07-11-2012
|
#1
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bu Sevdanın Ateşi
Hep ertelenen bir an, hiç yaşanmamaya mahkumdur
Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır
Mevsimleri sayarsak, ömür baharsız tükenir gider
Sevdiğinizi bulmak ya da bulduğumuzu sevmek tercihi en zor olan iki seçenektir bu sınavda 
Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde,
sebepsiz mi coşkun bir denizde maviye hasretliğimiz?
Ufukta görünen o ki, mutluluk tek kişiliktir aslında
Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun
Aşkın da sevdiğin kadar büyüktür
Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya
Hasretle beklenen gelmez hiçbir zaman, o hasreti yalnız tüketirsin
Karşılık bulmuyorsa sevda, umut değil, kendini hükümdar sanan köleler üretir, dönemezsin
Ama boşa geçmemiştir dolan vakit Heba olan şiirlerin de değildir
Türkülerin diliyle yas tuttuğun geceler, sırdaşlığını hiç terk etmez
Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri yeniden açar, o gül solarken
Ayrılanlar yıllar geçse de üstünden, hep aynı acıyı çeker
Ama yollar hiç bitmez
Sonuna geldiğin, zannettiğin yerler birer duraktır aslında
Ve sen yolculuğunu gönüllü olarak bitirmişsindir o durakta
Güneş hep geç kalırmış gibi gelir, sen bir havada mevsimlecaktır belki
Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi, yüreğini teselli etmek de sana düşer
Her şeye rağmen ürkütmesin seni bu sevdanın ateşi Her yangın önce başladığı yeri yakar
Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde, yıllar geçse de senin adın yazar
Ve bil ki sevdiğim, uslanmaz ruhum yaşadıkça seni sever, seni sevdikçe yaşar  
|
|
|
|