Konu
:
Onu Bir Yılbaşında Kaybettim
Yalnız Mesajı Göster
Onu Bir Yılbaşında Kaybettim
07-11-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Onu Bir Yılbaşında Kaybettim
Işte size ibretâmiz bir olay:
Oldukça varlıklı bir ailenin çocuğu idi
Ailenin gözbebeği ailenin onur duyduğu bir çocuktu
Delikanlılık çağımızda idik
Bizim zamanımızda Yılbaşında da ara tatil yapılırdı
Karnelerimizi aldık okuldan ayrılırken "Yarın yılbaşında babamla rakı içeceğim
!" dedi
Her halde çok şaşırmıştım
Hiç bir şey diyemedim
Çünkü o benim için örnekti
Çok sevdiğim kalbinde kötülüğün zerresi olmayan arkadaş canlısı sözü doğru okulun en çalışkanı en bilgilisi bir arkadaştı
Birbirimizi ilk tanıdığımızda kalplerimiz birbirimize sanki kopmaz bağlarla bağlanmıştı
Cep harçlığım bakımından ben onunla denk değildim
Yalnız kara tahtanın önünde yazılı sınavlarda aynı boyda oluyorduk
Kan kardeşiydik can kardeşiydik
Bu uzun bir süre böyle devam etti ta ki
o yılbaşına kadar
Yılbaşı dönüşü aramıza mesafeler girdi
Benim anlayamadığım bazı kopukluklar başladı
Yollarımız ayrılmaya başlamıştı
Birbirimizden ayrı düşmüştük
Onun üstün niteliklerine hayran kopyasına muhtaç olanlar güzel kızlar çevresini hiç boş bırakmıyorlardı
Önce gezilere turlara götürdüler
Birlikte partiler düzenlendi
Ona diskoteklerin yolunu öğrettiler
Gittikçe kesin bir yol ayrımına geldiğimizi anlıyordum
Şimdi geriye o günlere baktığımda anlıyorum ki cep harçlığı olmayan bir kişi oluşum yoksul oluşum bana doğru olanı yaptırdı
Kendisine yöneldiği yolun yanlışlığını söyledim
Kendisiyle boy göstermeye dünden istekli zengin çocukların yanında yanlış bir yaşamın içine girdiğini gittiği yolun sonunun karanlık olduğunu söyledim
Bu bilgili üstün nitelikli kendisine gıpta ettiğim arkadaşımın içine düştüğü dumanlı ortamda bana tepeden bakan beni küçümseyen bir gülüşle benimle arkadaşlığına değer vermediğini beni terkettiğini anladım
Her halde kader kıskanmış olacak üniversiteye alışma sürecinde bu arkadaşlık noktalandı
Kısa süren bu coşku dolu arkadaşlığın anılarını her zaman taze tuttum ve tüm hayatım boyunca onu her zaman görmek isteği içinde oldum
Kopuş o kopuş gidiş o gidiş
Ben de kendisini bıraktım
Bir gün arkadaşlarıyla yanımdan geçerken "Gel şurada bir tek atalım hayatı öğren yaşamın tadına bak!" dediler
Kendilerine çok saygın ve sevgi dolu bir sesle "Hayır!" dedim
Hakkımda 'Ot gibi bir adam!' dediklerini duyar gibi oldum
Çok üzgündüm
"İlk kadehten bir ilk yudumdan sonra bak dünyan nasıl değişecek ne güzellikler bulacaksın!" sözlerine bir tepki göstermeden yanlarından büyük bir zorlukla uzaklaşmaya çalıştım
Bir tepki göstermek boşuna idi
Bundan sonra onun hakkında kulaklarıma hiç bir haber gelmedi
Son günlerde kendisini görebileceğimi öğrendim
Keşke görmeseydim
Bugün onun hayatta ve canlı olduğuna ağlıyorum
Ölüm haberini işitmiş olsaydım bu kadar kederlenmez ve bu kadar ağlamazdım
SARAYLARIN KÖŞKLERİN LÜKSLERİN ÇOCUKLARI TOZ KÖPRÜNÜN ÇOCUKLARI İSE BALLY ÇEKERLER
Çok geçmeden sabahı akşamı dünü bugünü yarını birbirinden farkı olmayan bir hayatın içine girmişti
O zengin çocukları ve o güzel kızlar o babalarının bol cep harçlığına sahip arkadaşları teker teker yanından uzaklaştılar
Artık onun için hayat meyhane şarap başağrısı ve uyku ile eş anlamlı olmuştu
Ertesi gün ayni hayat yeniden başlıyordu
Bakışlarında o yüzyılların ötesini okuyan parlaklık yerini bir saniye sonrasını düşünemeyen bir dumanlı donukluğa bırakmıştı
Hastalanıp yatağa düşünceye kadar kendisiyle hiç bir selamlaşmam olmadı
Onu benden koparan kadere isyan ediyordum
Onu benden koparanlara lanet ediyordum
Onunla karşılaşmak istemiyordum
Fakat kalbim onu bulmamı onunla hem-dert olmamı istiyordu
Bir içgüdüsel dürtü son günlerde kendisini görebileceğimi söylüyordu
Heryerde onu arıyordum
Ailesini aradım
Titreme nöbeti içinde ağlayan sesler "Bilmiyoruz bir tek evladımız bizden koptu
Perişanız
Evimizde ölüm sessizliği var
!" yanıtlarını aldım
