Prof. Dr. Sinsi
|
İşte O Mektup
İşte o mektup;
Bu bir mektup Kuş, güvercin kanadına yazıldı Kimin vicdanına konarsa o okusun diye Ölüm üzerine  
Mayın üzerine  
Kürt meselesi  Türk meselesi üzerine
Güzel kelimeler  Ve çirkin kelimeler üzerine
Ölüme doğru yapılan bu korkusuz koşudan korkuyorum Mayınlarla parçalanan kardeş cesetleri odamda, yanıbaşımda duruyorlar
Yazdığım her kelimeye daha bir dikkatle bakıyorlar
ONLAR DÜN PARÇALANDILAR
Yazıklar olsun diye başlıyor aklıma gelen her cümle şimdi
Yazıklar oluyor zira, insanın biriktirdiği en güzel şeylere
Yazıklar oluyor, bir çocuğun Kürtçe, Türkçe veya her ne hal ve her ne dilde ise gülümsemesine  
HER SİLAH ÖLDÜRÜR AMA MAYINDAN KAHPESİ YOKTUR
Sevgiliye hediye almaya, pazar alışverişine çıkmaya, bir bebek sahibi olmaya, sigarayı bırakmaya, piknik yapmaya, bir insanı her şeyden çok sevmeye   Yazıklar oluyor  
Yazıklar oluyor hayatın bizzat kendisine
Yapmayın!
Mayınlar döşemeyin geleceğinizin güzergáhına
Bu kalleşin ne zaman patlayacağı belli olmaz
Bazen yıllar sonra, bir küçük kız çocuğu çiçek toplarken denk gelir, bazen yirmi yaşındayken ve daha önce hiç görmediğin bir yerde, daha önce hiç tanımadığın insanların arasında hem anayasal hem siyasal hem mukaddes bir yolculuk sırasında   
İnsanoğlu her melaneti icat etti; ama mayından kahpesi yoktur
Her silah öldürebilir, her zaman öldürme potansiyeli taşır; ama mayın MUTLAKA ÖLDÜRÜR
Mayın ıskalamaz! O birini mutlaka öldürür!
Uğursuz bir pusuya yatar ve patlayana kadar, bir can üstüne basana kadar bekler
İnsanın icat ettiği EN ÇİRKİN şey silahtır
Ve silahların EN ÇİRKİNİ MAYINDIR!
Sebebini unuttum kavganın ve umurumda da değil siyasi tartışmalar Bir tek şey için dua ediyorum her gece, her gündüz: Kimse genç ölmesin dağlarımızda
EN GÜZEL KELİME ’BARIŞ’ ARTIK SOYTARI KELİME
Silahlar susmadan sebebi konuşmaya imkán da yok lüzum da
Aklın sesi, akılsızlık susmadıkça duyulmuyor
Ve o zaman akla sadece DURUN demek geliyor
Hemen şimdi DURUN!
Hiçbir haber geçmiyor ajanslar artık, ölümsüz
İçinde acı olmayan gecemiz yok 
Ne oldu diyorum yine, kim hangi korkunun, hangi uğursuz hesabın peşinde diye  
Barış artık soytarı bir kelime 
Her ağızda var; ama hiçbir yerde yok
Nerede bu barış?
O, insanın icat ettiği EN GÜZEL kelime
Ama kelimelerle ne isterseniz onu yaparsınız
Barış dersiniz; ama savaş manasınadır Hatta bütün savaşlar barış için yapılır Ve herkes adil bir barış için savaşır Ve akıl der ki, aslında savaşmıyorsanız barışmaya başlamışsınız demektir
Bir barış için yapılması gereken ilk ve belki de tek şey savaşmamaktır
Silahlar patlamaya başlamışsa orada insanın bulduğu güzel kelimeler orayı terk eder
SEVDADAN GAYRISINA AĞIDIMIZ OLMASIN
Kelimeler de ölür bazen  Ve kelime cesetleriyle yaşanmaya başlar hayat
O kelimelerin, o cesetlerin  Nece olduğu, yani bu ölülerin ölürken son nefeslerinde hangi dilde konuştukları artık akılsızlığın gölgesinde soğuyan HAYATIN, YAŞAMANIN ta kendisidir
Ölen yirmisindedir
Artık, ardından söylenen ağıtlar kalır
Ve Anadolu’da ağıt sıkıntısı yoktur
Kürtçe’de de, Türkçe’de de binlerce ağıt vardır
Hatta aynı ağıtın hem Kürtçe’si hem Türkçe’si vardır
Yürek yakmak iyi bir işse, ikisi de eşit derecede yürek yakmaktadır
Ama yüreğimizde artık dağlanacak yer kalmamıştır
Sevdadan gayrısına ağıdımız olmasın artık
Şimdi hepinizin huzurunda yalvarmak istiyorum
Gördüm anladım, yapacak hiçbir şey kalmadıysa yalvarıyorum işte
Kendimi küçük düşürmek istiyorum
Taviz vermek istiyorum
Kimin elinde bu kanı durduracak bir güç varsa, ister şeytana tapsın ister puta, ister bir tek Allah’a  
DİZLERİMİN ÜSTÜNE ÇÖKTÜM YALVARIYORUM
Kimin dudaklarının ucundaysa bunca gencecik hayat, ben ona yalvarmak istiyorum
Ne olur? Bu işi durdur
Ben siyaset miyasetten bahsetmiyorum Dizlerimin üstüne çöktüm, "Bu genç ölümleri durdur" diyorum
Kimse ateş etmesin kimseye
Hiçbir gerekçeyle
Hatta kendini savunmak için bile  
Çünkü savunmaya başlayana kadar masumsun ve masum güzel bir kelime, masum kal  
Kim hangi mayının yerini biliyorsa yalvarırım söylesin
Bir káğıda yazsın, bir şişeye koysun, suya salsın söylesin
Kim hangi mayının yerini biliyorsa, kimin gücü yetiyorsa olası ölümlere engel olmaya, ona yalvarıyorum işte
İster şeytana tapsın ister puta, ister oralı olsun ister bizim buralı Gücü yetiyorsa eğer durdursun bu işi
Ben, bir yurttaş, bir insan olarak kendimi küçük düşürüyorum
İşte açık açık yalvarıyorum, durdursun durdurmaya gücü yeten
Süresiz ve sonsuza kadar
Yalvarıyorum
Dizlerimin üstüne de çöktüm ve ağlıyorum işte
YAZGI BİRİNİ KIŞLAYA BİRİNİ DAĞLARA GÖTÜRMÜŞ
Sonra sabahlara kadar tartışalım
Ama şimdi durdur Yalvarırım
Gençler, çocuklar ölüyor, hepsi kardeş, hepsinde aynı muska, aynı yazgı, aynı televizyon, aynı futbol, aynı hayat  
Hepsinin gerisinde dualara bürünmüş paramparça bir sevdalı
Hepsi genç, hepsi güzel  Hepsi Türk, Hepsi Kürt  Gençler  Yazgının biri kışlaya, diğeri dağlara götürmüş  
Kürtçe’de "cehel" derler
Kulağa cahil gibi gelir; ama "henüz bilmez" manasındadır, henüz yolun başında manasında  
Yalvarırım ne olacak  
Benden ne eksiltecekse bu yakarış eksiltsin, maksat hayat çoğalsın bu dünya cennetinde
