07-12-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tevazu
TEVAZU
Ahmed Rufai Hazretleri, bir gün talebelerine:
- İçinizde kim bende bir ayıp görüyorsa bildirsin, dedi
Müritlerinden biri:
- Efendim, sizde büyük bir ayıp var, diye cevap verdi
Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış bu mütavazi insan hiç kızmadı, talebesi böyle söylüyor diye üzülmedi, belki sadece ayıbından kurtulabilmek ümidiyle sordu:
- Söyle dedi, kardeşim, o ayıbım nedir?
Talebe gözleri dolu dolu:
- Bizim gibilerin size talebe olması, dedi
Bu söz gönüllere çok tesir etmiş, sohbette bulunan herkes ağlamaya başlamıştı Ahmed Rufai Hazretleri de ağlıyordu Bir ara sadece;
- Ben sizin hizmetçinizim, ben hepinizden aşağıyım diyebildi
Evet, keşke insanlar tabi olanlara bakıp, tabi olanlarda, tabi olunanı aramasalardı  Zira hem dün, hem bu gün o altın halkayı temsil eden büyüklerin etrafındaki insanlar, ne denli nezih olurlarsa olsunlar, onları gösterebilmekte çok acizdirler Bugün dahi, bir büyük gönül erinin yanına gelip giden insanlar; idareciler, gazeteciler, din adamları, "Talebelerinin ufku hocalarının çok gerisinde " demektedirler Zaten, o cevher farkıdır ki, sair madenleri kirlerinden arındırır
KAYNAK: AKAR, Mehmet; Mesel Denizi, Nil Yayınları, İstanbul 2001
|
|
|