra ile çekin, kaç çekilişte hiç fire vermeden 1’den 100’e kadar olan sayıları tesadüfen dizebilirsiniz? Bu sayıyı 1’den 1 000 000’a kadar çıkardığımızda hala sayıları 1’den 1 000 000’a kadar tesadüfen dizebileceğinize inanıyor musunuz?
Hadi bu imkansız olaylar gerçekleşti ve canlılığın temel yapıtaşı proteinler oluştu Bu proteinler zeki varlıklar mı da birleşerek gözü-beyni ve diğer organları oluşturdu? Ve daha sonra nasıl oldu da zeki varlıklarmış gibi bu bilgileri saklamak ve farklı bir canlıda yeniden bir araya gelebilmek için DNA'ları oluşturdu? Ve daha sonra nasıl oldu da zeki varlıklarmış gibi DNA'daki bilgilerin taşınması ve yeni canlıları oluşturması için üreme sistemini oluşturdular? İşte buna imkan dahi yok Bütün bu mükemmel düzenin tesadüfle oluşmasına hangi akıllı insan inanabilir ki? Charles Darwin'in bu teoriyi ortaya attığı zamanında DNA'nın keşfedilmediğini de göz önünde bulundurunca bu teorininin ne kadar saçma olduğunu anlayabilirsiniz İsterseniz biraz da DNA'nın neden tesadüfen oluşamayacağından bahsedelim
Gelişen teknoloji ve bilim ile birlikte ortaya çıkmıştır ki; evrimcilerin kendilerine delil olarak göstermek istedikleri tüm iddialar aslında Yaratılış Gerçeğini delillendirmekte, tüm bilimsel veriler evrimi yalanlamaktadır Evrimi yalanlayan bu bilimsel gerçeklerden biri de, Darwinistlerin hayali evrim senaryolarıyla açıklama getirmeye çalıştıkları genetik kod mucizesidir
Bir dağın yamacında beyaz taşlarla 'Vatanımızı koruyalım' sözlerinin yazılı olduğunu ve karayolu üzerinde seyreden araçlardaki insanların da bu yazıyı gördüğünü farz edelim Hiç kimse bu şekilde bir dizilimin yer sarsıntıları ve fiziksel parçalanmanın etkisiyle yuvarlanarak, tesadüflerle meydana geldiğini düşünmeyecektir Çünkü burada kayalar, kendi doğalarında bulunmayan bir mesaj iletmektedirler Bu mesaj, alfabenin harfleri kullanılarak kodlanmıştır Buradaki kodlama, belli sembollerin (alfabenin harflerinin) bilgi taşıyacak şekilde eşleştirilmesi yoluyla yapılmıştır Bu şekilde bir kod ise zihnin ürünüdür
Alman Federal Fizik ve Teknoloji Enstitüsü'nün yöneticisi Prof Dr Werner Gitt, bu gerçek hakkında şunları söyler:
"Bir kodlama sistemi, her zaman için zihinsel bir sürecin ürünüdür Bir noktaya dikkat edilmelidir; madde bir bilgi kodu üretemez Bütün deneyimler, bilginin ortaya çıkması için, özgür iradesini, yargısını ve yaratıcılığını kullanan bir aklın var olduğunu göstermektedir  Maddenin bilgi ortaya çıkarabilmesini sağlayacak hiçbir bilinen doğa kanunu, fiziksel süreç ya da maddesel olay yoktur  Bilginin madde içinde kendi kendine ortaya çıkmasını sağlayacak hiçbir doğa kanunu ve fiziksel süreç yoktur " 1
Nitekim mantıklı bir cümle şeklinde bir araya gelmiş olan taşları gören insanlar bu durumda bilinçli sebeplerin, örneğin civardaki insanların zihinlerindeki düşünceyi kayalara bir kod yoluyla uyguladıklarını anlayacaklardır
Şimdi bu taşları zihninizde milyonlarca kez küçültün ve moleküler ebatta hücrelerinizin çekirdeğinde dizili olduğunu ve 'genetik kod' sayesinde size ait özelliklerin bilgisini sakladığını düşünün Genetik kod da, kaya örneğinde olduğu gibi, doğada bulunan oluşumları, nükleotid ismi verilen molekülleri sembol olarak kullanır Kayaların taşıdığı mesaj, kayaların kendisinden kaynaklanmadığı gibi, genetik bilgi de bu moleküllerin kendisinden veya herhangi bir doğa kuvvetinden kaynaklanmamaktadır Dolayısıyla genetik kodun, maddeci bir bakış açısıyla hiçbir açıklaması bulunmamaktadır Yazar Dean Overman bu konuda şunları söylemiştir:
