Prof. Dr. Sinsi
|
Sevdama Mektup 5
Sevdama Mektup 5 Hikayesi - Mektup Hikayeleri - Emine Uysal Yazıları
Sevdam, sana yazdığım son mektubu, çok kederli yazmıştım Bir anda kendimi tarifi imkânsız bir boşluğun içinde buluvermiştim ne olduğumu anlamadan Neden öyle hissettiğimi anlayamıyorum Bana ne olmuştu da o şekilde düşünmüş, kahrolmuştum Oysa, kendi sıkıntılarımla, seni üzmek istemem Sen benim için dünyaya bedelsin Saçından bir tel düşse, ağzından bir diş eksilse, otobanda yolunu şaşırsan, senden fazla ben üzülür, yanarım Sana bir şey olmasına asla tahammül edemem
Dün gece, başımı ellerimin arasına alıp uzun uzun düşündüm de, dünya mı yozlaştı, yoksa yozlaşan bizler miyiz? Ben eskiden, en küçük bir olaya ağlar, üzülürdüm Küçük kırgınlıklar, yüreğimde derin yaralar açar, günlerce ağlardım Başım ağrırdı geceler boyu
Dikkat ediyorum da etrafımda ve dünyada gelişen olaylar, beni daha az yaralıyor artık Ya da, yaralanmaktan yüreğim kevgire döndüğü için mi öyle hissediyorum bilmem ki Gözümde yaş bittimi ki, daha az ağlıyorum artık
Her şeyin yozlaştığı gibi, arkadaşlıklar ve sevdalar da yozlaşmış gibi geliyor bana Tabiî ki, bizim aşkımızı aynı kefeye koymuyorum Sen ki, dünya tatlısı bir insansın Hep öyle kal benim yüreğimde Sen ki, emeline ulaşmak için, günahsız bir yüreği basamak yaparak çiğneyip geçemeyecek kadar asilsin Sen ki, bir yürekten uzaklaşmak için, başka bir yüreği kullanıp, harcayacak kadar kalleş, hiç değilsin!
Olamazsın da! Çünkü sen, benim aşkımsın! Ebediyete kadar da öyle kalacaksın yüreğimde Hani seninle pikniğe gitmiştik bir gün, hatırlıyor musun ? Sevgimizin verdiği güçle, hiç yorulmadan tırmanmıştık dağı patikalardan; en zirvesine kadar Hani kaynağından fışkıran pınarın başına oturmuştuk da ben ayaklarımı buz gibi akan suda sallarken, sen bana ne demiştin ki, pınarı göstererek; “sevdam, şu pınar gibi, kaynağından doğan ırmaklara benzer sevdalar Küçük bir ırmaktır, ilk çıktığında yürekten Irmaklar yavaş yavaş büyür dereleri, dereler büyür, nehirleri oluşturur İşte sevdam, senin kalbindeki sevgi nehre dönüşmüş durumda; korkarım ki önüne çıkanı yıkıp geçecek Engel tanımayacaksın sen Bu sevdanın altında kalıp ezilmekten korkuyorum ben ”
Bana bunları demiştin hatırlıyor musun? Oysa, bilemezdin, benim yüreğimin kocaman bir baraj olup, dertleri, kederleri kendi içimde hapsedip, iyilikleri, güzellikleri senin için dilediğimi Oysa ırmak kaynağından çıkarken, en temiz halde olduğunu da biliyordun Hiçbir ırmak kendi kendine kirlenmiyor sevdam Kirlenmiyor! Dışarıdan içine atılan pisliklerle kirlenip çamurlaşıyor Sevdalarda böyle… Ben sana öyle güveniyorum ki, sen benim etrafımda çit olup koruyacaksın tüm pisliklerden; hiçbir balçığa bulaşmayacak tenim sayende
Sevdam! Benim yüreğim, her ne kadar, yıpranmış, yaşlanmış olsa da dünyadaki yozlaşan arkadaşlıklara ayak uyduramıyor artık
Belki daha az ağlıyorum, belki daha az hissediyorum acıları içimde; fakat bedenim öyle demiyor Yükselen şekerim ve tansiyonum sinyal veriyor Yeter bu kadar rezalet, yeter bu kadar aymazlık diye bangır bangır bağırıyor adeta!
Hele, ikiyüzlü sevdaları hiç anlamıyorum! Anlamayacağım da! Sevgi nedir, aşk nedir sence? Sen ne diyeceksin bilemem ama bana göre aşk; âşık bir kadının gözleri kadar parlak ve ışıltılı olmalıdır O gözlere baktığın zaman, kendini görmelisin içinde ve bir kez daha âşık olmalısın sevdiğine
Parlak bir mermer kadar pürüzsüz olmalıdır; ama kaypak olmamalıdır Günahsız bir bebek kadar masum ve saf olmalıdır; ama savsak olmamalıdır Sevgi, aşk dendiği vakit, akan sular durup saygı duymalıdır
Yürekler yoktan yere kirletilmemeli, paslı çivilerle delik deşik edilmemelidir Daha ne desem bilmiyorum ki sevdam! Bu dediklerim yapılsa, dünyada aşk, sevgi zirve yapar, kin ve düşmanlık kalmaz sanırım
İşte benim sana duyduğum aşk bu; bir bebek kadar saf ve masum Âşık bir kadının gözleri kadar ışıltılı ve berrak
Seni seviyorum aşkım Âşkımız, gökkuşağı gibi renkli, yıldızlar kadar ışıltılı, güneş kadar sıcak… Benim seni sevdiğim gibi, sen de beni sever misin aşkım?
SENİ SEVMEK
Bensizlik nasıl bir şey, anlatır mısın?
Anlatamazsın…
Ben seni hiç bensiz bırakmadım ki
Sevgisiz kalmak nedir, bilir misin?
Bilemezsin…
Ben seni hiç sevgisiz bırakmadım ki
Sensizlik nasıl bir şey, bilir misin?
Çok zor!
Akvaryumdan fırlamış bir balık düşün,
Can çekişen; işte bu, sensizlik…
Bir çiçek ki, rengârenk açmış,
Sulamayı unutmuş sahibi…
Oysa dışarıda yağmur bardaktan boşalırcasına,
Faydası yok camdan bakan çiçeğe
Sevgisizlik işte böyle bir şey…
Susuz kaldı çiçek, büktü boynunu,
Ha kurudu ha kuruyacak…
Ve bir gün aklına geldi sahibinin,
Elinde bir tas su, sevgiyle döktü çiçeğine
Canlandı, açtı çiçek…
İşte bu aşkım, işte bu!
Seni sevmek…
Emine Uysal
|