Yalnız Mesajı Göster

Din Nereden Öğrenilir?

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Din Nereden Öğrenilir?



Din nereden öğrenilir?
Sual: İslam’a ve Kur’ana uymak ve dinimizi öğrenmek için, meal ve tefsir mi okumak gerekir?
CEVAP
İslam’a, Kur’ana uymak, dini öğrenmek, meal ve tefsir okumakla değil, ancak hak olan bir mezhebe uymak ve bu mezhebe ait hükümleri öğrenmekle olur Bir kimse, Kur’an-ı kerimden, tefsirden anladığına uyarsa, İslam’a uymuş olmaz Kur’an-ı kerimde her hüküm var ise de, bunları doğru olarak Resulullah efendimiz açıklamıştır Resulullaha uymak farzdır Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(De ki, “Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tâbi olun!”) [Al-i İmran 31]

(Ona tâbi olun ki, doğru yolu bulasınız) [Araf 158]

(Resule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur) [Nisa 80]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor O halde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz Bunun pek kati ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar Bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyorlar İman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar Onların hepsi kâfirdir Kâfirlerin hepsine Cehennem azabını, çok acı azapları hazırladık) buyuruyor [152 mektup]

Hadis-i şeriflerin önemi
Peygamber efendimize uymanın önemi anlaşılınca, Kur’an-ı kerimin açıklaması olan hadis-i şeriflere de uymanın gereği anlaşılır Sünnet, yani hadis-i şerifler olmasaydı, namazların kaç rekat olduğu ve nasıl kılınacağı, zekat nisabı, orucun, haccın farzları, hukuk bilgileri bilinemezdi Yani hiçbir kimse, bunları Kur’an-ı kerimden çıkaramazdı Şu halde Kur’an-ı kerimi anlamak için, onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç vardır Hadis-i şerifleri de anlamak için âlimlere ihtiyaç vardır Bu bakımdan Peygamber efendimiz, İslam’a, Kur’ana tâbi olmak isteyenin bir âlime, bir mezhebe bağlanmasını emrediyor (Âlimlere tâbi olun!) buyuruyor (Deylemi)

Allahü teâlâ da, âlimlere uymayı emrediyor, (Âlimlere sorun!) ve (Peygamberin emrettiğini yapın, yasakladığından sakının!) buyuruyor (Nahl 43, Haşr 7)

Ahmed Tahtavi hazretleri, (Kur’an-ı kerimdeki, (Allah’ın ipine sarılın!) emri, (Fıkıh âlimlerinin, bildirdiklerine uyun!) demektir) buyurdu (Dürr-ül-Muhtar haşiyesi)

Kendi hastalığını ve kalbindeki hastalığın ilacını bilmeyen cahillerin hadis-i şeriflerden kendine uygun olanları seçip alması imkansız gibidir İslam âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine uygun ruh ilaçlarını, hadis-i şeriflerden seçerek bildirmişlerdir Peygamber efendimiz dünya eczanesine yüzbinlerce ilaç hazırlayan baş tabib olup, evliya ve âlimler de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, yardımcı tabibler gibidir Hastalığımızı bilmediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüzbinlerce hadis-i şerif içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak alerji hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz Bunun için âlimlere uymamız gerekir Âlimlere uymak, 4 mezhepten birine uymak demektir Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten birine uymuşlar ve müslümanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir Bunlara uymakta icma hasıl olmuştur İcmadan, cemaatten, topluluktan ayrılan helak olur Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İki kişi, bir kişiden, üç kişi, iki kişiden iyidir O halde cemaatle birlikte olun! Allah’ın rızası, rahmeti, yardımı cemaattedir Cemaatten ayrılan Cehenneme düşer) [İbni Asakir]

(Cemaatten ayrılan, yüzüstü Cehenneme düşer) [Taberani]

(Ümmetimin âlimleri, hiçbir zaman dalalette birleşmezler) [İbni Mace]

Hadis-i şerifleri de, sahih veya bozuk olduğunu bilmeden söylemek, sahih olsa bile, günah olur Böyle kimsenin hadis-i şerif okuması caiz olmaz Hadis kitaplarından, hadis nakletmek için, hadis âlimlerinden icazet almış olmak gerekir Hadis-i şeriflerin de sahih olup olmadığını bilmeden, sahih bir hadis-i şerifi bile söylemek günah olur Hadis-i şerifte, (Bilmediği sözü hadis olarak söyleyen, Cehennemde azap görür) buyuruldu Onun için âlim olmayan kimsenin, hadis okuyup anladığı ile amel etmesi caiz olmaz (Berika)

Kur’an-ı kerimi ancak Resulullah efendimiz anlamış, hadis-i şeriflerle açıklamıştır Bu hadis-i şerifleri de, ancak Eshab-ı kiram ve müctehid imamlar anlayabilmiş, müslümanlar da bu âlimlerin anladıklarına tâbi olmuşlardır

Şu halde, Kur’andan, hadisten ve bunların tercümelerinden din öğrenmek mümkün olmaz Her müslüman dinini Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmelidir!

Fıkıh kitapları varken
Sual: Dinimizi hangi tefsir ve hadis kitabından öğrenmem daha kolay olur?
CEVAP
En kıymetli tefsir, Beydavi tefsiridir En kıymetli hadis kitapları Kütüb-i sitte denilen altı hadis kitabıdır Fakat bizim gibilerin dinimizi bu kitaplardan öğrenmesi mümkün değildir Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:

Tefsir, kelam-ı ilahiden murad-ı ilahiyi anlamak demektir Kendi görüşü ile tefsir caiz değildir Hadis-i şerifte, (Kur’an-ı kerimi, kendi görüşü ile açıklayan, doğru olsa dahi, hata etmiştir) buyuruldu Hadisleri de, hadis kitaplarından değil, İslam âlimlerinin fıkıh, ahlak kitaplarından naklederek söylemek veya yazmak gerekir (Berika)

İmam-ı Şaranihazretleri buyuruyor ki:
Hadis-i şerifler Kur’an-ı kerimi açıklar Mezhep imamları hadis-i şerifleri açıklamıştır Din âlimleri de, mezhep imamlarının sözlerini açıklamışlardır Tahareti, namazların kaç rekat olduklarını, rüku ve secdelerde okunacak tesbihleri, bayram ve cenaze namazlarının nasıl kılınacağını, zekat nisabını, orucun ve haccın farzlarını Kur’an-ı kerimden çıkarmak mümkün değildir

İmran bin Husayn hazretleri, (bize yalnız Kur’andan söyle) diyene, (Ey ahmak, Kur’an-ı kerimde, namazların kaç rekat olduğunu bulabilir misin) buyurdu Hazret-i Ömer’e de, farzların seferde kaç rekat kılınacağını Kur’an-ı kerimde bulamadık, dediklerinde buyurdu ki:

Allahü teâlâ, bize, Muhammed aleyhisselamı gönderdi Biz, Kur’an-ı kerimde bulamadıklarımızı, Resulullahtan gördüğümüz gibi yapıyoruz O, seferde dört rekatlık farzları iki rekat olarak kılardı Biz de öyle yaparız (Mizan-ül-kübra)

Abdülgani Nablüsi hazretleri buyuruyor ki:
Fıkıh bilgilerini derin âlimler, âyet-i kerimlerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır Bunlar ancak fıkıh kitaplarından öğrenilir Fıkıh kitapları varken, din bilgilerini tefsirlerden öğrenmeye kalkışmak, nafile ibadet olur Farz-ı ayn olan fıkıh kitaplarını okumayı bırakıp, nafile olan tefsir okumak caiz değildir Zaten müctehid olmayanların tefsirden fıkıh bilgisi öğrenmesi imkansızdır

Cehenneme gidecekleri bildirilen yetmiş iki fırkanın âlimleri tefsirlerden yanlış mana anladıkları için sapıttılar Âlimler sapıtınca âlim olmayanların tefsir okuması felaket olur Tefsir kitaplarını anlayabilmek için, kolları olan seksen ilimle birlikte yirmi ana ilmi öğrenmek gerekir

Kur’an-ı kerimin hakiki manasını öğrenmek isteyen bir kimse, din âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okuması gerekir (Hadika)

Nahl suresinin 44 âyetinde mealen, (İnsanlara indirdiğimi onlara beyan edesin) buyuruldu Beyan etmek, Allahü teâlâdan gelen âyetleri, başka kelimelerle ve başka suretle anlatmak demektir Ümmetin âlimleri de, âyetleri beyan edebilselerdi ve kapalı olanları açıklayabilselerdi, Allahü teâlâ Peygamberine, sana vahy olunanları tebliğ et der, beyan etmesini emretmezdi

Resulullah, Kur’an-ı kerimde mücmel olarak bildirilenleri açıklamasaydı ve mezhep imamları da kapalı olarak bildirilenleri açıklamasalardı, bunları hiçbirimiz anlayamazdık Çok büyük âlim olan mezhep imamları da hadis-i şerifleri açıklamıştır Bu âlimler, Resulullahın vârisleridir

Resulullahın getirdiklerinin hepsine, hikmetlerini, delillerini anlamasak bile, iman ve tasdik etmemiz gerektiği gibi, mezhep imamlarımızdan gelen bilgilere de, delillerini anlamasak bile, iman ve tasdik etmemiz gerekir

Peygamberlerin hepsinin dinlerinde amele ait birbirlerine zıt hükümler bulunduğu halde hepsine iman ve tasdik etmemiz gerekir Mezhepler de, bunun gibidir

Müctehid olmayanın, mezhepler arasında ayrılıklar bulunduğunu görse de, hepsine iman ve tasdik etmesi gerekir Müctehid olmayan birinin, bir mezhebi hatalı görmesi, o mezhebin hatalı olduğunu göstermez O kimsenin, kendisinin hatalı olduğunu, anlayışının kıt olduğunu gösterir (Mizan-ül-kübra)

Alıntı Yaparak Cevapla