Bir yangında hep güzel kelimeler yanarken, çirkinleri hayatta kalır  
Kınamak, sövmek, hangi haklı gerekçeyle olursa olsun yangına körükle gitmek
Ben kimseyi kınamıyorum, ben kimseye sövmüyorum, ben bu işin tamamını SEVMİYORUM
Kurtulalım istiyorum bu vebadan
Kimseyi haklı bulmuyorum, kimseyi haksız bulmuyorum
Küstüm
’MIRIN’ DENİR KÜRTÇE’DE ’ÖLÜM’DÜR TÜRKÇE’DE
Konuşmuyorum bu konuyu  
Silahlar susana kadar "SİLAHLAR SUSSUN"dan başka konu konuşmak istemiyorum  İstemiyoruz
Ölmenin, öldürmenin hiçbir türünü, çeşidini sevmiyorum
Ben genç bir hayat kurtulsun istiyorum her tür kavgadan
Hatta kavgayı öven şiirlerden bile uzak dursun istiyorum
Her çocuk çirkin kelimelerden uzakta yaşasın istiyorum
Eğer o kelime çirkinse, çirkinin hizmetindeyse, Kürtçe söylemişin, Türkçe söylemişin çıfayda  
Hiçbir dil çirkin bir kelimeyi güzelleştiremez
Ölüm her dilde çirkin bir kelimedir
"Mırın" denir Kürtçe’de
Anadolu’da konuşulan bütün dillerde karşılığı vardır
Bunların içinde resmi olan "ölüm"dür Türkçe’dir
Ve ölüm kelimesi, resmi ya da gayri resmi her dilde eşit derecede çirkindir
"Yaşam"a gelince   
Kelimelerin en şahanelerinden
İçi açık açık ve kelimenin her manasıyla "hayat" doludur  
Ve hayat, varlığından emin olduğumuz tek şeydir  
DİL, BİR OLUŞLAR ZİNCİRİNİN SONUCUDUR
Kürtçe’de "jiyan" denir
Yaşam, her dildeki en güzel kelimedir
Belki bir tek rakibi vardır, o da "aşk"tır elbette
Aşk  
Kürtçe’de "evin" denir
Bu kelimelerin içinde resmi olan "aşk"tır; ama aşk kelimesi her dilde eşit derecede güzeldir
Anadolu’da en az iki kişinin birbiriyle konuşup anlaştığı bir dil varsa ben onu bile öğrenmek istiyorum
Sadece iki kişi bir dil icat etsin, ben çok merak ederim onu
Çünkü bu iş öyle kolay değildir
Dil yani lenguiç, çok geniş ve karmaşık bir sesler organizasyonudur
Ve bir dilin oluşması, hiç kimsenin tasarlamasına imkán bulunmayan ve yüzyıllar boyu süren bir olaylar, oluşlar zincirinin sonucudur
Bazı insanlar başka seslerle, bazıları başka seslerle anlaşırlar  
O sesler onların bünyelerinden, yani hayatlarının, kuşaklar boyu yaşamışlıklarının içinden süzülerek akar
Sonuç her zaman mükemmeldir
Çünkü bir dilin yapımında milyon, milyar insanın katkısı vardır ve bu katkı o insanlar yaşadıkça devam eder
’ACI’NIN YANINA ’ŞİFA’ ’İNTİKAM’A ’BAĞIŞLAMA’
İşte bu yüzden bütün diller, insanoğlunun en büyük, en mucizevi eserleridirler
Ve dil akışkan bir şey, düpedüz bir nehirdir
Bünyesine uyan her su içine akar
Her dilde başka dilden göçmen kelimeler vardır
Onlar o dilin yurttaşı olurlar sonra
Buna bazısı yozlaşma der; ama "yozlaşma" zaten çirkin bir kelimedir
Güzel dil ya da çirkin dil diye bir şey yoktur
Hepsi şaşılası bir kolektif çabanın ürünü, birer insan harikasıdır
Güzel kelimeler vardır, çirkin kelimeler vardır
Ve bunlar bütün dillere eşit sayıda yayılmıştır
Her çirkin kelimenin yanına bir tane iyisini eş edeceğiz
"Acı"nın yanına "şifa", "zor"un yanına "çaba", "intikam"ın yanına "bağışlama"   
"Ölüm"ün yanına "hayat"!