Arıyordum
Meyhanelerde gözükmüyordu
Kavga ettiğini cıngar çıkardığını işiten gören olmamıştı
Bir çukura atılmamış polise düşmemiş hapishaneye girmemişti
Sanki yer yarılmış yerin dibine girmişti
En son uğradığım karakolda kendisi hakkında bilgi sorarken filan yerde bu isimde perişan hasta bir adamın yattığını söylediler
Hiç şaşırmamıştım
Tarif edilen yeri zar-zor buldum
Keşke görmeseydim
Bugün onun hayatta olduğuna ağlıyorum
Ölüm haberini işitmiş olsaydım bu kadar üzülmezdim
Kilitsiz yarı açık viran bir kapıdan bir viraneye girdim
Loş karanlık bir holden sokak seviyesinde tuğlası taşı düşmüş bir duvar aralığının aydınlatmaya çalıştığı duvarlarının rengi seçilmeyen içinde ne olduğu belli olmayan bir izbe odaya girdim
Hasta bu odada olmalıydı
Ne bir doktor ne bir yardımcı ve ne de bir ziyaretçi vardı
İnsan fakirlere karşı merhametlidir ama paraya karşı da özel bir sevgisi vardır
Doktorlar da vizite ücretinden aşağı iş göremezler
Çünkü bağlı oldukları oda haksız rekabet yapıyor diye haklarında kovuşturma açabilir
İnsan düşmeye görsün
Bir kere düşünce o eski arkadaşlar önünden gizlenerek uzaklaşarak sokak değiştirerek geçerler
Karanlığa gözlerim biraz alıştı
Öyle bir yerde idim ki ne bir eve benziyordu ve ne de içinde bir insan nefesi hissediliyordu
Mutfağında ne kaynayan çaydanlığın tatlı sesi ve ne de pişen yemeğin iştah açan kokusu vardı
İnsan gözünün güç yetiremediği inler ve cinler kol geziyordu
Ne ev işlerini yürüten bir kadının ayak sesi ve ne de gülen eğlenen oynayan ağlayan çocukların müziği vardı
Hiç bir hayat belirtisinin bulunmadığı bir yerde bir canlıyı ziyaretten çok sanki bir ölünün kabrini ziyarete gelmiş gibiydim
Biraz ilerledim
İnce bir yaygının altında yaygıdan çok daha ince bir deriyle örtülmüş bir kemik yığınından çok derinden gelen hafif bir nefes alışı duyar gibi oldum
Gözler görünmeyen tavana dipsiz karanlıklara dikilmişti
O idi
Bu o arkadaşım idi
"Beni tanıdın mı?" diye sordum
Nefeslerin zor alındığı uzun bir aradan sonra binbir güçlükle kıpırdayan dudaklar: "Sesin filan arkadaşımı aklıma getirdi
Yoksa sen o musun?" dedi
"Evet nasılsın ne şikayetin var?" diye sordum
Çok büyük bir zorlukla nefes almaya çalışarak "Şikayetim ilk kadehten aldığım ilk yudum
Malımı sıhhatımı şerefimi ve aklımı verdiğim ilk yudum
Bugün de hayatımı vermekte olduğum o ilk kadehin ilk yudumundan şikayetim var" dedi
"Sen haklıymışsın fakat o zaman benim içine girdiğim o çekici hayatı kıskadığın için beni uyardığını sanmıştım
İlk kadehten ilk yudumu tattıktan sonra kontrolum elimden çıkmıştı
" diye ilave etti
İçkiye olan tutkunluk insan yaratılışında yoktur
İnsanda aşk ve sevgi karşı cinse gitme isteği yaratılışta vardır
Fakat uyuşturucu alkol ve sigara alışkanlığı işte o ilk kadehle ilk yudumdan sonra başlar
NİÇİN İLK YUDUM?
Boğazında bir şeylerin düğümlendiği hırıltılı bir sesle devam etti: "İlk yudumdan sonra bir an saadet sıhhat içgüdüsel güzellikler rahat konuşma ve arkadaşlarımın önünde yer alacağıma inanmıştım
Kazanacağımı sandığım üstünlüklerin yerini yoksulluk hastalık akıldan yoksunluk aldı
Umutlarımı süsleyen üstünlüklerin yerini bu felaketler aldı
MAHVOLDUM! İşte ölüyorum!" diye inledi
İçimde bir şeylerin koptuğunu hissettim
Söyledikleri duyulmuyordu
Belki ben duyamıyordum
Kendisine üç kaşık su verebildim
Söyleyecek bir söz kalmamıştı
Söz bitmişti
Gözlerim karardı
Ayni karanlık dehlizlerden geçerek perişan bir halde şehrin sokaklarına düştüm
Bir müzikholden kulakları patlatan davul ve zil sesi çılgın ve çirkef çığlıklar geliyordu
BU YILBAŞINI KUTLARKEN BU OLAY BİZİM BAŞIMIZA GELMEZ DEMEYİN
!
ÇOCUĞUNUZA İLK YUDUM'U SİZ TATTIRMAYIN
SÖYLEYİN ONA İLK YUDUM'U HİÇ TATMASIN
!
EMNİYETTEN SATANİST GERÇEKLERİ ALTIN İĞNE VURUŞUN BAKIRKÖY AMATEM'İN VB
GERÇEK HİKAYELERİNİ OKUYUNUZ VE ÖĞRENİNİZ
!
Allah gençlerimizi bu bataklığa düşmekten muhafaza buyursun
ALINTI
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul