07-12-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hızıra Söyle
Bediüzzaman Saidi Nursi Emirdağ veya Afyon hapishanesi'nde yatarken, bir gece Konya'nın Ladik kasabasına Ahmed Ağa'nın yanına geldi Ahmed Ağa'nın yanında o anda sadece oğlu Zekeriya vardı
Bediüzzaman tayy-i mekan ederek gelmişti Ahmed Ağa'nın odasının eşiğinde, ellerindeki kelepçeyi ve ayaklarındaki zincirleri çözdü, içeri girdi:
-Bu çıksın, dedi,
Zekeriya'dan ötürü, konuşacaklarım var  
Ahmed Ağa:
-Mahzuru yok kardeşim, yabancımız değildir, oda duysun  , dedi
Bediüzzaman:
-Ahmed Ağa, üstada Hızıra söyle, tahammülüm kalmadı, dedi
Ahmed Ağa:
-Olur, söyleyelim kardeşim Said, dedi
Bediüzzaman tekrar anında kelepçeyi ellerine zincirleri ayaklarına takarak geri döndü
Bir müddet sonra aynı şekilde Bediüzzaman yine geldi ve:
-Söyledin mi Ahmed Ağa?  Ne oldu netice? diye sordu
Ahmed Ağa:
- Söyledim kardeşim Said, söyledim, dedi
Bediüzzaman:
-Ne dedi Üstad? diye sordu
Ahmed Ağa:
-Sabretmeni söyledi, dedi
Bediüzzaman bu cevabı alınca, bu defa kapıdan değil, pencereden çıkıp gitti Yine elleri kelepçeli, ayakları zincirli idi
Şimdi söyle bir sorulsa, hem tayy-i mekan edebiliyor, hapishaneye girip çıkabiliyor, kelepçelerini çözüp takıyor Hemde hapishaneden çıkmak için Hazreti Hızır'dan yardım istiyor  Bu nasıl oluyor diye bir soru akla gelebilir
Evliyalar bu güce sahiptirler o kuvvet ve o tasarruf ellerinde var ama, izin almadan kullanamazlar İşte Bediüzzamanda o tasarruf kendisinde olduğu halde üstadı Hızır'dan izin almadan kullanamamıştır
Kaynak : Ladikli Ahmet Ağa, Mustafa Özdamar
|
|
|