Konu
:
Mavi İçinde Bir Mavi Bilmece
Yalnız Mesajı Göster
Mavi İçinde Bir Mavi Bilmece
07-11-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mavi İçinde Bir Mavi Bilmece
Sabah güneşi yüzünü gıdıklamaya başlamıştı yine Angela’nın
Sol yanına dönüp uyumayı küçüklüğünden beri severdi
Çünkü yatmadan önce tuttuğu bütün dilekler o sol yanına kıvrıldığında gerçekleşirdi
Açık pencereden içeri giren rüzgar odanın mavi duvarlarını adımladıktan sonra hafifçe Angela’ya uzanıyor sarı saçlarını kıpırdatıyordu
Ölümden korkmayan bir sivrisinek perdenin açılacağı anı beklemekle meşgulken güzel yüzlü kurbanının gülümsemesini anlayamıyordu
Oysa Angela o anda rüyasında gökyüzünü seyre dalmıştı
Belli belirsiz uçan bir şey havada süzülüyordu
Uçak mıydı yoksa bir kuş muydu tam kestiremiyordu; ama yüzündeki tebessüm sivrisineği kızdırmaya başlamıştı
Tam o sırada rüzgar aniden perdeyi sertçe dalgalandırdı
Çıkan ses ve yüzüne düşen yoğun ışık onu uyandırmaya yetmişti
Gözlerini kısa bir süre açtı; sonra tekrar kapattı
Odadaki kokuyu derinlerine çekti
Biraz deniz biraz keçi biraz da kekik kokuyordu
Rüyasında da bu kokuları hissettiğini düşündü o an
Güldü bu düşünceye
Rüyasının sonunu göstermeyen güneşe bakmaya çalıştı
Niye bir sabah da kalkmayı unutmuyordu? Ya da neden kendisi gibi esnemiyordu?
Doğruldu yerinden ve koyu maviliğe gitti yeşil gözleri
Sonunu getiremediği deniz bir yanda üzerinde yaşadığı ada bir yanda
Çoğu zaman olduğu gibi Tanrı’nın kaleminden çıkan bir noktanın üzerinde yaşamak zorunda olduğu gerçeği sabahın kutsal huzurunu silivermişti yine
Bu sinsi acıyı hak ediyor muydu? Büyük ve bembeyaz bir kağıt üzerinde bir nokta vardı ama; kağıtta başka noktalar belki harfler belki de lekeler varken neden kendisi o kahrolası noktadaydı
Bu cevapsız soruyu çok fazla düşünmüştü; oysa kendisini bekleyen işleri de düşünmeliydi
Hemen kahvaltısını yapmalı; sonra keçileri sağmalı; taş fırını yakıp akşamdan hazırladığı hamurları pişirmeliydi
Yaşlı babasıyla yaşamı sırtlamak on sekizindeki bir kız için gerçekten zordu
Bazen babasının teknesinde ağları atar ve toplardı keçileri otlatmaya çıkarırdı
Angela’nın en çok sevdiği işlerden biriydi bu
Keçiler adanın en yüksek tepesindeki gür harmanda otlamaktan hoşlanıyordu
Bu arada kendisi de güneşin batışını kutsar uçsuz bucaksız denizi seyrederken geçen gemileri saymaktan çok hoşlanırdı
Arada sırada babasının teknesiyle komşu adalara balık satmaya gider karşılığında eve erzak alırdı
Küçük gezilerinde tanıştığı insanlarla konuşurdu eve geldiğinde maceralarını babasıyla paylaşırdı
Pazar günleri ayin saatini büyük bir merakla beklerdi
Adada yaşayan elli bir nüfustan kendi yaşıtlarını özellikle de erkekleri bir arada görebildiği tek yer kiliseydi
Kızcağızın o kadar az kısmeti vardı ki
Zaten adadaki genç erkekler için fazlaca şişmandı
Kendisi gibi tombul kendine uygun gördüğü yakışıklı tek kahraman adadaki fenerin tam tepesinde yaşar fenerin kontrolü ve bakımı için para alırdı devletten
Hem yukarıda hem de paralıydı
Angela için o belki bu yüzden çekiciydi
Fakat ismini kilosunu hatta yüzünü bile bilmediği birileri için yüreğini boş bırakmayı seviyordu
Rodos’ a balık satmaya gittiği bir gün tanışacağı bir delikanlı kendisini yaşadığı noktadan alıp başka bir hayata götürebilirdi
O hep başka bir hayat peşindeyken gemileri kıskanmakla yetinirdi
Günün birinde oradan geçen bir gemiye binip görmediği bilmediği keçi kokmayan bir dünyaya seyahat etmeyi o kadar arzuluyordu ki
Aslında kendisini özgürlüğe taşıyacak gemiyi çoktan seçmişti
Bir keresinde adanın tepesinde sırt üstü yere uzanmış seyrederken bulutları gökyüzünden daha koyu bir mavilik fark etti
Gözlerini tekrar tekrar maviliğe odakladı
Fakat bir türlü algılayamıyordu havada uçan şeyi
Mavi içinde bir maviydi bilmecenin adı
Uçak mıydı yoksa anneannesinin masallarındaki mavi kuş muydu tam kestiremiyordu
Aradan birkaç saniye geçti ve mavi cisim köşeli bir hal aldı hemen ardından uzunca bir kuyruk
Gördüğü şeyin bir uçurtma olduğuna adı gibi emindi şimdi ama şöyle bir çevresine bakındığında kimseleri göremedi
Angela uçurtmanın ucundaki ipi büyük bir sabır ve merakla takip etti
Kocaman bir gemi vardı sonunda
Geminin kıç tarafındauçurtmayı kontrol etmeye çalışan bir gölge fark etti ardından
Hemen ayağa kalktı; hayallerini kızgınlıklarını sıkışmışlığını içinde birbirine dolaşmış ne varsa hepsini boğazında topladı; hayatında ilk ve son olarak bu denli yüksek bir sesle nefesinin tükendiği yere kadar bağırdı: “Heeeeeeeyy!” Yeniden toparlandı; bu sefer ellerini gemideki gölgeyi sarsmak istercesine sallayarak bağırıyordu
Özgürlük ona hiç bu an kadar yakın –belki de uzak- olmamıştı
Yere düşüverdi sonra
Tıpkı yorgun geçen bir günün ardından yatağına düşüşü gibi süzülmüştü aşağı doğru
Çok yorgun olmaktan sıkılmamış mıydı? Uzaklaşmakta olan uçurtmaya doğru küfrederken gözleri bir yandan tırnaklarıyla deşiyordu toprağı
Mavi uçurtma küçüldü küçüldü ve kayboldu
Geride geminin bacasından çıkan siyah çürük bir çığlık kaldı
Angela o günden sonra tepeye daha sık gelir oldu
Gökyüzünü güneşin batışını denizi gemileri seyretmeye devam etti
Sol yanına dönüp uyumaktansa hiç vazgeçmedi
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul