Konu
:
İdeallerimin Yıkılış Öyküsü
Yalnız Mesajı Göster
İdeallerimin Yıkılış Öyküsü
07-11-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
İdeallerimin Yıkılış Öyküsü
İDEALLERİMİN YIKILIŞ ÖYKÜSÜ
Öğrenci sıralarını halledemedik
Ödenek yok
Kız öğrencilerin durumuna gelince
Bırakın öylece kalsın
Siz gelenlere ders verin yeter
Sizin boyunuzu aşar bu sorunlar
Yıllar öncesine gittim yine
Ne kadar mı?
Anlatayım
Bir bebeğiniz oldu
Mutlusunuz
Her şeyiniz yani
Zaman geldi
Büyüdü
Ana okuluna götürdünüz ellerinden tutarak
Her sözcüğü telaffuz edişinde havalara uçtunuz
Renkleri öğrettiniz
Hatta komşunun yanında özel olarak renkleri sordunuz ona
Onun bir ‘maşallah’ını duymak için
İlkokula başladı ve ortaokul yılları geldi ardından
Lise bir çırpıda bitti
Ara-sıra solmalarını izlediniz
Kendi kendine konuşmaları oldu
Gizli kaçmaları bir şeylerden
Ajandasının ara sayfalarında şiir denemeleri
En sevdiği yemeği yiyemedi bir aralar
Sonra üniversiteli oldu o küçücük bebek
Okudu
Okudu
Doktor oldu belki
Ya da mühendis
Onları olamasa bile
İyi bir insan oldu içinde bulunduğu topluma
Gerçi bu zamanda ‘iyi insan’ olmanın ölçülerinde, alınan diplomalar baz alınıyorsa da
Siz bakmayın onlara
İyiler sonunda kazanır mutlaka
İşte bir bebeğin
Doktor
Mühendis
Ya da iyi bir insan olana kadar geçen süre var ya
O kadar yıl önceleri
Öğretmenlikte ikinci yılımızdı
Ahmet’in ve benim
Görev yerimiz ise
Urfa ili Birecik ilçesi Kural Köyü
İki sınıflı bir okuldu
Ama yeterli mobilya yoktu lokalin birinde
Bunun için de kullanamıyorduk o lokali
Yani mobilya dediysem öğrenci sıraları demek istedim
Ahmet ve ben azimli öğretmenlerdik
Buna bir çözüm bulmamız gerekiyordu
Dilekçe dosyalarımızı çıkardık
Öğretmen okulu yıllarımızda dilekçe örnekleri hazırlamıştık
Hangi durumlarda
Nerelere
Hangi kurumlara
Nasıl dilekçe yazılır
Nelere dikkat edilir dilekçe yazarken
Hatta birer örnekleri ile beraber
Biz de, öğrenci sıralarımızın yetersizliği nedeniyle
İki sınıftan birisini kullanamadığımızı bildirmiştik Milli Eğitim’e
Dilekçeyi gayet güzel yazmıştık
Cevap bekliyorduk
Ya da kamyonlarla sıraların gelmesini
Her kamyon geçişinde okulun önüne çıkardık
Belki gelmiştir diye
Aylarca bekledik
Gelmedi
Ne bir cevap geldi hükümetten
Ne de sıralar
Çift öğretim yapmaya başlamıştık okul yılı başında zaten
Görev taksimi yapmıştık Ahmet’le
Sabahları o kullanacaktı sınıfı
Öğleden sonraları ben
Kullandığımız sınıfın pencelerinde bazı camlar kırıktı
Sonbahar sıcaklarında pek aldırmamıştık buna
Ama kış soğukları başladığında
Biz de bu camların takılmasına karar vermiştik
En iyi çözüm olarak diğer sınıfın pencere camlarını söküp
Bizim sınıfın pencerelerine takmak olacaktı
Bunu da ben yaptım
Ama nasıl
3-4 tane sağlam cam söküp
Ancak 1-2 tanesini yerine takabildim
