Prof. Dr. Sinsi
|
Dağlar İle Taşlar İle - İskender Pala
İskender Pala Dağlar İle Taşlar İle Yazısı - İskender Pala Yazıları
Kim bilir hangi yürek, nasıl bir derde düşmüş de bir maniye içindeki dertleri yükleyip fısıldamıştır: "Ağlarım çağlar gibi / Derdim var dağlar gibi / Ciğerden yaralıyım / Gülerim sağlar gibi " Yunus'u bilirsiniz, hani şu Bizim Yunus, "Ben toprak oldum yoluna, sen aşırı gözetirsin / Şu karşıma göğüs geren taş bağırlı dağlar mısın / Karlı dağların başında salkım salkım olan bulut / Saçın çözüp benim için yaşın yaşın ağlar mısın?" diye yakarırken acaba nasıl bir derdin içinde kıvranıyordu? Maddi, yahut manevi; kalbî yahut nefsî?! Sonra sayısız türküler yakılmış Anadolu'nun bağrında, sayısız âşıkın ahı nağmelere karışmış: "Dağlar Seni Delik Delik Delerim, Yüce Dağ Başında Bir Koyun Meler, Başı Pare Pare Dumanlı Dağlar, Bir Of Çeksem Karşıki Dağlar Yıkılır, Bu Yıl Bu Dağların Karı Erimez" Bazen kahramanlar sıra dağlar gibi vatan bekler (Bu vatan toprağın kara bağrında / Sıra dağlar gibi duranlarındır) de âşıklar bazen içli nağmelerle dağları deler (Olsaydı bendeki gam Ferhâd-ı mübtelada / Bir âh ile verirdi bin Bisütunu bâda - Fuzuli)"  
Dağ  
Ne efsunlu bir kelime! 
Ne derece hüzün ve heybet yüklü! Nasıl da gurbet, nasıl da hasret!  Pek çok dinde kutsal  Tanrı'ya en yakın yer olmak dolayısıyla hep tazime layık ve ihtişamlı  Yüce Yaratıcı'nın aşkınlığının sembolü olarak daima yüce  Belki de bu yüzden, dağların olmadığı yerlerde insanlar Tanrı'ya yakınlaşmak üzere kuleler inşa etmişler Babil Kulesi, Mezopotamya'da Zigguratlar, Meksika'da Teocalli piramitleri  Firavun bile Musa'nın Tanrısına çıkabilmek için veziri Haman'dan bir kule istememiş miydi?! 
Dağ  
Çok gizemli bir kelime! 
Kudret ve azametin ulaşılmaz mekânı  Ve tepelerinde tanrılar oturduğu için ölümlülere çok şey ifade eden dağlar Grek'in Olimpos'u, Kalde'nin Aralu'su, Altayların Ural'ı ve Kazan'ın Hocalar Tavı  Ulaşılmaz, uzak, yüksek olmaları dolayısıyla yalnızca tanrıların mekânları değil tanrıyla irtibata geçmek isteyenlerin de varacakları yer Çin imparatorları ve Cengiz Han dağların tepesinde tanrılara kurbanlar kesmeyi töre haline getirmişler Tanrı Dağları (Tien-Şan, Tenğri tağ) hâlâ Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Çin Türkistanı arasında kutsal kimlikle yaşıyor Japonlar Fuji-yama'yı dünyanın ekseni kabul ediyorlar ve orada hacı oluyorlar Taoistler ve Çin'de Tai-Chan kutsallık ifade ediyor Tibet onlara göre semanın yeryüzündeki direkleri, ve elbette ülkenin ilahları olarak görülüyorlar
Dağ  
Elbette ilahî bir kelime! 
Museviler Ahd-i Atik'in emri gereği Gerizim'i yeryüzünün merkezi sayıyorlar ve Tevrat'ta Ararat, Seir, Sina (Horeb) ve Sion dağlarından sıklıkla bahsediliyor Sina'da Hz Musa Allah ile konuşuyor, kendisine on emir veriliyor ve Kur'an'ın ifadesi ile "Rabbi erinî (Rabbim bana kendini göster)!" ilticasına karşılık "Len-teranî (Sen beni göremezsin) cevabıyla dağın sağ yanı tecelliye mazhar oluyor Sonrasında bilindiği gibi Hz Musa'ya on emir geliyor Hıristiyanlar, Hz İsa'nın çarmıha gerildiği Golgota'yı dünyanın merkezi, Hz Adem'in yaratıldığı ve defnedildiği yer olarak görüyor, Zeytindağı'nda kutsal kimlik buluyorlar Kur'an-ı Kerim dağ için "Cebel, Cibâl, Tûr" isimlerini kullanıyor ve onları "Yeryüzünün kazıkları" diye tanımlıyor Sonra "sapasağlam çakılıp dikildikleri"nden, "Semud kavminin dağlarda evler yonttuğu"ndan, "İlahi emanetin dağlara verildiği ve dağların bunu kabul etmediği"nden dem vuruyor En dehşetli biçimiyle de "Kıyamet gününde dağların yürütüleceği"ni tam on defa zihnimize çakıyor Sonra Cudi'yi fısıldıyor; Hz Nuh'un gemisi için Sina'ya yemin ediyor ve Arafat'ı anıyor Hira ile Uhut ise Kainatın Efendisi'nin konuştuğu dağlar
Türk töresine göre Ötüken, kutsal dağlar arasındaki yüksek yayladır ve oradaki dağların yücesinde Göktanrı bulunur Nitekim sonra Ötüken'den çıkan Türkler, gittikleri yerlerde yüksek dağlara hürmet gösterecek ve onlarla adeta bütünleşeceklerdir Yerleşecekleri zaman da sırtlarını dağa dayayarak şehirleşecekler, dağın ruhuna itaat göstereceklerdir Dahası, İslamiyet'ten sonra bile bu görenek devam edecek ve yalnızca Türk töresine göre yüksek dağların tepelerine atalar kültüne uyarak türbe ve mezarlar yapılmaya başlanacaktır Bunların pek çoğu dağı takdis etmekten ibaret olup içlerinde bir ermişin cesedi bile yoktur Nadiren içinde bir veli var ise elbette "Yüce Dağ Başında Yanar Bir Işık" Yine de atalarımız, dağ ve tepelerin üstüne kimliği meçhul bir evliya mezarı (yatır) koyarak aslında dağ ve tepelerde mevcut olduğuna inandığı üstün güç veya ruhu evliya şeklinde görmüş de denilebilir
Dağ  
Hakikaten, ne güzel bir kelime! 
Zirvesiyle ve eteğiyle, tepesiyle ve yaylasıyla, kırık kırık dağlar, kıvrım kıvrım dağlar, sıra sıra dağlar, duran ve yanan dağlar  Bazen yıldız gibi, bazen kuş tüyüne benzer, bazen serpme ben gibi  Başı pare pare dumanlı olanlar, alçak olanlar, yüksek olanlar  Genç olanlar, yaşlı olanlar  Görülmek için çok büyük, ama görünce çok küçük olanlar  
"Şu Dağlarda Kar Olsaydım, Olsaydım  "
|