07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ekim Düşünceleri
Sırtıma kazak alınca, anladım ki yaz bitti
Kısa bir sonbahar Sonra kış
"Kış'ın orman yanmaz" diye düşünüp avunuyorum
Bilir misiniz ?
"Kurumuş dallar, sarı yapraklar "
İşte biz bu şarkılarla büyüdük
Niye kurumuş dallar, hiç düşünmedik, nedendir sarı yapraklar, hiç bilemedik Ezberle dediler,
Tıpkı "baltalar elimizde" gibi  Hani var ya "uzun ip belimizde, biz gideriz ormana, hep ormana "
Allah Allah Niye baltalar elimizdeydi, uzun ipin ne işi vardı belimizde  Hiç sormadık Niçin giderdik biz hep ormana, hep ormana? Öğrenemedik
Çocukluk işte  Kurumuş dallar ve baltayla kesilen ağaçlar, müzik derslerinde bilinçaltımıza yerleşen ilk cinayetlermiş meğer
Okullara bu şarkıları kimin ve niçin tavsiye ettiği, ancak büyüyünce kafama takıldı Yüreğime bir şüphe bile düştü Yıllardır orman yangınlarını işte bu duygular içinde izledim
Her yaz kahroldum
Şimdi baltalar demode oldu Toplu imha için yangın metodu gelişti
Acaba diyorum, Bodrum'u, Marmaris'i, Çeşme'yi yakan bu yangıncılar, bizimle aynı sınıflarda mı okudu? Nedir bu ağaç düşmanlığı? Acaba ilham kaynağımız o şarkılar mı? Bu engin müzik terbiyesinin ilk mimarları kimdir yarabbi?
10 yılda 15 milyon genç yetiştirmekten daha zor bir iş bu
Günler kısaldı
Daha da kısalacak
Kışın orman yangını olmaz Anladık
Ne fayda? Bu yazki yanıklar, iskân'a açılırken, gelecek yazki yanıklar, yine yüreğimize saplanacak Öbür yıl, aynı film
Yazdan kulağımda son kalan seda, Bakanlardan birinin "trenlere taş atmayın" diyerek çocukları uyarmasıdır
Ağaç kesen, dal kıran, yaprak kurutan, parkta kanape parçalayan nesillerden gayrı, şimdi de trenlere taş atan çocuklar, 80 yıllık eğitim sisteminin aynasıdır
Rauf Tamer
|
|
|