Konu
:
Korkunç Bir Bilimkurgu Senaryosu Stratejik Enzimler: Paraoksonazlar
Yalnız Mesajı Göster
Korkunç Bir Bilimkurgu Senaryosu Stratejik Enzimler: Paraoksonazlar
07-13-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Korkunç Bir Bilimkurgu Senaryosu Stratejik Enzimler: Paraoksonazlar
Korkunç Bir Bilimkurgu Senaryosu Stratejik Enzimler: Paraoksonazlar
Birçok Organofosfat bileşikler günümüzde sinek ve haşere ilacı (insektisit) olarak kullanılmaktadır
İnsektisit kimyasalları aynı zamanda insan sinir sistemini etkileyen ajanlardır
Dünya genelinde her yıl 3 milyondan fazla kişide insektisit ve pestisit zehirlenmesi görülmekte ve bunların yaklaşık 250 bini ölüm ile sonuçlanmaktadır
ABD de 90’lı yıllarda üretim patlaması yapan bu kimyasallar arasında yaklaşık 5 milyon ton ile diazinon 1,5 milyon ton ile klorpyrifos ve 1
5 milyon ton ile paration yer almaktadır
Asıl tehlike bu İnsektisitlerden çok daha öldürücü olan kimyasal silah olarak kullanılan sinir gazlarındadır
Soman ve Sarin
gibi sinir gazlarının üretimi insanlık için son derece büyük bir tehlikeyi oluşturmaktadır
Bu gazların ilk ortaya çıkış yeri Avrupa dır Alman kimyager Gerhad Schrader 1936' da, böcek ilacı üzerinde çalışırken Tabun gazını buldu
Gerhad Schrader iki yıl sonra daha da zehirli olan Sarin gazını keşfetti fakat almanlar bu gazı saldırı amamçlı hiç kullanmadılar
ABD Sarin için büyük ölçekli üretime girdi Ruslar, Soman üretimine de başladılar
Resmi olarak kullanılmadı denilse de birçok yerde kimyasal silah kullanıldığına dair kanıtlar mevcuttur
Nitekim körfez savaşından sonra tam olarak anlaşılamayan ve savaşa giren ABD askerlerinde sinir sistemini bozan bir hastalık tablosu meydana gelmiştir
Özellikle kolinestraz enzim inhibitörü 6 kimyasal ajan bu sendromun oluşumunda suçlanmıştır ki bunların çoğu organofosfat bileşiklerdir
Japonya'da Aum Shinrikyo adlı mezhebin Tokyo metrosuna karşı giriştiği saldırı ise, kimyasal silahların terörist amaçla kullanımına yakın tarihimizden bir başka örnektir
Sarin gazının kimyasal formülü
Kimyasal ajanların İnsan vücudun da etkisizleştirilmesi: Bu gibi kimyasal silah olarak kullanabilecek organofosfat bileşiklerin insan vücudunda parçalanmalarını yani detoksifikasyonunu ‘
Stratejik Enzimler’
olarak adlandırdığım ve dünyada ilk defa benim tarafımdan bu adla anılan bir grup enzim ailesi yapmaktadır
Genel isimleri Paraoksonaz(PON)olan bu ailenin 3 üyesi vardır
PON ailesi oldukça enteresan bir enzim olup fizyolojik substartı hala bilinmemektedir
PON1 yapısı
Paraoksonazın PON1 formu halk arasında iyi kolesterol olarak bilinen HDL-kolesterolün yapısında yer alır ve gerçektende iyi huylu kolesterolün neden iyi olduğunun bir cevabını verir
İnsektistleri oluşturan parathion, klorpyrifoller ve diazinonlar kanda bulunan kolinesteraz enzimi inhibitörleridir
Bu kimyasalların toksik oxon formları PON1 enzimi tarafından hidrolize edilerek detoksifiye olurlar
Bu enzim ailesi aynı zamanda son derece zehirli kimyasal silahlar olan Sarin ve Soman gazlarını da etsizleştirir
İşin enteresan yanı bu enzimlerin polimorfik olamaları yani insandan insana ırk dan ırka aktivitelerinde farklılıkların olmasıdır
Mesela Arg192 (R192) izoformu parakson maddesini hızlı parçalar
Tam tersine Gln192 (Q191)izoformu paraksonu çok yavaş parçalar
Bunun pratik anlamı her insanın aynı kimyasal silaha farklı cevap verebileceğidir
Fare modellerinde yapılan çalışmalarda PON1 enzimin dışarıdan enjekte edilmesi ile organofosfat zehirlenmelerinin engellenebildiği görülmüştür
Bu deneylerin bir iyi tarafı bu kimyasal maddelerle yapılan terörist bir saldırıda zehirlenen insanlara bu enzimin şırınga edilmesi yoluyla hayatlarının kurtarılabileceği gerçeğidir
Fakat madalyonun öteki tarafı çok korkunç ve ürkütücü olabilir
Şimdi bir film senaryosu yazalım
Bu senaryolarda genellikle dünyayı ele geçirmeye çalışan kötü niyetli kişiler ve onlara karşı koymaya çalışan kahramanlar vardır
Film gereği bu kötü niyetli kişiler (genellikle bilim adamlarıdır) sıklıkla çok ileri teknoloji kullanabilen, akıllı ve zengin insanlardır
Tek amaçları dünyayı ele geçirmektir
Fakat nasıl?
Konvansiyonel silahlar ile bunu gerçekleştiremeyecek kadar az sayıdadırlar
Bu amaca nükleer silahlar da çok yardımcı olamaz nükleer silahların yaptıkları tahribat çok büyük olup yüzlerce yıl süren etki yapmaktadırlar kullanıldıkları toprakları ‘
no man land’
yapmaktadırlar
Üstelik saldırdıkları toplumdaki kendi taraftarlarını da öldürmektedir
O halde film de kahramanlarımız biyolojik saldırı yapıp hedef kitle biyolojik saldırı ile yok edilecektir
Bunun provaları film içinde birçok defa yapılmaktadır fakat biyolojik silahlar çok kontrol edilememektedir
Ve maalesef insan ırkları arasında genetik farklılık çok az olup(%99,9 aynı) kendi taraftarlarını bu biyolojik saldırıdan çok fazla koruyamama tehlikesi vardır
Film kahramanlarına artık gelişen teknolojik buluşlar sayesinde kimyasal silah üretimi ve saldırısı daha uygun gibi durmaktadır
Fakat günümüze kadar yapılan deneylerde maalesef bu silahlarda kişi ayırt etmeden öldürmekte veya zarar vermekteydi
Bu sorunu çözmekte
Paraoksonaz ailesi bir umut olabilirdi belki!
Bu amaçla Rekombinant mutant PON1 üretilmeli ve yandaşlarını kimyasal silah sinir gazlarına karşı kısa sürede koruma altına alacak bu buluş yapılmalı idi ve günümüzde yapıldı…
Bu amaçla bir çok ileri teknolojik araştırmalar yapıldı ve genetik mühendislik kullanılarak yapılan mutasyonlar sonucu elde edilen
mutant Paraoksonazlar
(HuPON) çok zehirli soman ve sarin gazlarına karşı yandaşlarını ve askerlerini artık kimyasal saldırıya karşı koruyabilmekteydi
Şimdi artık film senaryosu bize aklın ve bilimin karanlık yönlerini göstermektedir, kötü niyetli kişiler ve teröristler(ülkeler) ele geçirmek istedikleri şehre veya ülkeye saldırı öncesi kendi yandaşlarını koruyucu
mutantPON1
enjektörlerini
el altından dağıtmaya başlamışlardır bile…
Bu mutant PON enjektörleri kullanılması kolay tasarlanmış kimyasal saldırı başladığında hemen enjektörler insülin gibi yapılacak ve diğer insanlar sinekler gibi ölürken onlar hayatta kalacaktır
Asıl önemlisi 72 saat süren kimyasal saldırı etkisi bittiğinde tüm şehir veya ülke onların olacaktır
Hiç tahrip olmamış parasal açıdan tüm doğal zenginlikleri ile birlikte
Düşünmesi bile korkunç bir senaryo… Gerçekte şu an teknik olarak yapılabilir düzeyde! Son yıllarda nedense film senaryoları hep bir bir gerçekleşmektedir
Umarım bu gerçekleşmez
----------------
Yazar :
Prof
Dr
Necat Yılmaz
YAZAR HAKKINDA
Prof
Dr
Necat Yılmaz:
1964 Ankara doğumluyum
Liseyi Mersin'de bitirdim
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum
Aynı üniversitede Klinik Biyokimya uzmanı oldum
Gaziantep Üniversitesi'nde Profesör oldum
Halen Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Klinik Şefiyim
Onlarca uzmanlık öğrencisi ve yüksek lisans öğrenicim oldu
Son yıllarda bilimsel çalışmalarımın yanı sıra aktüel konular ile ilgilenmeye başladım
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Şefi
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul