Yalnız Mesajı Göster

Buse'nin Göz Yaşları 18

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Buse'nin Göz Yaşları 18



Buse'nin Göz Yaşları 18 Öyküsü - Derin Duygular - Ayhan Sarıkaya - Duygu Seli - Yaşam Hikayeleri - Öykü

Buse ile Selma'nın kavgasının gürültüsüne konaktaki diğer kadınlar da koşuşturdularİki eltisi,Ahmet efendinin iki gelini,iki büyük kızı,hemen "ne oluyor bunlara" diye gelmişler,kavganın etrafında çember yapmışlardıKavgayı ayırmayı bırak,seyretmekten zevk alıyorlar,neşeden dört köşe oluyorlardı adetaBu onlar için fırsattı,doğrusuKavgayı ayırmamakla,tarafsız kalıyor gibi gözükmekle aslında taraflı oluyorlar,Buse'den yana oldukları ortaya çıkıyorduÇoktandır böyle bir anı bekliyor gibiydilerAslında onlar da Selma'dan muzdariptilerHer işlerine burnunu soktuğu için içten içe ona kızıyorlardı ama bir şey diyemiyorlardı"Bir gün senin hakkından eli sopalı,gözü kara,korkusuz biri çıkarsa haddini bildirir" diye içten içe birlerine sızlanıyorlardı ama Selma'nın karşısında sessiz kalıyorlardıİşte o an gelip çatmıştı bugünBakalım ne olacaktıBuse,Selma'nın hakkından gelebilecek miydi?


Buse'nin genç ve güçlü olması,Selma'nın süren direncini kısa zamanda kırmış,üstünlük hemen Buse'ye geçmiştiSelma'nın saçlarını ellerine dolamış,etrafında topaç gibi dolandırıyorduElinde bir tek kamçısı eksiktiO da olsaydı tamamdıKamçının yerine hırsını yenmek için arada bir Selma'nın kıçına tekmeleri savuruyorduTekmeleri yiyen Selma,kendisini Buse'den kurtaramadığı için,onun yörüngesine hapis olmuş şekilde daha da hızını artırıyor,düşecekmiş gibi yalpalıyor;Buse,saçlarını bırakmadığı için düşemiyordu


Buse'nin esiri olmuşcasına,


"Yandım anam,şu zillinin elinden kurtaracak yok mu beni?" diye ağlamaklı ses tonuyla bağırıp duruyordu


Kavgayı,seyreden kadınlar,kıs kıs gülmelerine devam ediyorlardıAhmet efendinin kızlarından birisi,halasını,anneliğinin elinden kurtarmaya yeltenir gibi hamle yapmak isteyince,Selma'nın eltilerinden yaşlı olanı,

"-Bırak kız,kozlarını paylaşsınlar" diye onu engellemiştiAslında bilinç altında yatan bugüne kadar kendilerine zehir zemberek kusmuş olduğu sözlerinin intikamının alınması yatıyordu,yapmış olduğu müdahalede


Selma'nın yalvarışları karşısında,onun ağzının payının kendilerinin yerine Buse tarafından verilmiş olması çok hoşlarına gidiyorduKorkusuz kahraman Buse'ydiHiç beklemedikleri kişi olarak meydandaydı şimdi


Bu,Buse'nin ilk kavgasıydıHaksızlığa karşı ilk direnişiydiGünlerdir gözünü öfke bürümüş,sinirleri gergindi zatenOk yayda gerili duruyor,okun fırlatılması için o beklenen an gelip çatmıştı nihayetOk,fırlamıştı artıkBir daha geri gelmeyecektiBu fırlayan ok,ilk baş kaldırı,yapılan haksızlığa ilk direnişti sankiBundan böyle artık en ufak bir olumsuzluğa boyun eğmeyecektiZincirleri kırmaya başlamıştı bir kezO'nu artık kimse durduramazdı


Bu zamana kadar sadece babasına karşı direnememiş, o da kendisine pahalıya patlamıştıBiraz tepkisini göstermeye çalışmış olsa da babası tarafından kendisine doğru savrulan yumruk,annesinin burnuna gelip de oluk gibi kan fışkırınca annesinin ve kardeşlerinin hatırına yenilgiyi kabullenmek zorunda kalmıştıNihayetinde para karşılığı bu konağa gelin gelmiştiHiç gülmeyen mahzun gelin


Buse,Selma'yı etrafında döndürmekten vaz geçmiş,saçlarını serbest bırakmıştı

Selma'nın ise topaç gibi dönmekten başına yüzlerce yıldız kümelenmiştiSendelediAyakta durmak için direndi ama nafileydiOraya yığılıp kaldıBir taraftan da kusacakmış gibi böğürüp duruyorduMidesi allak bullak olmuş,yüzünün rengi kül gibi bembeyazdı


Artık bütün hakimiyet Buse'deydi


"-Kimin zilli,kimin gece kondu sürtüğü,kimin sokak köpeği olduğunu gördün,anladın değil mi?Haaa,anladın değil mi,seni gidi evde kalmış kız kurusu seniYapılacak bir iş varsa gelirsin insan gibi söylersinBiz de yaparızPara ile satın alındıysak hayvan mı sandınız ulan beni"


Buse,biraz soluklandıBeş,on saniye kadar kalbinin atışlarını dinlediKalbi",küt, küt" atıyordu


Selma ise yerde sırt üstü uzanmış, başına üşüşen yıldızların kayıp gitmesini bekliyorduKarşısındaki her şey hala çatallı gözüküyordu gözlerine


Buse,tekrar nefesini toparladı, ses tonunu ayarladı Hala öfkesini yenememiştiBir şeyler anlatmak istiyordu


"-İnekler mi sağılacakdı? Hadi şimdi tıpış tıpış gidelim, hep birlikte güle oynaya sağalımBöylece ben de inek nasıl sağılır öğrenmiş olurum"


Selma ise yattığı yerden "off anammm,offff ! " diye sızlanıp duruyorduBuse,nakavt etmiş olduğu rakibini centilmence elinden tutup kaldırmak istediİlk anda elini uzatmasa da Buse'nin ısrarı karşısında o da dayanamadıSelma,rakibi tarafından ayağa kaldırılmıştıBuse'nin bu jestine karşılık ondan dayak yemiş olsa da içinde ufak bir şeyler kımıldamaya başladıBu,belki de sevgi belirtisiydiEtraf da dinelen kendi yakınlarının kayıtsızlığı karşısında kimin dost,kimin düşman olduğunu ilk kez kafasında yorumluyor,ilk kez kendi yanlışlarını sorgulamaya başlıyordu


Buse'nin,


"-Hadi bakalım,herkes ahıraİnekler sağılacakBiraz daha geç kalırsak inekler çatlayacak ya"yarı şaka ,yarı emir dolu bu sözlerine herkes uymak zorunda kaldı


Selma'nın ise hala aklı fikri,şu hiç evlenmemiş emekli memurda kalmıştıNe güzel komşusu Zehra'lara gidecek,bu işi vıcık vıcık edecektiŞimdi mağlup bir pehlivan gibi kıspeti yırtılmış hissediyordu kendisini


Ahmet efendi,boz atına binmiş son bir kez buğday tarlalarını dolaşmaktaydı


"Bir kaç güne kadar tırpancıları sokmak lazım tarlalara" diye düşünüyorduBaşaklar, sarı sarı altın gibiydiKendi tarlalarına sınır olan diğer tarlaları göz ucuyla kontrol ettiHiç biri de biçilmemiştiYarın komşulara haber vermeli,hep birlikte tırpan işine başlamalı, yoksa işler sarpa sararsa halimiz duman olur,yine densizin birisi çıkar da anızları yakarsa, bizim tarlalardaki buğdaylar da yanıp kül olurlar valla" Diye de kuşkularını belirtmeden edemiyordu kendi kendineİki yıl öncesi öyle bir tehlike atlatılmıştıHasattan sonra anızların yakılması yasak ve sakıncalı olmasına rağmen kimse uymuyorduBir tarlada başlayan anız yakma olayından çıkan ateş,telefon direklerini bile yakmış nerdeyse hasat edilmeyen tarlalardaki buğdaylar bile yanıp boşa gidecekti bütün emeklerSon anda köylü seferber edilerek kazma ve küreklerle ateşin üzerine toprak atılmak suretiyle ateşin yayılması önlenmişti


Ahmet efendi,etrafta, içinde gizlediği tehlikeyi görmeyince rahatlamış,atın yönünü mandıra tarafına çevirmiştiDizginleri,kendinden tarafa sertçe çekip,mahmuzlarıyla atın her iki böğrüne yine aynı şekilde sertçe vurunca at,birden hızını artırdı ve şahlanıp tozlu yollardan kendisini kaybettirdi


Biraz sonra mandıranın içerisinde görevli Sıtkı'yla hararetli hararetli konuşuyordu


"-Sıtkı efendi,bu saate kadar sütlerin gelmesi gerekiyorduNe oldu acep?"


"-Valla bilmiyom Ahmet efendiHerhalde elektrikler yokSabahtan beri gelmedi"


"-Haa,öyle mi?Ben o zaman konağa doğru gideyim bakalımKerim efendi ne yaptıKeşke konağın kadınlarını seferber etseydiHazıra kondular hanımlar,yiyip içsinler bakalımBen şimdi gider onların hepsini de ahıra sokmasını bilirimBuse de dahil olmak üzere"


Tekrar boz atına atlayıp, konağa doğru atını dört nala koşturmaya başladıToz,yine arkasında bulut gibi yükseliyordu






Ayhan Sarıkaya

Alıntı Yaparak Cevapla