Konu
:
Ansızın Gidenler
Yalnız Mesajı Göster
Ansızın Gidenler
07-10-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Ansızın Gidenler
Aysel Aksümer yazıları - Ansızın gidenler - Yaşam Hikayeleri
Siyah ceketinin içine giyindiği bembeyaz gömleği ve boynunu süsleyen inci kolyesiyle hem şık hem de oldukça ciddi bir kadın profili çiziyordu
İnce ve zarif parmakları, önündeki dosyadan bir sayfayı daha çevirmişti
Derin ve manalı bakan gözlerinde kirpikleri sanki bir kenar süsü ya da tülbent kenarına işlenmiş oya kadar güzel duruyordu
- Bu da tamam! dedi evrakta adının yazılı olduğu yere imzasını atarken
Sonra derin bir iç geçirdi ve kendisiyle konuşmayı sürdürdü
- Işıl Sönmez! Ne kadar da büyüksün! Vatana millete severek hizmet ettin! Pek çok projeyi hayata geçirdin! Övgüler aldın! Ama sevilmekten daha çok sayıldın! Eteğinden ayrılmadığın prensiplerinle dip dibe yaşadın! Kimseye diz çökmedin ama bir köşeye büzüşmüş, tir tir titreyen yüreğinin elinden tutup kaldırmayı da hiç düşünemedin! Oysa bir değil iki üniversite bitirecek kadar zekiydin! Ama ne oldu? Duvarını dolduran tablolarına verdiğin değeri, bileğini sıkıca saran saatine gösterdiğin sadakati neden duygularından esirgedin ki! Hep yalnızlığı taktın koluna! İnci kolye diye sevgisizliği doladın boynuna! Mutlu musun şimdi söylesene!
Dosyayı bir hışımla kapattı
Deri koltuğuna sırtını iyice yasladı
Gözünün ucuyla önündeki iş takvimine baktı
Dudaklarını büktü
Gözlerini ovuşturduktan sonra yine içindeki rüzgârın sürüklediği düşüncelere doğru yol aldı
- “Daha geçen gün” diye başladığım cümlelerim ne de çabuk eskidi! Şimdilerde meramımı anlatmak için “geçmiş zaman, yanlış hatırlamıyorsam falanca yılın ortalarıydı ya da sonuydu” diyorum maalesef!”
Duvardaki saat de sözlerini tik tak sesleriyle tasdikliyor gibiydi
Sabah; günü alelacele getiriyor akşam ise apar topar götürüyordu
Geceyi yaşamak için kalkıp evine gitmeliydi
Yani uzun uzun uyumalıydı becerebilirse tabi!
Usulca ayağa kalktı ve masasının üzerindeki dosyaları dolaba kaldırdı
Sonra geri döndü ve bilgisayarının düğmesini kapattı
Masanın üzerindeki kalemleri toplarken, eli bir anda mermer isimliğine takıldı
Düşmesin diye gösterdiği çabası ne yazık ki yeterli olamamıştı
Kırılırken çıkardığı sesin daha fazlasını yüreğinde hissetmişti
İkisi de paramparçaydılar
Kalkıp masanın önüne geldi
Gözlerinden yaşlar sicim gibi akıyordu
Usulca yere eğildi
Her bir parçayı tek tek avucunun içine toplarken ilk işe başladığı günü hatırladı
Rahmetli babası daha ikinci gün işyerine ziyaretine gelmişti
Gurur duyduğu her hâliyle belli olan çakır gözleriyle “hayırlı olsun kızım!” demiş ve masasının üzerine itinayla koymuştu
Yıllarca pek çok yerde görev yapmış ve her gittiği yerde isimliğini masasının baş köşesine koymuştu
Şimdi babasını ikinci kez kaybetmiş kadar üzgündü
Mermer taşlar, dekorasyon amaçlı olsa bile neden hep ölümü çağrıştırırdı ki! Ya da ona öyle geliyordu
Ama bildiği tek bir şey vardı
O da; baba yadigarı isimliği babası gibi ansızın yok olup gitmişti
Aysel AKSÜMER
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul