07-11-2012
|
#1
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Mevsimlik Aşk
Bir Mevsimlik Aşk - Can Dündar
Strasbourg
3 Napolyon tahta çıktığında Avrupa’daki diğer krallardan tebrik mesajları gelmiş
Napolyon’u aristokrat kabul etmeyen diğer liderler, birbirlerine “Değerli kardeşim” diye hitap ederken Napolyon’a “Değerli dostum” hitabıyla tebrik yazmışlar
Napolyon zarif bir sitemle teşekkür etmiş:
“Bana ‘Dostum’ diye hitap etmenize memnun oldum Çünkü insanlar akrabalarını kendi iradeleriyle seçemezler; ama dostlarını kendileri seçerler ”
* * *
Geçen hafta Strasbourg’daki Odyssee sinemasının tarihi salonunda bu örneği veren, sinemanın yöneticisi Faruk Günaltay’dı
Bu ay 21’incisi düzenlenen “Türk Sinema Günleri”nin açılışını yapıyordu
Avrupa’daki Türk film festivallerinin en eskisi olan bu etkinlik, bu yıl “Fransa’daki Türkiye mevsimi” kapsamında düzenleniyordu
Günaltay’ın konuştuğu salonda Fransız Kültür Bakanlığı’nın temsilcisi de vardı
Verilen örneğin asıl adresi oydu
Çünkü Fransızlar her yılı bir ülkenin tanıtımına ayırmışken,
önceki yılı “Ermenistan yılı”, gelecek yılı “Rusya yılı” ilan etmişken, sıra Türkiye’ye gelince Türklere bir “yıl”ı çok görmüş, “Onlarınki ‘Türkiye mevsimi’ olsun” demişti
Böylece Fransa’da ilk –ve muhtemelen son- kez bir ülkenin “yıl”ı, “mevsim”e indirilmişti
Günaltay, bu haksızlığa atıf yapıyor ve “Biz, bize tahsis edilen mevsimler arasından ‘ilkbahar’ı seçiyoruz Dileriz bu mevsim, ülkelerimiz arasında bahar havasının esmesine neden olur” diyordu
* * *
Türkiye, Sarkozy imzalı bu ayrımcılığa neden göz yumdu?
Niçin Fransızlarca “çeyrek önemde” sayılmaya razı oldu?
Rivayet muhtelif…
Başbakan’ın başta “Buna razı olacağımıza hiç bu işe girişmeyelim” dediği, ancak sonra Köşk ve Dışişleri tarafından “onca para verdik, hiç olmamasından daha iyi” denerek ikna edildiği söyleniyor
Cumhurbaşkanı’nın Paris gezisindeki protokol skandallarının sineye çekilmesi de diplomatik zafiyet sayılıyor
Diplomatik çevreler, basit bir tanıtım faaliyetinde bile “Aman alttan alalım” denmesinin, Avrupa ailesinde “tam üyelik” yerine “ayrıcalıklı ortak” pozisyonuna razı olma eğiliminin ipuçlarını verdiği inancında…
Tecrübeli bir diplomat, “Fransa’ya karşı daha şahsiyetli bir tavır sergilemeliydik” dedi
* * *
Madalyonun öbür yanına bakarsak…
Bir mevsime sığdırılan bin civarında etkinlik, Fransa’da güçlü bir Türkiye rüzgarı estiremediyse de en azından (hep göçmen işçiler ya da köşedeki dönercilerle anılan) isminin sanatla, kültürle duyulup yayılmasını sağladı
“Ermeni yılı”nın yarattığına benzer bir heyecan yaratmadıysa da en azından merakı kamçıladı
Kuşkusuz Fransa’yı Sarkozy dışında bir isim yönetiyor olsa çok daha kalıcı izler bırakılabilirdi
Ancak zor olan da, Türkiye’nin tam üyeliğine açıkça tavır alan Sarkozy’ye, Türklere karşı önyargılı Fransız kamuoyuna ve giderek yayılan ırkçılığa rağmen bu faaliyetleri yapabilmekti
Bunu da “bir mevsimlik aşk”ımızın kazanç hanesine yazalım
Can Dündar
|
|
|
|