Konu
:
Ağlayan Ve Ağlatan Ekmek
Yalnız Mesajı Göster
Ağlayan Ve Ağlatan Ekmek
07-11-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Ağlayan Ve Ağlatan Ekmek
Ağlayan ve Ağlatan Ekmek - Yaşam Hikayeleri
İnsanoğlu çoğu kere içinde bulunduğu nimetlerin farkına varmaz
Bilhassa elde çokça mevcut olan nimetler hususunda zaman zaman vurdumduymaz hâle düşer
Onları hoyratça kullanır
Hattâ sorumsuzca israf eder
Mahşerdeki hesabını zorlaştıracak davranışlar sergiler
Oysa onların bize verilen bütün nimetlerin her biri o kadar değerlidir ki
Meselâ bir kuru ekmeğe kimse dönüp bakmaz fakat bir de ona ihtiyacı olanlara sorun
Aslında o ekmeği rahat bulanlar da ona muhtaç ancak bu ihtiyaçlarını giderirken zorluk çekmedikleri için değerini fark etmiyorlar
Lâkin üzerimizdeki sayısız nimetleri fark etmemizi ve daima O’na şükür hâlinde olmamızı emrediyor
Bu ilâhî emri yerine getirebilmek için her nimetin öncelikle değerini ve hesabını idrak etmemiz şart
Bu gerçeği bana her zaman hatırlatan yaşadığım bir hâdise var
Onu hiç unutmam:
Bir akşam vaktiydi
Annem dışarıdan eve gelmişti
Bir yandan mantosunu çıkarıyordu bir yandan da için için ağlıyordu
Sordum:
“–Niye ağlıyorsun anne?”
Ağlamaya devam ederek:
“–Kardeşingilden geliyorum
” dedi
Tekrar sordum
Daha fazla ağlamaya başladı
Sonra hıçkırıklara boğuldu
İyice merak ettim
Acaba başına bir şey mi gelmişti
Soruyor cevap alamıyordum
Bir müddet sonra yüzünü-gözünü silip anlatmaya başladı:
“–Nasıl ağlamayayım oğlum! Gelirken yol kenarındaki çöpte hiç yenmeden atılmış bir ekmek gördüm
İçim acıdı
Hemen onu oradan çıkardım
Belki bir kuş filân yer diye bahçeye ufaladım
Bu sebeple ağlıyorum
”
Ben yine bir şey anlayamadım
Bu sebepten bu kadar çok ağlamaya o an için bir mânâ veremedim
Dedim ki:
“–Anne hiç bunun için bu kadar ağlanır mı?”
Annem bana acı acı baktı
Hayıflanarak:
“–O ekmeği atan gibi sen de bilmiyorsun oğlum!” dedi
Derin bir iç çekerek sözlerine devam etti:
“–Yaşayan bilir
Bir lokma ekmeğin değerini onun yokluğunu çeken anlar
Biz bu yokluğu yaşadık gördük oğlum
Antep Harbi’nde ben 14 yaşında bir kızdım
Evimizde hiç yiyecek yoktu
O yokluk içinde geçinmeye çalışırdık
Amcam da harpteydi
Ona günde bir ekmek veriyorlardı
O da ekmeğin hepsini yemiyor bizim durumumuzu bildiği için çantasına koyup eve getiriyordu
Hava karardıktan sonra eve gelirdi
Biz 24 saat hep o vakti beklerdik
Amcamın getirdiği yarım ekmek gelince kapışarak yerdik
Mevsimlerden sonbahardı
Bir gün baktım ki annem asma yaprağı sıyırıyordu
Sonra ağzına atıp çiğniyor ardından da bırakıyordu
Merakla sordum:
«–Anne ne yapıyorsun?»
Titrek sesiyle dedi ki:
«–Yok bir şey kızım
»
Israr ettim
Mecbur açıkladı:
«–Karnımı kandırmaya çalışıyorum
Çok acıktım
»
«–Anne akşam sen bizimle ekmek yemedin mi?» dedim
Gerçeği söylemek zorunda kalmanın mahcubiyetiyle kekeledi:
«–Hayır kızım ben akşam amcanın getirdiği yarım ekmeği size dağıttım kendim yemedim
»”
Annem annesinin bu hâtırasını naklettikten sonra yine ağlamaklı oldu
Derin bir iç çekerek:
“–Şimdi böyle bir hayat içinde yaşamış bir kimse olarak çöpte hiç el sürülmemiş bir ekmek görüp de nasıl ağlamayayım? Sen benim yaşadıklarımı yaşasan ağlamaz mıydın?” dedi
Bu sözler rûhuma işledi
Meğer annem çöpte ağlayan bir ekmek sebebiyle demek ne kadar haklı bir sebeple ağlıyormuş
Ben ekmeğin olmadığı zamanı görmedim ama anamın gözlerinin nasıl dolduğunu gördüm
Bana çok hizmet eden özü doğru sözü doğru fedakâr cefakâr vefakâr anamın o günkü hıçkıra hıçkıra hüngür hüngür ağlaması hayatım boyunca gözümün önüne geliyor
Ne vakit zamane gençlerinin; «Ekmeğin içini ben yemem
» deyip de onu atması hattâ kaşığını ve çatalını silip de çöpe fırlatması gibi acı davranışlarına rastlasam veya buna benzer hâllerini duysam içim ürperir
Annemin yaşlı gözleri gelir hatırıma
Ben de için için ağlamaya başlarım
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul