07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hayat Ve Ben
Otuz beşime bastım geçen hafta  
İlk yarı bitti: Hayat: 1 - Ben: 0! 
Ama belliydi böyle olacağı…
Nicedir başlamıştı belirtiler:
Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" diye seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin…
Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü,
Baktım; lise fotoğraflarım sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış
Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş, seyahat ve aşk yerine  
Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini kısar olmuşum, içimdeki uçurtmanın ipini çekercesine  
Bizim zamanımızda diye başlayan nutuklar atmaya başlamışım mezuniyet törenlerinde,
-Hayret daha dün değil miydi benimkisi?-
Yıllar yılı dudak büktüğüm "ölümden sonra hayat" masallarına kulak kabartmaya başlamışım gizliden gizliye  
İple çektiğim Haziranlara sırt çevirmişim…
Yaşamın orta sahasına girmişim, irkilmişim  
Ruhumun ikizleri yine çekiştiriyorlar kollarımdan;
Biri, "Daha ne gördün ki" diyor yüzünde papatyalarla, “Asıl şimdi başlıyor hayat!  Bundan sonrası rahat! "
Lakin "Buydu görüp göreceğin" diye efkarlanıyor öteki  “İkinci yarı geçer hızla, yaşlanırsın zamanla”  
Yaşı genç olanlar 35'e uzak durduklarını sanarak "Sahi oldu mu o kadar? Hiç göstermiyorsun" tesellisindeler
35'le çoktan tanış olanlarsa "Hayata hoş geldin" pankartlarıyla karşılamadalar  
İlk yarı sadece bir ısınmaymış meğer: Asıl ikinci yarıda anlaşılırmış tadı, hayatın  kavganın  aşkın  
Bense şaşkın  devre arası bilançolarındayım
Son dönemde kim bilir kaç kez eski anıları yaralı ele geçirdim, belleğimin derinliklerinde? 
Kim bilir kaç kez kendime yakalandım, kendimden kaçarken? 
Ve sustum vicdan sorgularında  
Aksisedamla bile dertleşmedim Meğer ne yaman serüvenmiş hayat? Bazen yediveren gülleri gibi bereketli  
Sanki hayat değil, Körfez Krizi mübarek: Bir koyup, beş alıyorsun  
Yaşıyor, seviyor ve seviliyorsun  Bazense kıtlıktan kırılıyor ortalık, şaşıp kalıyorsun  
Oysa -herkes bilmezden gelse de- skoru belli oyunun:
30'larda dedeni ve nineni kaybediyorsun, 40'larda anneni ve babanı  Ve 70'lerde kendini  
Şimdi devre arası, yolun yarısı  
Bugüne dek ancak tanıştık hayatla  Ben ona kendimi tanıttım, O bana kendini  
Göğsüme madalya gibi dizdim hatalarımı  
Zaferlerim onlar benim, olgunluğumun yapıtaşları  
Ve derin bir yara gibi sakladım başarılarımı  
Asansör çıkarken yukarı, dönüp bakmadım bile aşağı  
Dönmesin diye başım  
Ben istikballe arkadaşım  
Ne var ki her şey yarım  
Hayat da yarım, sevdalar da  
Daha diyeti ödenmedi sevinçlerin  
İhanetlerin hesabı sorulmadı  
Nazım'ın dediği gibi, "Kopardım portakalı dalından ama, kabuğu soyulmadı, sevdalara doyulmadı  "
"Doydum diyen görmedim ki ben zaten  "
Lakin gel de zamana anlat bunu  
Sahi nedir bu telaş, bu kin? Sanki ölüye can yetiştireceksin  
Baktım ikinci yarı kapıda  ve hayatın ceza sahası yakın  
Doldurdum bir kara kutuya 35 yılın hesabını
Acılar, sancılar bir çekmecede, sevdalar diğerinde  
Bir yerde hüzünler ve korkular, bir üstte sevinçler ve zaferler  
Kat kat, dizi dizi dizdim kullanılmış takvimlerimi,
Sabırla kapattım kutuyu, sevgiyle mühürledim ağzını  
İlk yarı bilançom o benim: Yangında ilk kurtarılacak  Kazada ilk açılacak  
Yarımlar tam olduğunda kara kutuyu açıp bakanlar teşhis koyacaklar halime  
"Çok mutlu olmuş, fazla yüksekten uçmuş zavallı" diyecekler
Ya da,
"Sebepsiz alçalmış  Bile bile vurmuş kendini dağlara! "
Fakat kara kutu ancak bir kısmını söyleyecek hikayenin  
Kalanı benimle gelecek  
Dağların yamaçlarına savuracağım en mahrem hatalarımı  
Reyhanlar saklayacak sırlarımı  
Skoru bir tek Ege'nin suları bilecek  
Denize kavuşabilirse eğer içimdeki nehir  
HAYAT: 0 - BEN: 1
Can Dündar
|
|
|