07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mutsuzluk Mutluluk Ve Sevmek
Adam sersemlemiş, dağılmış bir haldedir
Çünkü uzun zamandır aynı evi ve kalbini paylaştığı kadın ondan ayrılacağını söylemiştir
Kadının sözleri alabildiğine soğuk ve açıktır:Sen şimdi işe git, ben de eşyalarımı toplayayım
Hiç hesapta yoktur bu ayrılık
İlk anda ne diyeceğini bilemez genç adam İşine gider ama rahat edemez Eve döner
Bir köşeye saklanıp eşyalarını toplayan sevgilisini izler bir süre
Sonra dayanamayıp ortaya çıkar ve sorar:Ne yaptım sana? Kötü bir insan mıyım? Çekilmez biri miyim? Seni aldattım mı hiç? Canını yaktım mı? Hayır
Bu soruların hepsinin yanıtlarının ;Hayır! olduğunu bilir
Asıl soru kadının kederli gözlerine bakarken gelir: Seni mutsuz mu ettim?
İşte o anda kadın sevdiği adamın gözlerinin içine bakar ve dudakları titreyerek şöyle bağırır: Hayır! Ama sen biraz olsun mutlu olabilirdin!
***
Nick Hornby nin çok tutulmuş romanı High Fidelity den uyarlanan filmin bir sahnesiydi bu
İzleyeli 6 yıl oldu; yine de filmdeki ayrılık anını perçinleyen o söz ara ara kulaklarımda çınlar
Çünkü o söz özellikle günümüz ilişkilerinin en hassas noktasına temas eder ve acıtır
Nasıl mı?
Anlatayım
Bir kere her ciddi beraberlik daha başta mutsuzlukları göze alır
Hatta ilişkinin içinde aşk veya aşka benzer bir tutku varsa;acı ve mutsuzluk Allahın emri diye düşünenler çoğunluktadır
Peki ya mutluluk?
Bir ilişkinin mutsuzlukları olabilir, tamam da mutlulukları hiç mi olmaz; asıl belirleyici olan mutluluk değil midir?
Taraflardan biri sürekli depresif, hep ekşi, hep hafifçe mutsuz kıvamdaysa karşısındaki yorulmaz mı?
***
İnsanlar elbette mutsuz olmak için bir araya gelmez, birlikte yaşamayı seçmezler
Sadece dışarıya karşı ;yıkılmadık ayaktayız fotoğrafı vermek veya yalnızlık korkusundan aşk çıkmaz!
Asıl arayış, asıl hedef (öyle ya da böyle, saklı ya da açık) mutluluktur
Birleşinceye kadar aşk gözlerde parlaklık, hareketlerde telaş ama dudak kenarlarında burukluk olarak yansır yüzlere
Ama birleşince  Hele aşkın aşk olduğu birlikteliğin başlangıç günlerinde sevgililerin yüzlerinin mutluluğun resmine dönüştüğünü bilmeyen var mıdır?
Zaten mutlulukta tatlı tatlı esnemeyi andıran bir yan vardır Biri mutlu hissetti mi kendini; yanındaki de uyar eninde sonunda  
***
Sonra  Tuhaf şey!
Günler, aylar, bazen de yıllar geçer ve mutsuzlukların paylaşılması devam eder de, nedense  
Mutluluklar paylaşılmaz olur
Kritik nokta burasıdır
Artık kadınlar kaygılı, erkekler kafaları dolu bir haldedirler ve ikisi de mutluluklarını arkadaşlarıyla yaşayıp paylaşmaktadırlar  
Nice düzgün ve düzenli modern ilişkiye yakından bakın; aslında tam bu noktada koptu kopacak bir halde durduklarını fark edersiniz
Sanki ortalıkta birlikte mutsuz, başkalarıyla mutlu çiftler resmi geçidi yapılmaktadır
***
Tabii High Fidelity; filminin sonlarına doğru genç kadının aylardır uzak kaldığı sevdiği adama şöyle dediğini de görürüz: Sensizlikten yorgun düştüm
Bir deneyimi bu kadar çıplak anlatan kaç söz vardır? 
Hangisini tercih edersiniz; sevgilinin bir türlü mutlu olamayışını izleyerek bitip tükenmeyi mi; onsuzluğun ve özlemin yorgunluğunu mu?
haşmet babaoğlu'ndan   
|
|
|