"Genetik kodun içerdiği bilgi, tüm bilgi veya mesajlarda olduğu gibi, maddeden yapılmış değildir Anlam, kodun sembolleri veya alfabesinden kaynaklanan bir özellik değildir Genetik koddaki mesaj veya anlam, madde-dışıdır ve fiziksel veya kimyasal özelliklere indirgenemez, 'materyalizm koddaki anlamı açıklamaz '" 2
Genetik Kodun Tesadüfi Oluşumlar Arasından Amaçsızca Seçilmiş Olma İhtimali Yoktur
Önde gelen bilgi teorisyeni ve biyofizikçi Hubert Yockey, en küçük genomda yaşamın mümkün olması için gerekli bilgi içeriğinin miktarını ölçmüş ve bunun rastlantısal olarak ortaya çıkma ihtimalinin 10186,000'de bir ihtimal olduğunu ortaya koymuştur 3 Yockey, genetik kodun rastlantısal olarak ortaya çıkması için ise doğal seleksiyonun, evrensel koda ulaşmadan önce, 1 40 x 1070 farklı genetik kod keşfetmesi gerektiğini hesaplamıştır Gerçekleşme ihtimali 1050'de birden küçük olan olaylar, evrenin neresinde olursa olsunlar imkansız kabul edilirler 4
Buraya kadar anlatılanları özetleyecek olursak, genetik kod;
1) Maddeci bir yaklaşımla açıklanamamaktadır,
2) Tesadüfleri kesin olarak reddetmektedir,
3) Bilgisayar teknolojisinden çok daha üstün bir yapı ortaya koymaktadır
Genetik kodla ilgili olarak maddeci bir yaklaşımla açıklanması mümkün olmayan bir dördüncü konu vardır ki, evrimcilere tam bir açmaz oluşturmaktadır DNA, yalnız protein yapısındaki birtakım enzimlerin yardımı ile eşlenebilir Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir Hayatın kökeni araştırmalarının tanınmış bir ismi olan John Horgan bu ikilemi şöyle açıklar:
"DNA; yeni DNA üretmek de dahil olmak üzere yaptığı işi, katalitik proteinlerin ve enzimlerin yardımı olmadan yapamaz Kısacası DNA olmadan proteinler var olmaz, ama DNA da proteinlerin olmadığı durumda oluşmaz " 5
Tanınmış evrimci Dr Leslie Orgel ise, 1994 tarihli bir makalesinde aynı gerçek karşısında şöyle demektedir:
"Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede ihtimal dışıdır Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de mümkün değildir Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır " 6
Evrimciler, Genetik Kodla İlgili Gerçekler Karşısında Çaresiz
Nature dergisinin 20 yıl boyunca editörlüğünü yapmış olan Sir John Maddox, genetik kodun kökeni konusundaki çaresizliklerini şu sözlerle ortaya koymuştur:
"Genetik kodun kökeninin, yaşamın kendisinin kökeni kadar belirsiz olması can sıkıcıdır "7
Oysa elbette, genetik kodun kökeni gerçekte belirsiz değil aksine çok açıktır Genleri yaratan, onlara bilgiler kodlayan, onları sürekli olarak Kendi kontrolünde tutan Yüce Allah'tır Bu gerçeğe her ne pahasına olursa olsun zihinlerini kapatan evrimciler, içine düştükleri durumu kendileri oluşturmaktadırlar Kayaların yuvarlanıp, tesadüflerin eseri olarak cümleler yazabileceğine, kağıdın üzerine rastgele dökülen mürekkebin bir kitap oluşturabileceğine inanmaya denk bir düşünceyi her durumda savunma zorunluluğu onları son derece zor, açıklamasız ve sonuçsuz bir durum içine sokmaktadır Oysa insan, evrimci ön yargıları bir kenara bıraktığında genetik kod ile açıkça anlaşılan en büyük gerçeği; Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü derhal görecektir Ciltlerce ansiklopedik bilginin gözle görülmeyecek kadar küçük bir alanda saklanması, hücrede 'okunması', 'tercüme edilmesi', şuursuz moleküllerin tesadüflerin eseri olarak başlatıp yönetebileceği bir sistem değildir Yüce Allah genetik kodu sonsuz ilmi ile var etmiştir
“Allah  O'ndan başka İlah yoktur Diridir, kaimdir O'nu uyuklama ve uyku tutmaz Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır Onların korunması O'na güç gelmez O, pek yücedir, pek büyüktür ” (Bakara Suresi, 255)
|