07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kör Köleler
''Hayat böyle bir şey işte'' diyordu şiir  
İnsan, kendi sorunlarıyla baş edebilir ve kararlarını kendi uygulayabilirse, kendini daha güçlü hisseder Ve hayat bize bu fırsatı daima sunmuştur Asıl olan bu fırsatı değerlendirebilmektir İnsanların yaşamı tesadüfler sonucu oluşmaz çünkü, insanların yaşamı onların davranışlarının yansımasından başka birşey değildir  
Bir Kartal Masalı'nı duydunuz mu hiç? 
''Bir zamanlar, büyük bir dağın tepesinde bir kartal yuva yapmış Bir süre sonra kartalın, dört adet yumurtası olmuş
Yumurtalar henüz kuluçka dönemlerindeyken dağda bir deprem olmuş Kartalın yuvasındaki dört yumurtadan biri, depremin
şiddetiyle yuvadan düşüp, dağın tepesinden yuvarlana yuvarlana vadideki bir çiftliğe dek ulaşmış Bu çiftlik, bir tavuk
çiftliğiymiş Çiftlikteki tavuklar, kendi yumurtalarına pek benzemeyen bu değişik ve biraz da büyük yumurtayı sahiplenmek
istemişler Yaşlı bir tavuk, yumurtayı koruması altına almış ve öteki yumurtalardan çıkacak yavrulardan ayırmaksızın
büyütmeye karar vermiş
Günü dolup, zaman geldiğinde yumurtanın içindeki kartal yavrusu kabuğunu kırmış ve dünyaya gelmiş
Bir tavuk çiftliğinde bulunduğunu ve kendisinin de çevresindeki yüzlerce tavuğun arasında olduğunu görünce, kendini de
tavuk sanmış ve çiftlikteki tavuklarla birlikte, oda bir tavuk gibi büyümeye başlamış
Zaman zaman içinden;
- “Ben çevremdeki tavuklara benzemiyorum  acaba ben kimim? “diye soruyormuş
Ama, bu kuşkusunu bir türlü dile getiremiyormuş Ne de olsa o da bir tavukmuş ve tavuk olduğunu da bilmeli, kabul etmeliymiş
Bir gün çiftlikte öteki tavuklarla birlikte oyun oynarken, yukarılardan birkaç kartalın özgürce uçtuklarını görmüş
Kendini tutamamış, yüreğinde bir anda oluşan coşkuyla haykırmış:
- “Aman Allah’ım, ne kadar güzel uçuyorlar Bende onlar gibi uçmak istiyorum  ”
Tavuklar, onun bu sözlerine hep birlikte gülmüşler
- “Vazgeç düş kurmaktan,sen bir tavuksun ve şunu asla aklından çıkarma; tavuklar kartallar gibi uçamazlar ”
Küçük kartal, o günden sonra hemen her gün gökyüzüne bakıyor ve yukarılarda uçan kartal arıyormuş gözleriyle  
Ama,küçük kartal, çevresindeki tavukların o sözlerinden öylesine etkilenmiş ki  
sonunda bir kartal gibi göklerde özgürce kanat açmak düşünden vazgeçmiş ve yaşamını bir tavuk gibi sürdürmeyi kabul etmiş
Ve bir tavuk gibi sürdürdüğü yaşamının sonunda bir tavuk gibi ölmüş ''
İnsan kendini tanımalıdır  Bu en büyük zorunluluğudur Kendini ve ekseni etrafında dönen dünyayı  İnsan ilişkileri de en az insanın kendisini tanıması kadar önemlidir Sevgi esnekliği kabul etse dahi saygı da mecburiyet olduğunu unutmadan tabii…
Empatik yaklaşımlarla diğer insanların duygu ve düşüncelerine saygı duymak zor olmasa gerek  Yüzyılın en büyük sorunlarından biri olan güvensizlik sorunu, insanın kendine uzaklığıyla gün ışığına çıkar Asabiyetten titreyen bir kişilik içerisinde saldırgan tutumlar, etrafındaki insanları birer tehlike gibi görerek kendince korunma yöntemleri geliştirmek vs  
İyilikleri bile dakik ve planlı olan bu insanların, iyi olma, ahlaklı ve örnek insan olma günleri vardır Ve bu günler çok cabuk biter Bu tür insanlar tutamadıkları dilleri ve hırslarının esareti ile dünyayı hem kendilerine hem de yakınlarındaki insanlara cehennem haline getirirler
Yaşamak,sevmek,öğrenmek,öğretmek onlar için sonsuz bir ızdıraptır  Kendi içlerine gömüldükçe nefret tohumları daha fazla kök salar toprağa  Zamanı yönettiklerini düşünürler, oysa zamanın elinde küçük birer zavallıdırlar  Ölmek ve yaşamak arası muallaktır işte bu  Elsa Triolet’in yakalandığı bencillik hastalığına yakalanmışlardır Herkes beni sevsin isterler, oysa ne güzel demiştir Nazım Hikmet;
“Yani sen elmayı seviyorsun diye,
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık,
Yahut hiç sevmeseydi,
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?”
Başkalarının acılarından haz alır bu insanlar Ne pahasına olursa olsun karşısındakine zarar vermek, yaralamak adına kör olurlar yaşadıkları dünyaya karşı Göremezler Gözleri kördür Duyamazlar Kulakları sağırdır  Konuşamazlar Dilleri lâl  
Çünkü onlar yaşamak için değil adeta benliklerini kin için doyurmuşlardır Herşey sorundur  Aynı hataları hep aynı bahanelerle tekrarlarlar ama onlara göre hep siz hatalısınızdır  Düşünmezler hiç herkesin birgün o musalla taşına uzanacağını  
Hep bir intikam havası  Hep bir savaş  Barış sadece ütopik bir söylemdir  Bilmezler  
Kendini bilmeyen insanlar için ise tarihin kuralları işler  Kendi kendini öldürür düşünceleri Kör birer köle olurlar dürüstler için
Gözü gönlü kin dolu bu kör köleler insanlık tarihinin en utanç verici neslidir  
Ve hâlâ hayattadırlar  Ne yazık ki!  
Deniz Heval Türkyılmaz
|
|
|