Prof. Dr. Sinsi
|
Kütüb-İ Sitte Hadisler - Bakara Sûresi
481 - Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Yahudiler: "Kadına arka istikametinden temas edilirse çocuk şaşı doğar" derlerdi Bunun üzerine: "Kadınlarınız sizin (evlad yetiştiren) tarlanızdır O halde tarlanıza dilediğiniz gibi gelin" ayeti nazil oldu" (Bakara 223)
Buhari, Tefsir, Bakara2, 39; Müslim, Nikah 117 (1435); Ebu Davud, Nikah 46, (2163); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2982)
482 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Hz Ömer (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü mahvoldum" buyurdu Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Niye mahvoldun ne var?" diye sorunca açıkladı: "Bu gece bineğimi ters çevirdim (arka canibinden yanaştım) "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hiçbir cevap vermedi Cenab-ı Hakk peygamberine şu ayeti vahyetti: "Kadınlarınız sizin tarlalarınızdır Tarlanıza istediğiniz gibi gelin " Dübüründen ve hayız halinde temastan kaçınmak şartıyla önden, arkadan, nasıl istersen öyle gel "
Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2984)
483 - Yine İbnu Abbâs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Allah, İbnu Ömer (radıyallahu anh)'i mağfiret buyursun, bir hususta yanılmıştı Şu Ensariler putperestti ve ehl-i kitaptan Yahudilerle birlikte idiler Ensar (İslâm'dan önce) ilim yönüyle Yahudilerin kendilerinden üstün olduklarına inanırlardı Bu sebeple onların birçok davranışlarını aynen taklid ediyorlardı Ehh-i kitaba has âdetlerden biri de kadınlarına tek istikametten (yani ön cihetten) yanaşırlardı Bu, kadın için de en uygun tarzdı Ensar topluluğu, bu âdeti de Yahudilerden aynen almıştı Kureyşliler ise, kadınları hoş olmayan şekilde açarlar, onlara arka cihetlerinden, ön cihetlerinden, sırt üstü yatmış vaziyette yeneşırlardı Medine'ye muhacir olarak Mekkeliler gelince onlardan bir erkek Medineli bir kızla evlendi Erkek, kadına Kureyş usulünce temas etmek istedi Kadın buna müsaade etmedi "Bizde kadına tek istikametten temas edilir, sen de öyle yap, aksi halde bana dokunma" dedi
Onların bu ihtilafı büyüdü ve herkes duydu Öyle ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a da intikal etti Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk şu ayeti inzal buyurdu: "Kadınlarınız (çocuk yetiştirdiğiniz) tarlanızdır Tarlaya dilediğiniz gibi gelin" (Bakara 223) "Dilediği gibi" den maksad (istikâmet olarak) önlerinden, arkalarından, sırt üstü yatmış olarak Ancak bu geliş çocuk mahalline olacak "
Ebu Dâvud, Nikâh 46, (2164)
484 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kadınlarınız (çocuk yetiştirdiğiniz) tarlalarınızdır, tarlanıza dilediğiniz gibi gelin" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdu: "Tek yoldan (ki o da çocuk yoludur) olmak kaydıyla dilediğiniz şekilde temas kurun"
Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2983)
485 - Hz Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Kur'ân'daki: "Allah sizi (dil alışkanlığı olarak maksadsız yapılan) lağv yeminleriniz için müâheze etmez" ayeti kişinin sözünde sıkça kullandığı, "vallahi evet", "billahi hayır" gibi yeminleri için nâzil oldu "
Buhâri, Eyman 14, Tefsir, Maide 8; Ebu Dâvud, Eyman 7, (3254); Muvatta, Eyman 9, (2, 477)
Yukarıdaki metin Buhari'den alınmadır Hadisi, Ebu Davud hem Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in sözü olarak hem de Hz Aişe (radıyallahu anha)'nin sözü olarak iki şekilde rivayet etmiştir
İmam Malik Muvatta'da bu hadisle ilgili olarak şunu söyler: "Bu mevzuda işittiğimin en güzeli şudur: "Ayette geçen "Lağv", bir kimsenin öyle bildiği için bir şey hakkında yaptığı yemindir, ancak sonradan, o şeyin, bildiği gibi olmadığını anlar Bu durumda yaptığı yemin için kefâret gerekmez Ancak bir kimse de çıkıp, günahkar ve yalancı olduğunu bile bile, birilerini memnun etmek veya bir malı elde etmek için yemin ederse bu öylesine büyük bir günahtır ki, bunun kefareti yoktur "
486 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhüma), "Kur'ân-ı Kerim'deki: "Kocaları, bekleme müddeti içinde barışmak isterlerse onları geri almaya (herkesten) çok lâyıktırlar  " (Bakara 228) ayeti hakkında şunu söyledi: "Erkek hanımını üç talakla da boşasa hanımını geri almaya herkesten daha çok hak sahibi idi Ancak bu hüküm, Cenâb-ı Hakk'ın şu sözü ile neshedildi: "Boşanma iki defadır Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak bırakmadır  " (Bakara 229)
Ebu Davud, Talâk 10, (2195); Nesâî, Talâk 74, (6, 212)
487 - Urvetu'bnu'z-Zübeyr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Cahiliye devrinde kişi hanımını boşar, iddeti sona ermeden geri almak isterse, alma hakkına sahipti Bu şekilde bin kere boşayıp geri dönebilirdi (Bu hal bir adamın şu hâdisesine kadar devam etti ) Bir gün adam hanımını boşadı ve iddeti dolmak üzere iken hanımını geri aldı, sonra tekrar boşadı ve hanımına: "Allah'a kasem olsun seni evime almıyorum ve ebediyen başkasına da helal olmayacaksın" dedi Kadın: "Bu nasıl olur?" deyince, adam: "Seni boşuyorum, iddetin dolmadan tekrar geri alacağım ve bu böylece devam edip gidecek" dedi Kadın Hz Aişe (radıyallahu anhâ)'ye gitti, durumu anlattı Hz Aişe cevap vermedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı bekledi Gelince vak'ayı anlattı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da cevap vermedi (vahiy bekledi) Cenab-ı Hakk şu ayeti inzal buyurdu: "Boşama iki defadır ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak bırakmadır" (Bakara 229) O günden itibaren insanlar bu yeni talaka yöneldiler, boşayan da boşamayan da "
Tirmizi, Talâk 16, (1192); Muvatta, Talak 80, (2, 588) (Parantez içindeki açıklayıcı kısımlar Tirmizi'deki ziyadeden alınmıştır
488 - Ma'kıl İbnu Yesâr (radıyallahu anh) anlatıyor: Benim bir kızkardeşim vardı Evlenmek için buna müracaat edenler oldu Fakat kimseye müsbet cevap vermiyordum Derken amcamın oğlu istedi Kız kardeşimi ona nikahladım Allah'ın dilediği kadar bir müddet beraber yaşadılar Sonra amcam oğlu onu talak-ı ric'i ile boşadı Ancak tekrar almadan terketti İddeti tamamlandı Kız kardeşimle evlenmek isteyenler bana müracaat edince amcam oğlu da, müracaat ederek tekrar almak istedi Kendisine: "Daha önce de çok isteyenler oldu, kimseye vermedim, seni hepsine tercih ederek sana verdim, seninle evlendirdim Sen onu talak-ı ric'i ile boşadın (Geri alma hakkın olduğu halde terkettin ve iddeti doldu Başkaları istemeye gelince, sen de tâlib oldun, taleble almak istiyorsun Allah'a kasem olsun onu asla sana vermeyeceğim" dedim Ma'kıl der ki: Bunun üzerine benim hakkımda şu âyet nazil oldu: "Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru bir surette anlaştıkları takdirde, artık kendilerini kocalarına nikah etmelerin engel olmayın" (Bakara 232) Yine Ma'kıl ilave ediyor: "Ayet üzerine, yeminim için kefarette bulundum ve kız kardeşimi, eski kocasına nikahladım"
Buhârî, Tefsir, Bakara 2, 40, Talak 44; Ebu Dâvud, Nikâh 21,(2087); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (298)
Buhârî'nin bir rivayetinde şöyle denir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ma'kıl'ı çağırdı, âyeti kendisine tilâvet buyurdu Bunun üzerine o, müşkülpesendliği bıraktı ve Allah'ın emrine boyun eğdi"
Buhârî, Talak 44
489 - İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) Kur'ân'ın: "(Vefat iddeti bekleyen) kadınları nikahla isteyeceğinizi çıtlatmanızda   üzerinize bir vebâl yoktur" (Bakara 235) ayetinden maksadı, "Evlenmeyi arzu eden kişinin: "Ben nikahlanmak istiyorum, kadına ihtiyacım var, sâliha bir kadına kavuşmak istiyorum" demesidir" diye açıklamıştır
Buhari, Nikâh, 34
490 - Hz Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hendek Savaşı sırasında "Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun, bizim orta namazımıza mani oldular, günaş batıncaya kadar kılamadık" buyurdu
Bir rivayette: "Bizi, salat-ı vusta olan ikindi namazından alıkoydular" denir Bir diğer rivayette: "Sonra ikindiyi akşamla yatsı arasında kıldık" denir
Buhârí, Tefsir, Bakara 2, 42, Cihad 98, Meğâzi 29, Daavat 58; Müslim, Mesacid 202-206, (627); Ebu Davud 5, (409); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2987); Nesâî, Salat 14 (1, 236); İbnu Mâce, Salat 6, (684)
|