İlk olarak o zaman bu konularda ne kadar beceriksiz olduğumu anlamıştım
O eski Eğitim Enstitüleri gelmişti aklıma
O kendi okullarını kendileri yapan öğretmenler
Ya da yapılmasına öncülük yapan öğretmenler
Kendimi onlarla karşılaştırdığımda
Ancak onlara malzeme taşıyabilirdim
Gerçi onlar bu konularda eğitilmişlerdi
Örneğin
Öğretmen okulunda tarım derslerimiz vardı bizim
Biz o dersleri sınıfta yapardık
İşte
Şeker pancarı nasıl sökülür
Bel nasıl tutulur
Ya da şekerpancarı nasıl çapalanır
Biz onları teorik olarak, sıcacık, kaloriferli sınflarda öğrenmiştik
Ama o insanlar
Çapaları alıp şekerpancarı dibi çapalamaya gitmişlerdi
Ya da
Yağmurlu da olsa havalar
Pancar sökmeye
Aramızdaki fark bu idi
Ama ta Atatürk zamanında bile
Buna itiraz edilmişti
Yani Köy Enstitülerine
Birileri, Türk halkının aydınlanacağından ve kendi düzenlerinin bozulacağından endişeleniyorlardı
Hatta kız çocuklarının okumasını istemeyen kafalar vardı memlekette
Biz Kural köyünde anlamıştık bunu
Öğrenci listelerine baktığımızda
Kız öğrencilerin mevcudu, genelin yüzde onu bile yoktu
Bunlar ise
Ya orada çalışan memurların ya da köyün ileri gelenlerinin çocukları idi
Zenginlerin
Ağanın
Dersten çıkıp mahalle bakkalına doğru yürüdüğümüz günlerde
Okul çağında olan kız çocuklarını görürdük
Ya sokak aralarında oynarlar
Ya da annelerine yardım ederlerdi
Niçin gelmediklerini araştırır
Komik sebeplerle karşılaşırdık
Örneğin:
Okur-yazarlığı olmasın ki
Büyüdüğünde sevgilisine aşk mektubu yazarak namusunu kirletmesin
Namus bu kadar ayağa mı düşmüştü
Okur yazarlıkla kirlenecek kadar
Kız çocuklarının bu devamsızlık işlerini muhtarla konuştuk
Muhtar bize tek şey dedi:
‘ Hocam sizler garipsiniz (yabancı), bunlarla uğraşmayın’
O zaman cinler tepeme çıkmış
Babam yaşındaki muhtara ağzıma geleni söylemiştim
Biz daha sonraları Milli Eğitim’e bildirdik durumu
O kırmızı dosyalarımızdan çıkardığımız örnek dilekçelerden yararlandık elbette
İnanır mısınız oradan da bir cevap alamadık
Cevap alamayınca
Milli Eğitim Müdüründen randevu talebinde bulunduk
Görüştük
Müdür bizim dilekçelerimizi çıkardı
Şunları söyledi:
Öğrenci sıralarını halledemedik
Ödenek yok
Kız öğrencilerin durumuna gelince
Bırakın öylece kalsın
Siz gelenlere ders verin yeter
Sizin boyunuzu aşar bu sorunlar
Zaten bu yıldan sonra, kendi illerinize tayininiz çıkar
Doğu hizmetiniz de böylece sona erer
O kadar sorun yapmayın
Hükümet binasından çıktık
Acılı Adana kebap yiyecektik
Yanında da bol salata ve buzlu ayran
Yiyemedik
Birer şişe soğuk su aldık
Oturduk bir kenara içtik
Ağzımızı bıçak açmıyordu
Öğretmenliğimizin 2
yılında
21’li yaşlarda
İlk darbeyi almıştık
Şunun bilincinde olmalı insan
Concorcet der ki:
Filozofların aydınlatamadığı toplumları şarlatanlar aydınlatır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul