Yalnız Mesajı Göster

Buse'nin Göz Yaşları 36

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Buse'nin Göz Yaşları 36



Buse'nin Göz Yaşları 36 Öyküsü - Derin Duygular - Ayhan Sarıkaya - Duygu Seli - Yaşam Hikayeleri - Öykü

O gün Ahmet efendi,eve erken dönmeyi yeğlediYine her zamanki gibi boz atıyla araziyi dolaşmakta iken;başına bela olacak tehlikenin kokusunu sezmiş,görüş menzilinde olmasa da Deli Osman'ın pusu kurduğunu anlamıştıGörüntüsünü ufka düşürerek uzun süre kendisini izlediğini,beklediği yerden; "gelir de geçer mi ?" hesapları yaptığının düşünceleri, Deli Osman'ın kafasında varsayım halindeyken o çoktan pusuyu boşa çıkartmasının ince hesaplarını yapmıştı bile


"Ah,ahh!Bugün nasıl da silahsızımŞu çakır almazları üzerime alsaydım,ben sana pusu kurmasını gösterirdim ama ne yazık ki;sen, şu unutkanlığıma dua etAva giden avlanır atasözünü kafana kazımış olurdum ya,her neyseKaçmak da bir erdemlikSen böyle pusu kurmalara devam et bakalım"


Güneş, batmak üzereydi Kızıllık,oldukça fazlalaşmış kor gibi ışık saçan haliyle,kendisini kaybettirmek için aşıkların yorgun gözlerle elvedaya hazırlanıyor olması gibi bir görünüm içerisindeydi sankiErtesi sabah tekrar rutin çıkışını devam ettirmek için gözlerden sessizce kaybolup gittiMeydanı boş bulan kızıllık,etrafa yayılmış, umutsuzca; yitip giden ateş parçasının ardından hüzünlü bakışlarını sürdürüyorduBiraz sonra beklemenin anlamsızlığıyla onlar da gökyüzünün karanlığında yitip,siyah bulutlarla özdeşleştiler


Deli Osman'ın tahliyesini duymuş içine bir kuşku düşmüştü zaten Bu zamana dek bir kez, köy kahvesinin önünde kısa süreli de olsa göz göze gelmiş; bakışlarıyla içsel hesaplaşması yapıp, birbirlerinden uzaklaşmışlardı O zaman; Ahmet efendi,


" Geçmiş olsun, Osman"


Diyecek gibi olmuş, "benden korkuyor da bana yaltaklık yapıyor" demesin, sonra da "ip inceldiği yerden kopsun bakalım, erkeklik ölmedi ya"diye kendi kendine korkuyla mırıldanmıştı


Korkunun ecele faydası yoktu Deli Osman'ın yarattığı sıkıntıyı, ensesinde hissediyor; kendisini, gölge gibi takip edip, zayıf anını gözlediğine aklına iyice yerleştiriyordu


Atının dizginlerini sağa; yönünü, Deli Osman'ın zıt tarafına doğru çevirip;topuklarını sertçe atının karın boşluğuna iki defa vururken:


-Hadi oğlum,istikamet konak


Boz atını, beyaz atın yanına bağladı Beyaz atı,karısı Buse'nin bir sözü üzerine almıştıEn fazla iki ya da üç kez binip hevesini aldıktan sonra at,adeta ahıra hapsolmuştuSatmaya da kıyamadıArap meleziydi


İki at,yan yana gelince hafifçe kişneyip,birbirlerine hal hatır sordularBeyaz at,boz atın yanında kendisini,özgürlüğü alınmış çaresiz hissediyordu sankiİçerde,loş karanlıkta beklemekten canı sıkılmıştıAhmet efendinin gün aşırı, boz atla birlikte dışarı avluya çıkarmış olmasıyla o denli mutlu oluyordu ki;ön ayaklarıyla şahlanıyor ve keskin keskin kişniyorduBu taşkın haliyle; Buse, yukardan balkondan kendisine bakıp da :


-Beyaz prensim,bir tanemNasılsın bakıyım "


diye seslendiğinde; daha fazla şahlanıp,ayaklarını terzinin makası şakırdatması gibi ön ayaklarını,oynatıp duruyordu


Buse ise balkondan onu izledikçe "ah beyaz prensim, hamile olmasaydım, seninle uzak diyarlara kaçıp giderdik " diye içinden geçirip, sızlanıyordu


Ahmet efendi,konağın merdivenlerinden yukarı çıkıp,odasına yöneldiKapıyı açıp içeri girdiğinde boş odayla karşılaştıKimsecikler yoktuYatağa boylu boyunca kendisini fırlatmıştı"


Buse,nasıl olsa mutfaktadır ya da konağın diğer odalarında çene çalmaya gitmiştir diye pek umursamadıOnun aklı fikri Deli Osman'daydı


"Bu opu çocuğu bir gün anamı belleyecek ama hadi hayırlısı" diye aklından geçirdiO anda hemen aklına on dörtlü silahları geldiYerinden fırlamasıyla silahlar her zamanki koydu yer olan konsülün altındaki dolabın gözünü aceleyle kendine doğru sertçe çekti


"Oh be,benim aslanlarım buradalar yineParmaklarımın maharetini bekliyorlar,sabırsızlıkla" diye kendine gelen güveniyle rahatladı


Tekrar doğrulup konsülün üzerindeki aynayada saçlarını düzeltmek istemişti ki masanın üzerinde açık duran kalın deftere gözleri takıldı Dikkatlice bakmak ve içindekileri okumak için önündeki kısa tabureye oturmuş ve yazılanları yavaş yavaş algılamaya başladıBeynine yerleştirdiği ifadelerin; kendisine ne kadar darbe vurduğunu,Deli Osman'ın bile pususundan daha tehlikeli boyutlarda olduğuna kendini inandırmaya çalışıyorduKarısının yazmış olduğu,"Buse'nin Çileleri" günlüğü çılgına çevirmiş,gözleri ateş saçıyordu adetaKarşısındaki aynada kendisine baktığında yüzünün biraz önceki güneşin kayboluşundaki kızıllığına döndüğünü hissetti


"Bak şu opunun yazdıklarına:

" açıkça itiraf edecek olursam Şu anda seni rahmime gönderen baban olacak o adam bile benim arzuladığım kişi değildi Senin ilk ve tek sevgilimden olmanı isterdim Ama olmadı be yavrucuğumKader ağlarını,bana öyle acımasızca ördü ki


Senin,sevgilimden olmasını istediğim kişiye sahip olamadığım gibi işin ilginç tarafı başıma gelmeyen de kalmadıŞu anda sana söyleyeceğim ama boğazım öyle düğümlendi ki; arap saçına dönen öykünün içeriğini anlatmakta zorlanıyorum"


Vay be koynumdaki yılana bakHala eski sevgilisinin hayalini kuruyor kaltakBir de şairliği de tutmuş şuna baksana:


Şu dünyada muradını almayan

Tabibe yaramı sar diye ağlar

Sağlığında sevdiğini sarmayan

Mezarda kolları yar diye ağlar


Vay vay vay


Sağlığında sevdiğini sarmayan

Mezarda kolları yar diye ağlar Şiire bak bir kere


Ulan seni; ben, açlıktan kurtardım beBaban olacak o pezevenge tomarla para saydım Daha paranın karşılığını bile ödeyemedinb Hele bir altı tane çocuk çıkart bakayım dünyaya da o zaman görüşelim,seninle


Dellenmiş vaziyette,kapıyı açıp konağın içerisine doğru:


-Busebuse buse diye avazı çıktığı kadar bağırdı


Ahmet efendinin haykırmasıyla konak adeta korkudan titriyor,camlar kırılacakmış gibi şangırdıyordu


Ölen birinci karısından olan kızlarından Pembe gül ile ortanca kızı,babalarının çılgınca bağırmaları karşısında odalarından salona çıkmışlar,babalarının korku dolu gözlerle izliyorlardı


Ahmet efendi,kızlarının burunlarının dibinde:


-Nerede analığınız olacak o opu,haNeredeeee?


Pembe gül,babasına doğru bir adım yaklaşarak:


-Babacığım,cici annem,bir saat önce " muhtar amcanın kızının doğumu varmış" diye muhtar amcayla birlikte bakkal Hüsne abla gelip aceleyle götürdüler


Yine aynı çocuksu yaklaşımla:


-Buse cici annem,doğuma gidiyorumBaban, eve erken dönerse söylersin Diye tembihlemişti


-Demek ebeliğe de başladı haGelsin de görüşelim,bakalım


Gül pembe,çocuksu duygularla:


-Kızacak ne var ki bunda,babacığım


Ahmet efendinin öfkesi biraz geçmişti,kızlarına tepki vermeyip odasına döndü



Ayhan Sarıkaya

Alıntı Yaparak Cevapla