Sivil olan, sivil hakların geliştirilmesini isteyen bir yurttaş, silaha hiçbir zaman elini sürmemelidir
Haklılığını sivilliğinden alan kişi sivillikten vazgeçerse haklı olmaktan da vazgeçer  
RESMİ OLANI TÜRKÇE’DİR AMA HEPSİ ÖZGÜRDÜR
Artık sivil de değildir haklı da
Bir dilde manası çirkin olan, yani çirkin bir şeye isim veya duruma sıfat olan kelime sayısı artmışsa işte o zaman o dil, evet "yozlaşıyor" demektir
Dil yani lenguiç, iyi kullanılmazsa tehlikeli olur
Çünkü dil, her türlü kullanıma müsait mükemmel bir ses organizasyonudur
İnsanları başkalaştırır
Ama "başka"dan korkmaya gerek yoktur
"Başka" güzel bir kelimedir
Çünkü aslında aynı dili konuşan, konuşmayan herkes "BAŞKA"dır
Ve başka, başkalık güzeldir
Başkasının başkalığıyla birleşiriz ve bu birleşme bazen AŞK diye patlar
Ve aşk nerede olursa olsun kendisi dışındaki her şeyi önemsizleştirir
Biz kendi bahçemizdeki dillerin hepsini bilek, öğrenek, bir de üstüne İngilizce, Fransızca filan çakıp dünyanın karşısına çıkak
Diyek ki bizim bahçede insanoğlunun şu kadar senede imal ve muhafaza ettiği diller, hazineler var!
Süryanice var, Keldanice var, daha araştırsak bulacaklarımız var  
Bunların içinde resmi olanı Türkçe’dir
Ama hepsi Türkçe kadar özgürdür diyelim
KÜRTÇE’Yİ CENDEREDEN TÜRKÇE KURTARACAKTIR
(Hem belki diğer dişlerini de yaptırmasına yardım edebiliriz şu tek dişli, tek taşlı medeniyetin   "BİZ"i düzeltirsek herkesi düzeltiriz )
Hepimizin eşit derecede duyacağı bir gururla dünyaya diyelim ki:
Bizzat Türkçe’nin kendisi diğer dillerimizin güvencesidir
Çünkü onları özgürleştiren şeyler Türkçe yazılacaktır
Türkçe bizim ortak dilimizdir ve ortak kimliğimizi oluşturur
Ve Türkçe, güzel kelimeleriyle her şeyi iyileştirebilir
Kürtçe’yi bu cendereden çıkarabilir
Alır bu Mezopotamyalı kardeşini, önce yaralarını iyileştirir
Onu özgürleştirir  
Kürtçe’yi, korku salan, öfke çağrıştıran bir meselenin parçası olmaktan, bu hiç hak etmediği yankısından Türkçe kurtaracaktır
Çünkü DİL güncel bir mesele değildir
Güncel bir kavganın konusu olması, hiç hak etmediğimiz bir trajedidir
Ve kavga da (ki Kürtçe şer denir), trajedi de (ki ona Kürtçe’de de trajedi denir) çirkin kelimelerdir
Elbette bütün kelimelerle ilgili kullandığım "güzel" ve "çirkin" kelimeleri tırnak içindedir
Bazı tırnak kalın, bazısı incedir; ama hepsi tırnak içindedir
Çünkü asıl güzel olması gereken, kelimelere yön veren mekanizmadır ve bildiğim kadarıyla ona da akıl denir
TAKATİMİN SONUNDAYIM ELİMDE SADE KELİMELER
Akıl dilin patronudur ve hiçbir zaman ve hiçbir koşulda yetkilerini akılsızlığa, öfkeye devretmemelidir
Bu bir mektup
Kanamalı bir güvercinin kanadına yazıldı
Hangi yüreğe konarsa o okusun ve bu ölümcül gidişi durdurmak için yapabileceği bir şey varsa hemen şimdi yapsın diye yazıldı
Ölüm üzerine  
Mayın üzerine yazıldı
Kürtçe meselesi, Türkçe meselesi üzerine bir yakarış bu
Ben  Yani kalemden başka silah, vicdanından başka pusula tanımayan, bilmeyen ben 
Ne elimde dünyayı kurtaracak bir bilgi var, ne düşleri aydınlatacak bir lamba  
Elimde sade kelimeler  
Dizlerimin üstüne çöktüm, ağlıyorum
Takatimin sonundayım ve durun diyebiliyorum sadece
Yalvarırım  Durun!
Durdurun!
YILMAZ ERDOĞAN
|