Yalnız Mesajı Göster

Kütüb-İ Sitte Hadisler - Bakara Sûresi

Eski 07-12-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kütüb-İ Sitte Hadisler - Bakara Sûresi



501 - Ebu Eyyûb (radıyallahu anh) anlatmıştır ki: "Kendisinin bir hücresi vardı ve içinde hurma bulunuyordu Buraya bir gulyabani (cin) dadanmış gelip hurmadan alıyordu Bu durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a açtı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine "Git, tekrar görecek olursan "Allah'ın adıyla, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a icabet et" dersin" buyurdu

Ebu Eyyub der ki: (Bekledim, tekrar gelince) yakaladım Ancak, bir daha gelmeyeceğine dair yemin etti, ben de salıverdim Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la karşılaştığımda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Esirin ne oldu?" diye sordu Ben: "Bir daha gelmeyeceğine dair yemin etti (ben de bıraktım)" dedim Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "O yalan söylemiş, o yalana alışkındır" buyurdu

Ebu Eyyûb, bir başka sefer yine geldiğini, yakalayınca gelmeyeceğine dair yine yemin ettiğini, yemini üzerine salıverdiğini anlatır Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) tekrar: "Esirin ne oldu?" diye sorar "Gelmeyeceğine dair yemin edince bıraktım" der Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Yalan söylemiş, o zaten yalana alışkındır" buyurur

Ebu eyyub (radıyallahu anh) üçüncü sefer yine yakalar ve: "Bu sefer seni bırakmayacağım, mutlaka Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a kadar götüreceğim" der Bunun üzerine cin: "(Dinle beni) sana mühim bir şey hatırlatacağım: Ayet'ü'l-Kürsî varya onu evinde oku O takdirde sana hiç ne şeytan ne başkası yaklaşamaz" der (Ebu Eyyub yine salar) ve Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelir Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Esirin ne oldu?" diye sorar Olup biteni haber verince: "(Hayret), yalancı olduğu halde bu sefer doğruyu söylemiş" buyurur"

Tirmizi, Sevabu'l-Kur'ân 3, (2883)

502 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Dinde zorlama yoktur" (Bakara 256) ayeti Ensar hakkında inmiştir Şöyle ki: Medine'de çocuğu yaşamayıp ölen kadınlar, "çocuğum yaşarsa Yahudi dini üzerine yetiştireceğim" diye adakta bulunurdu Benu Nadîr Yahudileri Medine'den sürüldükleri vakit, bunlar arasında Yahudileştirilmiş çok sayıda Ensâr çocuğu vardı Ensarîler: "Çocuklarımızı onlara terketmeyiz" dediler Bunun üzerine Cenab-ı Hakk: "Dinde zorlama yoktur, artık iman ile küfür apaçık meydana çıkmıştır" (Bakara) ayetini inzal buyurdu"

Ebu Davud, Cihâd 126, (2682)

503 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hz İbrahim (aleyhisselâm)'in şu sözleriyle ifade ettiği şüpheyi yaşamaya biz ondan daha lâyıkız: "Ey Rabbim ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster" demiş, (Allah: "Buna) inanmadın mı yoksa" demiş, o da: "İnandım, fakat kalbimin, (gözümle görerek) yatışması için (istedim, diye) söylemişti" (Bakara, 260)

Allah, Lût (aleyhisselam)'a rahmetini bol kılsın, aslında o çok muhkem bir kaleye sığınmıştı

Eğer, Hz Yusuf (aleyhisselam)'un kaldığı müddetçe hapiste ben kalsaydım, dâvete icâbet ederdim"

Buhârî, Enbiyâ 11, 15, 19, Tefsir, Yusuf 5, Ta'bir 9; Müslim, İman 238, (151), Fedâil 152, (151); Tirmizî, Tefsir, Yusuf 12, (3115)

504 - Tirmizi'nin bir rivayetinde Hz Yusuf'la ilgili olarak Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: "Kerim oğlu Kerim oğlu Kerim oğlu Kerim; İbrahimoğlu İshâkoğlu Yakuboğlu Yusuf'tur

Ve ilave etti:

"Şayet, hapiste onun yerine ben yatmış olsaydım da, sonunda bana elçi gelseydi, çıkma hususunda hemen cevap verirdim" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) arkadan şu ayeti okudu: "Kendisine elçi gelince, "Efendine dön de ellerini kesen o kadınların zoru neydi kendisine sor" dedi

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) devamla şunu söyledi: "Allah Teâla'nın rahmeti Lût'a olsun, o aslında çok sağlam bir kaleye sığınmıştı Allah ondan sonra, her peygamberi kavminden kalabalık bir ceaat içinde gönderdi"

Tirmizi, Tefsir, Yusuf, (3115)

505 - Ubeyd İbnu Umayr anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabına sordu "Şu âyet kimin hakkında nazil olmuştur?

"Sizden herhangi biri arzu edermi ki, hurmalardan, üzümlerden kendisinin bir bahçesi olsun, altından ırmaklar aksın, orada kendisinin her çeşit meyveleri bulunsun Fakat ona ihtiyarlık çöksün, aciz ve küçük çocukları da olsun, derken o bahçeye içinde bir ateş bulunan bir bora isabet etsin de o, yanıversin? (Bakara, 266)

Cemaat: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" cevabını verdi Hz Ömer (radıyallahu anh) bu cevaba kızdı ve: "Biliyoruz veya bilmiyoruz" deyin dedi

Bunun üzerine İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ): "Bu hususta içimden bir şeyler geçiyor ey müminlerin emiri" dedi Hz Ömer (radıyallahu anh) ona: "Ey kardeşimin oğlu söyle onu, kendini küçük görme" dedi İbnu Abbas: "Bu, bir iş için misal olarak verilmiştir" deyince Hz Ömer: "Hangi iş için?" diye tekrar etti İbnu Abbas da: "Zengin bir kimsenin işi için, öyle ki bu zengin Allah'a kulluk ve itaatini yerine getiriyordu Sonra Allah ona şeytanı gönderdi (Zengin onun iğvasına kapılarak günahlar eşledi ve sonunda bütün (salih) amellerini batırdı"

Buhârî, Tefsir, Bakara 47

506 - Berâ (radıyallahu anh): "İğrenmeden alamayacağınız pis şeyleri vermeye kalkmayın" (Bakara, 267) meâlindeki ayet biz ensarlar hakkında indi" dedi ve anlattı: "Biz hurma yetiştiren kimselerdik Herkes, hurmasından az veya çok oluşuna göre tasadduk ederdi Bu cümleden olarak, kişi bir iki hurma salkımı getirir onu mescide asardı Mescidde kalan Ehl-i Suffa'nın yiyeceği yoktu Bunlardan biri acıktığı zaman, salkıma gelir, sopasıyla vurur, ondan bir miktar hurma düşürür ve yerdi Hayrı düşünmeyenlerden bazıları, içerisinde kalitesiz hurmaların çokça bulunduğu salkımlardan, bazıları kırık adi salkımlardan getirip asıyordu Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk şu âyeti indirdi: "Ey iman edenler: Kazandıklarınızın temizlerinden ve size yerden çıkardıklarımızdan sarfedin; iğrenmeden alamıyacağınız pis şeyleri vermeye kalkmayın Allah'ın müstağni ve övülmeye layık olduğunu bilin" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ayeti şöyle açıklar: "Sizden biri, sadaka olarak verdiği şeyin benzeri, kendisine verildiği takdirde onu istemeye istemeye, utanarak alacağı şeyden almamasına dikkat etsin" İbnu Abbas der ki: "Bundan sonra hepimiz, sahib olduğumuz şeylerin iyilerinden verir olduk"

Hadisi, Tirmizi rivayet eder ve sahih olduğunu belirtir (Tefsir, (2990) Hadisi İbnu Mâce, Zekat'ın 19, (1822) babında kaydeder

507 - İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şeytan da, melek de insanoğluna sokularak onun kalbine birtakım şeyler atarlar Şeytanın işi kötülüğe çağırmak, sonu fena ve zararlı olan şeylere teşvik etmek ve hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır Meleğin işi hak ve hayra, iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmaktır Kim içinde hakka, hayıra, iyiliğe çağıran bir ses duyarsa bilsin ki bu Allah'tandır ve hemen Allahu Teala'ya hamdetsin Kim de içinde şerr ve inkâra çağıran bir fısıltı duyarsa ondan uzaklaşsın ve hemen şeytandan Allah'a sığınsın" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu sözlerine şu meâldeki âyeti ekledi: "Şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur, size cimriliği emreder" (Bakara 268)

Tirmizî, Tefsir, (2991)

508 - Mervân el-Esfar'ın anlattığına göre, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ): "İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azâb eder, Allah her şeye kâdirdir" (Bakara 284) ayetinin müteakip ayet tarafından neshedildiğini söylemiştir"

Buhârî, Tefsir, Bakara 54, 55

509 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Cenab-ı Hakk'ın şu mealdeki sözü nazil olunca: "İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesâba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder" (Bakar, 284) bu ihbar Sahabe (radıyallahu anhümâ)'ye çok ağır geldi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a geldiler, diz çöküp oturdular ve dediler ki: "Ey Allah'ın elçisi, bize yapabileceğimiz işler emredildi: Namaz, oruç, cihâd ve sadaka, bunları yapıyoruz Ama Cenâb-ı Hakk sana şu âyeti inzal buyurdu Onu yerine getirmemiz mümkün değil" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara: "Yani sizler de sizden önceki Yahudi ve Hıristiyanlar gibi "dinledik ama itaat etmiyoruz" mu demek istiyorsunuz? Hayır öyle değil şöyle deyin: "İşittik itaat ettik Ey Rabbimiz affını dileriz, dönüş Sana'dır" Cemaat bunu okuyup, dilleri ona alışınca, bir müddet sonra Cenâb-ı Hakk şu vahyi inzal buyurdu: "Peygamber ve inananlar O'na Rabbi'nden indirilene inandı Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı "Peygamberleri arasında hiçbirini ayırdetmeyiz, işittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş sanadır" dediler" (Bakara 285)

Ashab bunu yapınca Allah, önceki âyeti neshetti ve şu âyeti inzal buyurdu: "Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma (Resûlullah bu duayı yapınca Allah Teâla hazretleri: Pekala, yaptım buyurmuştur) Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! (Allah Teâla hazretleri: Pekiyi buyurmuştur) Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma (Rabb Teâla hazretleri: Pekiyi dedi) Bizi affet, bizi bağışla, bize acı Sen Mevlâmızsın, kâfirlere karşı bize yardım et (Rabb Teâla buna da Pekiyi demiştir)

Müslim, İman 199, (125)

510 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla, ümmetim, içinden geçen fena şeylerle amel etmedikçe veya onu konuşmadıkça o şey yüzünden ümmetimi hesâba çekmeyecektir"

Buhâri, Eyman Ve'n-Nüzûr 15, Itk 6, Talak 11; Müslim, İman 201, (127); Ebu Davud, Talak 15, (2209); Nesâî, Talak 22 (6, 156); Tirmizî, Talak 8, (1183); İbnu Mâce, Talak 14, (2540)

Alıntı Yaparak Cevapla