Yalnız Mesajı Göster

Kütüb-İ Sitte Hadisler - Muhtelif Ahkâmlar

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kütüb-İ Sitte Hadisler - Muhtelif Ahkâmlar



MUHTELİF AHKÂMLAR

44 - Amr İbnu Ebî'l-Ahvas (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'le birlikte Veda haccı'nda bulundum Orada Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) irad ettiği hutbede önce Allah Teâla'ya hamd ü sena, hatırlatma ve tavsiyelerden sonra şöyle devam etti: "Hangi gün (bu günden) daha (mukaddes ve) haramdır? Bu soruyu üç kere tekrarladı Cemaat: "el-Haccu'l-Ekber günü" diye cevap verdi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) devam etti: "Öyle ise bilin ki, kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız, birbirinize, bu ayınızda, bu beldenizde şu gününüz nasıl haramsa öylece haramdır, mukaddestir Bilin ki herkesin cinayetinden kendisi sorumludur Hiçbir babanın cinayetinden oğlu sorumlu tutulmaz Haberiniz olsun ki, Müslüman, Müslümanın kardeşidir Bu sebeple, bir Müslümana, bizzat kendisi helal kılmadıkça kardeşinin hiçbir şeyi helâl değildir Bilin ki cahiliye devrinden kalan bütün faizler mülgadır, terkedilecek ve alınmayacak Faize verilen paranın sâdece sermaye kısmını yâni aslını alacaksınız, -böylece ne zulüm ve haksızlık etmiş ne de zulme ve haksızlığa uğramış olacaksınız- Abbas İbnu Abdi'l-Muttalib'in faizi hâriç Zira onun tamamı mülgadır, terkedilmiştir Haberiniz olsun ki, cahiliye devrinden kalan bütün kanlar da terkedilmiştir (intikam peşine düşülmeyecek) İlga ettiğim ilk câhiliye kanı da el-Hâris İbnu Abdü'l-Muttalib'in kanıdır Hâris, Benu Leys'ten tuttuğu bir süt anneye bebeğini emzirtiyordu Çocuğu Hüzeyl adında birisi (bir kavga sırasında attığı bir taşla kazâen) öldürmüştü Sakın ha, kadınlara da iyi muamele yapın Çünkü onlar yanınızda esir durumundadır Onlara iyi muamelenin dışında (terketmek dövmek gibi) bir başka şey yapmak hakkına sâhip değilsiniz Ancak açık bir çirkinlikte bulunulursa o hâriç Çirkin iş yapmaları hâlinde, önce yataklarını ayırın, (yine de devam edecek olurlarsa) yaralamıyacak şekilde dövün Bundan sonra itaat ederlerse, (onların yaptığına ayırma-dövme gibi muamelelere) zulmen devam etmek için bir yol (bir bahâne) aramayın Bilin ki, sizin kadınlarınız üzerinde bazı haklarınız var Kadınlarınızın da sizler üzerinde bazı hakları vardır Kadınlarınız üzerindeki haklarınız istemediğiniz kimselere yatağınızı çiğnetmemeleri, evlerinize hoşlanmadıklarınızın girmesine izin vermemeleridir (Onların sizdeki hakları ise) yiyecek ve giyeceklerinde iyi davranmanızdır

Haberiniz olsun, şeytan şu beldenizde kendisine ebediyen tapılmayacağını idrak etmiştir Fakat, sizin önemsemediğiniz şeylerde ona itaat devam edecek, bunlar da onu memnun kılacak (menfî neticeler hâsıl edecek)tır

Tirmizî, Fiten 2, (2610); Tefsir 2, (3087); Müslim, Hacc, 194, (1218)

45 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Veda Haccı'nda şunu söylediler: " (Ey ahâli) hangi ayın hürmetce daha ileri olduğunu biliyor musunuz?" Halk: "Şu içinde bulunduğumuz ay değil mi?" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Peki, hangi bölgenin hürmetçe daha önde olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu Halk: "Şu yerler değil mi?" cevabını verdi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) tekrar: "Pekâla hangi günün hürmetçe daha üstün olduğunu biliyor musunuz?" dedi Halk: "Şu içinde bulunduğumuz gün değil mi?" diye cevap verdi Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözlerine şöyle devam etti: "Öyleyse bilin ki Allah Teâla, sizlere, meşrû sebep dışında kanlarınızı, mallarınızı, ırzlarınızı haram kılmıştır, tıpkı şu beldede, şu ayda, şu günümüzü haram kıldığı gibi" Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bundan sonra üç sefer tekrar ederek sordu: "Duydunuz mu, tebliğ ettim mi?" Halk her defasında "Evet" cevabını verdi

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözlerini şöyle tamamladı: "Sakın ha! Benden sonra tekrar küfre dönüp birbirinizin boyunlarını vurmaya kalkmayın!"

Buhârî, Hudud 9, Riyât 2, Hacc 132, Meğâzi 77, Fiten 8, Edeb 43; Müslim, İman 120 (66); Ebu Dâvud, Sünne 16, (4686) Metin Buhârî'ye aittir

46 - Ebu Bekre Nufey'u'bnu'l-Hâris es-Sakafî (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Zaman, döne döne Allah'ın arz ve semâvâtı yarattığı gündeki düzenini tekrar buldu Sene on iki aydır Bunlardan dördü haram aydır Haram aylar da üç tanesi peş peşe gelir: "Zül-kade, Zü'l-hicce ve Muharrem Bir de Cumâdî ve Şâban ayları arasında yer alan Mudarlılar'ın Receb'i" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sordu:

"-Bu ay hangi aydır?" Biz: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dedik Bir müddet sustu Biz ayın ismini değiştirecek zannettik Ancak şunu söylediler:

"-Bu zi'l-hicce değil mi?"

"-Evet!" karşılığını verdik Devam etti:

"-Peki burası neresidir?" Biz:

"-Allah ve Resûlü daha iyi bilir" cevabını verdik Yine sustu ve biz bölgenin ismini değiştirecek vehmine kapıldık

"-Burası haram bölge değil mi?" dedi

"-Evet" dedik

"-İçinde bulunduğunuz gün nedir?" diye tekrar sordu, biz yine:

"-Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dedik Tekrar sustu ve biz yine günün ismini değiştirecek zannına düşmüştük ki:

"-Kurban günü değil mi?" dedi

"-Evet" cevabımız üzerine sözüne devam etti:

"-Bilin ki, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız birbirinize kesinlikle haramdır, tıpkı bu yerde, bu ayda şu gününüzün haram olması gibi Rabbinize kavuştuğunuz zaman sizi yaptıklarınızdan hesaba çekecek Sakın benden sonra birbirinizin boyunlarını vuran kâfirler olmayın Bu söylediklerimi duyanlar, duymayanlara ulaştırsınlar Bazan söz kendisine ulaştırılan kimse, ulaştırılan sözü, bizzat dinleyenden daha iyi beller" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sonra şunu ekledi: " Tebliğ ettim mi, tebliğ ettim mi?" üç defa tekrarladı

"-Evet" cevabımız üzerine:

"-Ya Rabbi şâhid ol!" dedi

Buhârî, Hacc 132, Edâhî 5; Tefsîr, Berâe 8, Bed'i'l-Halk 2, Fiten 8, İlm 9; Müslim, Kasâme 29, (1679); Ebu Dâvud, Hac 63, (1947)

Müslim'in rivâyetinde şu ziyade var: "Sonra Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) beyazı galebe çalan alaca iki koyuna yöneldi ve onları kesti Sonra da koyunun bir parçasını alıp aramızda taksim etti"

Rezîn, rivayetin arasına şunu ilâve eder: "Üç şey vardır, bir mü'minin kalbi onlara karşı ebediyen ihânet etmez; ameli sırf Allah için yapmak, idareyi elinde tutana karşı hayırhah olmak, Müslümanların cemaatine katılmak, çünkü onların duaları cemaate dahil olanların hepsini içine alır" İbnu'l-Esîr: "Bu ziyâdeyi ana kitaplarda (Kütüb-i Sitte) görmedim" der

Bu ziyadenin mânası şudur: Bu üç şeyde kalbler huzura kavuşur Kim bunlara yapışır, riayet ederse, kalbi hıyânet, hile ve şer gibi mânevî kirlerden temiz kalır

47 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor; Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Her çocuk fıtrat üzerine doğar" buyurdu ve sonra da "Şu ayeti okuyun" dedi: "Allah'ın yaratılışta verdiği fıtrat" (Rum; 30) Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözünü şöyle tamamladı: "Çocuğu anne ve babası Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir Tıpkı hayvanın doğurunca, azaları tam olarak yavru doğurması gibi Siz kesmezden önce, kulağı kesik olarak doğmuş hayvana rastlar mısınız?" Dinleyenler: "Ey Allah'ın Resûlu, küçükken ölenler hakkında ne dersiniz (cennetlik mi, cehennemlik mi?) diye sordular Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi: "(Yaşasalardı) nasıl bir amel işleyeceklerdi Allah daha iyi bilir"

Buhârî, Cenâiz 80, 93; Müslim, Kader 22, (2658); Muvatta, Cenâiz 52, (1, 241); Tirmizî, Kader 5, (2139); Ebu Dâvud, Sünnet 18, (4714)

Bir başka rivayette: "Doğan hiçbir çocuk yoktur ki, konuşmaya başlayıncaya kadar şu din üzere olmasın" buyurulmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla