Prof. Dr. Sinsi
|
Sular Ve Sevdalar
Sular Ve Sevdalar Hikayesi - Su Hikayeleri - Aynur Engindeniz - Aynur Engindeniz Yazıları
Kapının gıcırtıyla açılmasıyla hasta kadın yüzünü gelene doğru çevirir Son bir gayretle yatağında doğrulmaya çalışır Gelen bir ömür aşk ile sevdiği eşidir çünkü O kadar aciz ve güçsüzdür ki; doğrulamaz�
Adam acele adımlarla karısının yanına gelir son derece bitkin ve üzgün bir sesle:
_Kalkma bir tanem, yorulma, der Dirsekleri üzerinde dik durmaya çalışan kadını, bir baba şefkatiyle yatağına yatırır
Kadın boğazından güçlükle çıkan ince sesiyle:
_Neden işte değilsin? Benim için geri kalma hayatından, iyiyim ben, der Oysa iyi değildir Ve saatlerdir birinin bu kasvetli odanın kapısını açmasını beklemiştir Oysa gözlerini açmakta zorlandığı için, içeri her giren onu uyuyor sanıp, rahatsız etmemek için yanına gelememiştir
Aylardır duvar arkalarında fısıldaşarak ağlama seslerini duymaktan, hastalığı artar endişesiyle bazen günlerce kapalı kalan penceresini seyretmekten, çocuklarını görememekten, hastalığın ızdırabından daha acı bir hüzne düşmüştür genç kadın
İyice ışığı sönmüş gözlerini kocasından ayırmadan konuşmaya çalışır:
_
Mehmet, hayat ne kısa imiş, bilemedim Dünyayı hep ebedi sandım Ölüm sıralı değilmiş�
Adam kederini yutmaya çalışarak:
_Neler söylüyorsun? Daha çok ömrü var ikimizin de 
Oysa gözleri dolu doludur Bir göz kırpacak olsa, gözyaşları yanaklarından dereler gibi akacaktır
Hasta kadın bir deri ve kemikten ibaret kalmıştır Hastalık güzelim yüzünü sönmüş bir balona çevirmiş, güzel gözleri yuvalarında kaybolmuştur
Doktorların çoktan ümidi kestiği kadın, ne için bilinmez hala direnmekte, var olmak için gayret etmektedir
Ama bugün nedense, sözleri de, gözleri de farklıdır Her kirpik vuruşunda bir daha açılmayacak endişesi sarmaktadır adamı Ölüm kelimesi ilk kez dökülmüştür karısının dudaklarından
_Mehmet�
_Söyle yavrum, buradayım bak, seni dinliyorum
Adamın aklına geçmiş zamanlar gelir karısının soğuk avuçlarını eline alınca Ne çok küslükleri vardı �beni dinlemiyorsun� cümlesi üzerine İkisinin de hep çok işleri vardı Hep ertelediler beklenen sohbetleri Oysa şimdi, geri dönüş olsa, ömrünü, onun çocukça konuşmalarını dinlemeye, konuşurken tatlı bir hal alan dudaklarını izlemeye vakfedebilirdi
Hayatta pişmanlıktan daha acı bir hatıra olamayacağını yeni yeni anlamıştır Şimdi her şey, tüm hatıra, acı bir su gibi boğazına aşağı akmakta, bütün iç alemini tarifsiz bir ateşle yakmaktadır
�Keşke, şeytana kapı aralamaktır� derler ama şimdi keşke demenin tam sırasıdır Hayat telaşında unuttuğu evi, ailesi, hatta kendi yüreği ondan hesap sormaktadır
Uyur gibi gözlerini kapayan karısını izlerken bu boş evin bütün sessizliği kulaklarını, ruhunu, adamlığını tırmalar Aylardır kendini kurtaramadığı azap yeniden, yeniden sarar ruhunu��Ah işte, ah! Bir geri sarılışı olsaydı bu filmin, neler neler değiştirirdi hayatında � Ama yok, yok işte�Telafisi olmayan bir sınavdır hayat Aklından bunları geçirirken Kuran�dan okuduğu bir cümle düşer zihnine: �Bizi tekrar dirilt, sana kulluk edelim diye yalvaranlar, diriltilip, geri döndürülseler bile, yine aynı zalimlikleri yaparlar� anlamında 
Kadın gözlerini açar yeniden Kocasına bakar, gözyaşlarını görür
_Ağlama Mehmet! Bak ben zaten çok korkuyorum
_Korkma gülüm, ben hep burada olacağım, korkma
_Mehmet, öleceğimi biliyorum Ama ben buna hazır değilim Çok günahım var Namazların, oruçlarım�Gıybetlerim Ne olur benim halim Her şeye zaman buldum da, kulluğa bulamadım Küçük neşelerle sevindim, küçük acılarla hayatımı zindan ettim bazen Ne çok yanılmışım
_Böyle konuşmayacaksın bir daha! Dün doktorunla konuştum Dedi ki�
_Yalan söyleme Mehmet Çocuklar nerde o zaman Neden günlerdir göstermiyorsunuz?Annem kardeşlerim babam neden geldi Onca çağırmıştım yalvarmıştım da gelmemişlerdi Sonra ben en kolay yaptığım şeyi; nefes almayı bile beceremiyorum artık Hem artık garip rüyalar da görüyorum, ama gözlerim açık Bir adam kapıdan bakıp bakıp gidiyor Tanımadığım, yabancı bir adam�
_Doktorundur O�
_Doktor neden kapıdan bakıp gidiyor Mehmet? Bazen yüzümde, dudaklarımda kurtların gezdiğini hissediyorum Silmeye çalışıyorum düşmüyorlar Beni yalnız bırakmayın ne olur
Adamın bunları dinlemeye tahammülü kalmamıştır Hıçkırıklar içinde ağlamaya başlar Ne diyecek sevdiğine, nasıl teselli edecek �Ölüyorsun, korkma� mı, diyecek �Arkandan çok dua edeceğim üzülme mi� diyecek Hangi kelime, bu zamansız hayatlarına giren acının ateşini söndürür?
_Hatırlıyor musun, en büyük hayalim bahçeli bir evdi Kulübe gibi olsa da bahçesi olacaktı Hani sana ne çok yalvarmıştım Beraber gidip bir önünden geçelim, almasak da olur diye de sen bana hep kızmıştın sırası değil diye�Benden sonra oraya git Bahçesine bir bak Orada bir çocuk salıncağı var, bahçesinin ortasında küçük bir süs havuzu, Koca koca ceviz ağaçları, zeytin ağaçları var Ben orayı hep senle ve çocuklarımızla daha huzurlu bir hayat için istemiştim Çocuklar da çok beğenmişti Orayı al, ne olur? Bahçesinde çocuklarımız oynasın Çok hayal ettim onları orada oynarken izlemeyi Seni iş dönüşü bahçesinde beklemeyi�
Ama benim gibi dünya sevdalısı da olma Bak sular ve sevdalar hep dünyada kalıyor Ölüm yarım kalmış işlerimize aldırmıyor Gözümüzde kalan muratlarımıza bakmıyor
Korkuyorum Mehmet Korkuyorum�Çocuklarımı hayırlı birer insan olarak yetiştir Bu benim tek ümidim Bu sayede amel defterim açık kalacak inşallah Dua et ne olur Korkuyorum�
Çocuklarım�Çocuklarım�Allah�ım af�Af Allah�ım�
Kadın gözlerini kapar Başı usulca yana düşer�Onun için roller bitmiştir artık İmtihan müspet ya da menfi bitmiştir artık
Sular ve sevdalar dünyada kalmıştır�
Aynur Engindeniz
|